30 Haziran 2009 Salı

Darius Vassell Ankara Havasıyla Karşılandı

Şaka maka getirmeyi başardılar bu adamı. İlk duyduğumda açıkçası geçen seneki Kocaelispor ve Edgar Davids arasındaki platonik transfer öyküsü gelmişti aklıma ancak Ankaragücü yönetimi daha gerçekçi çıktı. Vassell bugün İstanbul'a iniş yaptı ve muhteşem bir karşılamayla Türkiye'ye adımını atmış oldu. Şimdi herkes yarını bekliyor.

Ankaragücü başkanı da parasal konularda sıkıntı olmadığını, olayın sadece Vassell'in tesisleri beğenip beğenmemesine kaldığını açıkladı. Umarım 80'lerden kalma fiziksel şartlarla karşılaşmaz ingiliz futbolcu. Yoksa Ankaragücü yönetimi "keşke 3-5 bir şeyleri gözden çıkarıp yerlere fayans döşetseydik" diye hayıflanacak korkarım.

25 Haziran 2009 Perşembe

Kötü Giden Adanaspor'u Toparlama Timi

zdravko zdravkov

Adanaspor Uzan Grubu'nun malıyken yine aynı gruba ait olan İstanbulspor futbolcularından oluşturulan timdir. Hedefi orta sıralar olan iki takımdan Adanaspor, genelde sezonun ilk yarısı biterken düşme potasında yer alır, devre arasında da İstanbulspor'dan Engin Özdemir, Zdravko Zdravkov, Fuat Buruk, Nesim Özgür ve Cenk İşler gibi isimler apar topar Adana'ya gönderilirdi takımı toplasınlar diye. Oğuz Çetin bile yer almıştır bu ulvi görevde.

timur yanyalı da bu kutsal görevin emanetçilerindendi

altan aksoy, bu time girmeden de adanaspor forması giyenlerden

Rüzgar Gibi Geçti... - 3

Kısa bir süredir yeni yazı eklemediğimiz Rüzgar Gibi Geçti serimizde bugün 4 futbolcuyu daha hatırlayalım dedim.

İbrahim Ba: İlk olarak Çaykur Rizespor'da forma giymiş, daha doğrusu pek forma giyemese de kadroda bulunmuş olan İbrahim Ba'dan başlayalım. Kimse inanmamıştı onun ülkemizde, üstelik de Rize'de oynayacağına. Ancak nasıl olduysa, karadeniz ekibi kendisini kadroya katmayı başardı. Yıllarca fransız milli takımında ve AC Milan'da top koşturmuş, bir dönem Avrupa'nın en iyi sağ açığı olarak adından çok söz ettirmiş bir futbolcuydu. Rize formasıyla şöyle doyasıya bir izleyemedik kendisini. Hatta top ayağına değdi mi, ondan bile şüpheliyim. Tabii takımdan uzaklaştırılması pek uzun sürmedi. İşin daha da ilginci, Rize'den sonra AC Milan'a geri döndü bir seneliğine. Yani Rize'de kadroya gireme, sonra yine git Milan'a transfer ol. Hakikaten ilginç...





Robert Enke: Rüştü'nün Barcelona'ya gitmesiyle birlikte aynı takımdan gelmişti o da Fenerbahçe'ye. Almanya'nın gelecek vaadeden kalecilerinden biri olarak gösteriliyordu, ki zaten Barcelona'da oynayarak da bunu göstermişti. Büyük umutlarla geldi Türkiye'ye ancak sarı lacivertli formayla sadece bir maça çıkıp, onda da İstanbulspor'dan birbirinden enteresan 3 gol yiyince hemen uçağa yetiştirildi. Belki biraz daha sabredilebilirdi kendisine. Zira Türkiye macerasından sonraki kariyeri gayet başarılıydı.






Felipe: Fatih Terim'in 2. Galatasaray döneminde "yeni Hagi" olsun diye Brezilya'dan getirilmişti Felipe. İnanılmaz yumuşak bilekleri vardı ve adeta yürüyerek çalım atıyordu. Galatasaray formasıyla çıktığı 14 maçın çoğunda da bence sonuca direkt etki eden bir oyuncuydu. İstanbul'a ayak basalı 3 ay olmuştu ki, koşmadığı gerekçesiyle biletini kesti Fatih Hoca. Muhtemelen onun gidişine en çok üzülen de Felipe'nin paslarıyla o ara gol rekoru kırmak üzere olan Arif Erdem olmuştur.





Amaral: Beşiktaş'ın Müslüm Babası. Büyük umutlarla transfer edilmiş, ancak o da sadece 2-3 ay sonra gönderilmişti. İlk olarak Fatih Terim'in Fiorentina yıllarından hatırlıyorum kendisini. Takımın orta sahasının en önemli elemanlarından birisiydi. Daha çok savunmaya yönelik, agresif bir futbol oynuyordu. Beşiktaş, onu alarak büyük iş yapmıştı yorumlara göre ancak ne yazık ki onunla da maya tutmadı. Böylece Amaral da "neden geldin neden gittin abi" dediklerimizden biri oluverdi.

Nihat Kahveci Beşiktaş'ta...

Önümüzdeki sezon Lig Tv abonesi olmak için bir neden daha. Nihat, ilk başlarda teklifi reddetmesine rağmen sonunda eski kulübüne evet dedi ve Turkcell Süper Lig de bu sayede bir yıldıza daha kavuştu. Bonservis olarak 4,5 milyon euro ödenecek. Hoş, ilerleyen yıllarda Nihat'ı satıp bu parayı telafi etmeleri mümkün değil ama yine de ligimizdeki kendini ispat etmemiş yeni yetmelere ödenen paralar düşünülünce gayet uygun bir bedel.

Mehmet Topuz ve Gökhan Zan'dan beklemediği darbeler yiyen Beşiktaş için de çok iyi oldu bu transfer. Artık sahada takımın bayrak adamı olarak sürükleyici etki gösterecek, yılların La Liga tecrübesiyle bir Nihat Kahveci olacak siyah beyazlı forma altında. Kendisini Beşiktaş formasıyla tekrar görmek için sabırsızlananlar için gelsin alttaki fotoğraf;

24 Haziran 2009 Çarşamba

Ümit Karan Oturuşu

Ümit Karan'ın, hakemden faul ya da penaltı beklerken sergilediği kendine özgü oturuşu çoğu futbolsever tanır. Daha çok, yaramazlık yapmış ya da oyuncağı alınmış bir çocuğun ebeveynlerine serzenişini anımsatır insana.

Şekil olarak tanımlamak gerekirse kıç üstü oturarak bacaklar yaklaşık 45 derecelik bir açıyla iki yana açılır. Dizler kırılır. ayak topukları yere değerken taban yine belli bir eğimle karşıya ve yere bakar. Tabii bu sırada hakeme ya da serzenişte bulunulan insana dönük olmamalıdır vücut. Kafa hafif sağa ya da sola döndürülerek görülebilmelidir muhattap alınacak insan. Eller omuz hizasında olacak şekilde dirsekler kırılarak iki kol da havaya "neler oluyor yahu" dercesine kaldırılır. Bir de özellikle kaş odaklı bir emrah bakışı bu oturuşun cilasıdır. Kişinin yüreğindeki yangın yüzüne yansımalıdır.

Önümüzdeki sezon çok büyük bir ihtimalle Eskişehirspor formasıyla izleyeceğiz bu kendine has oturuşu. Bu da küçük bir anekdot olsun.

22 Haziran 2009 Pazartesi

Gökhan Zan Galatasaray'da...

Beşiktaşlı Gökhan Zan, bugün bedelsiz olarak Galatasaray yolunu tuttu. Gerçekten de futbol gündemini bir anda değiştiren bir transfer oldu bu. Daha düne kadar kimse beklemiyordu ve bir gün içinde olay sarı kırmızılı kulübün resmi sitesinden duyuruldu.

Şimdi Galatasaray ve Beşiktaşlı taraftarlar bu durumun kendi takımlarına nasıl yansıyacağını düşünüyor tabii. Çoğunluğun fikri, Gökhan Zan'ın Galatasaray'a faydalı olamayacağı yönünde. Açıkçası ben her şeyin Gökhan'ın elinde olduğunu düşünüyorum ve bu sebeple de olumlu bakıyorum bu transfere. Servet Çetin'in satılmasının ardından ligdeki yerli stoperlere ve fiyatlarına bakınca bedelsiz, milli takım tecrübesine sahip bir Gökhan Zan iyi seçimdir. Kaldı ki Servet Çetin de geldiğinde istenmediğine dair pankartlarla karşılanmıştı Galatasaray tribünleri tarafından. Sonrası malum. Aynı şeyleri yaşamak Gökhan Zan'ın da elinde.

Galatasaray (new edition) Sahada...

2009-10 model Galatasaray, birkaç eksikle bugün ilk kez sahaya çıktı. İlerleyen günlerde birkaç modifiyeyle de son halini alacak. Tabii ki en büyük ilgi teknik direktör Frank Rijkaard'ın üzerindeydi haklı olarak. Sarı kırmızı kendisine yakışmış.

Bugün sahadakilere bakınca yabancılardan Harry Kewell ve Milan Baros'un birkaç gün daha izinli olduklarını, Lincoln'ünse sezon açılışına zamanında katılırsa ölecek hastalığının bu yaz da devam ettiğini öğrendik. Yönetim yine çuvalla cezayı verecek, Lincoln efendinin de yine morali bozulacak ve form tutamayacak, bla bla bla falan...

Asıl önemli olan, 1 Temmuz tarihi. O zamana tam kadro girmek gerekiyor kadro uyumu açısından.

18 Haziran 2009 Perşembe

Bir Afrika İşkencesi: Vuvuzela! :S

Şu günlerde oynanmakta olan Konfederasyon Kupası'nı çok fazla izlemiyorum şahsen. Nedeni de çoğunuzun tahmin edebileceği gibi bu vuvuzela denen ömür törpüsü. Adamlar bıkmadan usanmadan 90 dakika üflüyorlar. İnsanda ne maç izleme şevki kalıyor ne de önümüzdeki sene oynanacak Dünya Kupası Finallerine dair bir umut. Bu konuda acilen bir önlem alınmalı.

Bir de utanmadan yeni nesilleri alıştırıyorlar vuvuzelaya. Şu hale bakın:

16 Haziran 2009 Salı

Unutulmayan Transfer Kapışmaları - 2

Seriyi Fenerbahçe ve Galatasaray'ın arasında kalıp, Kadıköy tarafını tercih eden Tarık Daşgün'le açmıştık. Bu kez Kadıköy'den olaylı bir şekilde Florya'nın yolunu tutan Hasan Vezir'i hatırlayalım istedim. Rizespor'da yıldızı parlayıp Trabzonspor'da lig şampiyonluğu yaşamayı başarmış bir isimdi Hasan Vezir. Uzun boylu, iki ayağına da hakim ve güçlü kuvvetli bir futbolcuydu. Trabzon'dan sonra tekrar Rizepor'da bir süre futbol oynayıp, artık İstanbul kulüplerinden birine transfer olmaya karar verdi ve Fenerbahçe'ye gitti. Orada 103 gollü şampiyonlukta ve 3-0 mağlubiyetten gelip 4-3 kazanılan Galatasaray maçında yıldızı iyice parladı.

Sezonu 19 golle tamamlamıştı ve transfer görüşmelerinin vakti gelmişti. Takımın diğer yıldızları Rıdvan Dilmen, Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman 850'şer milyona imza atarken Hasan Vezir'e teklif edilen miktar 550 milyondu ve o da bu teklifi doğal olarak kabul etmedi. Sonrasında Galatasaray'dan aldığı 1 milyar 200 milyonluk teklifle de Boğaz'ın diğer yakasına doğru bir geçiş yaptı. Galatasaray, ayrıca Hasan'ın düğün masraflarını da karşılayacaktı. Türk futbolunun ilk milyarder futbolcusu olmuştu bu transferle. Uzun süre tartışıldı. Sarı kırmızılı formayı 2 sene boyunca giydi ve ilk sezonunda 13, ikincisinde 7 gol olmak üzere toplam 20 gol attı. Bunların en önemlisiyse eski takımı Fenerbahçe'nin filelerine gönderdiği tartışmalı goldü. Fenerbahçe haftalarca itiraz etti bu gole ofsayt diye. Evet, hakikaten de ofsayttı gol.

Zaman içinde Fenerbahçeli taraftarlar tarafından büyük bir baskı altına alındı. Düğünü basıldı. Evi basılmaya çalışıldı. Kapıcısı bıçaklandı. Kısacası Hasan, Galatasaray'da bir türlü aradığı huzuru bulamadı. Bu duruma sarı kırmızılı takımın yönetiminin de değişmesi de eklenince, eski yönetimden -kendisini de takıma kazandıran- Ergun Gürsoy'a da yakınlığı nedeniyle Bakırköyspor'a satıldı. Aslında bunca travmatik olaya rağmen kendisini hiç bırakmadı Hasan Vezir. İşini nerede olursa olsun ciddiyetle yaptı ancak hiçbir büyük camia tarafından da benimsenmedi. Yine de ne olursa olsun türk futbolunun hiç unutmayacağı renklerden biri olmayı başardı.

15 Haziran 2009 Pazartesi

Güle Güle Servet Çetin

Son gelen haberlere göre, eğer doğruysa, Olympique Marseille takımıyla anlaşılmış transferi konusunda. Bazı kaynaklar rakamın 10 milyon euro olduğunu söylerken bazıları da 7 milyon euro diyorlar. Bence Servet Çetin, kesinlikle başarılı olacaktır fransız liginde. Takımda bulunduğu süre zarfında gösterdiği katkı ve giderken para kazandırması nedeniyle Galatasaray taraftarının da gönlünde her zaman ayrı bir yeri olacak.

Galatasaray, önümüzdeki sezon için savunma alternatiflerini düşünmeli bundan sonra. Hakan Balta stopere mi çekilecek, iki yabancı stoper yan yana mı oynayacak, eldeki isimlerden Emre Güngör mü o bölge için düşünülüyor, genç değerler Semih Kaya ve Murat Akça ne ölçüde şans bulabilecek ya da boş kalan bölge için yurt içinden düşünülen bir isim mi var? Bu soruların hepsi sanırım Rijkaard'ın kafasında yanıtını bulmuştur. Yoksa böyle riskli bir hamle gelmezdi kulüpten.

Özer Hurmacı Fenerbahçe'de

Türk futbolunun en çok gelecek vaadeden oyuncularından birisi bugün Fenerbahçe'ye transfer oldu. Ben başarılı olacağını düşünüyorum. Her ne kadar Fenerbahçe bu tarz oyuncular için en riskli kulüp olsa da Özer Hurmacı'da bu tehlikeyi savuşturacak yetenek ve altyapı mevcut.

Afiyet Olsun: Topuz'un Şapkası...

Sonunda günlerdir süren heyecan bitti ve Mehmet Topuz'u da Fenerbahçe ile başgöz ettik hayırlısıyla. Çiçeği burnunda Fenerbahçeli futbolcunun yüzünde güller açıyordu imza töreninde. Bakalım bu transfer, benzer kapışmaların ardından sonu fiyaskoyla biten transferlere mi benzeyecek yoksa Mehmet Kadıköy'de başarılı olabilecek mi?

Bir de şapka mevzusu var tabii. Mehmet, "Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak" sloganlı şapkayı da büyük bir heyecanla kafasına geçirdi bugün. Şüphesiz ki bugün yaşananlar Aziz Yıldırım için, özellikle bu konuda yaptığı kişisel hırs da düşünülünce, bir zafer gibi görünüyor.

Tabii bir de Yıldırım Demirören var. Sevgilisi bir başka adamla evlenen aşık rolündeydi o da bugün.

13 Haziran 2009 Cumartesi

Güle Güle Hasan Şaş!...

Kimi zaman sinirlendi

Kimi zaman abartılıydı

Bazen sıkıldı

Bazen uyudu

Düşündü

Zaman zaman kelliğe çözüm aradı

Ama en büyük zaferler onunla yaşandı

...ve o hep tribünlerdeki hislerin sahaya yansıması oldu

Yıllardır sarı kırmızı formayı giyen Hasan Şaş, başka bir kulüple işim olmaz dedi ve henüz 32 yaşındayken futbola noktayı koydu. Belki Katar'a ya da Arabistan'a gidip para babası da olabilirdi ama o sarı kırmızıda bırakmayı tercih etti. Her şey için teşekkürler Hasan Şaş...

Unutulmayan Transfer Kapışmaları - 1

Malum, şu günlerde Mehmet Topuz sayesinde, uzun yıllardır şahit olmadığımız bir transfer hikayesiyle karşı karşıyayız. Hani o iki kulübün, yıldızı parlayan genç futbolcu için kapışıp arada futbolcunun kaçırıldığı, zaman zaman el değiştirdiği ve en sonunda paraya kıyanın galip geldiği günler... İşte bu transfer öyküleriyle ilgili küçük bir yazı dizisi yapalım dedik. Kısa kısa değineceğiz hepsine.

Yazı dizimize 90'ların bir anda parlayıp sönen yıldızı Tarık Daşgün'le başlayacağım. Gençlerbirliği fabrikasından çıkan Tarık, 1994-95 sezonunda Ankara ekibiyle neredeyse kusursuz bir sezon geçirmiş ve Fenerbahçe'yle Galatasaray'ın transfer listelerinde ilk sırayı almıştı. Sezon bitince futbolsuz kalan bünyelerin doyum kaynağı olan transfer haberlerinde de hep Tarık'ı izledik. Bir gün Galatasaray'da, ertesi gün Fenerbahçe'deydi. Zaten bu çekişme sırasındaki klasik süreci hepimiz biliriz. Sonunda dönemin Fenerbahçe yöneticisi Yavuz Kayral'ın, Tarık'ı bir gece kaçırdığı haberi geldi. Birkaç gün boyunca Tarık'ın nerede olduğunu kimse bilemedi. Sonradan yine aynı dönemde Fenerbahçe yönetiminde olan Şadan Kalkavan'ın villasında olduğu ortaya çıktı ve çok da zaman geçmeden Fenerbahçe'ye imza attı genç futbolcu. O dönemin parasıyla tam 123 milyar TL, yani yaklaşık 4 milyon $ bonservis ücreti ödenmişti ve İlhan Cavcav'ın en büyük pazarlama başarılarından birisi oldu bu transfer.

Bu tarz aksiyonlu transferlerde futbolcunun tercihinin ne kadar önemli olduğunu Tarık Daşgün sayesinde hepimiz görmüş olduk. Bunu belki de en acı şekilde kendisi tecrübe etti. Fenerbahçe'de geçirdiği ilk günlerde özellikle Brezilya kampındaki başarılı oyunu sayesinde brezilyalı futbolcularla bile kıyaslanır olmuştu ancak lig başladıktan sonra işler ters gitmeye başladı ve Tarık da düşüşe geçti. Anadolu'dan İstanbul'a gelen futbolcularda rutin olarak baş gösteren gece hayatı düşkünlüğü Tarık'ı da esir almıştı ve sonunda beklenen oldu, Tarık'a da tekrar Anadolu yolları gözüktü. Kocaelispor, Ankaragücü, Yozgatspor derken araya bir Çin transferi de sıkıştı. Daha sonra tekrar Türkiye'ye dönerek Sakaryaspor, Karabükspor ve bir maç sonrası yapılan kontrolde idrarından esrar kullandığı tespit edildiği Yozgatspor'da sürünmek zorunda kaldı. Bu dönem kendisi için o kadar karanlıktı ki, Karabükspor'da oynadığı dönemde maç devam ederken, ayağındaki topu bırakıp seyirciyle dalaştığı bile oldu Tarık'ın. En son olarak Bingöl Belediyespor'a kadar düştüğünü biliyorum. Şimdilerde ise yine erken sönmüş bir yıldız olan Vedat İnceefe ile alemlere akarken görüntülenmiş basında.

11 Haziran 2009 Perşembe

Cristiano Ronaldo Real Madrid'de!

Evet, belki köşedeki berberin apaçi çırağına benziyor ama yine de bu durum, Real Madrid'in bonservisi için 96 milyon euro'yu gözden çıkarmasına engel olmadı. Sabah saatlerinde Manchester United'ın resmi sitesinde bu teklif açıklanmış. Teklifin kabul edildiği de altına not olara düşülmüş. Önümüzdeki sezon cehennem gibi bir La Liga bekliyor bizi...

bu da berberin çırağı olarak verdiği pozlardan sadece biri


real madrid bu haline vurulmuş olmalı

9 Haziran 2009 Salı

Los Galacticos Reloaded

Luis Figo,
Ronaldo Luiz Nazario de Lima,
David Beckham,
Michael Owen,
Zinedine Zidane,

ve son olarak da Ricardo Izecson dos Santos Leite Kaka...

Florentino Perez Real Madrid başkanlığına geri döndü ve kaldığı yerden tekrar işe koyuldu. Şimdi gönlünde Cristiano Ronaldo var. Bu sene olmazsa seneye. Ama kesin olan bir şey var ki, bir gün mutlaka...

Aslında doğru olup olmadığı ciddi anlamda tartışmaya açık bir strateji izliyor. Bir sistemden çok, isim olmuş futbolcuların peşinden koşuyor. Her ligin en iyisini topluyor.

Real Madrid'in Kaka'sı Nihayet Geldi!...

İspanyol ekibinin yıllardır istediği transfer nihayet gerçekleşti. Florentino Perez, verdiği aranın ardından tekrar başkanlık koltuğuna oturunca icraatlerine de kaldığı yerden devam etmiş oldu. Bu transfer için Real Madrid, Milan'a 65 milyon euro ödüyor. Aslında devre arasında oyuncuyu transfer etmek isteyen arap takımı(!) Manchester City'nin yaptığından düşük bir teklif. Kaka da yıllık 9 milyon euro kazanacakmış ve sözleşme toplamda 6 yıllık. Bakalım sırada kim var? Cristiano?...

Fenerbahçe İmzalara Başladı


3 adet imza atıldı bu gece Fenerbahçe'de. İlk olarak iç transferde Selçuk Şahin'le 4 senelik kontrat yenilendi. Ardından Sivassporlu Fabio Bilica ve Gaziantepsporlu Bekir İrtegün 3'er senelik kontratları imzaladılar. Yasin Çakmak da Bilica'ya karşılık Sivas'a gönderildi. Yurt içinden yapılabilecek hemen hemen en iyi stoper transferleri diyebiliriz. Özellikle Bekir, yaşı itibariyle de uzun yıllar yararlanılabilecek ve Fenerbahçe'nin türk stoper sorununu çözebilecek nitelikte. En azından Can Arat vahşetini hafifleteceği kesin.

8 Haziran 2009 Pazartesi

80'lere Dönüş... Bir garip transfer hikayesi

Günlerdir bir şey yazmıyorum bu konuda. Acaba bir şey olur da bugün çözülür mü diye beklemedeyim ancak daha fazla da beklemenin bir alemi yok sanırım. Konu, çoğumuzun da tahmin edebileceği üzere Mehmet Topuz transferi...

Bu aralar spor medyasını takip edenler, mevzudan resmen bıkmış durumda aslında. Herkes ezbere biliyor ancak ufak bir özet geçelim:

Bu sene kafasına ayrılmayı koyan Mehmet Topuz, aşağıda linkini göreceğiniz ve eski bir yazımda da belirttiğim gibi Kayserispor yönetimine takımdan ayrılmak istediğini beyan ediyor.

http://futbolsandigi.blogspot.com/2009/05/sonunda-beklenen-oldu-ve-mehmet-topuz.html

Yönetim de bunu kabul ediyor ancak, biraz kendimi methedeyim, öngörülerim tutuyor ve problemler de başlıyor tabii ki. Mehmet yönetime kendisi için bir teklif gelip gelmediğini sorduğunda aldığı cevap: Hayır!

Bunun üzerine yaptığı hareket de Rıdvan Dilmen'e ulaşıp Fenerbahçe'nin kendisini isteyip istemediğini sormak. Aramışken de Aziz Yıldırım'ın telefon numarasını istemek... Yıldırım'la Mehmet arasındaki konuşmayı kestirmek güç değil. Klasik "başkanım beni al" muhabbeti.Ancak Topuz'un aldığı cevap kendisini pek de tatmin edici cinsten değil: Aziz Yıldırım, Mehmet'e seneye sarı lacivertli formayı giydirmek istediklerini ancak önce Kayserispor'la anlaşacaklarını, sonra da Mehmet'le görüşeceklerini söylüyor. Bunun üzerine Mehmet Topuz da Yıldırım Demirören'e ulaşıyor: "başkanım beni al"

Yıldırım Demirören de zaten yıllardır peşinden koştuğu ve daha birkaç ay evvel 11 milyon euro teklif edip alamadığı oyuncunun kendi ayaklarıyla gelmesi üzerine fırsatı havada kapıyor ve burada olaylar gelişiyor. Artık senaryo iki taraflı... Bir taraf Yıldırım Demirören'in Kayserispor'dan habersiz bir şekilde oyuncuyla anlaşıp imza attırdığını savunmakta. Diğer tarafın tezine göreyse Kayserispor durumdan haberdar. Ama neticede bir gerçek var ki, o da Mehmet Topuz'un Beşiktaş'la anlaşıp "Ben zaten Beşiktaşlıydım" cümlesinş kurduğu...

Tabii olaylar burada kesilmiyor ve Fenerbahçe hemen Kayserispor'la görüşüp anlaşmaya varıyor. İki tarafın da yöneticileri aralarındaki anlaşmayı açıklıyorlar ancak Mehmet Topuz, kendisinin artık Fenerbahçe forması giymek istemediğini, Beşiktaş'ta oynayabilmek için gerekirse 1 sene futbol oynamamayı bile göze aldığını söylüyor.

Olay şimdilik bu aşamada. En azından bizlere yansıyanı bu. Ancak bazı yanılgıları gidermekte fayda var. Birincisi, Fenerbahçe'nin Mehmet Topuz'un bonservisini satın alması gibi bir durum söz konusu olamaz. Çünkü artık futbolda bonservis diye bir şey yok. Sözleşme fesih tazminatı var. Sözleşmenin de feshedilmesi için hem kulüp, hem de futbolcunun imzası gerekir. Haa kulüp tek taraflı olarak bu sözleşmeyi feshederse de futbolcu herhangi bir bedel ödemeden istediği yere gider. Yani gerçek şu ki, bu sene Mehmet Topuz eğer istemezse Fenerbahçe formasını giymez. Peki Beşiktaş'ta oynayabilir mi? Eğer Beşiktaş Kayserispor'la anlaşırsa elbette oynar. Anlaşma olmazsa da bir sene bekler ve kontratı bu sene dolduğu için seneye Beşiktaş forması giymeye başlar. Tabii bu bir senede de ya Kayserispor forması giymeye devam da edebilir, federasyondan ceza alıp oynamayabilir de.

Daha geniş vakitlerde türk futbol tarihinde benzer şekilde gelişen, futbolcu kaçırmalı transferler hakkında yazılarımız olacak ve olayları daha da geniş inceleyeceğiz...

5 Haziran 2009 Cuma

Frank Rijkaard Galatasaray'da!

Haftalardır süren arayış, nihayet bugün sona erdi ve Galatasaray, Frank Rijkaard ile anlaştı. FC Barcelona'da 2 adet La Liga, 2 Kral Kupası ve bir tane de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşayan Hollandalı teknik direktör, kulübün resmi sitesinden de açıklandı. Bakalım, total futbolun bu sert temsilcisi Türkiye'de yeni bir ekol yaratabilecek mi?

4 Haziran 2009 Perşembe

Acil... Teknik Direktör Aranıyor!

Bu sene teknik direktör olayını bir türlü netleştiremedi Galatasaray. Basından takip ediyoruz, her gün yeni bir isim gündeme geliyor. Hatta kimiyle de kesin olarak anlaşma sağlandığı, ön sözleşmelerin imzalandığı falan yazılıp çiziliyor. Bu tarz haberler çizildiğinde Galatasaray forumlarındaki yazılara bakıyorum. İnsanlar umut içinde yeni teknik direktörü analiz ediyorlar. Yıllardır sarı kırmızı takımda görmek istedikleri, rakibi ısıran, hücumda zengin varyasyonlara sahip, savunmada sağlam oyun anlayışını gelecek olan hocanın ne derece uygulayabileceğini tartışıyorlar. Ertesi gün ortaya yeni başka bir hocanın ismi atılıyor ve bu kez aynı cümleler bu yeni hocanın ismi etrafından dönmeye başlıyor.

İşin ilginç yanı sarı kırmızılı yönetim, sadece bizim basınımızı değil, yabancı basının da kafasını karıştırmış. Bir gün bakıyorsunuz İspanya basını Bernd Schuster'in ağzından anlaşma sağlandığını yazmış. Ertesi gün Fransa'da Gerard Houllier mi Paul Le Guen mi tartışmaları dönüyor. İki gün sonra Hollanda sitelerinde Co Adriaanse'yle kesin anlaşma sağlandığı yazılmış. Çok değil, birkaç saat sonra yine İspanya'da Juande Ramos ismi çıkmış bu kez. Bir yandan da italyanlar Roberto Mancini ismini gündeme getirmişler... Bu tempoya taraftar ne yapsın? Gerçek olan tek şey, 20 Haziran'daki sezon açılışına çok kısa bir süre kaldığı.

Kategoriler

201 afrika uluslar kupası 2010 dünya kupası 2014 dünya kupası a milli takım a2 ligi abdul kader keita abdullah avcı adana demirspor adanaspor adnan polat adriano ajax akhisarspor alanyaspor alex de souza alexis sanchez ali sami yen stadı almanya alpaslan dikmen altay amerika birleşik devletleri andre santos andrea pirlo ankaragücü ankaraspor anket antalyaspor arda turan arjantin arsenal arsene wenger as monaco atınç nukan atletico madrid aurelien chedjou avustralya aydın karabulut aykut erçetin aykut kocaman azerbaycan aziz yıldırım ballon d'or bank asya 1. lig barcelona başakşehir batuhan altıntaş batuhan karadeniz bayer leverkusen bayern münih bekir irtegün belçika benfica bertul kocabaş beşiktaş Beşiktaş ve City blogtivi bogdan stancu bolton wanderers boluspor borussia dortmund bosna hersek braga brezilya bucaspor bundesliga burkina faso bursaspor bülent ataman bülent korkmaz bülent uygun bülent ünder caner erkin celal kıbrızlı celtic cem sultan cesc fabregas ceyhun eriş ceyhun gülselam cezayir championship chelsea christoph daum claudio bravo claudio caniggia claudio pizarro claudio taffarel copa america corinthians cristiano ronaldo cska moskova cüneyt çakır çaykur rizespor daniel güiza danimarka david villa deniz kadah denizlispor deportivo la coruna didier drogba didier zokora diego maradona dirk kuijt diyarbakırspor doğaüstü futbol gerçekleri dunga dynamo dresden egemen korkmaz eintracht frankfurt elano elazığspor elvir baliç emiliano insua emmanuel emenike emre can erdoğan arıca eskişehirspor euro 2012 euro 2016 fabio bilica fanzin faryd ali mondragon fatih terim fc sion fc twente felipe melo fenerbahçe fernando muslera ferudun tankut fifa fildişi sahili formalar frank lampard frank rijkaard fransa franz beckebauer futbol sandığı galatasaray gana gaziantepspor gençlerbirliği genoa getafe gheorghe hagi giampaolo pozzo gine gino pozzo glasgow rangers gökhan inler gökhan töre gökhan ünal göztepe granada greuther fürth guillermo ochoa gurbetçi futbolcular guti guus hiddink güncel güney afrika güny kore güvenç kurtar haftanın ardından hakan arıkan hakan çalhanoğlu hakan şükür hakemler hamburg hamit altıntop hannover 96 harry kewell hasan kabze hayrettin demirbaş hertha berlin hırvatistan hikmet karaman hollanda honduras hugo almeida ibb ibrahim üzülmez ibrahima yattara iddaa ilkay gündoğan inceleme incleme ingiltere inter irlanda cumhuriyeti ispanya istanbulspor isveç isviçre italya ivica olic j-league japonya jerry akaminko johan elmander jose mourinho jupp heynckes juventus jürgen klopp kadir has stadı kamerun kardemir karabükspor karlsruhe karşıyaka kasımpaşaspor kasper hjulmand kayserispor keylor navas kıymeti bilinmeyenler kocaelispor kolombiya konyaspor kosta rika kulüpler birliği la liga lazio lefter küçükandonyadis leipzig lens ligue 1 lionel messi liverpool livorno lokomotif moskova lomana lualua los galacticos lucas neill lugano lyon maç öncesi maç yorumu mahmut özgener mainz mali mamadou niang manchester city manchester united manisaspor mario balotelli mario götze marius alexe marsilya martin palermo mateja kezman medhi benatia mehmet ali aydınlar mehmet ekici meksika melih gökçek mersin idman yurdu mert günok mesut bakkal mesut özil metin diyadin metin oktay metin tekin mevlüt erdinç mhk michael owen michael skibbe milan milan baros miroslav klose muhammed demirci muhammet reis mustafa denizli mustafa yücedağ nadir çiftçi napoli necati ateş necip uysal newcastle united nicolas anelka nijerya nostalji notts county nuri şahin nürnberg oğuz çetin oğuz sarvan oğuzhan özyakup olcan adın olympiakos orduspor orhan şam osc lille oscar cordoba ömer toprak panathinaikos paok paraguay pep guardiola pierre webo portekiz porto portsmouth premier league premier lig psg ptt 1.lig radamel falcao rafael benitez rais m'bolhi raymond domenech real madrid real sociedad rıdvan dilmen ricardo quaresma rigobert song river plate robert lewandowski roberto carlos robinson zapata roma romario ronaldinho ronaldo rosenborg sabri sarıoğlu sakıp özberk samet aybaba samir handanovic sampdoria samsunspor schalke 04 selçuk inan selçuk şahin semih şentürk senegal sercan sararer serdal adalı sergen yalçın serie a servet çetin sezer öztürk shakhtar donetsk sırbistan simao sabrosa simon kuper simon zenke sinan bolat sinan engin sivasspor slaven bilic slovakya slovenya spor basını sportivi st etienne stefan scepovic stoke city stsl stuttgart süleyman koç süper final şampiyonlar ligi şenol güneş şili tayfun korkut temur ketsbaia tff thierry henry tim howard tim krul tolgay arslan tolunay kafkas tottenham hotspur toulouse trabzonspor transfer tsg 1899 hoffenheim tsl tugay kerimoğlu tunus türk telekom arena twitter u20 udinese uefa uefa avrupa ligi ufuk ceylan unutulmaz ikililer uruguay ümit karan ümit kayıhan ünal aysal valencia vfl wolfsburg villarreal vincent enyeama volkan şen watford wayne rooney werder bremen wesley sneijder yekta kurtuluş yeni zelanda yeşil burun adaları yıldırım demirören yılmaz vural yunanistan yunanistan süper ligi yusuf şimşek yücel ildiz zenit ziraat türkiye kupası ziya doğan zlatan ibrahimovic zoran simovic zvjezdan misimovic

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails