2010/11 sezonu ilk yarısı itibariyle her takımın en iyi ve en kötüsünü belirlediğimiz serinin sonuna geldik. Bugün, Gaziantepspor, İBB, Galatasaray, Antalyaspor, Eskişehirspor ve Manisaspor'u inceleyeceğiz. Sıradan başlayalım.
Gaziantepspor
En İyi: Zydrunas Karcemarckas
Geçen sezonun devre arasından Couceiro'nun referansıyla takıma katılan ve aynı zamanda Litvanya milli takımının da kalesini koruyan Karcemarckas, sezonun ilk yarısına tam anlamıyla damga vurdu diyebiliriz. Zaten iyi bir savunma takımı olan Gaziantepspor'un ilk yarı boyunca kolay kolay gol yememesindeki en önemli etkenlerden birisiydi. Tabii bu durum büyük kulüplerin de dikkatini çekti. Bakalım ilerleyen zaman, onun için ne gösterecek.
En Kötü: Beto
Geçtiğimiz sezonlarda ne kadar kaliteli bir golcü olduğunu göstermese, bu sezonki görüntüsünü çok da fazla yadırgamayacaktık. Nedense bir türlü düzen tutturamadı ilk yarı boyunca. Bir oynadı, bir oynamadı ve ligde sıfır çekti. Zaten gelen en son haberler doğruysa Bucaspor'a kiralanmış. Belki bir kan değişikliği ona iyi gelebilir.
Manisaspor
En İyi: Josh Simpson
Kanadalı oyuncu, geldiği günden bu yana yüksek performans sergiliyor. İşin enteresanı, olumlu yöndeki bu istikrarına rağmen daha büyük kulüplerin de henüz dikkatini çekmiş değil. Manisaspor'da da mutlu görünüyor. Madem öyle, bu uyum bozulmasın tabii ki. Sahadaki duruşu, stili ve yaptıklarıyla Manisaspor'un Harry Kewell'ıdır bana göre. İlk yarıda özellikle Hikmet Karaman'ın takımın başına geçmesiyle yakalanan çıkışta onun da büyük payı vardı. İlk yarıyı 8 gol 2 asistlik bir istatistikle kapatmayı bildi.
En Kötü: Gökhan Emreciksin
Gökhan Emreciksin, sadece Manisaspor için değil, Türk futbolu için de bir hayal kırıklığı olmaya devam ediyor. Bir dönem büyükleri peşinden koşturup Fenerbahçe'ye transfer olan Gökhan'ın yerinde yeller esiyor. Tamamen vurdumduymaz, güçsüz, etkisiz ve sorumluluktan kaçan bir hali var. Yaşı daha genç sayılır. Toparlayabilir. Umarız gecikmez tabii. Bu arada büyük olasılıkla da ikinci yarıda başka bir takımda göreceğiz kendisini.
İBB
En İyi: İbrahim Akın
Aslında beni zorlayan bir seçim oldu bu. Burada İbrahim Akın'ı yazmamın sebebi, kendisinin "bitti" denilen yerde tekrar doğuşundan kaynaklıdır. İlk yarı boyuna devamlılık gösterip takımına büyük katkı yaptı. Zor anlarda sorumluluk aldı. Artık tecrübeli bir yıldız konumunda. Tüm yaşadığı inişlerin ardından bu görüntüyü vermesi çok önemli. Onun dışında gösterdikleri performansla Herve Tum ve Mahmut Tekdemir de İbrahim Akın kadar iyiydi. Onları da es geçmeyelim.
En Kötü: Ali Güzeldal
Çok şey beklediğim bir oyuncuydu Ali Güzeldal. Aslında halen daha bir şeyler yapabilir ancak bir sıkıntısı var. Sakatlanınca kolay toparlayamıyor. Açıkçası biraz da vurdumduymaz. Onun dışında çok yetenekli bir oyuncu. Daha iyi yerlerde olması lazım.
Eskişehirspor
En İyi: Sezgin Coşkun
Volkan Yaman'la birlikte ilk yarıda Eskişehirspor'un en sağlam adamıydı kaptan. Gerektiğinde savunmanın sağında oynadı, gerektiğinde merkezinde. Çizgisini hiç bozmadı. Gösterdiği istikrar ve futboluna yaptığı katkı sayesinde de PSG'nin transfer teklifiyle ödülünü aldı. Kim bilir, belki de önümüzdeki dönemde kendisini Fransa'da görürüz.
En Kötü: Jaycee John Okwunwanne
Aslında çok yetenekli bir oyuncu. Gerek fiziği, gerekse de top tekniği üst düzey. Ancak nedense bir türlü uyum sağlayamadı gitti. Saha dışındaki yaşamı daha hareketli açıkçası. İkinci yarıda kendisini Eskişehirspor kadrosunda görür müyüz bilemem ama ilk yarı boyunca hayal kırıklığı yarattığı kesin...
Galatasaray
En İyi: Lorik Cana
Bir "en iyi" seçmek için biraz fazla iyimser davranmak lazımdı. Ben de öyle yaptım. Biraz daha duygusal faktörleri devreye katarak, takımın başarısı için yapılması gerekene en yakınını yapan oyuncuyu ilk yarının en iyisi seçtim. Lorik Cana belki daha yapabileceklerinin yarısını gösterebiliyor ama eminim ki takım daha iyi duruma geldikçe o da sivrilecektir. Onun oynadığı maçlarda Galatasaray rakip kaleye daha fazla gitti. Oyunu daha önde tuttu. Her şeyden öte, kazanma azmi ve takım arkadaşlarını sahiplenmesi üst düzeydi. Keşke diğerleri de ona uyum sağlasalar da bildiğimiz Galatasaray'ı izleyebilsek.
En Kötü: Servet Çetin
Servet çok yetenekli bir adam değil. Ama kötü bir defans oyuncusu da değil. En azından ilk yarıda izlediğimiz kadar kötü değil. Kafa olarak gitmiş artık buradan. Bu belli. Fazla da uzatmadan yollar ayrılmalı. Yaptığı bireysel hatalardan dolayı 10 puan civarında kaybetmiştir Galatasaray. Bir de tabii enteresan açıklamaları var. "Rijkaard'ın son şansı" ya da "Bana güvenildiği ölçüde iyi oynarım" gibi neresinden tutarsan elinde kalacak demeçleri var. Taraftarla arasındaki bağı da yitirdi. Çok geç olmadan iki tarafın da iyiliği için gereken yapılmalı.
Antalyaspor
En İyi: Tita
Her geçen gün daha da değer kazanan bir oyuncu oldu Tita. Genelde sol tarafta oynuyor ama skora katkısı da çok büyük. Gerektiğinde sorumluluk almaktan kaçmıyor. Antalyaspor adına oyunu ileride tutan isimlerden birisi. İlk yarıda da çok fazla iniş çıkış yaşamadan, güzel bir performans tutturdu. Ayrıca Kerem Şeras'ın gösterdiği performansı da es geçmemek lazım.
En Kötü: Gregory Proment
Yıllarca Ligue 1 ve Ligue 2 takımlarında oynamış, altyapısı sağlam ve tecrübeli bir oyuncu olarak beklentiler içinde geldi Antalyaspor'a. Ancak uyum sıkıntısı nedeniyle bir türlü bekleneni veremedi. Sonuç olarak da takımdan gönderildi.
Gaziantepspor
En İyi: Zydrunas Karcemarckas
Geçen sezonun devre arasından Couceiro'nun referansıyla takıma katılan ve aynı zamanda Litvanya milli takımının da kalesini koruyan Karcemarckas, sezonun ilk yarısına tam anlamıyla damga vurdu diyebiliriz. Zaten iyi bir savunma takımı olan Gaziantepspor'un ilk yarı boyunca kolay kolay gol yememesindeki en önemli etkenlerden birisiydi. Tabii bu durum büyük kulüplerin de dikkatini çekti. Bakalım ilerleyen zaman, onun için ne gösterecek.
En Kötü: Beto
Geçtiğimiz sezonlarda ne kadar kaliteli bir golcü olduğunu göstermese, bu sezonki görüntüsünü çok da fazla yadırgamayacaktık. Nedense bir türlü düzen tutturamadı ilk yarı boyunca. Bir oynadı, bir oynamadı ve ligde sıfır çekti. Zaten gelen en son haberler doğruysa Bucaspor'a kiralanmış. Belki bir kan değişikliği ona iyi gelebilir.
Manisaspor
En İyi: Josh Simpson
Kanadalı oyuncu, geldiği günden bu yana yüksek performans sergiliyor. İşin enteresanı, olumlu yöndeki bu istikrarına rağmen daha büyük kulüplerin de henüz dikkatini çekmiş değil. Manisaspor'da da mutlu görünüyor. Madem öyle, bu uyum bozulmasın tabii ki. Sahadaki duruşu, stili ve yaptıklarıyla Manisaspor'un Harry Kewell'ıdır bana göre. İlk yarıda özellikle Hikmet Karaman'ın takımın başına geçmesiyle yakalanan çıkışta onun da büyük payı vardı. İlk yarıyı 8 gol 2 asistlik bir istatistikle kapatmayı bildi.
En Kötü: Gökhan Emreciksin
Gökhan Emreciksin, sadece Manisaspor için değil, Türk futbolu için de bir hayal kırıklığı olmaya devam ediyor. Bir dönem büyükleri peşinden koşturup Fenerbahçe'ye transfer olan Gökhan'ın yerinde yeller esiyor. Tamamen vurdumduymaz, güçsüz, etkisiz ve sorumluluktan kaçan bir hali var. Yaşı daha genç sayılır. Toparlayabilir. Umarız gecikmez tabii. Bu arada büyük olasılıkla da ikinci yarıda başka bir takımda göreceğiz kendisini.
İBB
En İyi: İbrahim Akın
Aslında beni zorlayan bir seçim oldu bu. Burada İbrahim Akın'ı yazmamın sebebi, kendisinin "bitti" denilen yerde tekrar doğuşundan kaynaklıdır. İlk yarı boyuna devamlılık gösterip takımına büyük katkı yaptı. Zor anlarda sorumluluk aldı. Artık tecrübeli bir yıldız konumunda. Tüm yaşadığı inişlerin ardından bu görüntüyü vermesi çok önemli. Onun dışında gösterdikleri performansla Herve Tum ve Mahmut Tekdemir de İbrahim Akın kadar iyiydi. Onları da es geçmeyelim.
En Kötü: Ali Güzeldal
Çok şey beklediğim bir oyuncuydu Ali Güzeldal. Aslında halen daha bir şeyler yapabilir ancak bir sıkıntısı var. Sakatlanınca kolay toparlayamıyor. Açıkçası biraz da vurdumduymaz. Onun dışında çok yetenekli bir oyuncu. Daha iyi yerlerde olması lazım.
Eskişehirspor
En İyi: Sezgin Coşkun
Volkan Yaman'la birlikte ilk yarıda Eskişehirspor'un en sağlam adamıydı kaptan. Gerektiğinde savunmanın sağında oynadı, gerektiğinde merkezinde. Çizgisini hiç bozmadı. Gösterdiği istikrar ve futboluna yaptığı katkı sayesinde de PSG'nin transfer teklifiyle ödülünü aldı. Kim bilir, belki de önümüzdeki dönemde kendisini Fransa'da görürüz.
En Kötü: Jaycee John Okwunwanne
Aslında çok yetenekli bir oyuncu. Gerek fiziği, gerekse de top tekniği üst düzey. Ancak nedense bir türlü uyum sağlayamadı gitti. Saha dışındaki yaşamı daha hareketli açıkçası. İkinci yarıda kendisini Eskişehirspor kadrosunda görür müyüz bilemem ama ilk yarı boyunca hayal kırıklığı yarattığı kesin...
Galatasaray
En İyi: Lorik Cana
Bir "en iyi" seçmek için biraz fazla iyimser davranmak lazımdı. Ben de öyle yaptım. Biraz daha duygusal faktörleri devreye katarak, takımın başarısı için yapılması gerekene en yakınını yapan oyuncuyu ilk yarının en iyisi seçtim. Lorik Cana belki daha yapabileceklerinin yarısını gösterebiliyor ama eminim ki takım daha iyi duruma geldikçe o da sivrilecektir. Onun oynadığı maçlarda Galatasaray rakip kaleye daha fazla gitti. Oyunu daha önde tuttu. Her şeyden öte, kazanma azmi ve takım arkadaşlarını sahiplenmesi üst düzeydi. Keşke diğerleri de ona uyum sağlasalar da bildiğimiz Galatasaray'ı izleyebilsek.
En Kötü: Servet Çetin
Servet çok yetenekli bir adam değil. Ama kötü bir defans oyuncusu da değil. En azından ilk yarıda izlediğimiz kadar kötü değil. Kafa olarak gitmiş artık buradan. Bu belli. Fazla da uzatmadan yollar ayrılmalı. Yaptığı bireysel hatalardan dolayı 10 puan civarında kaybetmiştir Galatasaray. Bir de tabii enteresan açıklamaları var. "Rijkaard'ın son şansı" ya da "Bana güvenildiği ölçüde iyi oynarım" gibi neresinden tutarsan elinde kalacak demeçleri var. Taraftarla arasındaki bağı da yitirdi. Çok geç olmadan iki tarafın da iyiliği için gereken yapılmalı.
Antalyaspor
En İyi: Tita
Her geçen gün daha da değer kazanan bir oyuncu oldu Tita. Genelde sol tarafta oynuyor ama skora katkısı da çok büyük. Gerektiğinde sorumluluk almaktan kaçmıyor. Antalyaspor adına oyunu ileride tutan isimlerden birisi. İlk yarıda da çok fazla iniş çıkış yaşamadan, güzel bir performans tutturdu. Ayrıca Kerem Şeras'ın gösterdiği performansı da es geçmemek lazım.
En Kötü: Gregory Proment
Yıllarca Ligue 1 ve Ligue 2 takımlarında oynamış, altyapısı sağlam ve tecrübeli bir oyuncu olarak beklentiler içinde geldi Antalyaspor'a. Ancak uyum sıkıntısı nedeniyle bir türlü bekleneni veremedi. Sonuç olarak da takımdan gönderildi.
0 yorum:
Yorum Gönder