Bugün Ali Sami Yen Stadı'na veda edildi. Hem de ne veda... Böyle bir fiyaskoyu Adnan Polat ve şürekası bakalım nasıl hazmedecek. Mabetteki son lig maçı bu şekilde bir sonuçla bitmemeliydi.
Aslında "Galatasaray'da kim nasıl oynamıştır? Hatalar nerededir? Hagi'nin ileride ne yapması lazım?" gibi konulara dalmaya hiç gerek yok. Ancak Ali Sami Yen Stadı'na yakışmayacak bu vedanın gerçekleşmesine neden olan unsurları da kısaca sıralamadan edemeyeceğim.
Takım kötü mü oynadı? Kazanamadığına göre tabii ki kötü oynadı. Ancak çokça pozisyon var. Bunların yarısı atılsa tarihi farkla Galatasaray kazanacak. Rakip, topu topu iki kez gelip iki gol bulmuş. Galatasaray o poziyonların yarısını değerlendirse şimdi zafer türküleri söyleyenler de olurdu elbet. Bu bakımdan belki de iyi oldu bu mağlubiyet. Devre arasına kadar bazı şeylerin üstünün örtülmemesi gerekiyor çünkü. Şimdi uzun süredir Galatasaray'ın yakasından düşmeyen ve bu geceki rezaleti yaratan sorunları sıralayalım:
1-Sezon başında Baros'a adamakıllı alternatif olacak, hatta onu zaman zaman kesebilecek bir santfor alınmalıydı ancak alınmadı.
2-Orta sahaya ayağı top yapan ve aynı zamanda savunmaya da katkı sağlayan bir oyuncu alınmalıydı, alınmadı.
3-Sezon başlamadan önce Rijkaard için "artık son şansı" gibi küstahça açıklamalar yapan Servet Çetin gönderilip yerine bir savunma oyuncusu alınmalıydı, alınmadı.
4-Arda Turan'ın sorumsuzca sakatlığı, Hakan Balta ve Servet Çetin'in ruhsuzluğu yüzünden Rijkaard kurban edildi. Rüjkaard gidince bu isimler yine baştacı edildi.
5-Misimovic gibi bir dünya yıldızı alındı ancak anlamsızca kadrodışı bırakıldı.
6-Geçen sezon Liverpool'da 40'ın üzerinde maça çıkmış ve sezon sonunda uygun bir miktara bonservisi alınabilecek Insua gibi genç bir oyuncu, sırf kiralık olduğu için kızağa çekildi. Yerine oynayan Galatasaray'ın malı Hakan Balta gibiler takımı yakmaya devam etti.
Ayrıca bugün, yine ve yeniden, gördük ki bu Hakan Balta bu umursamazlıkla Galatasaray'da oynamaz. Gerek yok. Misyonunu tamamlamış. Gitmeli...
Arda Turan'a bir yazımda "iş ahlakından yoksun" demiştim. O günlerde basın ve bir kısım taraftar tarafından milli dava uğruna (!) sakatlandığı için kahraman ilan edilmişti Arda. Bugün, onun iş ahlakından yoksun olduğuna dair yorumumda ne kadar haklı olduğumu gördüm. Evet, kendisi yetenek olarak bu takımdaki en üst düzey adamdır. Türk futbolunda da öyle. Ancak vizyonu yoktur Arda'nın. İş ahlakı gerçekten sıfırdır. Sormak istiyorum: O göt, göbek nedir? Bülent Korkmaz'ın teknik direktörlüğünde 100 kiloluk haliyle oyuna kurtarıcı diye sokulan Hasan Şaş'ı gördüm bugün Arda'da. Üstelik bu çocuğun yaşı daha 23. İnsan biraz kendine bakar. Kilo almamaya çalışır. Romario 40 yaşında top oynarken Arda'dan daha fitti. Bu bile daha fazla yoruma gerek bırakmaz aslında. Üstelik bu adam bir de kaptan. Olmaz olsun...
Bir de, Harry Kewell sağlam olduğu sürece bu takımda oynar. Onu kesmek ya da kenara almak, pek de akıl işi değildir. Gerek iş ahlakı, gerekse de futbol zekası olarak bu takımdaki 2-3 oyuncudan birisidir Kewell. Hazır buradayken, ona iyice sarılmak gerekir.
Neyse, konudan hafif sapar gibi olduk ancak durum budur. Galatasaray'ın, Ali Sami Yen'e böylesi rezil bir veda etmesinde etkisi olan faktörlerden bazıları bunlardır bana göre. Yönetimsel faktörler de var tabii. O da ayrı bir yazı konusu olur. Başlarsak bitiremeyiz.
Tek dileğimiz, sorumluların hak ettiklerini alması ve ikinci dönem için gerek yönetim, gerek teknik heyet, gerekse de futbolcular tarafından Galatasaray'a yakışır icraatlarda bulunulması...
Aslında "Galatasaray'da kim nasıl oynamıştır? Hatalar nerededir? Hagi'nin ileride ne yapması lazım?" gibi konulara dalmaya hiç gerek yok. Ancak Ali Sami Yen Stadı'na yakışmayacak bu vedanın gerçekleşmesine neden olan unsurları da kısaca sıralamadan edemeyeceğim.
Takım kötü mü oynadı? Kazanamadığına göre tabii ki kötü oynadı. Ancak çokça pozisyon var. Bunların yarısı atılsa tarihi farkla Galatasaray kazanacak. Rakip, topu topu iki kez gelip iki gol bulmuş. Galatasaray o poziyonların yarısını değerlendirse şimdi zafer türküleri söyleyenler de olurdu elbet. Bu bakımdan belki de iyi oldu bu mağlubiyet. Devre arasına kadar bazı şeylerin üstünün örtülmemesi gerekiyor çünkü. Şimdi uzun süredir Galatasaray'ın yakasından düşmeyen ve bu geceki rezaleti yaratan sorunları sıralayalım:
1-Sezon başında Baros'a adamakıllı alternatif olacak, hatta onu zaman zaman kesebilecek bir santfor alınmalıydı ancak alınmadı.
2-Orta sahaya ayağı top yapan ve aynı zamanda savunmaya da katkı sağlayan bir oyuncu alınmalıydı, alınmadı.
3-Sezon başlamadan önce Rijkaard için "artık son şansı" gibi küstahça açıklamalar yapan Servet Çetin gönderilip yerine bir savunma oyuncusu alınmalıydı, alınmadı.
4-Arda Turan'ın sorumsuzca sakatlığı, Hakan Balta ve Servet Çetin'in ruhsuzluğu yüzünden Rijkaard kurban edildi. Rüjkaard gidince bu isimler yine baştacı edildi.
5-Misimovic gibi bir dünya yıldızı alındı ancak anlamsızca kadrodışı bırakıldı.
6-Geçen sezon Liverpool'da 40'ın üzerinde maça çıkmış ve sezon sonunda uygun bir miktara bonservisi alınabilecek Insua gibi genç bir oyuncu, sırf kiralık olduğu için kızağa çekildi. Yerine oynayan Galatasaray'ın malı Hakan Balta gibiler takımı yakmaya devam etti.
Ayrıca bugün, yine ve yeniden, gördük ki bu Hakan Balta bu umursamazlıkla Galatasaray'da oynamaz. Gerek yok. Misyonunu tamamlamış. Gitmeli...
Arda Turan'a bir yazımda "iş ahlakından yoksun" demiştim. O günlerde basın ve bir kısım taraftar tarafından milli dava uğruna (!) sakatlandığı için kahraman ilan edilmişti Arda. Bugün, onun iş ahlakından yoksun olduğuna dair yorumumda ne kadar haklı olduğumu gördüm. Evet, kendisi yetenek olarak bu takımdaki en üst düzey adamdır. Türk futbolunda da öyle. Ancak vizyonu yoktur Arda'nın. İş ahlakı gerçekten sıfırdır. Sormak istiyorum: O göt, göbek nedir? Bülent Korkmaz'ın teknik direktörlüğünde 100 kiloluk haliyle oyuna kurtarıcı diye sokulan Hasan Şaş'ı gördüm bugün Arda'da. Üstelik bu çocuğun yaşı daha 23. İnsan biraz kendine bakar. Kilo almamaya çalışır. Romario 40 yaşında top oynarken Arda'dan daha fitti. Bu bile daha fazla yoruma gerek bırakmaz aslında. Üstelik bu adam bir de kaptan. Olmaz olsun...
Bir de, Harry Kewell sağlam olduğu sürece bu takımda oynar. Onu kesmek ya da kenara almak, pek de akıl işi değildir. Gerek iş ahlakı, gerekse de futbol zekası olarak bu takımdaki 2-3 oyuncudan birisidir Kewell. Hazır buradayken, ona iyice sarılmak gerekir.
Neyse, konudan hafif sapar gibi olduk ancak durum budur. Galatasaray'ın, Ali Sami Yen'e böylesi rezil bir veda etmesinde etkisi olan faktörlerden bazıları bunlardır bana göre. Yönetimsel faktörler de var tabii. O da ayrı bir yazı konusu olur. Başlarsak bitiremeyiz.
Tek dileğimiz, sorumluların hak ettiklerini alması ve ikinci dönem için gerek yönetim, gerek teknik heyet, gerekse de futbolcular tarafından Galatasaray'a yakışır icraatlarda bulunulması...
0 yorum:
Yorum Gönder