31 Aralık 2010 Cuma

STSL 2010-11 / İlk Yarının En İyileri ve En Kötüleri - 3

2010/11 sezonu ilk yarısı itibariyle her takımın en iyi ve en kötüsünü belirlediğimiz serinin sonuna geldik. Bugün, Gaziantepspor, İBB, Galatasaray, Antalyaspor, Eskişehirspor ve Manisaspor'u inceleyeceğiz. Sıradan başlayalım.

Gaziantepspor

En İyi: Zydrunas Karcemarckas

Geçen sezonun devre arasından Couceiro'nun referansıyla takıma katılan ve aynı zamanda Litvanya milli takımının da kalesini koruyan Karcemarckas, sezonun ilk yarısına tam anlamıyla damga vurdu diyebiliriz. Zaten iyi bir savunma takımı olan Gaziantepspor'un ilk yarı boyunca kolay kolay gol yememesindeki en önemli etkenlerden birisiydi. Tabii bu durum büyük kulüplerin de dikkatini çekti. Bakalım ilerleyen zaman, onun için ne gösterecek.

En Kötü: Beto

Geçtiğimiz sezonlarda ne kadar kaliteli bir golcü olduğunu göstermese, bu sezonki görüntüsünü çok da fazla yadırgamayacaktık. Nedense bir türlü düzen tutturamadı ilk yarı boyunca. Bir oynadı, bir oynamadı ve ligde sıfır çekti. Zaten gelen en son haberler doğruysa Bucaspor'a kiralanmış. Belki bir kan değişikliği ona iyi gelebilir.

Manisaspor

En İyi: Josh Simpson

Kanadalı oyuncu, geldiği günden bu yana yüksek performans sergiliyor. İşin enteresanı, olumlu yöndeki bu istikrarına rağmen daha büyük kulüplerin de henüz dikkatini çekmiş değil. Manisaspor'da da mutlu görünüyor. Madem öyle, bu uyum bozulmasın tabii ki. Sahadaki duruşu, stili ve yaptıklarıyla Manisaspor'un Harry Kewell'ıdır bana göre. İlk yarıda özellikle Hikmet Karaman'ın takımın başına geçmesiyle yakalanan çıkışta onun da büyük payı vardı. İlk yarıyı 8 gol 2 asistlik bir istatistikle kapatmayı bildi.

En Kötü: Gökhan Emreciksin

Gökhan Emreciksin, sadece Manisaspor için değil, Türk futbolu için de bir hayal kırıklığı olmaya devam ediyor. Bir dönem büyükleri peşinden koşturup Fenerbahçe'ye transfer olan Gökhan'ın yerinde yeller esiyor. Tamamen vurdumduymaz, güçsüz, etkisiz ve sorumluluktan kaçan bir hali var. Yaşı daha genç sayılır. Toparlayabilir. Umarız gecikmez tabii. Bu arada büyük olasılıkla da ikinci yarıda başka bir takımda göreceğiz kendisini.

İBB
En İyi: İbrahim Akın

Aslında beni zorlayan bir seçim oldu bu. Burada İbrahim Akın'ı yazmamın sebebi, kendisinin "bitti" denilen yerde tekrar doğuşundan kaynaklıdır. İlk yarı boyuna devamlılık gösterip takımına büyük katkı yaptı. Zor anlarda sorumluluk aldı. Artık tecrübeli bir yıldız konumunda. Tüm yaşadığı inişlerin ardından bu görüntüyü vermesi çok önemli. Onun dışında gösterdikleri performansla Herve Tum ve Mahmut Tekdemir de İbrahim Akın kadar iyiydi. Onları da es geçmeyelim.

En Kötü: Ali Güzeldal

Çok şey beklediğim bir oyuncuydu Ali Güzeldal. Aslında halen daha bir şeyler yapabilir ancak bir sıkıntısı var. Sakatlanınca kolay toparlayamıyor. Açıkçası biraz da vurdumduymaz. Onun dışında çok yetenekli bir oyuncu. Daha iyi yerlerde olması lazım.

Eskişehirspor

En İyi: Sezgin Coşkun

Volkan Yaman'la birlikte ilk yarıda Eskişehirspor'un en sağlam adamıydı kaptan. Gerektiğinde savunmanın sağında oynadı, gerektiğinde merkezinde. Çizgisini hiç bozmadı. Gösterdiği istikrar ve futboluna yaptığı katkı sayesinde de PSG'nin transfer teklifiyle ödülünü aldı. Kim bilir, belki de önümüzdeki dönemde kendisini Fransa'da görürüz.

En Kötü: Jaycee John Okwunwanne

Aslında çok yetenekli bir oyuncu. Gerek fiziği, gerekse de top tekniği üst düzey. Ancak nedense bir türlü uyum sağlayamadı gitti. Saha dışındaki yaşamı daha hareketli açıkçası. İkinci yarıda kendisini Eskişehirspor kadrosunda görür müyüz bilemem ama ilk yarı boyunca hayal kırıklığı yarattığı kesin...

Galatasaray

En İyi: Lorik Cana

Bir "en iyi" seçmek için biraz fazla iyimser davranmak lazımdı. Ben de öyle yaptım. Biraz daha duygusal faktörleri devreye katarak, takımın başarısı için yapılması gerekene en yakınını yapan oyuncuyu ilk yarının en iyisi seçtim. Lorik Cana belki daha yapabileceklerinin yarısını gösterebiliyor ama eminim ki takım daha iyi duruma geldikçe o da sivrilecektir. Onun oynadığı maçlarda Galatasaray rakip kaleye daha fazla gitti. Oyunu daha önde tuttu. Her şeyden öte, kazanma azmi ve takım arkadaşlarını sahiplenmesi üst düzeydi. Keşke diğerleri de ona uyum sağlasalar da bildiğimiz Galatasaray'ı izleyebilsek.

En Kötü: Servet Çetin

Servet çok yetenekli bir adam değil. Ama kötü bir defans oyuncusu da değil. En azından ilk yarıda izlediğimiz kadar kötü değil. Kafa olarak gitmiş artık buradan. Bu belli. Fazla da uzatmadan yollar ayrılmalı. Yaptığı bireysel hatalardan dolayı 10 puan civarında kaybetmiştir Galatasaray. Bir de tabii enteresan açıklamaları var. "Rijkaard'ın son şansı" ya da "Bana güvenildiği ölçüde iyi oynarım" gibi neresinden tutarsan elinde kalacak demeçleri var. Taraftarla arasındaki bağı da yitirdi. Çok geç olmadan iki tarafın da iyiliği için gereken yapılmalı.

Antalyaspor
En İyi: Tita

Her geçen gün daha da değer kazanan bir oyuncu oldu Tita. Genelde sol tarafta oynuyor ama skora katkısı da çok büyük. Gerektiğinde sorumluluk almaktan kaçmıyor. Antalyaspor adına oyunu ileride tutan isimlerden birisi. İlk yarıda da çok fazla iniş çıkış yaşamadan, güzel bir performans tutturdu. Ayrıca Kerem Şeras'ın gösterdiği performansı da es geçmemek lazım.

En Kötü: Gregory Proment

Yıllarca Ligue 1 ve Ligue 2 takımlarında oynamış, altyapısı sağlam ve tecrübeli bir oyuncu olarak beklentiler içinde geldi Antalyaspor'a. Ancak uyum sıkıntısı nedeniyle bir türlü bekleneni veremedi. Sonuç olarak da takımdan gönderildi.

30 Aralık 2010 Perşembe

Takım Analizi - Gençlerbirliği (2010/11)

Devre arası takım analizlerinde sıra ligin ilk yarısını 14. sırada tamamlayan Gençlerbirliği'nde. Gençlerbirliği, yıllardır bir misyon kulübü olmuştur benim gözümde. İlhan Cavcav'ın üç kuruşa bulup getirdiği yerli ve yabancı gençleri parlatıp futbol piyasasına sunması, bu kulübe karşı gözümde her zaman bir sempati yaratmıştır. Ayrıca büyüklere karşı dirençli bir takım olması ve onlara içerde dışarda çelme takabilmesi de kulübü cazip kılan özelliklerden birisidir. Bu sebeple de hep ligde bulunmasını istediğim bir renk olmuştur Gençlerbirliği. Ancak bir süredir işler pek de bu şekilde gitmiyor. Evet, İlhan Cavcav yine genç futbolculara yatırım yapıyor. Düşük maliyetli oyuncuları getirip işlemeye çalışıyor. Hatta takımın başına da mümkün olduğunca öğretici hocalar (Thomas Doll mesela) getiriyor ancak eski verimi de bir türlü alamıyor. Özellikle de dirençli takım yaratmada zorluklar çekiyor. Bunu, son yıllarda puan tablolarında hep orta-alt sıralarda gidip gelmelerinden de anlayabiliyoruz.

Bu sezon da pek farklı değil tabii. Sezona başlarken Thomas Doll tarafından istenen birkaç transfer gerçekleşti (ki aralarında Michael Stewart ve Ermin Zec gibi ilginç isimler de vardı) ancak Doll'ün ilk yarı ortasında başarısız sonuçlar nedeniyle ayrılması, hesapları biraz karmaşık hale getirdi. Ralf Zumdick'le yola devam eden takım, ilk yarının sonlarına doğru biraz toparlar gibi olsa da halen istenilen düzeyde değil. Peki daha iyi olur mu? Kesinlikle olabilir. Yine her takıma yaptığımız gibi mevki mevki inceleyip görelim...

Gençlerbirliği kalesinde Serdar Kulbilge var. Yedekleri Özkan Karabulut ve Ramazan Köse. Serdar, ligin en iyilerinden. Çok çok ekstra bir katkı vermez ama tecrübelidir. Güven verir. Özkan da iyi bir yedek. Kalede sorun yaşayacaklarını sanmıyorum.

Savunma oyuncularına bakınca sağ bekte Orhan Şam'ın görüyoruz. Orhan da mevkisinde ligin en iyi yerlilerinden biri. 24 yaşında ve bir transfer yapması artık gayet olası. Onun oynamaması durumunda savunmanın her yerinde oynayabilecek olan Aykut Demir ve Emre Balak gibi isimler var. Emre Balak'ın daha fazla forma bulması lazım. Potansiyelli bir oyuncu ancak 22 yaşında olmasına rağmen fazla tecrübesi yok. Sağ tarafta sorun yok. Hatta çok çok sıkışırsan Cem Can'ı koy. Sol beke bakınca orada da üç tane alternatif görüyoruz. Normalde Murat Kalkan o bölgede oynuyor. Ki aslen orta saha oyuncusudur. Hücum özellikleri daha gelişmiştir. Mecburiyetten oynamaktadır. Yedeği Galatasaray'dan da tanıdığımız Alparslan Erdem. Alparslan, ya sakat ya da formsuz. O yüzden istikrarı yok ve hiçbir zaman ilk alternatif olamıyor. Artık silkelenmesi lazım. Üçüncü alternatif de yine Aykut Demir. Buraya bir transfer yapılabilir aslında. En azından Murat da daha faydalı olduğu yerlerde değerlendirilmiş olur. Savunmanın göbeğinde Debatik Curri, Ante Kulusic, Aykut Demir ve Mahmut Boz gibi isimler var. Curri, ilk yarının başından bu yana sakat. Sadece 5 maç oynamış. İkinci yarı sahalara döner ama ne durumda olur bilemiyorum. O yokken Kulusic-Aykut ikilisi görev yaptı. Kulusic idare eder bir oyuncu. Aykut da tam kıvamına gelmedi ama potansiyelini halen muhafaza ediyor. Gelişme gösteriyor. Geçen sezon çok cılızdı mesela. Bu sezon kalınlaşmış. Bu ikiliden biri olmadığında Mahmut Boz ya da Orhan Şam merkezde oynuyor. Bu bölge yeterli diyebiliriz. Ancak bir yabancı gönderilip yine direkt oynayabilecek yabancı bir stoper alınarak burası güçlendirilebilir. Antep'teki Nounkeu tipinde bir oyuncuya ihtiyacı var Gençlerbirliği'nin.

Orta sahada genelde üç kişi, duruma göre de dört kişi kullanıyor Zumdick. Orta sahanın ortası için alternatifler Jedinak, Harbuzi, Oktay Delibalta, Cem Can ve Soner Aydoğdu. Gayet yeterli isimler. Jedinak çok formsuz tabii bu sezon. Harbuzi de sakatlıktan dolayı fazla verimli olamadı ancak bu durum Gençlerbirliği'ne Soner gibi bir yeteneği ve Oktay Delibalta'yı kazandırdı. Stewart'ın büyük olasılıkla gönderileceğini düşünürsek oraya bir ön libero alınmalı.

Kanatları iki şekilde düşünebiliriz. Birincisi, klasik 4-4-2 taktiğinin kanatları. Diğeri de üçlü orta saha oynanması halinde hücuma daha dönük oynayacak olan kanatlar. Hatta forvet kanatlar zaman zaman. Sağ tarafta oynayabilecek isimler Hurşut Meriç, Serkan Çalık ve Cem Can olarak dikkat çekiyor. Cem Atan da vardı kadroda ama onu da gönderiyorlar. Burası idare eder. İyileşince Mustafa Pektemek de burada oynayabilir. Sol tarafa bakınca Murat Kalkan (ki sol bekte değerlendiriliyor kendisi öncelikli olarak) Hursut Meric, Serkan Çalık ve Mehmet Akgün isimleriyle karşılaşıyoruz. Sol kanada bir oyuncu şart aslında. Ankaragücü'nün serbest bırakmayı düşündüğü Murat Duruer çok uygun mesela. Ya da sağ kanada bir oyuncu alınıp buradaki Hursut veya Serkan sola kayabilir. Bir şekilde çözüm bulunması lazım.

Merkez forvet olarak epey isim var Gençlerbirliği'nde. İlk yarıda ağırlıklı olarak Billy Mehmet oynadı. Kötü bir futbolcu Billy Mehmet. Hatta isminin Billy olmasının ekmeğini yiyor diyebilirim. Zaten gönderilecekler arasında onun da ismi var bildiğim kadarıyla. Bu bölgenin bir diğer alternatifi Patiyo Tambwe de gönderilecek diye duydum ama tabii resmi bir durum yok henüz. Burada en güvenilir isim Ermin Zec. O da uzun süredir sakat. Aynı bölgede bir diğer uzun süredir sakat oyuncu da Musatafa Pektemek. Bunlar iyileşince ne kadar zamanda form tutar bilemeyiz. Mutlaka ama mutlaka bir santfor alınması lazım. Yoksa durum tesadüflere kalmış demektir.

Takımdan gönderileceği açıklanan bazı oyuncular da var. Bunlar, Cem Atan, Mehmet Yozgatlı, Shane Smetlz, Billy Mehmet, Bilal Çubukçu ve Michael Stewart. Bu yüzden yorumlarımızı mümkün olduğunca bu oyuncuları hesaba katmadan yaptık. Aralarında yararlı olabilecek oyuncular var tabii ancak tutmadı mı tutmuyor işte. Mesela Smeltz iyi oyuncudur ama uyum sağlayamadı. İkinci yarıda daha iyi bir Gençlerbirliği göreceğiz tahminime göre. Puan tablosunda 9-13 arası bir sıraya yerleşirler gibime geliyor.

29 Aralık 2010 Çarşamba

Takım Analizi – Sivasspor (2010/11)


Sıra Sivasspor’a geldi… Süper Lig’e çıktıklarından bu yana en kötü ilk yarı performanslarını sergilediler bu sene. Lige Galatasaray galibiyetiyle başlamaları onları yanılgıya düşürdü diye düşünüyorum. Nitekim 9. haftaya gelinene kadar başka bir galibiyet de elde edemediler. Hal böyle olunca Mesut Bakkal’ın görevine son verildi. Eskişehirspor ile yollarını ayıran Rıza Çalımbay takımın yeni teknik direktörü olmuştu. Yeni gelen teknik direktör genel olarak olumlu etki yaratsa da Sivasspor, Çalımbay ile çıktığı ilk üç maçtan mağlubiyetle ayrıldı.

Karabük maçında alınan 5-1’lik galibiyetle silkinmeye başladı Sivasspor. Daha sonra çıktığı iki deplasmanda da 1 puanla dönmeyi başardılar. Evlerine döndüklerinde Konya engelini de aşmayı başardılar. Son hafta alınan Fenerbahçe mağlubiyeti ise onların umudunu kıracak bir sonuç değil.

15 puanı var toplamda Sivasspor’un. İkinci yarıya Galatasaray deplasmanıyla başlayacaklar. İlk 5 hafta onlar için kritik olacak. Galatasaray, Antalya, Bursaspor, Trabzonspor ve Eskişehirspor ile mücadele edecekler. Antalyaspor ile içerideki maçtan galibiyetle ayrılabilirler belki ama diğer 4 maçın hiçbirinden puan çıkaramazlarsa dahi şaşırmam. Zaten bu 4 maçtaki performansları onlar hakkında net fikirler edinmemizi sağlayacaktır.

Mevki mevki değerlendirmeye başlayalım. Ne Akın ne de Ramovic iyi kaleciler değil kanımca. Akın zaten saçma sapan hatalar yapabilen biri fakat daha çok oynayan Ramovic’in de yer tutma ve alan kontorlü bakımından çok önemli eksiklikleri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu sebeple Sivasspor’un, Kasımpaşa’dan sonra en çok gol yiyen takım olması sürpriz değil. Kaleci şart diyeceğim ama yabancı hakkını buradan yana kullanmış bir kulüp, Ramovic’in üzerine bir başka kaleci daha transfer etmeyecektir.

Savunma hattına baktığımızda Rıza Hoca’nın 4’lüsü hemen hemen belli. Sağ bek olarak Uğur’u tercih ediyor Çalımbay. Bence ligimiz için yeterli bir oyuncu. Zaten onun yedeği de Abdurrahman. Yani sağ bek konusunda bir sıkıntı çekmiyorlar. Sol bekte ise genç Ziya oynuyor. Kumaşı gayet iyi ve formu da fena sayılmaz. Şans bulmaya devam etmeli. Zaten yedeği de bu ligi kaldırmak konusunda sıkıntı çekmeyecek olan Hayrettin.

Stoper bölgesinden ise cezalardan fırsat buldukça Sedat Bayrak’ı görüyoruz. Hem bu kadar ceza alıyor hem de çok önemli işler yapmıyor olmasına rağmen niye bu kadar fazla tercih edilyor, anlayamıyorum. Çok kritik hatalar da yapıyor. Bence kadrodan ne kadar uzak tutulursa o kadar iyi. Diğer stoper ise Diallo. Ortalama altı diyebileceğimiz bir stoper. Çevikliği nedeniyle 11’de sanırım. 3. Stoper de diğer ikisi kadar hatta daha fazla şans bulan Ivanovs. Takımdaki en iyi stoper olsa da onun da vasat bir isim olduğunu söyleyebiliriz. Murat Sözgelmez de sakatlıklarla boğuştuğu için çok fazla şans bulamıyor. Ben sakatlık ve cezalardan başını alamayan yerli ve vasat yabancı stoperler bulunan bu kadro için iyi bir savunma oyuncusu takviyesinin şart olduğunu düşünüyorum. Bilica’yı düşünüyorlar. Sivas’ta eski iyi performansına kavuşabileceği düşünülüyor demek ki…

Orta sahanın ortasında Mehmet Nas ve Kadir oynuyorlar. Sertliği ve direnci çok düşük bu orta sahanın. Zaten rakipler zorlu olunca, bu oyuncuların yanına Keita ekleniyor ve forvetten bir oyuncu çıkarılıyor ama genel olarak da bu orta sahan rakipleri karşılamakta eksik kalacaktır. Kadir, canla başla mücadele ediyor, onun yeri sağlam. Ben Mehmet Nas’ın yerine biraz daha sert ve etkili bir oyuncu gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Saidou’nun dönüşünü bekliyorlardır belki de. Ceyhun Eriş de bu yumuşak orta sahanın içerisinde veya önünde oynayamıyor haliyle. Takımın direnci iyice düşer çünkü böyle bir durumda. Sedat Yeşilkaya alternatif olarak takımda tutulmalı.

Sağ kanatta Cihan, sol kanatta Erman var. Cihan’ın yeterliliği ve performansı konusunda bir sıkıntı yok ama Erman geldiği günden bu yana hiçbir katkı sağlayamıyor desek yeridir. Zita ise boşuna kontenjan kapatıyor kanımca. Gönderilebilirse iyi olur. Ceyhun’un arkası üç orta saha oyuncusuyla doldurulursa, Sivasspor için hayırlı olabilir. O üçlü için Cihan ve Kadir’in yeri garanti. Mevcut kadroda 3. isim için en uygunu ise Keita. Bir sağlam orta saha oyuncusu ve kanatlarla oynanacaksa bir sol açık şart bu takım için. Tabata için girişimleri varmış. Ben bu takımın bir de Tabata’yı kaldırabileceğini düşünmüyorum. Fink daha uygun bir tercih olacaktır.

Belki şaşırtıcı gelecek ama en eksiksiz bölgeleri olarak forvet hattını görüyorum. Pedriel gayet iyi bir oyuncu. Mehmet Yıldız her zaman önemli bir silah. İbrahim Şahin yeterliliği yüksek ve Kamanan da ikinci yarı katkı vermeye başlarsa forvette sıkıntı çekmeyeklerdir. Tek forvet arkası Ceyhun sistemiyle de hücumda etkili olabilirler. Cihan ve Erman ile hücumun kanatlarını oluşturabilirler. Yani forvetteki alternatifler Sivasspor’un ligde kalması için yeterli diye düşünüyorum.

Toparlayalım… Sivasspor’un kalesi zayıf. Takviye şart ama yapmayacaklardır. Stoper şart, Bilica o isim mi bilmiyorum. Daha iyisi olabilir. Orta sahanın göbeğine ve sol kanadına birer oyuncu daha alınırsa bu takım ligde kalabilir. Yine de ikinci devrenin ilk 5 maçı oldukça zor geçecek onlar için. O dönemde alacakları kötü sonuçlar, heveslerini kırabilir ve toparlanamayabilirler. Dikkat etmeleri ve mücadeleyi bırakmamaları lazım…

29 Aralık 2010 İddaa Tahminleri



Dünkü tahminlerimden sonra bugün daha bir şevkle yapıyorum bu işi. City maçı için yaptığım 3 tahmin de tutmuş, Stoke maçı için 2-3 gol seçimim kazandırmış, Sunderland maçı için 1.95'ten alt tercihi başarılı olmuş... Tottenham maçı tek boş geçtiğim maç olmuş dün akşam için. 1 gol daha olsaymış, çok iyi olacakmış. WBA maçı için en güvendiğim seçiimin üst olduğunu belirtmiştim, üst olmuş. Everton'ın kaybetmeyeceğini ve ilk yarının berabere bitebileceğini söylemiştim o da gelmiş. Man U. maçı çok büyük beraberlik riski taşıyor demiştim ve alta yönelmiştim. Maç hem berabere bitmiş hem de altta kalmış.

Bugünkü tahminler de Premier League ve Jupiter League maçlarını içerecek. Herkese bol şanslar...

560 Chelsea - Bolton:

Chelsea son 8 lig maçında sadece 1 galibiyet alabildi. Son 6 maçta ise 3 puanı bir arada görmediler. Arsenal maçını da 90 dakika boyunca izledim, hiç organize olamadılar. Anelka o maçta kadro dışıydı, bu maçta durumu ne olacak bilmiyorum ama Ancelotti alternatifsiz bir kadroyla yola çıkmasının faturasını ağır bir şekilde ödüyor. Bolton ise bu sene önemli bir çıkış yakaladılar. Deplasman karneleri çok iç açıcı olmasa da dirençlerini yüksek tutuyorlar her daim. Ben Chelsea'nin maçı ciddiye alacağını, işi sıkı tutacağını ve savunma güvenliğini elden bırakmayacağını düşünüyorum. 1.15'ten Chelsea'ye oynanmaz. 1.40'da üst seçiminin riskini karşılamıyor. En fazla 3 gol olur diye düşünüyorum. İki tane seçimim olacak bu yüzden...

Tahmin: TGS 2-3 Oran: 1.90, Tahmin: Alt Oran: 2.05

561 Wigan - Arsenal:

Lafı uzatmaya gerek var mı bilmiyor. Atan ve yiyen bir Wigan var. İçeride gol bulmaları hiç de sürpriz sayılmaz. Arsenal'in potansiyelini zaten biliyoruz. Tek endişem bu takımın 2 gün önce Chelsea maçında önemli bir performans göstermiş olması. Yine de üst seçimi yanıltmayacaktır.

Tahmin: Üst Oran: 1.60

568 Liverpool - Wolverhampton:

Wolverhampton ligin en kötü takımı. Deplasmanda yaptığı 9 maçta ise sadece 1 beraberlik alabilmiş. Liverpool ise son 4 iç saha maçından 3 puanla ayrılmış. 1.15'i yeterli bulan 1 oynasın ama benim seçimim:

Tahmin: H1 Oran: 1.65, Tahmin: Üst Oran: 1.40

553 Kortrijk - Anderlecht:

Kortrijk iç sahada aslan, dışarda kedi. İçeride 9 maçta 8 galibiyet aldı Kortrijk. Anderlecht ise formunun zirvesinde. Son 5 deplasman maçından galibiyetle ayrıldılar. Ben yine maçın fabvorisi olarak onları görsem de üst seçeneği daha cazip duruyor.

Tahmin: 2 Oran: 1.80, Tahmin: Üst Oran: 1.60

555 Club Brugge - Charleroi:

Brugge kazanacaktır ama 1.10'dan tavsiye etmek anlamlı olmaz. Üst seçimi ise çok da rahatlatmıyor içimi. Bu maçı bahis açısından değersiz bulmakla birlikte sürpriz bir seçimi öneriyorum.

Tahmin: H0 Oran: 3.60

556 Germinal - Eupen:

2 kötü takım ve 2 zıt takım. Bu yüzden tahmin yapmak oldukça zor. En iyisi yüksek orandan iki seçimi kapatmak. Hiç bir güvence vermediğimi belirtmek isterim.

Tahmin: H2 Oran: 1.75

557 Lierse - Westerlo:

Lierse çok kötü bir ekip. Westerlo çok formsuz. Evinde galibiyeti olmayan Lierse ve son 2 dış saha maçını kaybetmiş, son 5 maçını kazanamamış Westerlo... Sürprize yönelmekte fayda var...

Tahmin: 0 Oran: 3.00

558 Standart Liege - Mechelen:
Dışarda gol atma sıkıntısı çeken bir Mechelen ve içerde gayet başarılı sonuçlar elde eden Liege.

Tahmin: 1 Oran: 1.30

Kendi oynayacağım kuponu paylaşayım:

561 - Üst - 1.60
553 - Üst - 1.60
558 - MS 1 - 1.30
568 - H 1 - 1.65

Toplam Oran: 5.49

28 Aralık 2010 Salı

Takım Analizi - Konyaspor (2010/11)

Devre arası takım analizlerinde bugün Konyaspor'u inceleyeceğiz. Bucaspor incelemesini okuyanlar hatırlar. Lige yeni çıkan takımlarda genel olarak şahit olduğumuz kadro yapılanması ve olması gerekenlere değinmiştik. Konyaspor'da da aynı durum söz konusu. Tekrara düşmemek adına o konuya değinmiyorum. İncelemek isteyenler için link burada. Ancak belirtmek gerekir ki Konyaspor da kadrosunu tamamen değiştirdiği için böyle sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Konyaspor teknik direktörü Ziya Doğan'ı az çok takip edenler bilir. Belli adamları olan ve gittiği takıma onları da götüren bir teknik adamdır Ziya Doğan. Bunun hem iyi hem kötü yanları var tabii ancak bu şekilde belli bir eşiği de aşamıyor oluşu garip değil.

Ziya Doğan'ın takımının en belirgin özelliği, deplasmanda sıkıntı yaşayan ve hem atıp hem yiyen bir takım olması. Ayrıntılara geleceğiz tabii ki. En iyisi mevki mevki inceleyelim.

Konyaspor'da kale Gökhan Tokgöz ve Orkun Uşak'a emanet. Üçüncü kaleci Ercüment Kafkasyalı ise daha çok Bank Asya tecrübesi olan bir isim. Gökhan ve Orkun, ligde kalma niyetinde bir takım için ideal bir ikili. Ziya Doğan, ağırlıklı olarak Gökhan'ı tercih etti ilk yarı boyunca. Zaten geçen sezon da Diyarbakırspor'da beraber çalışmışlardı. Bana kalsa tercihim Orkun olur. Orkun hem kalecilik meziyetleri bakımından hem de saha içindeki aurasıyla bu tarz takımlar için iyi bir alternatif. Hem taraftar hem de takım arkadaşlarını hırslandıran bir görüntüsü var. Ancak performanslar birbirine pek de uzak sayılmaz. Gökhan Tokgöz, sahada kaladığı maçlarda ortalama 1,58 gol yerken, Orkun da 1,50 gol yemiş. Gökhan her maç kalesinde gol görürken, Orkun bir maçta kalesini gole kapatmış. Genel olarak yeterli bir rotasyon. Ancak dediğim gibi, Orkun daha ön planda olabilir.

Savunmanın sağında Hakan Aslantaş, Emrah Eren ve Serkan Şahin isimleri var. Çok çok zor durumda kalınırsa Adnan Güngör de burada değerlendirilebilir. Bence gayet yeterli isimler. Hakan olmadığında Emrah oynuyor. Ki Serkan oynasa daha doğru olur bence. En azından genç bir oyuncu. Emrah'ın gönderilmesi gündeme gelebilir bu arada. Sol bek alternatifi de Bassim Abbas olarak dikkat çekiyor. Bassim çok beğendiğim bir oyuncu değil. Yerini sık kaybeder. Hücumu verimli değildir. Üstelik tek başına olması da ayrı dert. O olmayınca genelde Hakan Aslantaş orayı yedekliyor. Yine gerekirse Adnan Güngör ve Mehmet Sedef gibi isimler de sol bekte düşünülebilir. Peki yeterli olurlar mı? Bence yetmez. O bölgeye transfer şart.

Savunmanın ortası için alternatiflere baktığımızda da yine Ziya Doğan'ın kadrolu oyuncularından Erdinç Yavuz'u görüyoruz ilk etapta. Diğer oyuncular da Mahamadou Kere ve Martin Klein. Bu üçlü ilk yarıyı götürdü. Gerektiğinde Serkan Şahin de burada oynayabiliyor. Kere sert bir defans oyuncusu. Lig için yeterli. Erdinç Yavuz da kadroda bulunsa fena olmaz diyebileceğimiz oyunculardan. Tecrübesi sayesinde falan zaman zaman kendisine yer bulabilecek nitelikte. Ama tabii Konya'daki gibi ilk alternatif olmamalı. Savunma onun üzerine kurulmamalı. Diyarbakır da geçen sene bu hatadan dolayı düşmüştü. Ziya Doğan bunu göremiyor nedense. Martin Klein için pek bir şey söyleyemiyorum. Çok net bir fikir elde edemedim. Ancak muhtemelen soğukkanlı, ayağı düzgün ancak ağır bir oyuncudur. Buraya mutlaka direkt oynayabilecek kalitede bir oyuncu alınmalı.

Orta saha kanatlarına geçelim. Sağ kanatta Ibrahima Bangoura, Borek Dockal, Peter Grajciar ve gerekirse Veli Acar gibi alternatifler var. Hatta Serkan Şahin de burada oynar. Yeterli bir rotasyon. Hatta sanrım Bangoura'nın gönderilmesi söz konusu. Doğru bir karar olabilir. Sol kanatta da ağırlıklı olarak Grajciar oynamış. Oranın alternatifleri de Dockal, Ramazan Kahya ve Mehmet Sedef. İş yapar... Orta saha göbeğindeki oyuncular Adnan Güngör, Emre Toraman, Burak Karaduman, İbrahim Ege ve sıkışılırsa her yerin jokeri olabilecek Serkan Şahin. Burak Karaduman ve İbrahim Ege'nin takımdan ayrılmaları gündemde. Bu bölgeye iki adet iş yapabilecek eleman kesin olarak şart. Emre Toraman'ın oynayacağını düşünürsek, bu yeni gelen oyunculardan biri mutlaka ilk 11 kalitesinde olmalı. Orta sahada hücuma dönük olarak sa Johnnier Montano ve Dockal isimleri dikkat çekiyor. Tabii hücuma dönük orta saha oyuncusu her zaman şart olmadığı için bu ikili de yeterli diyebiliriz.

Forvet oyuncularına bakınca enteresan bir oyuncu enflasyonu gözümüze çarpıyor. Geçen sezon Diyarbakır'da beğeni kazanan Tazemeta, Lietava, Eser Yağmur, Erdal Kılıçarslan, Murat Tosun ve Ali Dere'den oluşan bir hücum hattı var. Bu oyunculardan Lietava, Eser, Erdal ve Murat'ın gönderilmesi gündemdeymiş. Hepsi birden gitmez tahminim. Erdal'ın kalacağını düşünüyorum. Gerçi asla Süper Lig kalitesinde bir oyuncu değil ama kalacaktır bence. Ali Dere iyi bir oyuncu. Yaşı henüz 18. Bir de sezon öncesi hazırlık kampında Aykut diye bir çocuk vardı. O kayboldu ortadan. Neden kayboldu anlamadım. Çok iyi bir potansiyeli vardı. Murat Tosun da neden değerlendirilemiyor bilemiyorum. O da üst düzey işler yapabilecek bir oyuncu. Sıkıntı kendisindeye ayrı tabii. Bu arada Tazemeta'nın da bu sene rezil bir görüntü verdiğini ekleyelim. Forveti baştan aşağı değiştirseler olacak. Bir tek Ali Dere kalsın.

Konya'nın ilk yarı itibariyle 14 puanı var. Çok kötü sayılmaz. En azından üç maç üst üste kazansa çok şey değişir. Tabii zor bir ihtimal. Ligin ikinci yarısında deplasmanda 7-8 puan, kendi sahalarında da 12-15 puan toplarlarsa ligde kalma adına sıkıntı yaşayacaklarını sanmıyorum.

28 Aralık 2010 İddaa Tahminleri


Lige verilen ara, asparagas transfer haberleri falan derken çok fazla haber çıkmıyor haliyle. İlk yarı değerlendirmelerin yanında güncelden de kopmayalım diye bugün oynanacak İngiltere Premier League mücadelelerini yorumlamak istedim. Umarım başarı sağlayabilirim... Başarı sağlarsam çarşamba ve perşembe de buradayım =)

502 Manchester City - Aston Villa:
Aston Villa ligde oynadığı son 5 maçın 4'ünü kaybetti. Houllier geldikten sonra takım biraz silkelense de ligin başındaki kötü görüntüye geri dönülmüş durumda. Savunma yapamıyorlar. Deplasmanda oynadıkları 8 maçta 18 gol yemişler. City de gol bulmaya başladı son haftalarda. İç sahada az gol atıyor olsalar da Aston Villa'yı yakalamışken daha fazlasını isteyeceklerdir. Maçla ilgili üç tahminim var:

Tahmin: MS 1 Oran: 1.35, Tahmin: MS H1 Oran: 2.30, Tahmin: Üst Oran: 1.65

503 Stoke City - Fulham:
Stoke City çok dengesiz bir takım. Genel olarak iç sahada iyiler ama ne yapacakları belli olmuyor. Fulham ise geçen senedeki performansının çok gerisinde. Ben lafı uzatmadan 18 maçının 13'ü 2-3 gol aralığında bitmiş olan Stoke'tan benzer bir sonuç beklediğimi belirteyim.

Tahmin: TGS 2-3 Oran: 1.70

504 Sunderland - Blackpool
Sunderland evinde çok başarılı. İç sahada henüz kaybetmediler. Blackpool'un son 6 maçta sadece 1 mağlubiyeti olsa da bu maçın favorisi Sunderland. 1.45'ten bu riske girmek istemeyenler için 1.95'ten altı veya ilk yarıdan Sunderland galibiyetini öneririm.

Tahmin: MS 1 Oran: 1.45, Tahmin: Alt Oran: 1.95, Tahmin: İY 1 Oran: 1,80

505 Tottenham - Newcastle
Tottenham kalite olarak daha üstün. Son olarak 65 dakika 10 kişi oynadıkları maçta, Villa deplasmanından 3 puanla dönmeyi başardılar. Newcastle ise istikrarsız. Yine de camia olarak büyük maç oynamaya her daim hazırlar. Üst diyerek kaçış yolunu öneriyorum.

Tahmin: Üst Oran: 1.45

506 West Bromwich - Blackburn
Blackburn'un kötü dış saha performansından ötürü West Bromwich'i bir adım öne çıkarmakta fayda var. Bu toplara girmeye gerek yok diyen bahisçiler için çok güvendiğim bir seçim olarak üst'ü öneririm. Nitekimi WBA'nın iç sahada oynadığı son 2, Blackburn'un deplasmanda oynadığı son 5 maç üst skorlarla sona ermiş.

Tahmin: MS 1 Oran: 1.75, Tahmin: Üst Oran: 1.65

543 West Ham - Everton
İç sahada 1 puan ortalamayla oynayan West Ham'ın güvenilecek bir tarafı yok. Everton da bu sene bahis açısından oldukça değersiz bir ekip. Bir türlü ritm tutturamadılar. Tahminler biraz çeşitli olacak bu yüzden...

Tahmin: MS 02 Çifte Şans Oran: 1.27, Tahmin: Üst Oran: 1.80, Tahmin: İY 0 Oran: 1.90

545 Birmingham - Manchester United
Manchester deplasmanda oynadığı 7 maçın 6'sında berabere kalmış. Birmingham içeride oynadığı 8 maçta sadece 1 kez mağlup olmuş. Ciddi ciddi beraberlik riski taşıyor bu maç. Ben alt seçiminin uygun olacağını düşünüyorum.

Tahmin: Alt Oran: 1.65

Manchester kazanır diyenler 1.35'ten 2 oynamaktansa 3,20'den Handikaplı 0 seçeneğini tercih etsinler.

Bol şanslar...

27 Aralık 2010 Pazartesi

STSL 2010-11 / İlk Yarının En İyileri ve En Kötüleri - 2

Üç parçadan oluşacak olan ilk yarının en iyileri ve en kötüleri sersinin ikinci kısmında Kayserispor, Beşiktaş, Kardemir Karabükspor, Sivasspor, Gençlerbirliği ve Ankaragücü takımlarını inceleyeceğiz. Yine bir üstten bir alttan takım sırasıyla incelemeye başlayalım.

Kayserispor

En İyi: Serdar Kesimal

Kayserispor, enteresan bir takım yapısına sahip. Son birkaç senedir çok akıllıca bir iş yapıp yerli oyuncuların hemen hemen tamamını gurbetçilerin arasından seçiyorlar. Bu, altyapısını Almanya'da almış ve futbolun basit ama önemli kurallarını kusursuzca özümsemiş oyuncularla birlikte dikkat çekici bir taktik disiplin yakalamış durumdalar. Takımdaki onca eksiğe rağmen "futbolu bilen" kadro ilk yarıyı 4. sırada tamamladı. Bu kadronun en önemli yapıtaşlarından biri de yine bir gurbetçi futbolcu olan Serdar Kesimal. Aslında Serdar'la birlikte Hasan Ali Kaldırım ve Aleksandr Amisulashvili de kafamı karıştırdı ancak zor da olsa Serdar'da karar kıldım. Genç oyuncu, bu sezon futbolunu gözle görülür bir şekilde geliştirdi ve milli takıma kadar seçildi. Türk futbolunun son dönemdeki en acil ihtiyaçlarından biri olan savunma oyuncusu eksiğini kapatabilecek alternatiflerden biri olduğunu kanıtladı.

En Kötü: Abdullah Durak

Aslında bu takımda öyle çok da kötü bir isim yok. Abdullah da diğer takımlardaki kötülerle kıyaslarsak fazla kötü sayılmaz. En kötülerin en iyisi diyebiliriz. Onu "en kötü" seçme sebebimse, daha fazlasını verebileceğine inanıyor olmam. 23 yaşındaki oyuncu çok yetenekli. Hem hücum hem de savunmada standart üstü işler yapabilecek bir oyuncu. Ancak nedense o yapması gereken sıçramayı halen yapamadı. Halen yerinde sayıyor. Yine faydalı oluyor. Ancak normalde yapabileceğinin üçte birini yapabiliyor şu anda.

Sivasspor

En İyi: Ziya Erdal

Ziya, mecburiyetten çıkan bir oyuncu desek yeridir. Sivasspor sol bekinde yıllardır Hayrettin Yerlikaya'yı görürüz. Hayrettin, vasat bir adamdır. Fazla inişleri çıkışları olmaz. Takım iyiyse o da iyidir falan... Ancak Ziya öyle değil. Ekstra özellikleri var. Takımın devre sonuna doğru yaşadığı toparlanmada pay sahibi oyunculardan birisi. En önemlisi başarıya aç. Yaşı genç çünkü. Hayrettin'in yokluğunda kaptığı formayı bir daha bırakmaması lazım. Bunun bilincinde olmasını umuyorum. Ki zaten o da öyle düşünüyorsa sorun yok.

En Kötü: Sedat Bayrak

Sedat, bu ligdeki oyun zekası en düşük oyunculardan birisidir. İyi fiziği vardır. Serttir. Sinirlerine hakim olamaz. Aslında düzgün kullanılabilir. Sivasspor gibi takımlar için biçilmiş kaftandır. Ancak bu sezon öyle olmadı ne yazık ki. Sivasspor, savunmada istikrarı sağlayamadıysa biraz da Sedat'ın payı vardır bunda. Gördüğü gereksiz kartlar ve sık sık cezalı duruma düşmesi, takımı da ister istemez kötü etkilemiştir. Hani cezası bitince oynamamış olsa neyse. Öyle de olmuyor. Hoca kim olursa olsun Sedat'a formayı veriyor. Sedat ertesi maç yine ceza alıyor...

Beşiktaş

En İyi: Ersan Adem Gülüm

Beşiktaş'ta aslında iyiler de kötüler de çoktu. Ersan'ın yanında Ernst ve Guti gibi isimleri de sayabiliriz aslında. Ancak bu isimler arasında işi daha zor olan Ersan'dı. Kolay değil, bir alt ligden geliyorsun. Yaşın genç ve tanınmıyorsun. Fazla bir kredin yok. İlk oynadığın maçta çuvallarsan bir daha formayı bulamayabilirsin mesela. Ersan da o ilk maçı çok iyi değerlendirdi. Sonrasında hemen hemen her maç şans buldu. Yoklukta ilaç gibi geldi. Hem Beşiktaş, hem de milli takım sağlam ve topu oyuna iyi sokabilen bir stoper kazandı.

En Kötü: Nihat Kahveci

Geçen sezon Nihat'ı hep savundum. Sezon öncesi kampa katılamamıştı. Yanlış yerde oynatılıyordu. Üzerinde gereksiz baskı kurulmuştu vs. Ancak bu sezon iş değişti. Nihat sezon öncesi hazırlık kampına katıldı. Sezona da fena başlamadı. Kendisini rahatlatacak goller attı. Ancak sonra ne olduysa yine durdu. Ardından gelen sakatlıkla beraber de sesi yine kesildi. Nihat'ın bunu yapma lüksü yok. Genç bir oyuncu değil. Daha soğukkanlı düşünmesi lazım. Gol atamıyorsa da sorun etmemesi lazım. Ancak o, yaşının gereğini yapmak yerine gol atamazsa dünya başına yıkılacak bir yeni yetme gibi tepkiler verdi. Sonrasında da çırpındıkça işler daha kötü bir hal aldı. Bundan sonra düzelir mi bilmem ama Nihat koca bir ilk yarıyı böyle böyle yedi...

Gençlerbirliği

En İyi: Oktay Delibalta

Takımın şüphesiz en iyisiydi ilk yarı boyunca. Onca eksiğe rağmen o hiç yıkılmadan savaştı durdu. Savunma yaptı. Hücum yaptı. Her taşın altına elini soktu. Süper Lig tecrübesi olmamasına rağmen hiç sırıtmadan sorumluluk aldı. Eğer ikinci yarı ona ayak uyduran birkaç isim çıkarsa Gençlerbirliği'nde yüzler güler.

En Kötü: Mile Jedinak

Billy Mehmet mi Jedinak mı diye düşündüm ve lige aşinalığı daha fazla olan ve burada başarılı performanslar da sergilemiş olan Jedinak'ı seçmeye karar verdim. Geçen seneki performansını mumla aratıyor. Felaket derecede silik bir görüntüsü var. Bir an önce toparlanması lazım.

Kardemir Karabükspor

En İyi: Emmanuel Emenike

Herhalde şüphe götürmeyecek seçimlerden birisi de bu oldu. Emenike, ilk yarının bitimiyle birlikte gol krallığının en tepesindeki isim. Geçen sezon Bank Asya liginde gösterdiği başarının daha fazlasını ortaya koydu şu ana kadar. Oynadıkça da kendine geliyor, daha iyi oynuyor. Sezon sonunda muhtemelen iyi para kazandıracaktır kulübüne. Onu fazla uzun bir şekilde anlatmaya gerek yok.

En Kötü: Armand Deumi

Ligi tanıyan, tecrübeli bir stoper olduğu düşünülünce şaşırtıcı tabii. Yaptığı bireysel hatalarla Karabükspor'un ilk yarıda 6-7 puanını yedi resmen. Eskiden beğenirdim. Ancak bu sezon ne adamını tutabiliyor, ne ayağındaki topa sahip çıkabiliyor. Tek bir gerçek var, o da iyi niyetle mücadele ettiği. Ancak artık yaşı ilerledi ve bu iyi niyetli mücadelesi yetmiyor.

Ankaragücü

En İyi: Stanislav Sestak

Sestak, şöhretine yaraşır bir ilk yarı geçirdi. Galatasaray ve Fenerbahçe'yi yıkan isim oldu. Ligde kalitesiyle kendini belli etti. Onca olumsuzluğun içinde seyre değer şeyler onun ve Sapara'nın imzasını taşıyordu.

En Kötü: Aydın Toscalı

Aydın, aslında ligin en tecrübeli ve kaliteli stoperlerinden. Ancak ne var ki sezon başında transfer olduğu Ankaragücü'nde bunu gösteremedi. Artık bir uyum sorunu mudur yoksa başka bir problemden dolayı mıdır bilemiyorum ancak Aydın, alması gereken sorumluluğu alamadı ve inanılmaz silik bir görüntü verdi.

26 Aralık 2010 Pazar

STSL 2010-11 / İlk Yarının En İyileri ve En Kötüleri - 1

Ligin ilk yarısının bitimiyle birlikte verilebilecek çok fazla ayrıntı, bahsedilmesi gereken çok fazla isim olduğunu düşünüyorum. Alışılageldik bir sezon yaşamıyoruz. Yükselen değerler ve eski parlaklığını kaybetmiş yıldızlarla dolu bir dönemdeyiz. Bu yazıda, ilk yarı itibariyle her takımın en iyisini ve en kötüsünü inceleyelim dedik. Tabii bunları belli bir oranın üzerinde forma şansı bulmuş oyuncular arasından seçeceğiz. Puan sırasının bir üstünden bir altından gidelim. Yazı üç bölümde tamamlanacak. İşte ilk bölüm:

Trabzonspor

En İyi: Selçuk İnan

Trabzonspor'un bu sene ligde en keyif veren takım olduğu bir gerçek. Şenol Güneş'in yeniden canlandırdığı takımın en önemli yapıtaşlarından birisi de Selçuk İnan. Selçuk, iyi bir insan yönetimiyle bir oyuncunun nerelere gelebileceğinin en güzel örneği. Şenol Güneş gelmeden de iyi bir oyuncuydu ancak artık istikrarlı ve her daim güvenilir bir isim. İlk yarıda da tüm maçlarda görev aldı ve 2 gol 7 asistlik bir performans sergiledi. Ayrıca savunmaya yönelik görevlerini de hiç aksatmadı. Bir orta saha oyuncusundan daha ne istensin ki?

En Kötü: Engin Baytar

Aslında Trabzonspor'da kötü performans neredeyse hiç yoktu. Ancak bir kişi vardı ki, ondan Şenol Güneş de şikayetçi. Saha içindeki hiçbir hareketi bir sporcuya yakışmayan, müthiş yeteneğine rağmen gelişmemiş zihinsel melekeleri yüzünden hem takımını hem de hocasını sık sık zor durumda bırakan bir oyuncu: Engin Baytar... Onun üzerine daha fazla bir şey söylemeye gerek yok herhalde. Zaten Şenol Güneş de "düzeltemezsek göndeririz" diyor. Ki bu birçok şeyi açıklıyor zaten.

Kasımpaşa

En İyi: Yekta Kurtuluş

Yekta, artık çoğu futbolseverin de hemfikir olduğu üzere, Kasımpaşa'yı aşan bir oyuncu. Bunu da sahaya çıktıklarında çok rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Takımın diğer oyuncularının (özellikle de savunmacıların) ona ayak uydurması halinde Kasımpaşa şu anki durumdan kurtulabilir. Ancak şu ana kadar böyle bir ışık görebilmiş değiliz. Yekta da elinden geldiği ölçüde durumu kurtarmaya çalışsa da yetmiyor.

En Kötü: Luiz Henrique

Bu oyuncuyu aslında Ankaragücü'nden tanıyoruz. Ligi tanıyan, istikrarlı bir oyuncu olarak aklımızda kalmış ancak ilk yarıda gördük ki Türkiye'den ayrı kaldığı süre kendisine pek yaramamış. Özellikle sezonun ilk maçlarında fazlasıyla belli etti bunu. Çok fazla bireysel hata yapıyor. Zaten rakiplere karşı direnç göstermekte zorlanan Kasımpaşa savunması, Luiz Henrique'in bireysel hataları nedeniyle kolaylıkla oyundan düşüyor.

Bursaspor:

En İyi: Pablo Batalla

Geçen sezonki şampiyonluğun ardından "en azından ligde" istikrarını korumayı başaran Bursaspor'da bu istikrarın en önemli yapıtaşlarından birisi de Pablo Batalla oldu. Takıma yeni katılan oyuncuların isteneni çok da verememesi üzerine zor zamanlarda çıkıp takımına nefes aldıran isim oldu. Bursaspor'un Şampiyonlar Ligi'ndeki tek golünü atarken ligde de 1 gol 8 asistlik bir istatistiğe ulaştı. Takım oyunu oynayan Bursaspor'un makine düzenindeki en sağlam dişlilerden birisiydi.

En Kötü: Volkan Şen

Tabii ki Volkan'dan kötü oynayanlar da vardı (Steinert, Nunez) ancak beklentiler ve bulduğu şans miktarını göz önüne alınca en büyük çuvallamayı Volkan Şen yaşadı diyebiliriz. Volkan'da bu sezon bir huzursuzluk var. Muhtemelen özel hayatıyla ilgili durumlar çalkantılı. Zaten sezonun ortasında iki günlüğüne izinsiz Amerika'ya gidip kız arkadaşının gönlünü alma çabaları da bunu gösteriyor. Volkan'ın bu gibi olaylar yüzünden bozuk olması muhtemel huzuru, sahaya da yansıyor. Geçen sezonki şampiyonlukta büyük pay sahibi olan oyuncu, bu sezon çabalamasına rağmen bir türlü istenen katkıyı veremiyor. Ayrıca devre arasında takımdan ayrılması da söz konusuydu. Tabii bilemiyoruz, her an her şey olabilir halen daha. Bu durum da onun sinirlerini germiş olacak ki, sahada agresif tavırlarıyla dikkat çekiyor son dönemde.

Bucaspor

En İyi: Orhan Ak

Ligin tecrübeli oyuncularından Orhan Ak, Bucaspor için ne denli yararlı bir transfer olduğunu sezonun ilk yarısında gösterdi. Tecrübeli oyuncunun istikrarı ve artık yaşı nedeniyle aldığı inisiyatifle savunmanın liderliğini üstlenmesiyle birlikte Bucaspor, konumuna rağmen ligin iyi savunma ekiplerinden biri oldu ve puan sıralamasında kendisine yakın takımlar içinde en az golü yedi. Tabii 17 maçta sadece 9 gol atmaları sebebiyle de düşme hattına demirledi. Orhan da savunma oyuncusu olmasına rağmen 9 gollü bu takımın 4 golle en golcü ismi olarak hem savunmada hem hücumda takım için itici güç olmaya çalıştı. Kendisini tereddütsüz bir şekilde Bucaspor'un ilk yarıdaki en iyi oyuncusu olarak lanse edebiliriz.

En Kötü: Manucho

Manucho, sezon başında sadece Bucaspor'un değil, Süper Lig'in de en flaş transferlerinden birisi olarak dikkat çekiyordu. Kolay değil, Manchester United forması giymiş bir isim. İlk yarıda oynadığı maçlarda da zaman zaman klasını gösteren hareketler yapsa da mental sıkıntıları yüzünden çoğu ez verimsiz oldu. Bir ara sakatlıktan dolayı uzak kaldı. Olmayacak goller kaçırdı. Kaçırdıkça morali bozuldu ve daha çok kaçırdı. İlk yarı itibariyle iyi niyetine rağmen en büyük hayal kırıklıklarından birini yarattı.

Fenerbahçe

En İyi: Alex de Souza

Zaten bir başkasının olması söz konusu olamazdı herhalde. Alex, Fenerbahçe kadrosunda olduğu sürece bu zamana kadar her sezon "en iyi" payesini almayı bildi. Yaşının ilerlemesi de bir şeyi değiştirmedi ve bu sezonun ilk yarısı itibariyle o yine takımının en iyisi. Aykut Kocaman'la yaşadığı ya da yaşadığı iddia edilen sorunlar da onu durduramadı. İlk yarı itibariyle 16 maçta 12 gol 5 asistlik bir performans ortaya koyup takımına birçok maç kazandırdı.

En Kötü: Andre Santos

Stoch'la Santos arasında kaldım. Bilica da bu konumu zorlar ancak onun zaten kapasitesi belli diye kıyaslamaya almaya gerek duymadım. Stoch da gençliği sayesinde yırttı diyebiliriz. Fenerbahçe'de ilk yarının en kötüsü ünvanını Brezilya milli takımının oyuncu havuzunda bulunan, peşinde Avrupa devlerini koşturduğu iddia edilen ve bu sezon neredeyse hiçbir şey yapmayan Andre Santos açık ara hak ediyor. Zaten formayı da Caner'e kaptırdı sayılır. İlk yarı itibariyle tamamen faydasız bir hali vardı.

Konyaspor

En İyi: Peter Grajciar

Ligin yeni ekibi Konyaspor bugün düşme hattında bulunmasına rağmen yine de bu durumdan kurtulma şansı taşıyorsa, bunu Grajciar'a borçludur. Slovak oyuncunun 15 maçta gösterdiği 6 gol 2 asistlik performans, takım içinde direkt olarak diğerlerinden ayrılıyor. Bir orta saha oyuncusu için ekstra bir katkıdır bu. Üstelik takım ligden düşme potasındaysa hepten ekstradır. Ki bu rakamların haricinde de Grajciar Konyaspor'un hücumdaki en büyük itici gücüdür. Birçok golü de hazırlamıştır.

En Kötü: Thierry Tazemeta

Geçen sezon Diyarbakırspor'da en beğendiğim oyunculardan birisiydi Tazemeta. Konyaspor için de doğru transfer olur diye düşünüyordum ancak ilk yarıda sadece 1 gol atarak takımın içinde bulunduğu durumda pay sahibi olanlar arasında yerini aldı. Sadece saha içindeki kötü performansı değil, saha dışındaki tutarsızlıkları da sezon içinde kendisinden olumsuz anlamda söz ettirdi. Özellikle bir milli takım dolabı vardı ki, o olayın üzerine halen daha Konyaspor kadrosunda bulunması bile bir lütuftur.

24 Aralık 2010 Cuma

Takım Analizi - Bucaspor (2010/11)

Ligin enteresan takımlarından birini inceleyeceğiz bugün. İlk yarı sonu itibariyle hem çok zor durumdalar, hem de eğer akıllıca hamleler yaparlarsa (ki gelen haberler doğruysa yapmaya başladılar demektir) bu zor durumdan ummadıkları kadar kolay kurtulabilme şansları var.

Bucaspor, sezona çok büyük bir yanlışla başladı. Bu büyük yanlışın adı, tahmin edebileceğiniz üzere Bülent Uygun'du. Ben de her teknik direktörün, eldeki imkanlar dahilinde, kolaylıkla çalışabileceği, kendi futbol mentalitesine uygun oyuncularla çalışmasından yanayım aslında. Ancak Bülent Uygun'un Bucaspor'da sezon başında yaptığı şey bu değildi. Buna o dönemde linkte bulabileceğiniz yazıyla değinmiştik. Evet, lige yeni çıkan her takım yapar bunu. Eski kadroyu gönderir, yerine yeni oyuncular alır. Bunun da nedeni takımı lige çıkaran teknik direktörü beğenmeyip göndermeleridir. Oysaki denenmişi bozmak biraz da mantık dışıdır. İşte bugün ligin yeni takımlarına baktığımızda yeni teknik direktörle çalışan Konyaspor ve Bucaspor'un nerede, geçen sene takımı şampiyon yapan teknik direktörle devam eden Kardemir Karabükspor'un nerede olduğuna dikkat edersek, ne demek istediğimi anlayabiliriz. Bank Asya 1. Lig'i küçümsememek lazım. Mücadele olarak Süper Lig'le kapışır. Orada başarılı olan takım, en azından fizik olarak Süper Lig'i rahatlıkla kaldırabilir. Takımın yaratıcı gücüne birkaç takviye yapsanız yeterlidir. (Bkz: Karabükspor - Florin Cernat)

Neyse, konu Bucaspor tabii. Fazla da dağılmayalım ve Bucaspor'un kadro yapısını, ilk yarıda neler yaptığını, ikinci yarı neler yapabileceğini ve ne yapması gerektiğini incelemeye başlayalım.

Takımın kalecileri Portekiz asıllı Angola vatandaşı Carlos Fernandes ve Atilla Özmen. Carlos Fernandes oynuyor tabii ağırlıklı olarak. İyi bir kaleci. En azından yememesi gereken golleri yemiyor genel olarak. Atilla da en son Fenerbahçe kupa maçında fena değildi. Bu rotasyon kale için yeterli.

Savunma oyuncularına bakacak olursak, sağ bek olarak görev alabilecek olan Koray Çölgeçen, Onur Tuncer, Serkan Yanık, Veli Kızılkaya ve Kamil Ahmet Çörekçi gibi oyuncular görüyoruz. Koray öncelikli tercih olacaktır. Çok iyi sayılmaz ancak ligde kalmak isteyen bir takımı sezon sonuna kadar götürür. Sol bek olarak oynayabilecek isimlerse Landry Mulemo ve Orhan Ak. Yine sıkışılması durumunda. Erkan Taşkıran ve Veli Kızılkaya'yı o bölgede görmek mümkün. Mulemo ligin iyi sol beklerinden bana göre. Ancak sanırım mali sebeplerden dolayı ayrılma niyetinde. Gider mi gitmez mi bilemem ancak takımın onu göndermek isteyeceğini sanmam. Orhan Ak'la birlikte düşününce yeterli bir rotasyon diyebiliriz. Savunmanın ortasında oynayabilecek oyuncularsa yine Koray Çölgeçen, Ediz Bahtiyaroğlu ve Orhan Ak. Ayrıca savunmada joker olarak düşünülebilecek bir Veli Kızılkaya da el altında bulunuyor. Kadroda Erman Güraçar ve Mehmet Polat gibi isimler de var ancak şans bulabilirler mi, emin değilim. Gönderilmeleri de söz konusu olabilir. Bir de Beşiktaş'tan Zapotocny'nin kiralık gelmesi söz konusu. Henüz kesinleşmiş bir şey yok diyor Bucaspor yöneticileri ancak biz bu transferi gerçekleşmiş olarak kabul edip yorumlarımızı yapacağız. Eğer Zapo alındıysa çok büyük katkı yapar Buca'ya. Tam bir nokta transfer olur. Ligi tanıyor ve en önemlisi iki sezondur şampiyon takımlarda oynuyor. Buca için büyük adım olur.

Orta sahaya bakacak olursak, Samet Aybaba'nın zaman zaman 3'lü zaman zaman da 4'lü bir orta saha tercih edeceğini öngörebiliriz. Savunmaya yönelik oyunculardan İbrahim Dağaşan gönderildi. Muhtemelen Bülent Uygun'la yolları kesişecektir İbrahim'in. Bu bölgede ligin en iyilerinden Jerko Leko gibi bir isim var. Ayrıca Ragıp Başdağ ve Onur Tuncer de burada değerlendirilebilir. Son Fenerbahçe maçında ön libero oynayan Civar Çetin'i de beğendiğimi söylemeliyim. Geleceği olan, iyi fizikli bir oyuncu. Ayağına da hakim. Heyecanını attıkça faydalı olacaktır. Bir isim daha var. Bu da yine Beşiktaş'tan kiralandığı söylenen Michael Fink. Bu transferi de olmuş olarak kabul edersek, çok büyük bir katkı olacağını söyleyebiliriz. Fink, Buca orta sahasına sınıf atlatır. Takımı ligde tutmak için önemli bir adım olur. Tabii merkezde hücuma dönük olarak görev alabilecek iki transfer daha söz konusu. Bunlardan ilki Tabata. Beşitaş'tan kiralandığı söylenen oyuncuların sonuncusu. Tabata, çeşitli sebeplerle Beşiktaş'ta gerekeni yapamadı. İsteneni veremedi ancak Buca için biçilmiş kaftan. Antep'te neler yaptığını halen hatırlıyoruz. Buca eğer onu da almayı başardıysa takımın çehresi çok değişecek demektir. Bir diğer isim de Torric Jebrin. Yanlış bilmiyorsam Ganalı ve 18 yaşında bu oyuncu. Ufak tefek bir 10 numara. Portsmouth ile sözleşmesi vardı ve sağda solda kiralık olarak oynuyordu son olarak. Arsenal'le falan da denenmişliği var diye biliyorum. Tutarsa ne ala...

Orta sahanın kanatlarına bakınca, sağ tarafta oynayabilecek Musa Aydın ismi dikkat çekiyor. Ligin tecrübeli oyuncularından. İkinci yarı verimli olacaktır diye tahmin ediyorum. Bu kanattaki diğer alternatifler Sercan Kaya ve Zafer Çevik. Serkan Yanık da burada değerlendirilebilir. Sercan Kaya çok potansiyelli bir oyuncu. Forvette de görev alabilir sağ kanat dışında. Sol kanatta da ilk alternatif olarak Erkan Taşkıran dikkat çekiyor. Geçen sezon Bank Asya Ligi ile ilgili yazılarda Erkan Taşkıran'ın bu sezon adındna çokça bahsettireceğini söylemiştim. Umduğum kadar olmasa da fena değil. Yedeği olarak Zafer Çevik en yakın isim gibi duruyor. Gerekirse Victor Mendy de düşünülebilir. Buraya bir alternatif düşünseler fena olmaz aslında.

Forvet konusunda çok sıkıntı yaşıyor Buca. Zaten ilk yarıda attıkları topu topu 8 gol de bunu belli ediyor yeterince. Forvetlerden Emre Aktaş'ın sözleşmesi feshedildi. Geriye Manucho, Mendy, Dady, Dahmane ve Sercan Kaya kalıyor. Dady ve Dahmane uyum sağlayamadı ve kadro dışı bırakıldılar. Hatta gönderilmeleri söz konusu. Manucho gayret ediyor ancak biraz sorunlu bir oyuncu. Gol atamadıkça baskı hissediyor üzerinde. Bu da onu olumsuz etkiliyor. Mendy ise bitiriciliği olmayan bir forvet. Zaten kanat-forvet olarak daha etkili. Yıpratıcı bir oyuncu. Yani anlayacağınız, Manucho keyifli olursa gol atar Buca. Bu sebeple forvete mutlaka takviye şart. Hatta 2 oyuncu alsalar hiç fena olmaz. Mehmet Batdal'ın adı geçiyor tekrar. Mantıklı bir transfer olur. Ancak tek başına yetmez.

Netice itibariyle Buca'nın sıkıntılı olan yerlerine 3 önemli taviye yapılmış görünüyor ancak asıl sıkıntı forvette. Zaten ilk yarıda en golcü isim, savunma oyuncusu Orhan Ak. Bu birçok şeyi açıklıyor aslında. Forvete de Zapo-Fink-Tabata ayarında bir oyuncu alabilirlerse şansları olur. Normalde ilk yarıda 12 puan toplayabilen bir takım için düştü yorumu yapılabilir ancak bu sezon lig farklı. İkinci yarıda 20 puan toplayabilirlerse ligde kalırlar gibime geliyor. Özellikle 19, 20 ve 21. haftalar çok önemli. Bu dönemde kendi sahalarında Kasımpaşa ve Konya, deplasmanda ise Gençlerbirliği ile karşılaşacaklar. Bu dönemde en az 7 puan almalılar diye düşünüyorum. Yoksa işleri çok zorlaşır. Çünkü bu takımlarla mücadele edecek Buca.

Büyük Transferler / Manuel Fernandes, Simao Sabrosa ve Hugo Almeida


Beşiktaş, devre arası transfer operasyonuyla Portekizlileri dörtledi. Şimdi kadroda Ricardo Quaresma'nın dışında Manuel Fernandes, Simao Sabrosa ve Hugo Almeida da var. İsim olarak gayet büyük transferler bunlar.

Herkes, geçen sene Galatasaray'ın yaptığı transferlere benzetiyor. Bence daha farklı. Bir Galatasaraylı olarak söyleyebilirim ki, Beşiktaş'ın bu sezon yaptığı transferler (özellikle de son üçü) daha büyük transferlerdir ve muhtemelen daha başarılı olacaklardır. Galatasaray'da geçtiğimiz sezon gelen isimler ne kadar kariyerli de olsa takımlarında sorun yaşayan ve kadroya girmekte zorlanan isimlerdi. Giovani dos Santos ve Jo, doğru düzgün oynayamıyordu bile. Hatta buna Abdul Kader Keita'yı da katabiliriz. Anca Beşiktaş Fernandes haricinde direkt oynayan adamları aldı. Fernandes de kiralık zaten. Beğenilirse alınacak. Simao Sabrosa, Atletico Madrid'de kaptanlığa kadar çıkmış bir isim. Takımdan ayrılıyor oluşunun nasıl karşılandığını hepimiz gördü. Almeida'da her ne kadar Werder Bremen'de sorunlar yaşıyor olsa da öyle ya da böyle birkaç senedir bu takımda oynuyor ve Portekiz milli takımının da halen daha gol umudu. Bu bağlamda gelen isimlerin ciddi anlamda katkı yapacağını öngörebiliriz.

Tabii uyum sorunu, sakatlık vs gibi etkenleri hesaba katmadan yapılan bir yorum bu. Bu transferleri yapmanın ne kadar önemli bir başarı olduğunu vurgulamanın bir diğer yolu da zamanlamalarına bakmak olacaktır. Ligin ilk yarısı bitti ve Beşiktaş bu üç önemli oyuncuyu vakit geçirmeden kadrosuna kattı. Aynı şekilde transfere ihtiyacı olan diğer takımlarda henüz tık yok. Üstelik peşinde koştukları isimler de bu kalibrede değil. İş bitiricilik bu şekilde devreye giriyor işte. Umuyoruz ki hem Beşiktaş'a hem de Türk futboluna faydalı olurlar.

23 Aralık 2010 Perşembe

Nihayet!


Şükürler olsun ki Benitez’in görevine son verildi. Karşılıklı olarak feshedildi sözleşmesi. Geçtiğimiz sezonun Şampiyonlar Ligi şampiyonu Inter’i düşürdüğü hale bakarsak yerinde bir karar. Ama Inter bu… Yerine getirecekleri adam Benitez’i de aratabilir. Moratti’nin işi hiç de kolay değil. Yine de Benitez’in rafa kaldırılması iyi oldu…

Adaylar arasında her ne kadar kulübü yalanlasa da Spaletti, zor bir ihtimal olsa da Capello ve Milan’ın eski çalıştırıcısı Leonardo var. Belki de Rijkaard’ı getirirler, belli olmaz…

Kategoriler

201 afrika uluslar kupası 2010 dünya kupası 2014 dünya kupası a milli takım a2 ligi abdul kader keita abdullah avcı adana demirspor adanaspor adnan polat adriano ajax akhisarspor alanyaspor alex de souza alexis sanchez ali sami yen stadı almanya alpaslan dikmen altay amerika birleşik devletleri andre santos andrea pirlo ankaragücü ankaraspor anket antalyaspor arda turan arjantin arsenal arsene wenger as monaco atınç nukan atletico madrid aurelien chedjou avustralya aydın karabulut aykut erçetin aykut kocaman azerbaycan aziz yıldırım ballon d'or bank asya 1. lig barcelona başakşehir batuhan altıntaş batuhan karadeniz bayer leverkusen bayern münih bekir irtegün belçika benfica bertul kocabaş beşiktaş Beşiktaş ve City blogtivi bogdan stancu bolton wanderers boluspor borussia dortmund bosna hersek braga brezilya bucaspor bundesliga burkina faso bursaspor bülent ataman bülent korkmaz bülent uygun bülent ünder caner erkin celal kıbrızlı celtic cem sultan cesc fabregas ceyhun eriş ceyhun gülselam cezayir championship chelsea christoph daum claudio bravo claudio caniggia claudio pizarro claudio taffarel copa america corinthians cristiano ronaldo cska moskova cüneyt çakır çaykur rizespor daniel güiza danimarka david villa deniz kadah denizlispor deportivo la coruna didier drogba didier zokora diego maradona dirk kuijt diyarbakırspor doğaüstü futbol gerçekleri dunga dynamo dresden egemen korkmaz eintracht frankfurt elano elazığspor elvir baliç emiliano insua emmanuel emenike emre can erdoğan arıca eskişehirspor euro 2012 euro 2016 fabio bilica fanzin faryd ali mondragon fatih terim fc sion fc twente felipe melo fenerbahçe fernando muslera ferudun tankut fifa fildişi sahili formalar frank lampard frank rijkaard fransa franz beckebauer futbol sandığı galatasaray gana gaziantepspor gençlerbirliği genoa getafe gheorghe hagi giampaolo pozzo gine gino pozzo glasgow rangers gökhan inler gökhan töre gökhan ünal göztepe granada greuther fürth guillermo ochoa gurbetçi futbolcular guti guus hiddink güncel güney afrika güny kore güvenç kurtar haftanın ardından hakan arıkan hakan çalhanoğlu hakan şükür hakemler hamburg hamit altıntop hannover 96 harry kewell hasan kabze hayrettin demirbaş hertha berlin hırvatistan hikmet karaman hollanda honduras hugo almeida ibb ibrahim üzülmez ibrahima yattara iddaa ilkay gündoğan inceleme incleme ingiltere inter irlanda cumhuriyeti ispanya istanbulspor isveç isviçre italya ivica olic j-league japonya jerry akaminko johan elmander jose mourinho jupp heynckes juventus jürgen klopp kadir has stadı kamerun kardemir karabükspor karlsruhe karşıyaka kasımpaşaspor kasper hjulmand kayserispor keylor navas kıymeti bilinmeyenler kocaelispor kolombiya konyaspor kosta rika kulüpler birliği la liga lazio lefter küçükandonyadis leipzig lens ligue 1 lionel messi liverpool livorno lokomotif moskova lomana lualua los galacticos lucas neill lugano lyon maç öncesi maç yorumu mahmut özgener mainz mali mamadou niang manchester city manchester united manisaspor mario balotelli mario götze marius alexe marsilya martin palermo mateja kezman medhi benatia mehmet ali aydınlar mehmet ekici meksika melih gökçek mersin idman yurdu mert günok mesut bakkal mesut özil metin diyadin metin oktay metin tekin mevlüt erdinç mhk michael owen michael skibbe milan milan baros miroslav klose muhammed demirci muhammet reis mustafa denizli mustafa yücedağ nadir çiftçi napoli necati ateş necip uysal newcastle united nicolas anelka nijerya nostalji notts county nuri şahin nürnberg oğuz çetin oğuz sarvan oğuzhan özyakup olcan adın olympiakos orduspor orhan şam osc lille oscar cordoba ömer toprak panathinaikos paok paraguay pep guardiola pierre webo portekiz porto portsmouth premier league premier lig psg ptt 1.lig radamel falcao rafael benitez rais m'bolhi raymond domenech real madrid real sociedad rıdvan dilmen ricardo quaresma rigobert song river plate robert lewandowski roberto carlos robinson zapata roma romario ronaldinho ronaldo rosenborg sabri sarıoğlu sakıp özberk samet aybaba samir handanovic sampdoria samsunspor schalke 04 selçuk inan selçuk şahin semih şentürk senegal sercan sararer serdal adalı sergen yalçın serie a servet çetin sezer öztürk shakhtar donetsk sırbistan simao sabrosa simon kuper simon zenke sinan bolat sinan engin sivasspor slaven bilic slovakya slovenya spor basını sportivi st etienne stefan scepovic stoke city stsl stuttgart süleyman koç süper final şampiyonlar ligi şenol güneş şili tayfun korkut temur ketsbaia tff thierry henry tim howard tim krul tolgay arslan tolunay kafkas tottenham hotspur toulouse trabzonspor transfer tsg 1899 hoffenheim tsl tugay kerimoğlu tunus türk telekom arena twitter u20 udinese uefa uefa avrupa ligi ufuk ceylan unutulmaz ikililer uruguay ümit karan ümit kayıhan ünal aysal valencia vfl wolfsburg villarreal vincent enyeama volkan şen watford wayne rooney werder bremen wesley sneijder yekta kurtuluş yeni zelanda yeşil burun adaları yıldırım demirören yılmaz vural yunanistan yunanistan süper ligi yusuf şimşek yücel ildiz zenit ziraat türkiye kupası ziya doğan zlatan ibrahimovic zoran simovic zvjezdan misimovic

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails