31 Ocak 2011 Pazartesi

Fernando Torres Chelsea'de / Avrupa'dan Diğer Transfer Haberleri - 6


Bu postun girildiği dakikalarda başlıkta verdiğimiz haber resmiyet kazanmamıştı. Buna rağmen başlığı atmakta bir sakınca görmüyorum. Çünkü transfer sezonu yarın bitiyor ve bu imza çok yüksek ihtimalle yarın atılacak. Liverpool resmi sitesinde Chelsea'nin teklifini kabul ettiklerini ve oyuncuya izin verdiklerini açıklamış. Torres'in zaten kırmızılardan ayrılmak istediği de ortada. Liverpool'un Suarez'i alması ve Carroll için 30 milyon euro'ya kadar çıkabilmesi de Torres'in ayrılacağının kanıtı adeta. Yalnız Torres için ödenecek olan bonservis bedelinin 58 milyon euro olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

Carroll da Liverpool'a imzayı attı bu arada. Başlık olmasının sebebi Torres'in ölüsünün, Carroll'dan iyi olmasıdır.
Bitmiş birkaç transferden daha söz edelim... Geçmiş günlerden bugüne doğru gelirsek ilk önce PSG'nin Sessegnon'u, Sunderland'e gönderdiğini belirtelim.

Portsmouth'un Nijeryalı forveti Utaka, Montpellier'e Hasan Kabze'nin yanına gitti.

Tottenham az oynattığı Jamie O'Hara'yı, Wolwes'a; Robbie Keane'i West Ham'a kiraladı.

Deportivo, Newcastle'dan Xisco'yu kiraladı.

Annan ve Charisteas Schalke 04 ile sözleşme imzaladılar.

Sezon başında Fulham'dan alınan Konchesky, Nottingham Forest'a kiralandı. Liverpool sol beki Fabio Aurelio'ya emanet etmiş oldu böylece. Tebrik ediyoruz kendilerini...

Sunderland, Inter'den Muntari'yi kiraladı.

Udinese'nin Arjantinli forveti Laurito Empoli'ye kiralandı.

Juve, Cagliari'nin golcüsü Matri'yi renklerine bağladı.

Inter ile Cesena; Nagatomo ile Santon'u takas etti ama bonservisleriyle değil, kiralayarak(!)

Ve ve ve ve... Menejerlik oyunlarımızın yıldızı, 15 yaşındayken bir bomba olarak lanse edilen, herkesin ismini bir şekilde duyduğu 21 yaşındaki Amerikalı Freddy Adu sene sonuna kadar Ç. Rizespor'da...

Tuncay Şanlı da Wolfsburg'a 3.5 yıllık imza attı ve 6 numaralı formayı giyecek. Umarım tekrar yükselişe geçer kendisi.

Dedikoduları hiç yazmayalım bu sefer. Yarın çok uzun bir gün olacak.



29 Ocak 2011 Cumartesi

Çelişkiler İçinde Ruhsuz Savaşçılar/Bursaspor:2 Galatasaray:0

Bugün, bir Galatasaray rezaletinin daha sonuna geldik. Yoksa gelmedik mi? Bugünlük geldik. Yarın yine başlarız. Haftaya, sonraki hafta, daha sonraki hafta... Bu sezon bitene kadar rezalet de bitecek gibi değil.

Maçın teknik taktik analizini yapacak değilim bugün. Anlamı yok. Bir sonraki maç farklı bir şey görmeyeceğiz. Daha önceki maçlardan herhangi birinin yorumunu açıp okuyabilirsiniz. Yine kısır futbol, yine yürüyen oyuncular, yine gol atamama üzerine yazılan tezler, yine bireysel hatalar... Ve yine hakem hataları...

Hagi, Galatasaray'a geldiği ilk günlerde savaşan takım kuracağından, sahada istekli futbolcular görmek istediğinden bahsetmişti. Bu sebeple Misimovic bir kalemde silinmişti hatta. O kararın ardından takımın düzelme sürecine girmesi gerektiğini yoksa Misimovic'in kadro dışı kalma kararının, benim için afaki verilmiş bir karar olacağını söylemiştim. Bugün bu bir kez daha ortaya çıktı. Misimovic keyfi olarak kadro dışı bırakılmıştır.

Hagi'yi çok seviyorum. UEFA zaferinin arkasındaki en önemli insan olduğunu düşündüğüm için de asla bu sevgim azalmaz. Ancak bana göre çok yanlış yapıyor. En azından bunları dile getirmem gerek. Savaşan takım mottosuyla yola çıkıp halen daha Hakan Balta ruhsuzuyla oynamaya çalışmak doğru gelmiyor bana. Evet, takımda stoper kalmadı belki ama Ahmet Kesim'i koymasını tercih ederim Balta'yı koyacağına. Ya da ilk golde rakibe basmak yerine bizimle birlikte Bursalıları izleyen Mustafa Sarp'a tahammül etmesini anlayamıyorum. Ayhan'daki ısrarını anlayamıyorum. Bunun yanında Insua'yı istemiyor oluşunu hiç mi hiç anlayamıyorum. Alın bakın Bursa'nın ilk golüne. Evet, gol ofsayt. Ve Miller topu bariz elle alıyor. O çok ayrı bir mevzu. Tamamen yönetimin pısırıklığı ve Galatasaray'ın hakkını savunamamasından kaynaklı bir durum. Bunlar sezon sonuna kadar devam edecek böyle. Ama ya mücadele? Hagi'nin gözdesi Hakan Balta izliyor, istemediği Insua ise gol olmaması için yırtınıyor. Galatasaray'ın bu sezonunun özet tablosu budur bana göre.

İkinci golde Ufuk'un hatası hepimizin malumu. Galatasaray'ın kalecisinin, hatta daha da genişletelim, Süper Lig'de bir takımın kalecisinin yiyeceği bir gol değil. Ancak diyoruz ya hani, hatayı yapacaksa Ufuk yapsın. Bu hatalar ona bir şey katıyorsa Ufuk bu sene bu hataları yapsın. Ufuk'un bir şeyler kazanıp kazanmadığını ise ilerleyen maçlarda eğer Hagi tarafından kesilmezse göreceğiz. Ben Ufuk'la devam etmekten yanayım. Ama dediğim gibi, goldeki hatası büyük...

Bir diğer anlamadığım nokta, Yekta'nın oynadığı mevki. Yekta benim bildiğim kadarıyla sağ iç. Hani kanatta da oynar ama içeride oynarsa daha yararlıdır. Galatasaray'ın ihtiyacı da orta saha göbeğinde Mustafa Sarp'tan Ayhan'dan falan kurtulmaktır. Ama bugün bakıyoruz, Yekta sağ açık, Barış'la Ayhan oynuyor, Barış çıkınca Mustafa Sarp giriyor vs. Yekta bunun için alınmış olmamalı. Daha bir de Cana'nın stoper oynamasından ve Neill'in kesilmesinden bahsediyorlar küfür eder gibi. Şu eldeki kadroya bakınca bu takımın orta saha göbeği Cana-Yekta-Culio'dur. Ayhan'la Mustafa Sarp'la olmaz bu iş. Barış da ancak yedek olur.

Hagi'nin önce bu çelişkileri götürmesi lazım takımdan. Takımdaki kim oldukları belli bir takım ruhsuzlarla devam mı edecek? Aldırdığı oyuncuları garip garip yerlerde oynatmaya devam mı edecek? Yoksa doğruyu mu yapacak? Önce bunların cevaplarının bulunması lazım. Başarılı olmasını da çok istiyorum Hagi'nin. Çocukluğumun, gençliğimin kahramanı Hagi'nin bu takımda uzun yıllar başarıyla çalışmasını istiyorum. Ancak bugünkü tablo, sezon sonunu bile getiremeyeceğini söylüyor bana...

Luis Suarez Liverpool'da / Avrupa'dan Diğer Transfer Haberleri - 5


Ajax'ın Uruguaylı golcüsü Suarez, Liverpool'un yoğun ısrarları sonucu İngiltere'nin yolunu tuttu. Bonservisi için 26.5 milyon euro ödenecek. Bu transferden sonra kupa özlemi bulunan Torres, kırmızılardan ayrılabilir. Chelsea devreye girmek için an bekliyor ama Liverpool şimdilik satmak niyetinde değil.

Schalke'nin yetenekli orta saha oyuncusu Rakitic, Sevilla ile sözleşme imzaladı.

Hoffenheim'ın forveti Demba Ba, Stoke City olmayınca West Ham ile anlaştı.

İki senedir doğru düzgün forma şansı bulamayan Mahamadou Diarra, Monaco'ya imzayı attı.

Sampdoria Cassano'dan sonra diğer golcüsü Pazzini'yi de Milano'ya kaptırdı. Pazzini'nin yeni takımı Inter.

Aston Villa'nın savunma oyuncusu Curtis Davies Birmingham'a transfer oldu.

Gelelim kiralananlara;

Arsenal Vela'yı WBA'ya, Valencia Feghouli'yi Almeria'ya, Rubin Martins'i Birmigham'a, Zenit de Rosina'yı Cesena'ya kiraladı.

Dedikodulara bakacak olursak; Galatasaray'ın Bradley ile anlaştığı haberleri iyiden iyiye açığa çıktı. Zigic'in eski takımı Santander'e kiralanması an meselesi. Miguel Veloso'nun adı Fenerbahçe ile çok sık anılmaya başlandı. Anthony Annan'ın bugün yarın Schalke'ye imza atması bekleniyor.

28 Ocak 2011 Cuma

Ziraat Türkiye Kupası Çeyrek Final ve Yarı Final Eşleşmeleri / (Traji)Komik...

Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final ve yarı final kuraları çekildi. Kura çekimi yine enteresan bir sonuca sahne oldu. Aynı gruptan gelen tüm takımlar birbirleriyle eşleşti :) Şu güzel ülkede yaşadığımızı bize unutturmayan tüm sorumluları tebrik ediyorum. Ancak bu kadar çuvallanabilirdi bir organizasyonda...

Eşleşmeler şu şekilde oldu:

Beşiktaş - Gaziantep Büyükşehir Belediye
Gaziantepspor - Galatasaray
İBB - Kasımpaşa
Gençlerbirliği - Bucaspor

İlk maçlar 2 Şubat, rövanşlar ise 2 Mart'ta oynanacak. Yarı finalde ise ilk iki eşleşmenin galibi birbiriyle, son iki eşleşmenin galibi de birbiriyle oynayacak.

Kura çekiminin enteresan ayrıntısı, başta da belirttiğimiz gibi, eşleşen takımların aynı gruplardan geliyor oluşu. Beşiktaş ve Gaziantep Büyükşehir Belediye B grubundan, Gaziantepspor ve Galatasaray A grubundan, İBB ve Kasımpaşa D grubundan, Gençlerbirliği ve Bucaspor da C grubundan geliyor.

Anlaşılacağı üzere, kura çekimi statüsü son derece saçma. Dünyanın herhangi bir yerinden bir kişi şu durumu görse halimize kahrından ağlar. Aynı gruplardan çıkan takımların ne işi var birbiriyle tekrar? Hadi final olur, yarı final olur anlarım ama çeyrek final yahu! Adamlar gruptan çıkar çıkmaz tekrar birbiriyle eşleşiyor. Şu duruma engel olmak, çok az bir zekaya bakar. Hani vasat bir zekası olan insan şu olayı çok rahat organize eder. Ama nerede TFF'de öyle adam. Yetkin değiller bir kere orası için. Görün işte, Türk futbolu kimin ellerinde ve biz kimlerin rehberliğiyle dünya futbolunda söz sahibi olma hayali kuruyoruz.

Ne diyelim...

Allah sizi bildiği gibi yapsın...

Not: Aslında şu duruma sinirlenmek yerine komediye odaklanıp gülmek lazım da neyse işte...

26 Ocak 2011 Çarşamba

Bir Maç İçinde İki Maç / Beşiktaş:2 Trabzonspor:1

Bugün iki yarısı birbirine zıt diyebileceğimiz güzel bir Türkiye Kupası maçı izledik Beşiktaş'la Trabzonspor arasında. Maçın gollü olacağını tahmin ediyordum. Kuponumu da o şekilde yaptım :) Ancak başka maçtan yattık tabii her zamanki gibi...

Maça Beşiktaş ideal kadroyla başlarken, ligi daha çok önemsediğini beyan eden Şenol Güneş ise sahaya yedek ağırlıklı bir Trabzonspor çıkardı. Sezer Badur ve Ceyhun Gülselam'dan oluşan orta saha göbeği ilk yarıda oyunu hiç tutamadı desek yeridir. Tek forvet olarak sahaya çıkan Pawel Brozek'in arkasındaki Alanzinho da uzun süre oynamadığı için maça tutuk bir başlangıç yaptı. Zaten ilk kez Trabzonspor forması giyen Pawel ve Piotr Brozek kardeşlerden de böylesi zor bir maçta çok ekstra hareketler beklemen haksızlık olacağı için ilk yarıda Trabzonspor sağ kanatta oynayan Yattara'nın eline baktı diyebiliriz. Eh, Yattara da uzun süren sakatlığın ardından daha yeni yeni takıma ısınıyor ve üstelik tek başına... Dolayısıyla o da çok etkili olamadı. Savunmada oynayan Tayfun Cora da uzun süren bir sakatlıktan çıkmıştı ve Trabzon'un sağ kanadını oluşturan Yattara-Tayfun ikilisi Beşiktaş'ın İsmail Köybaşı ve Simao Sabrosa'dan oluşan etkili sol kanadına karşı çok zor durumlarda kaldı. Ki ilk gol de sol kanattan çabuk oynanan bir topla geldi zaten. Buna rağmen Tayfun'u başarılı bulduğumu da mutlaka söylemem gerek.

Beşiktaş, ilk yarıda neredeyse hiç zorlanmadı diyebiliriz. Orta sahada Guti'nin son maçlarda iyice belirginleşen muhteşem futbolu devam ediyor. Aurelio da neredeyse hiçbir topu sektirmeyince Beşiktaş orta sahada etkisiz Sezer-Ceyhun ikilisine karşı hiç zorlanmadı ilk yarıda. Tamam, Şenol Güneş belki ligi daha çok önemsiyor. Evet, geçen sezon kupayı aldılar ve bu sezon çıtayı bir seviye yükseltip lige ağırlık veriyorlar. Bunların hepsine saygı duyuyorum ancak bu kadar teslimiyetçi bir kadroyla maça çıkmayı anlayamıyorum Ceyhun ve Sezer'in orada hiçbir şey yapamayacağı gayet belli. Trabzonspor, maça Selçuk İnan-Colman ikilisinden en az birisiyle başlamalıydı. En kötü ihtimalle Fenerbahçe maçı düşünülüyorsa da bir yarı Selçuk, bir yarı Colman oynardı. Ki ikisi de 90 dakika oynasa ne olur? O kadar dayanıklı değiller mi yani? Bence sorun yaşamazlardı. Neticede Trabzonspor bu ligin en fit takımlarından biri. O kadar çekingen davranmaya gerek yok.

Maç boyunca dikkatimi çeken bir başka şey de Trabzonspor'un daha önce de bahsettiğim sert futboluydu. Özellikle Piotr Brozek bu konuda yeni bir İsmail Güldüren tadı vermedi değil. Fazlasıyla kontrolsüz girdi toplara. Bu kontrolsüzlüğün sonucu olarak da ya çok sağlam çalımlar yedi, ya da rakibin sakatlanmasına yol açabilecek faullü müdahelelerde bulundu. Ancak top kullanma bakımından İsmail Güldüren benzetmesi çok uygun kaçmayacak. Topla arası gayet iyiydi Piotr Brozek'in. Güzel paslar çıkardı. Brozek'in haricinde Ceyhun ve tabii ki her zamanki gibi Giray'ın da sert ya da faullü oynadıklarını eklemek gerek. Özellikle Giray, birçok pozisyonda kuralları aşıyor. Mesela Beşiktaş'ın ikinci golünde de top Quaresma'ya gelmeden önce Giray'ın hava topuna çıkarken Almeida'nın omzuna açıkça bindiğini söyleyebiliriz. Zira aynı hareketi maçın sonuna doğru Bobo'ya yaptı ve hakem de faul çaldı. Biraz daha dikkatli olması lazım. Bu arada Quaresma'nın golünden bahsetmişken, vuruş tekniğinin, topun dönüşünün, kısacası her şeyinin muhteşem olduğunu söylemek gerek. Adam vasat gol atmıyor.

İkinci yarıda işler değişti. Trabzonspor golle başladı ve ardından bir de topları direkten döndü. Pawel Brozek de bu yarıda biraz daha faydalı göründü. Özellikle goldeki asisti gayet şıktı. Şenol Güneş, bu devrenin ortalarında Umut Bulut'u alarak forveti çiftlemeyi düşündü. Bir de artık çok geç olmuşken Colman'ın oyuna soktu. Muhtemelen ilk yarıda sakatlıktan dolayı Glowacki-Mustafa Yumlu değişikliğini yapmamış olsaydı Colman'ı daha erken oyuna alabilirdi. Bu durum, maça çıkarken yaptığı hatalı seçimin sonuçlarını daha da ağırlaştırmış oldu. Beşiktaş, devrenin ortalarına doğru dengeyi sağlasa da Trabzon her an golü bulabilecek bir takım görüntüsündeydi. Biraz daha soğukkanlı olabilselerdi Beşiktaş'a daha fazla sıkıntı yaratabilirlerdi.

Simao, Almeida ve Quaresma fena bir hücum hattı. Sağdan soldan tehlikeli geliyorlar. Ve en önemlisi taraflı tarafsız herkese keyif veriyorlar. Ben uzun zamandır böyle keyif veren oyucuları bir arada görmemiştim bir Türk takımında. Sonuç olarak Beşiktaş, hak ettiği bir galibiyet alırken, Trabzonspor da bence gereksiz bir şekilde kupadan elendi. Bence devam etmek için daha istekli olmaları gerekirdi. Doğru bulmuyorum bu maçtaki tavrı. Bakalım, Şenol Güneş'in bu hesabı Fenerbahçe maçında ne kadar tutacak.

Emmanuel Adebayor Real Madrid'te / Avrupa'dan Diğer Transfer Haberleri - 4


Higuain'in sakatlanmasıyla birlikte forvet arayışlarını hızlandıran Real Madrid, Van Nistelrooy'u geri döndüremeyince; City'nin Togolu golcüsünü sezon sonuna kadar kiraladı. Satın alma opsiyonu İspanyol kulübünde. Sisteme uygun olduğu kanısındayım.

Ryan Babel'i satmayacaklarını açıklayan Liverpool, Hoffenheim'ın yoğun isteğine direnememiş olacak ki Hollandalı Alman kulübüyle 2.5 yıllık sözleşme imzaladı.

AC Milan 30+ oyuncuları kadrosuna katmaya devam ediyor. Mark Van Bommel son yıllarını İtalya'da geçirecek. AC Milan'ın diğer transferi ise sol tarafın tümünü kullanabilen Hollandalı Urby Emanuelson.

Palermo'nun golcüsü Maccarone, Fiorentina'ya gitmesi beklenirken Sampdoria'ya geçti.

Sevilla'nın sağ beki Konko, Genoa yolunu tuttu.

Carew de Stoke City'e kiralanmıştı zaten.

Valon Behrami, Fiorentina ile anlaştı.


21 Ocak 2011 Cuma

Robinson Zapata Galatasaray'da

Nihayet Galatasaray'ın transferleri resmi olarak da açıklandı. Maliyetler dün yazdığımız kadar yüksek değil. Ancak düşük de değil. Yekta'ya karşılık 3 milyon 750 bin Euro, Stancu'ya karşılık da 5 milyon Euro ödenecek kulüplerine.

Bu iki futbolcuya ek olarak da günlerdir transferi konuşulan kaleci Robinson Zapata da açıklandı. Zapata, Steaua Bükreş'in üç sezon önce Galatasaray'ı Şampiyonlar Ligi ön elemesinde elediğinde kaledeydi. Normalde fena bir kaleci değil. 32 yaşında. Refleksleri üst düzey ancak bir süredir futbol oynamıyor. Takımda kadroya giremiyor. Bir de pozisyon almada sorunları olduğu yorumları yapılıyor kendisi hakkında. İyi kalecidir, kötü kalecidir, oraya hiç girmek istemiyorum ancak madem bu sezon herhangi bir umut yok, o zaman keşke Ufuk'a güvenilseydi derim ben. "Hata yapacaksa Ufuk yapsın" diyorduk. Madem kaleci getirildi, mükemmel olmasını beklerim ben o yeni kaleciden. Yine de önyargılı olmak istemiyorum. Bakalım nelerle karşılaşacağız...

Bağımsız Galatasaray Taraftarı'ndan TOKİ Başkanına Açık Mektup

Bağımsız Galatasaray Taraftarları'nın bir gazete ilanı var. Bu ilanı aşağıda bulabilirsiniz. Bunun haricinde bir de TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar'a yazılan bir açık mektup var. Bu mektup da şu şekilde:

TOPLU KONUT İDARESİ BAŞKANI SN.ERDOĞAN BAYRAKTAR’A

AÇIK MEKTUP

İsmimden önce belirtmek isterim, ben Galatasaray’lıyım. Adımı aşağıda belirtiyorum fakat önem arz etmiyor, aklınızda bana dair yer etmesi gereken öncelikli husus Galatasaray Taraftarı olmalı. Toki, Toplu Konut İdaresi. Ve siz Sayın Erdoğan Bayraktar, bu kurumun başkanı. Şimdi size aksettirmem gereken birkaç husus var ;

Bunlardan birincisi Toplu Konut İdaresi’ne, Aslantepe’deki Ali Sami Yen Spor Kompleksi’ne katkılarından dolayı teşekkür ederim. Ancak size, şahsınıza teşekkür etmiyorum. Belirttim, ben Galatasaray’lıyım. Siz, benim bugüne kadar sahip olduğum en anlamlı sıfatı, Ali Sami Yen Spor Kompleksi’ndeki 40.000, televizyon başındaki milyonlarca Galatasaray’lının önünde, en büyük gurur kaynağımı Sevgili Galatasaraylılar. Galatasaray yönetimi Ali Sami Yen'le ilgili kiracılık yükümlülüklerini bile yerine getiremezken bize geldi. Hem Ali Sami Yen'de hem de burada yükümlülüklerini yerine getiremedi. Özhan Canaydın'ın karşımıza gelip naif ve sessizce duruşu dün gibi aklımda.” şeklinde başlayan ve devam eden sözlerle küçük düşürmeye kalktınız. Sahip olduğunuz hangi hak, sıfat veya güç size bu yetkiyi vermiştir? Belirtmem gerekir ki, yukarıda bahsettiğiniz hiçbir durum, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi gerçeği yansıtmamaktadır. Peki mevcut olan ve herkesçe bilinen, sizin şahsınıza ait bazı durumlara yönelik olarak Galatasaray Taraftarı “Toki Başkanlığı sıfatını taşıyan zatı aliniz, kiracılık ile üst hakkı kavramlarını bile bilmezken Toki Başkanlığı yükümlülüklerini yerine getirememiştir. Eskişehir'de Çankaya Mahallesi'nde Başbakanlık Toplu Konut İdaresi tarafından yaptırılan okula rahmetli babanızın adının verildiği dün gibi aklımızda.” şeklinde bir bildiri yayınlasa nasıl bir tepki verirdiniz ? Eminim ıslıklamaktan öteye giderdiniz. Ama merak etmeyiniz, Galatasaray Taraftarı kendine yakıştırmadığı bir tutum içerisine girmeyecektir.

İkinci olarak, hiçbir gerekçe size Galatasaray’a hakaret etme hakkını vermez, zaten mevcut hukuk düzeninde de hakaret etme hakkı ne teorik olarak ne de pratik olarak mevcut değildir. İkincisi sahip olduğunuz sıfat; Toki Başkanlığı, ki muhtemelen bugüne kadar sahip olduğunuz en önemli sıfat, isminin arkasında 522 yıllık bir kültür saklayan sıfatla hangi düzlemde kıyaslanabilir ki! Üçüncü ve son husus da hiçbir güç, erk size Türkiye Cumhuriyeti’nden eski bu Kulübü ve Camiasını küçük düşürme yetkisi veremez.

Hatırlatmak isterim ki 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi bir memursunuz, ve yine hatırlatmak isterim ki, her ay aldığınız maaş bu ülke vatandaşları tarafından ödenmekte. Ve yine belirtmek isterim ki, bu ülke vatandaşlarının en büyük çoğunluğunu Galatasaray’lı vatandaşlar oluşturmakta. Basit bir tümden gelimle, aldığınız maaşın çok büyük bir kısmı bu hakaret ettiğiniz Galatasaray’lı vatandaşların vergisiyle ödendiği de açıkça görülebilmekte .Ve siz kalkıp Türkiye’nin en büyük Camialarından olan bu Kulübe hiçbir dayanağınız, gerekçeniz, haklı sebebiniz olmadan hakaret edip küçük düşürmeye çalışıyorsunuz ve hala özür bekliyorsunuz.Şunu bilmenizi isterim ki; Galatasaray Camiası, 25 milyon civarı taraftarıyla, Spor Kulübü’yle, Lisesi ve Üniversitesi ile bu toprakların en köklü, en eski çınarlarından biridir ve sahipsiz değildir. Bu nedenle hiçbir şahsın veya kurumun Galatasaray Camiası’nı küçük düşürmeye gücü yetmez. Yukarıdaki açıklamaların size de yakışmadığını bilerek ve bir anlık gafletle hata yaptığınızı düşünerek, sizi sağduyulu bir şekilde, sarf ettiğiniz sözlerden dolayı, başta tüm Galatasaray Camiası’ndan olmak üzere, Merhum Özhan Canaydın’ın ailesinden özür dilemeye davet ediyorum.

Bağımsız Galatasaray Taraftarı

Bağımsız Galatasaray Taraftarlarından Gazete İlanı!


Yine olduğu gibi yayınlıyorum Galatasaray taraftarlarının gazeteye verdiği ilanı: Yarınki eylem davetimizi de yineleyelim...


BASIN VE KAMUOYUNA DUYURUDUR

"15 Ocak 2011 Cumartesi akşamı, uzun yıllardır beklediğimiz yeni stadımıza kavuşmanın heyecanını, gözbebeğimiz Ali Sami Yen Stadını terkedip, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'ya taşınmanın buruk sevincini tattık.

Tarihimizin mihenk taşlarından biri olacak o gecede yaşananları takip eden bazı hadiseler, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın açılış kutlamalarını gölgelemiştir.

Bu sebeple, müşterek olarak Galatasaray Kulübü taraftarlığından başka hiçbir kurum, grup, örgüt, kişi, veya siyasi hareket ile ilişkisi olmayan bağımsız vatandaşlar ve taraftarlar olarak kamuoyuna seslenmeyi görev sayıyoruz.

15 Ocak 2011 gecesi Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın stada girişi anons edildiğinde, taraftarımızın bir bölümü kendisini alkışlamış, diğer bir bölümü de ıslıklamıştır. Söz konusu tepki, medeniyet sınırları içerisinde kalmış, her hangi bir kötü söz içermemiştir. Tepkilerin boyutunun en üst noktaya çıktığı an, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) başkanı Sayın Erdoğan Bayraktar'ın, merhum başkanımız Özhan Canaydın'ı, geçmiş yönetimlerimizi ve Galatasaray camiasını kabul edilemez bir üslupla eleştirerek, tüm Galatasaray taraftarları, kulüp ve kongre üyelerini ağır şekilde tahrik ettiği konuşmasıdır.

16 Ocak 2011 günü Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Sayın Adnan Polat, protestocuları yönetim olarak "Galatasaraylı kabul etmediklerini" söyleyerek stadyumda bulunan Galatasaray taraftarlarına ağır şekilde hakaret etmiştir. Ayrıca protestocuları emniyet ile birlikte tespit ederek stada almayacaklarını söyleyerek onları tehdit etmiştir.

Yukarıda özetlenen hadiselerin ışığında Bağımsız Galatasaray Taraftarları olarak aşağıdaki tespit ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşırız:

* Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının mevcut ya da muhtemel iktidar organlarını övme, eleştirme ve protesto etme hakları, altında Türkiye'nin de imzası bulunan uluslararası sözleşmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın teminatı altındadır.

* Önemle ifade etmek gerekir ki, siyasi liderler bireylerin gündelik yaşamlarına doğrudan etki eden kararların mimarlarıdırlar ve övgüye de eleştiriye de hazır olmalıdırlar.

* Galatasaray taraftarlarının bu protesto sebebiyle devlet kademesi, medya organları ve Galatasaray Yönetimi tarafından hakarete maruz bırakılmasına, tehdit edilmesine ve baskı altına alınmasına Galatasaray Spor Kulübü ve kamuoyu seyirci kalmamalıdır.

* Söz konusu gecede yapılan protestolar neticesinde ortada kamera kayıtlarıyla tespit edilecek bir suç unsuru ve buna bağlı suçlular yoktur. İstanbul Emniyeti'nin güvenlik kaynakları suçla bağlantılı olmayan eylemlerin tespiti için seferber edilemez.

* Galatasaray Başkanı Adnan Polat ve Yönetim Kurulu üyeleri Galatasaray taraftarlarına karşı yapılan tehdit ve hakaretlere karşı kayıtsız kaldıkları gibi, söz konusu eylemleri gerçekleştirenlerle söylem birliğine giderek bulundukları mevkiye ihanet etmişlerdir. Bahsi geçen şahıslar Galatasaray camiasından ve taraftarlarından özür dilemeli ve derhal istifa etmelidirler.

* Galatasaray Kulübü Kongre Üyeleri , Başkan Adnan Polat ve yönetimini kınamalı, haklarında gerekli disiplin cezalarını uygulayacak süreci hemen başlatarak sorumluluklarını yerine getirmelidirler.

* TOKİ Başkanı Sayın Erdoğan Bayraktar, haddini aşan ve tahrik edici konuşması sebebiyle tüm Galatasaraylılardan özür dilemelidir.

* Protesto eden Galatasaray taraftarlarına medya aracılığıyla ve alenen ağza alınmayacak küfürler ve hakaretler savuranlar, onları "nankörlük", ve "teröristlik" ile itham edenler hakkında gerekli yasal işlemler Galatasaray Kulübü ve taraftarlarınca müşterek olarak başlatılmalıdır.

* Bağımsız Galatasaray Taraftarları olarak, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın Galatasaray Kulübüne kazandırılması adına çalışan herkese sonsuz müteşekkiriz. Emeği geçen bütün kişiler ve kurumlar teşekkürü ve saygıyı hak etmektedir.

* Ali Sami Yen Spor Kompleksi'nin yapımıyla ilgili, tarafımızdan teşekkürü öncelikle hak edenler, stadın her köşesine emeklerini harcayan işçilerdir. Stadın yapımına ilişkin katkısı olanlara teşekkür edilirken hayatlarını kaybeden işçilerin anılarına saygı sunulmamış olması üzüntü vericidir.

* Tüm Türkiye'yi defalarca gururlandırmış, ülkenin adını tüm dünyaya duyurmuş kulübümüz, bu tesisleri ve çok daha fazlasını sonuna kadar hak etmiştir. Camiamızın, bu tesisle ilgili hiçbir kuruma veya şahsa en ufak bir borcu yoktur. Unutulmamalıdır ki; Galatasaray Spor Kulübü, arazisi son derece değerli olan Mecidiyeköy'deki Ali Sami Yen Stadyumu üst kullanım hakkı ile birlikte Seyrantepe'deki yaklaşık 384 dekar arazinin 264 dekarlık üst kullanım hakkından feragat etmiştir. Bu arazilerin ihalelerinden devlet ciddi bir kazanç sağlamıştır ve sağlamaya da devam edecektir.Ayrıca bu kazancın yalnızca bir bölümü Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın yapımı için ayrılmıştır.

* Konumu ne olursa olsun, hiçbir kişi veya kurum Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın Galatasaray'a kazandırılmasını kişisel bir lütuf olarak gösteremez.

* Bu tesislerin Galatasaray Spor Kulübü'ne söz verildiği gibi teslim edilmesinin, şartnamelerle belirlenmiş taahhütlerin eksiksiz olarak yerine getirilmesinin sonuna kadar takipçisi olacağız."


20 Ocak 2011 Perşembe

Takım Analizi - Bursaspor (2010/11)

Yüze yüze takım analizlerinin sonuna geldik sayılır. Bugün sırada Bursaspor var. Her şey şekillendi derken bugün ilginç haberlere konu oldular.

Kalede tecrübeli Ivankov, Yavuz Özkan ve Harun Tekin var. Ki bu Harun Tekin'in Mor ve Ötesi ile alakası yok bu arada :) Ivankov, yıllardır ligde başarıyla forma giyen bir kaleci. Hani Türkiye ligi için belli bir seviyenin üzerinde konumlanmaya niyetliyseniz kalenizi 1-2 sene daha gözünüz kapalı teslim edebilirsiniz. Ancak Avrupa'da yokları oynatıyormuş, onu da bu sezon gördük. Bursaspor'u ikinci yarıda hedefine götürebilecek bir kaleci Ivankov. Ama sezon sonunda artık değiştirilmesi şart. Antep'ten Karcemarckas'ı alabilseler, ki Türkiye'de kim alabilir kendisini çok merak ediyorum, Avrupa için de bir hamle yapmış olurlar önümüzdeki sezon. Yedek olarak Yavuz Özkan yeterli bir kaleci. Harun'u tanımıyorum. Yetenekli olduğu söyleniyor. Kalede sorun yok diyelim şimdilik. Ama az önce de değindiğim gibi, sadece sezon sonuna kadar...

Savunmanın sağ tarafı Ali Tandoğan'a emanet. İlk alternatif olarak gayet iyidir Ali Tandoğan. Sakatlık sonrası nasıl döneceğini merak ediyorum ama muhtemelen eskisi gibi olacaktır. Onun da artık 1-2 senesi kaldı bu şekilde üst düzey oynayabilmesi için. Yedeği yok. Ali'nin sakatlık döneminde orijini sol açık olan Mustafa Keçeli'yi sağ bekte gördük. Ve işin ilginç tarafı başarılı da oldu Mustafa. İkinci yarıda da o bölgenin en Ali Tandoğan'dan sonraki en önemli alternatifi olacaktır. Takım içerisinde sağ bek olarak forma giyebilecek bir de İbrahim Öztürk var ama Ertuğrul Sağlam onu hiç düşünmedi orada. Serdar Aziz bile oynadı oysaki. Sol bek olarak da Vederson'u görüyoruz. Vederson'u ben beğeniyorum ancak ilk yarıda zaman zaman aksadı. Zor durumda kaldı. Genel olarak iyidir ama Vederson. Biraz daha kilo verse fena olmaz tabii. Yedeği de yine Mustafa Keçeli. Bu arada ben Mustafa Keçeli'nin iş ahlakını çok beğenirim. Ona da şu linkteki yazıda daha ayrıntılı değinmiştim. Dileyen bir daha bakabilir. Savunmanın ortasındaki alternatifler Ömer Erdoğan, Milan Stepanov, İbrahim Öztürk ve Serdar Aziz. Ertuğrul Sağlam bu dörtlüyü değişe değişe kullandı ilk yarıda. Gayet yeterli oyuncular. Serdar Aziz de oynadıkça daha iyi oluyor. Burada sorun yok...

Orta sahanın ortası için eldeki alternatifler Hüseyin Çimşir, Bekir Ozan Has, Krita, Ivan Ergiç, Svensson, Batalla ve Insua... Maça göre oyuncu seçiyor Ertuğrul Sağlam. Defansı sağlam tutacaksa Batalla ve Insua'yı yanında oturtuyor. Saldıracaksa bu oyunculardan birini kullanıyor. Her ne olursa olsun, Bursaspor orta sahasının en önemli ismi Ivan Ergic. Saha içinden çok saha dışındaki kimliğiyle hastasıyız gerçi ama saha içinde de azımsanacak bir adam değildir Ergic. İleri geri çalışır. Savunmaya katkı yaparken skor üretmeyi de ihmal etmez. Her takıma lazım adamdır. Bu bölgede bir fazlalık var. Krita, Hüseyin Çimşir ikilisi fazlalık mesela. Bunlar gönderilip belki bir oyuncu daha kadroya katılabilir. Ki Mehmet Sak'ı transfer ettiler Altay'dan. Gerçi izlemedim ama gelecekte Ertuğrul Sağlam ondan yararlanacaktır.

Sağ kanatta Turgay Bahadır ve İsmail Haktan Odabaşı var. Hatta sıkışırsan Sercan'ı koy, Batalla'yı koy. Sol taraf alternatifleri de Ozan İpek, Eren Albayrak ve yine gerekirse Sercan... Dikkat ettiyseniz saydığım isimler arasında Volkan Şen yok. Bugün Ertuğrul Sağlan, Volkan Şen'i kadroda düşünmediğini açıklamış ve Volkan'ın Bursaspor kariyerinin bittiğini söylemiş. İlginç günler bekliyor bizi. Belki Volkan'ın da dahil olduğu bir takasa şahit olabiliriz. Ayrıca Steinert'i de saymadım. Gönderildiği söyleniyordu en son. Ne oldu bilmiyorum.

Santfor olaraka Sercan, Turgay, Nunez, Muhammet Demir ve yeni transfer Kenny Miller var. Çok çok yeterli bir rotasyon. Eksiği yok fazlası var. Miller eğer Rangers'taki çizgiyi yakalarsa çok gol atar. Nunez yedek kalacak bol bol. İlk yarıda yedeklikten ötürü sıkıntılı gibiydi. Çok kilo almıştı. İkinci yarıda herhalde Ertuğrul Sağlam onu oyuna almak istediğinde iki kişi koluna girer, sahaya öyle götürür Nunez'i. Gönderseler fena olmayacak. Turgay'la Sercan'dan fazla bahsetmeye gerek yok. Sercan da muhtemelen sezon sonu ayrılacaktır. Genç Muhammet Demir onun bıraktığı bayrağı taşımaya devam eder artık. Bayrak derken tabii futbol dışı özel hayatında bıraktığı bayrağı taşımaya kalkarsa çekeceğimiz var demektir. Saha içindeki bayraktır kastettiğimiz. Ki Sercan'ı çok kimse beğenmese de ben beğenirim. Halen daha kendini geliştirebileceğine inanırım. Umarım da yanılmam.

Bursa'da fazla bir sorun yok anlayacağınız. Güzel kadroları var. Belli, oturmuş bir taktikleri var. İyi bir hocaları var. Hatta daha da cesaretli olursa daha iyi olabilecek bir hocaları var. Ben, sezonu ilk 3'te bitireceklerine inanıyorum.

Bogdan Stancu Galatasaray'da

Yekta'yla beraber bir diğer bomba da Stancu ile patlatıldı. Bakalım yönetimin bu gönül alma çırpınışları ne kadar sürecek tabii. Hoş, gönül alma çırpınışı diyorum ancak bu transferlerin de çok doğru hamleler olduklarını hemen ekleyeyim. Belli bir yeri görmüş, karakter olarak gelgitli, inişteki sorunlu futbolcular yerine henüz zirvesini bulmamış, çıkışta olan ve takımla birlikte büyüyecek futbolcuları getirmek Galatasaray için şu aşamada en doğrusu. Başka bir zaman öyle bir dönemin olur ki, yine ismi büyük futbolcular getirirsin. Ama şimdi o dönemde değil Galatasaray...

Stancu'ya gelecek olursak; kendisini çok fazla izlemedim. 1-2 maçını izlemişimdir. Bir de Youtube görüntüleri... Uzatmadan söyleyeyim, beğendim ben Stancu'yu. Zaten Romanya'da da şu an en çok konuşulan ve bir şeyler beklenen oyuncuymuş. Tarz olarak Necati'yi andırıyor. Tamamlayıcı forvet ya da forvet arkası gibi yerlerde oynayabildiği gibi tek santrfor olarak da oynayabilecek gibi bir hali var. Sezgileri çok iyi. Doğru zamanda doğru yerde olduğu için çok basit gözüken goller atabiliyor. Gol vuruşları da net. Ayrıca uzaktan şut da atabilen bir oyuncu. Fiziği yeterli. Hava toplarında da bir şeyler yapmış. Tabii hiçbir özelliği henüz 10 üzerinden 10 değildir. Ama 8'e de yakındır hani. İş görmeyecek gibi değil benim fikrime göre. En azından hücumda Arda'nın ayağına bakma alışkanlığı sona erer Galatasaray'ın.

Ne diyelim, umarım ki sonuç alınır bu transferden de. Umarım Galatasaray'a yakışır hareketlerde bulunur, Galatasaray'la birlikte çıkış yakalar ve güzel paralara ihraç edilebilir.

Yekta Kurtuluş Galatasaray'da

Galatasaray'da devre arasın transfer döneminin en ciddi ve taraftarı da en çok tatmin edebilen hamlesi bugün geldi. Yapılan açıklamaya göre Kasımpaşalı Yekta Kurtuluş Galatasaray'da. Hoş, şu TT Arena'daki protestocuların cezalandırılacak olması kepazeliğinin ardından çoğu Galatasaraylı transferi ikinci plana atmıştı. Bu sebeple, Yekta'nın Galatasaray'a gelişi olsa olsa buruk bir sevinç bırakmıştır çoğunluğun üzerinde.

Zor da olsa son günlerin ağır havasını dışarıda tutup Yekta transferinin ne getirip ne götüreceğini düşünmeye çalışalım.

Yekta, özellikle geçen sezon yaptığı çıkışla birlikte adından söz ettiren bir futbolcu. Kasımpaşa'da yaptığı işler, azımsanacak gibi değil. Zor bir takımda oynadı ve ileri geri çalışarak takımı ayakta tutma gayretine girdi. Genel olarak da başarılıydı bu gayrette. Yekta'nın savunma yönü de hücum yönü de iyidir. 25 yaşndadır. Biraz geç parlamıştır ancak en azından şu bir gerçek ki, karakteri oturmuştur. Öyle 20'sinde yıldız olmaya yüz tutup büyük takıma gelince şaşıran oyunculardan olmayacağını tahmin ediyorum. Ki zaten elinde belli bir maddi imkanla birkaç senedir İstanbul'da yaşıyor. Ortam görmemiş birisi değil yani. Bazı şeylere doymuş ve birçok şeyi de sindirmiş olarak gelecek. Onun için sorun olabilecek en önemli şey, taraftar baskısı. Kasımpaşa'da sorumluluk aldığında çok top kaybı yapsa da sorun değildi. Takımın en büyük yıldızıydı zira. Şimdi öyle olmayacak. Aldığı topları büyük ölçüde iyi kullanmak zorunda. Takımın bu sezon ligde bir iddiasının kalmaması belki bu baskıyı azaltıp Yekta için bir şans olabilir. Ve belki Yekta sezon sonuna kadar adaptasyon sürecini kusursuzca tamamlayarak önümüzdeki sezon için ciddi bir silah olabilir.

Yekta'nın gelişinin bir diğer güzel yanı da Galatasaray'ın orta sahadaki Barış-Ayhan-Mustafa Sarp dizilişinden kurtuluyor olması. Çok büyük bir aksilik olmazsa artık Culio-Cana-Yekta üçlüsü oynar. Arada Ayhan girer buraya. Gayet güzel...

Maliyet konusu biraz karmaşık... Yüksek rakamlardan bahsediliyor. Bir de A2 oyuncusu verilecek deniyor Kasımpaşa'ya. Ayrıntı açıklanınca göreceğiz tabii. Umarım ki öyle 5 milyon Euro'lar falan söz konusu değildir ve A2'den gidecek olan isim de bizi fazla üzmez.

Sezonun en iyi transferi diyebiliriz Galatasaray açısından. Umarım ki yönetim de bir an önce görevden ayrılır, yerlerine kulübü gerçekten olması gereken yerlere getirecek, duruşu, karakteri olan bir yönetim göreve gelir ve artık şu taraftarın da çilesi biter.

Darren Bent Aston Villa'da / Avrupa'dan Diğer Transfer Haberleri - 3


Aston Villa tarihinin en pahalı transferini gerçekleştirerek, Sunderland'in golcüsünü renklerine bağladı. Tam 29 milyon euro ödendi bu oyuncunun bonservisi için. Küme düşmemek için çırpınan Aston Villa bu harcamayla birkaç takviye birden yapabilirdi ama demek ki çok güveniyorlar Bent'e... Makoun'u aldıktan sonra fazla bir ihtiyaç hissetmemişler de olabilir...

Pienaar, Tottenham'a imzayı attı. Sezon sonunda sözleşmesi bitecekti, bu yüzden Everton'un satması normal. Ama Chelsea ve Tottenham'ın bu oyuncu için yarışması bana garip geldi açıkçası. Kapasitesi belli olan bir adam için, bu kadar önemli kulüplerin ısrarcı olmasını anlayamadım. Kranjcar, Modric ve Van Der Vaart gibi isimleri barındıran Pienaar iyi bir yedek katmış oldu kadrosuna...

Diğer transferler de şöyle: Floro Flores Genoa'ya kiralandı. Sculli'nin bonservisinin yarısı Lazio'ya verildi. Shakhtar'ın Meksikalı hücumcusu Castillo, Aris'e kiralandı. Santa Cruz eski takımı Blackburn'e kiralandı.

Kenny Miller'ın yarın Bursaspor'a imza atacağını biliyoruz. Fatih Tekke de bugün-yarın Ankaragücü'ne imza atacak. Robinson Zapata da Galatasaray yolunda. Gerekli mi derseniz, hiç sanmam ama hayırlı olsun.

K. Erciyesspor; Emre Toraman, Eser Yağmur ve Yusuf Şimşek'i kadrosuna katarak Süper Lig için hevesini ortaya koydu.

Gelelim dedikodulara... Fenerbahçe, Ilunga'ya; Galatasaray Djibril Cisse'ye göz dikmiş. Bir türlü herhangi bir takıma transfer olamayan Formica ya Blackburn'e gidecek ya da Galatasaray'a gelecek.

Marchetti için Genoa, Samba için Arsenal, Pelle için Juve, Wright-Phillips için Newcastle ve Fulham, Sessegnon için Sunderland devreye girmişler. Liverpool, Hoffenheim ile anlaşmış ama Babel Ajax'ı istiyormuş.


19 Ocak 2011 Çarşamba

"Başbakan'a borcumuzu ödeyeceğiz"


Olduğu gibi yayınlıyorum:

"Başbakana 'borcumuzu' ödeyeceğiz!
22 Ocak Cumartesi günü saat 14:00’te İstiklal Caddesi’nde toplanarak, Galatasaray taraftarlarına desteğimizi sunacağız. Başbakan’a hak ettiği ilgiyi ıslıklarımızla göstereceğiz. Zorba yöneticilerin bize tanımadıkları protesto hakkımızı sonuna kadar kullanacağız.

Başta tüm sporseverler ve spor emekçileri olmak üzere, tüm bir ülke halkı olarak başbakana borcumuz var. Başbakan’ın “ananı da al git” hitabıyla onurlandırdığı Mersinli çiftçi nezdinde tüm çiftçiler olarak borçluyuz. Başbakan’ın “her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kural yok” diyerek aydınlattığı üniversite öğrencileri olarak borçluyuz.

13 milyon işsizi, sadece işsiz olduğu için borçlarından azade tutamayız. 13 milyon işsiz olarak borçluyuz.

Cumhurbaşkanı’nın seçkin (!) öğrenci temsilcileri ile yaptığı görüşme sırasında dışarıda kalan ama unutulmayan, Cumhurbaşkanı'nın değerli görüşlerinden o sırada yararlanamadığı için boynu bükük kalmasınlar diye hükümet temsilcisi polislerce coplanan öğrenciler olarak borçluyuz.

Son olarak Başbakan’ın “bu stadı ben yaptırdım, daha parası ödenmedi. Beni kızdırmayın, projeyi bozdurmayın” diyerek uyardığı Galatasaray taraftarları olarak borçluyuz.

Sporun ticarileştirilmesi sürecine yeni boyutlar kazandıran Başbakan’a, bununla yetinmeyip kapalı-açık tüm spor sahalarını siyasi rant alanına çevirdiği için, tüm sporseverler ve spor emekçileri olarak borçluyuz.

Bu borç ortada kalmamalıdır.

Galatasaray taraftarları borcun ödenmesi konusunda bir adım atmışlardır.

Borç hepimizin borcu olduğuna göre bizim de bu adıma katılmamız, hep beraber bir kez daha Başbakan’a borcumuzu ödememiz gerekiyor.

Başta tüm sporseverler ve spor emekçileri, tüm halkımızı, 22 Ocak günü saat 14:00’te İstiklal Caddesi’nde toplanmaya ve ıslıklarımızla Başbakan’a ve kendini onunla özdeşleştirmiş tüm devlet ve sivil toplum erkanına şükran duygularımızı iletmeye çağırıyoruz.

Borcumuzu öderken söylenecek bir çift sözümüz de olacaktır elbet. Bu da borcumuzun helal faizi olsun.

Spor-Emek-Sen
Devrimci Spor Emekçileri Sendikası"

18 Ocak 2011 Salı

Takım Analizi - Fenerbahçe (2010/11)

Aslında Fenerbahçe'nin analizi birkaç gün önce yapıldı bu blogta. Yeni Malatyaspor'la oynadıkları kupa maçından sonra Gelipartt şu linkteki yazıyı yazmıştı ve aslında o yazı her şeyi çok net özetliyordu.

Biz yine de mevki mevki inceleyip en son olarak da takımın asıl problemini yazalım. Kaleye bakınca karşımıza çıkan isimler Volkan Demirel, Serkan Kırıntılı ve Mert Günok. Daha ne istenir? Zaten Fenerbahçe'nin yerli kaleci yetiştirme konusundaki mahareti malum. Volkan daha genç sayılabilecek bir yaşta. Mert de güven veriyor. Orada tek çürük elma Serkan. Ki Serkan da ciddi bir lig tecrübesine sahiptir. Yedek olarak "ismen" yeterlidir. Haa, ben olsam almazdım Serkan'ı. Altyapıdan bir kaleci çıkarır, mesela Ertuğrul'u falan alırdım kadroya. O da yeterdi. Kale sorunsuz.

Savunmanın sağı Gökhan Gönül ve Okan Alkan'a emanet. Hatta sıkışırsan Hasan Erbey veya Bekir İrtegün de var orada değerlendirilebilecek isimler olarak. Çok çok yeterli. En iyi yerli sağ bek Gökhan Gönül zaten tartışmaya yer bırakmıyor. Okan Alkan da gelecek vaat eden bir oyuncu olarak görevini yerine getiriyor. Burası da sorunsuz. Sol bekte Andre Santos ve Caner Erkin var. Sakat olmadığı zamanlarda Uğur Boral da burayı yedekler ancak genelde sakat olduğu için onu hesaba katmıyoruz. Burada bir yenilenme şart. Andre Santos yetenekli bir oyuncu olsa da artık kafa olarak burada değil. Bir an önce paraya çevrilip yerine iyi bir sol bek alınmalı. Caner geçen sezona göre daha özenli. Galatasaray'dayken biraz savruktu. Savunmayı biraz boşluyordu. Bu kez savunma yönünden daha titiz. Hücumda biraz aksıyor gerçi ama savunma konusunda daha fazla güven veriyor. Peki yeterli mi? Şimdilik değil. Gelişir mi? Gelişebilir ama çok çok çok çalışması lazım. Buraya mutlaka bir sol bek almalılar. Savunmanın ortasında Lugano, Yobo, Bilica Bekir ve İlhan Eker var. Yeterli bir rotasyon. Bilica'yı göndersinler hatta. Hiç gerek yok yabancı kontenjanını harcayıp bir de üzerine milletin asabını bozmasına...

Orta sahanın ortasında Cristian Baroni, Selçuk Şahin, Emre Belözoğlu, Mehmet Topuz ve Gökay İravul oynayabiliyor. Burası da sonuna kadar götürür takımı. Fazlasıyla yeterli. Sezon sonunda Cristian'ı bir Brezilya takımına satıp sağlam bir takviyeyle daha da iyi olabilirler. Sağ tarafta oynayabilecek oyuncular Dia, Mehmet Topuz ve Özer Hurmacı. Burası da aslında sezon sonuna kadar takımı istenen hedeflere ulaştırabilecek nitelikte. Tabii uzun süreli sakatlık falan olmazsa. Soldaki oyuncularsa Stoch, gerekirse Dia, sakat olmazsa Uğur Boral ve geride Santos oynarsa Caner Erkin. Evet, farkettiğiniz üzere burada Stoch hariç herkeste bir şerh var. Mutlaka sol açık takviyesi yapılmalı. Ozan İpek ya da Volkan Şen uygun fiyata veriliyorsa olabilir mesela. Dia ve Stoch'a biraz değinmek istiyorum. İyi futbolcular. Hareketliler. Ancak özellikle Dia tam bir kontraatak oyuncusu. Dar alanda sıkıntı yaşıyorlar. Hadi Stoch zaman zaman bu sıkıntıyı aşıyor ama Dia kesinlikle dar alanda zorlanıyor. İkisinin birden gününde olmadığı maçlar çok sık oluyor. İşte burada da Fenerbahçe sıkıntı yaşıyor. Kanatlar kesinlikle etkin çalışmıyor.

Forvet arkası olaraksa tabii ki Alex ismi çok önemli. Tek başına bir takım gibi istatistiklere ulaşıyor Alex sezon boyunca. Maç da kazandırıyor. 2 sene daha Fener'in yükünü çeker. Yedeği de Özer Hurmacı. Alex'in yerini çok fazla doldurmaz ama yine de fena değildir devamlılık sağlayabilirse.

Takımın forvetleri de Niang, Semih ve Güiza. Niang ilk geldiği günlerde çok hareketli ve etkiliydi. Bu lige fazlaydı bir nevi. Ancak sonradan yaşadığı sakatlığın da etkisiyle durgunlaştı. Sertlikten yakınır oldu. Şimdi oldukça etkisiz. Semih hakkında fazla da söze gerek yok. Sürekli oynasın diyoruz ama sürekli oynadığında da yanıltabiliyor bizi. Güiza ise üzerine konuşmaya değecek durumda bile değil. Direkt sorgusuz sualsiz gönder gitsin... Haa, sosyal yanını seviyoruz, o ayrı :)

Tüm bunlara bakınca, kadro olarak çok ölümcül ihtiyaçları olmadığını görüyoruz Fenerbahçe'nin. 1-2 ufak dokunuşla kusursuza yakın bir hal alabilirler. Peki o zaman her şey düzelir mi? Emin olun ki düzelmez. Fenerbahçe, spekülatif bir camia. Senelerdir bu özelliğinin zararını görmüştür. Ve her şeyden öte, başkan aktiftir Fenerbahçe'de. Takımın başına istediğiniz teknik direktörü getirin. Aziz Yıldırım o soyunma odasına girmek ister, o idman tesisinde bulunup ipleri eline almak ister. Teknik direktör olarak buna izin verirseniz, zaman içinde takımın üzerinde yarattığı etkiyle size zarar verir. Oyuncular sizi takmaz. Takım belki bir süre iyi gider ama sonuçta mutsuz eder. İzin vermezseniz, Aziz Yıldırım'la sürtüşürsünüz. Her an ensenizde kafanızı koparmayı bekleyen bir kılıçla dolanırsınız. Sonunda da kavgayı kazanan o olur ve o soyunma odasına yine girer... Şimdi takımın başına bir CEO getirme derdindeymiş. Emin olun, o CEO her kimse, Aziz Yıldırım'la kısa zamanda kanlı bıçaklı olur. Fenerbahçe'nin bana göre en büyük sorunu Aziz Yıldırım'dır.

Bunun dışında, ikinci yarıda da fazla farklı bir dönem geçirmelerini beklemiyorum. Aykut Kocaman iyi şeyler yapmak istiyordu ancak yapamadı. 4-3-3 oynaması gereken takım, Alex'in müthiş formuyla yine 4-4-1-1 ve 4-2-3-1 gibi bir dizilişe döndü. Aykut Kocaman zaten bunu değiştirmek istemişti. Ama olmadı. Olacak gibi de değil. Alex'siz yapamaz Fenerbahçe şu dönemde. Alex'le de zorlanıyor her ne kadar Alex'in kişisel istatistikleri çok iyi olsa da ve Alex tek başına maçlar kazandırsa da... Ligi ilk 4'te bitirmeleri yeterli olacaktır şu görüntüde.

17 Ocak 2011 Pazartesi

Takım Analizi - Kayserispor (2010/11)

Kaldı dört takım. Aslında RTE'nin Galatasaray'a da bulaşmasının ardından şu takım incelemelerine konsantrasyonu biraz zor sağlıyorum ama madem başladık bir kere, şu lig başlamadan bitirelim dedik. Bugün sırada Kayserispor var. Aslında çok da zevkli olabilecek bir inceleme. Ben, yönetimlerini ve kulüp yönetim tarzlarını sevmesem de kadrolarını çok beğeniyorum. Takımın başında da Hollanda'da birkaç senedir çok önemli teknik direktörlerle birlikte çalışma fırsatı bulmuş olan Şota Arveladze'nin olması, takımın çağdaş bir futbol oynamasına yol açıyor. Özellikle de geçen sezonla karşılaştırınca...

Kayserispor, birkaç senedir transferde doğruları yapıyor. Nedir bu doğrular? Bir kere aldıkları yabancılar ya ligi iyi tanıyan yabancılar, ya da belli bir kalitenin üzerinde olan yabancılar. Toledo, Santana, Makukula, Cangele, Zalayeta ve Ziani gibi isimler bu genellemeyi rahatlıkla destekler. Yerli olaraksa çok ekstrem bir durum olmadıkça gurbetçileri tercih ettiler. Hem düşük maliyetle oyuncu almış oldular, hem de potansiyelli oyuncular aldılar. Tutan tuttu, tutmayan çok az sayıdaki oyuncu da fazla bir zarara neden olmadı. Bu bağlamda transferle ilgilenen kişiyi kutlamak lazım.

Kayserispor'u mevki mevki incelemeye başlayalım. Kadroda kaleci olarak Souleymanou Hamidou, Gökhan Değirmenci, Volkan Babacan ve Yusuf Soysal var. Çok kabarık. Hamidou fena bir kaleci değildir ancak ben normalde takımıma koymam kendisini. Hem 37 yaşında olması hem de zaman zaman çok fahiş hatalar yapma riski, Hamidou'yu Kayserispor gibi hedefi olan takımların kalesi için bir saatli bomba konumuna getiriyor. Yedek olarak Volkan Babacan fena bir yedek değil. Gökhan Değirmenci de birkaç sene önce yanlış hatırlamıyorsam Altay'da dikkat çeken, yetenekli bir kaleciydi. Yaşı da henüz 20. Bence biraz tecrübe kazandırılmaya başlanmalı ve kale yavaştan Gökhan'a teslim edilmeli. Yine de direkt olarak kaleye geçmesi için 1-1,5 senesi var. Bu süre zarfında zaman zaman oynamalı tabii. Yusuf Soysal'a fazla takılmaya gerek yok. Uzun süredir sakattı. Kadroda tutulmasının bir anlamı olduğuna inanmıyorum. Hamidou'nun yerine iyi bir as kaleci alıp, zaman zaman Gökhan'ı da oynatarak kaleyi sağlama alabilirler. Volkan da iyi bir yedek olarak kadroda durabilir.

Savunmanın sağ tarafı için alternatifler Hamza Çakır, Önder Turacı ve Serdar Kesimal. Öncelikli tercih Önder olacaktır. Hücumu çok etkili olmasa da savunmada sürekli oynarsa istikrar sağlar. İyi oyuncudur Önder. Diğer isimler de orayı layıkıyla yedekler. Haa, çok sıkışırsanız Mehmet Eren Boyraz'ı bile oynatabilrisiniz. Burası sorunsuz yani. Sol tarafta Hasan Ali Kaldırım var. Yine Hamza Çakır, orayı yedekleyebilecek isim. Bir de Burak Bükel diye bir oyuncu çıkarmışlar A2 takımdan. Bu oyuncuyu tanımıyorum. Hasan Ali ilk alternatif olarak son derece yeterli. Bu sene çok iyi bir gelişim gösterdi. Biraz daha oynayıp eksiklerini kapatırsa büyüklerde de oynayabilecek seviyeye gelir. Hamza'nın burada oynayacağı futbol keyfe keder olacaktır. Bir sol bek alternatifi daha alınsa fena olmazdı aslında. Savunmanın ortasında Amisulahvili, Serdar Kesimal, Önder Turacı yine Hamza Çakır ve sakat olan Eren Güngör var. Eren, herhalde bu sezonu da kapattı. Ligin belki de en iyi yerli stoperi olabilecekken böyle şanssızlıklar yaşaması çok üzücü tabii ki. Serdar ve Amisulashvili iyi bir ikili. Ki Serdar da milli takıma kadar çıktı. Önder de gerektiğinde orayı yedekleyebilir. Belki bir savunma oyucusu daha alabilirler rotasyona katkıda bulunması için.

Orta sahanın ortasında oynayabilecek isimler Jonathan Santana, Selim Teber, Abdullah Durak, Andre Moritz, Savaş Yılmaz ve Furkan Özçal. Yeni transfer Karim Ziani de burada değerlendirilebilir gerekirse. Santana-Selim-Furkan üçlüsü lig için gayet yeterli. Abdullah da iyi bir yedek. Belki bir genç oyuncu daha getirilebilir bu bölgeye. Ama hiçbir aciliyeti yok tabii ki. Bu kadro götürür sezon sonuna kadar rahatlıkla.

Kanat oyuncularına baktığımızda sağ tarafta Mehmet Eren, Ali Bilgin, Nordin Amrabat, gerekirse Abdulkadir Özgen ve Franco Cangele var. Karim Ziani de burası için en ciddi alternatiflerden biri. Çok çok yeterli. Sol tarafta da yine Amrabat, Ziani, Troisi, Cangele, Mehmet Eren ve Ömer Şişmanoğlu gibi isimleri görebiliriz. Burası da çok yeterli. Şota'yı zorlayacak olan, bunca iyi isimden hangisini oynatacağıdır.

Yeni transferlerle birlikte Şota'nın sistem alternatifi de arttı. Klasik 4-3-3 oynayabileceği gibi, 4-2-3-1 gibi bir sistem de deneyebilir. Böyle olursa forvet arkasına bir oyuncu koyması gerekir. Ki eldekilere bakınca Moritz, Ziani, Amrabat ve Cangele gibi isimler bu işi çok da güzel yapar.

Santrfor olarak da zengin bir kadrosun var Kayserispor'un. Zalayeta'nın tecrübesi ve yeteneği malum. Onun haricinde Kujovic de transfer edildi, ki hazırlık maçlarında da başarılı oldu genç oyuncu. Ömer Şişmanoğlu, Abdülkadir Özgen ve Semih Aydilek gibi yetenekli gençler de var. Bence Abdülkadir ve Semih kiralık olarak gönderilmeli. Gerisi bu takıma yeteri Gerçekten kıskanılacak bir hücum hattı var Kayserispor'un.

Genel olarak bakınca kale hariç sorunlu bölge yok gibi. Sol beke iyi bir yedek, bir de iyi bir kaleci takımı çiçek gibi yapar. Bir aksilik olmazsa da bulundukları yerlerde ligi bitirip seneye Avrupa Kupalarında boy gösterebilirler.


Kategoriler

201 afrika uluslar kupası 2010 dünya kupası 2014 dünya kupası a milli takım a2 ligi abdul kader keita abdullah avcı adana demirspor adanaspor adnan polat adriano ajax akhisarspor alanyaspor alex de souza alexis sanchez ali sami yen stadı almanya alpaslan dikmen altay amerika birleşik devletleri andre santos andrea pirlo ankaragücü ankaraspor anket antalyaspor arda turan arjantin arsenal arsene wenger as monaco atınç nukan atletico madrid aurelien chedjou avustralya aydın karabulut aykut erçetin aykut kocaman azerbaycan aziz yıldırım ballon d'or bank asya 1. lig barcelona başakşehir batuhan altıntaş batuhan karadeniz bayer leverkusen bayern münih bekir irtegün belçika benfica bertul kocabaş beşiktaş Beşiktaş ve City blogtivi bogdan stancu bolton wanderers boluspor borussia dortmund bosna hersek braga brezilya bucaspor bundesliga burkina faso bursaspor bülent ataman bülent korkmaz bülent uygun bülent ünder caner erkin celal kıbrızlı celtic cem sultan cesc fabregas ceyhun eriş ceyhun gülselam cezayir championship chelsea christoph daum claudio bravo claudio caniggia claudio pizarro claudio taffarel copa america corinthians cristiano ronaldo cska moskova cüneyt çakır çaykur rizespor daniel güiza danimarka david villa deniz kadah denizlispor deportivo la coruna didier drogba didier zokora diego maradona dirk kuijt diyarbakırspor doğaüstü futbol gerçekleri dunga dynamo dresden egemen korkmaz eintracht frankfurt elano elazığspor elvir baliç emiliano insua emmanuel emenike emre can erdoğan arıca eskişehirspor euro 2012 euro 2016 fabio bilica fanzin faryd ali mondragon fatih terim fc sion fc twente felipe melo fenerbahçe fernando muslera ferudun tankut fifa fildişi sahili formalar frank lampard frank rijkaard fransa franz beckebauer futbol sandığı galatasaray gana gaziantepspor gençlerbirliği genoa getafe gheorghe hagi giampaolo pozzo gine gino pozzo glasgow rangers gökhan inler gökhan töre gökhan ünal göztepe granada greuther fürth guillermo ochoa gurbetçi futbolcular guti guus hiddink güncel güney afrika güny kore güvenç kurtar haftanın ardından hakan arıkan hakan çalhanoğlu hakan şükür hakemler hamburg hamit altıntop hannover 96 harry kewell hasan kabze hayrettin demirbaş hertha berlin hırvatistan hikmet karaman hollanda honduras hugo almeida ibb ibrahim üzülmez ibrahima yattara iddaa ilkay gündoğan inceleme incleme ingiltere inter irlanda cumhuriyeti ispanya istanbulspor isveç isviçre italya ivica olic j-league japonya jerry akaminko johan elmander jose mourinho jupp heynckes juventus jürgen klopp kadir has stadı kamerun kardemir karabükspor karlsruhe karşıyaka kasımpaşaspor kasper hjulmand kayserispor keylor navas kıymeti bilinmeyenler kocaelispor kolombiya konyaspor kosta rika kulüpler birliği la liga lazio lefter küçükandonyadis leipzig lens ligue 1 lionel messi liverpool livorno lokomotif moskova lomana lualua los galacticos lucas neill lugano lyon maç öncesi maç yorumu mahmut özgener mainz mali mamadou niang manchester city manchester united manisaspor mario balotelli mario götze marius alexe marsilya martin palermo mateja kezman medhi benatia mehmet ali aydınlar mehmet ekici meksika melih gökçek mersin idman yurdu mert günok mesut bakkal mesut özil metin diyadin metin oktay metin tekin mevlüt erdinç mhk michael owen michael skibbe milan milan baros miroslav klose muhammed demirci muhammet reis mustafa denizli mustafa yücedağ nadir çiftçi napoli necati ateş necip uysal newcastle united nicolas anelka nijerya nostalji notts county nuri şahin nürnberg oğuz çetin oğuz sarvan oğuzhan özyakup olcan adın olympiakos orduspor orhan şam osc lille oscar cordoba ömer toprak panathinaikos paok paraguay pep guardiola pierre webo portekiz porto portsmouth premier league premier lig psg ptt 1.lig radamel falcao rafael benitez rais m'bolhi raymond domenech real madrid real sociedad rıdvan dilmen ricardo quaresma rigobert song river plate robert lewandowski roberto carlos robinson zapata roma romario ronaldinho ronaldo rosenborg sabri sarıoğlu sakıp özberk samet aybaba samir handanovic sampdoria samsunspor schalke 04 selçuk inan selçuk şahin semih şentürk senegal sercan sararer serdal adalı sergen yalçın serie a servet çetin sezer öztürk shakhtar donetsk sırbistan simao sabrosa simon kuper simon zenke sinan bolat sinan engin sivasspor slaven bilic slovakya slovenya spor basını sportivi st etienne stefan scepovic stoke city stsl stuttgart süleyman koç süper final şampiyonlar ligi şenol güneş şili tayfun korkut temur ketsbaia tff thierry henry tim howard tim krul tolgay arslan tolunay kafkas tottenham hotspur toulouse trabzonspor transfer tsg 1899 hoffenheim tsl tugay kerimoğlu tunus türk telekom arena twitter u20 udinese uefa uefa avrupa ligi ufuk ceylan unutulmaz ikililer uruguay ümit karan ümit kayıhan ünal aysal valencia vfl wolfsburg villarreal vincent enyeama volkan şen watford wayne rooney werder bremen wesley sneijder yekta kurtuluş yeni zelanda yeşil burun adaları yıldırım demirören yılmaz vural yunanistan yunanistan süper ligi yusuf şimşek yücel ildiz zenit ziraat türkiye kupası ziya doğan zlatan ibrahimovic zoran simovic zvjezdan misimovic

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails