30 Eylül 2011 Cuma

STSL Maç Tahminleri / 5. Hafta (30 Eylül, 1-2-3 Ekim 2011)



Bursaspor - Gençlerbirliği

Bursaspor lige iyi bir başlangıç yapmasına rağmen son iki hafta kaybederek taraftarını üzdü. Yine de herkes bu takımdan umutlu. İlk üç hafta cezası nedeniyle oynayamayan ve geçen hafta ilk kez forma giyen Sestak'tan çok şey bekleniyor.Kırmızı kart cezası tek maça indirilen ancak erkek kardeşini kaybettiği için ülkesine giden Bangura bu maçta da oynamayacak. Gençlerbirliği'nde Cem Can yok. Harbuzi şüpheli. Curri ise antrenman eksiği nedeniyle görev alamayacak. Fuat Çapa'nın takımı gole dönük oynuyor. Atıyor de yiyor da. Bursaspor'un da savunmadaki sıkıntıları malum. Dolayısıyla konuk takımın gol bulma olasılığını ben yüksek görüyorum. Bursa'nın da rakip kaleden boş dönmeyeceğini göz önüne alarak karşılıklı gol olur bahsi, bana en mantıklı geleni. 

Kardemir Karabükspor - Orduspor

Karabükspor'un evinde neler yapabileceğini artık herkes biliyordur. Bu seneye çok iyi başlamadıkları söylenebilir ancak dört maçlarını da izlediğim için rahatlıkla söyleyebilirim ki her geçen maç daha iyi oynuyorlar. Bu karşılaşmada Deumi ve Sinan

Baltalar Elimizde / Stoke City:2 Beşiktaş:1


Aslında bu maçla ilgili herhangi bir yazı yazmayı planlamıyordum ancak bugün sahada olanları görünce tepkisiz kalmak olmazdı. Kelimenin tam anlamıyla dayak yedi Beşiktaş. Ve bugün kazanan Stoke City görüntüsünün arkasında anti-futbol oldu.

Stoke City'i aslında az çok biliyorduk çoğumuz. Ben, kendi adıma söylemek gerekirse öyle çok derinlemesine incelememiştim oynadıkları oyunu. Zaten incelenecek bir futbol da oynadıkları söylenemez ama yine de çok iddialı değilim Stoke City konusunda. Kafamdaki Stoke City imajı, alabildiğine itici bir teknik direktör ve sahada sert savunma yapıp taç atışlarına bel bağlamış, maç boyun rakip kalede en fazla 3-4 kez ciddi tehlike yaratabilen ve maçları fazla gollü geçmeyen dirençli bir takımdan ibaretti. Bugün bu imaj çok değişmemekle birlikte, olumsuz anlamda ayrıntılandı denebilir.

Şunu net olarak söylemek lazım. Beşiktaş bugün çok uzun süredir oynamadığı kadar güzel bir futbol ortaya koydu. Aksayan şeyler yok muydu? Muhakkak vardı. Bahsedeceğim onlardan da. Ama önce doğrulardan bahsetmek gerek. Carlos Carvalhal çok beğendiğim bir teknik direktör değil. Onun bu takımın başında olmasını kendi açısından bir piyango olarak görüyorum. Ki bugünkü

Stoke City: 2 Beşiktaş: 1 / Perşembe'nin Gelişi...



Beşiktaş, Avrupa Ligi'nde oynadığı ikinci maçta Stoke City deplasmanından eli boş döndü. Maç öncesine baktığımızda geneli itibariyle beklenen bir sonuçtu Beşiktaş'ın kaybetmesi... Stoke City sert takım, kendi sahasında Chelsea ve Man. U.'dan 1, Liverpool'dan 3 puan alabilmiş bir takım vesaire... Ama maç öncesi analizimizde de belirttiğimiz üzere, futbolun teknik yönünde çok zayıflar. Yani topu alıp oyun kuracak, arkadaşlarını yönlendirecek, oyunu şekillendirecek 1 tane bile adam yok İngiltere temsilcisinde.

29 Eylül 2011 Perşembe

Stoke City Vs. Beşiktaş



Beşiktaş UEFA Avrupa Ligi'ndeki ikinci maçına çıkacak bu akşam... Rakip İngiliz Stoke City. Stoke City... Aslına bakılırsa Stoke City, Premier League'in orta sıra takımlarından biri. Geçen sezon FA Cup finali oynama başarısı gösterdikleri için bu kupaya katılma hakkı kazandılar. Hajduk Split ve Thun takımlarını elerek geldiler gruplara. Açıkçası elemelerde öyle çok da iyi bir performansları yoktu...

Stoke City'nin en büyük özelliği fiziki kalitelerini oyunu bozma yönünde çok etkili kullanabilmeleri. Rakip kim olursa olsun farketmiyor. Oyun disiplininden zor kopuyorlar, alan boşaltmıyorlar ve temas kurma konusunda çok istekliler. Güçlerine çok güveniyorlar. Takımda teknik kapasitesi yüksek oyuncu yok denecek kadar az. Bu sebeple yaratıcılık anlamında oldukça zaafiyet çekiyorlar.

28 Eylül 2011 Çarşamba

Anadolu Kulüplerinin Romario'su / Hasan Çelik


90'larda Anadolu kulüplerinde forma giymiş baskın karakterli futbolcular sınıfının en asil üyelerinden biriydi Hasan Çelik. Fizik olarak çok aman aman bir özelliği yoktu. Boyu ortalamanın biraz altındaydı ve kilo almaya müsait yapısı yüzünden onu zaman zaman Sergen Yalçın'ın son zamanlarından hallice bir şekilde görüyorduk sahada. Ancak öyle ya da böyle 170'in üzerinde gol attı Türkiye liglerinde. Oynadığı takımlara liderlik etti ve saha içinde her zaman güvenebileceğiniz bir liman oldu.

Boyu uzun değildi demiştik. Buna rağmen bugünün golcülerini imrendirecek derecede kafa golü atıyordu. Hantal görünürdü ama çabukluğu sayesinde birçok kez savunmadan önce davranarak topu filelere kavuşturmayı kendisine görev edinmişti. Hep estetik

27 Eylül 2011 Salı

Sercan Sararer Geliyor


Almanya'da bu sezon sürpriz bir gurbetçinin yıldızı parlıyor. Bu oyuncunun adı tam olarak Sercan Sararer-Osuna. Aslında geçen sezon da oldukça dikkat çekici bir performansı vardı ancak geride bıraktığımız 9 haftanın özellikle de son 4-5 maçında oldukça dik bir şekilde yukarıya ivmelenmiş bir performansı var. 

Öyle ki, Greuther Fürth takımından hocası Michael Büskens bile onun için şu tanımlamayı yapıyor:

Sıfır Tolerans, Sonsuz Tereddüt


Süper Lig'de sezonun ilk haftasından bu yana dilimize yeni bir kavram dolandı: "Sıfır Tolerans" 

Bu sıfır tolerans denen kavramın içeriğini çoğumuz öğrendik. Hakemler bundan sonra oyunculara kesinlikle tolerans göstermiyor ve kitapta ne yazıyorsa onu uyguluyor. En ufak bir kartlık hareket bile cezasız bırakılmıyor.  Zaten ilk haftalarda çıkan kartların sayısından (özellikle de kırmızı kartlar) hakemlerin gerçekten de katılaştığını anlayabiliyoruz. Ancak durum hakikaten de öyle mi? Bu kural ne kadar daha uygulanabilir? Bu standart her maç tutturulacak mı? Hatta tutturuluyor mu? İstersek daha birçok soru işareti ekleyebiliriz tabii...

Meseleyi hakem isimlerinden bağımsız düşünelim. "Şu maçta Kuddusi Müftüoğlu hakemmiş, şu maçta Fırat Aydınus" diyerek olayı basite indirgemeyelim. Genel bir değerlendirme yapmaya çalışalım. Ben, hangi hakem olursa olsun, bu konuda bir

Adım Adım... / Galatasaray:2 Eskişehirspor:0


Uzun sürenin ardından ilk defa bir Galatasaray maçını bu kadar rahat izledim. Son dakikalara beraberlik ya da yenilgi stresiyle girmeyeli uzun süre olmuş. Bir de golcüler gol atmaya başladığı zaman her şey çok daha güzel olacak, bu çok belli.

Bir kere öncelikle savunma bugün neredeyse hiç olmadığı kadar iyiydi. Ujfalusi sağlam duruyor. Savunmada liderliği eline almış durumda. Ki bu çok önemli. Servet dönünce de Ujfalusi stoperde devam etmeli. Gökhan Zan da bugün hiç olmadığı kadar hatasızdı. Tek bir pozisyonda çok fahiş bir zamanlama hatası yaptı. Ve ardından attığı golle o hatayı telafi etti. Tek bir hatayla

23 Eylül 2011 Cuma

STSL Maç Tahminleri / 4. Hafta (23-24-25-26 Eylül 2011)


İnanılmaz sürprizli bir lig izliyoruz bu sezon. Sürprizler, haliyle maçlara da yansımış durumda. Çok fazla isabetli tahminlerde bulunamıyoruz oynadığımız bahislerde. Yine de bazı şeyler belirginleştikçe ve takımların bu sezon ortaya koyacakları oyun karakterleri kendilerini az çok belli ettikçe daha isabetli tahminler gelecektir. Bugünün maçından başlayalım en iyisi:

Kayserispor - Fenerbahçe

Fenerbahçe geçen hafta sadece kadın ve çocukların izlediği karşılaşmada, sahasında Manisa'yla berabere kalarak bu sezonun çok da kolay geçmeyeceği gerçeğiyle tanıştı. Halen çok fazla eksikleri var. Biri iyileşiyor, başkası sakatlanıyor. Bu hafta, iyileşen Orhan Şam'ın ilk on birde oynama olasılığı yüksek. Buna karşın Emre Belözoğlu, Selçuk Şahin, Gökhan Gönül, Mehmet Topuz, Serdar Kesimal ve Serkan Kırıntılı gibi oyuncular sakat. Orta sahada bir sıkıntı baş göstermiş durumda. Gökay İravul orada fena değildi geçen hafta. Emre'nin gençliğinden bazı izler gösterdi bize. Ancak Sezer Öztürk'ün oynatılacağı söyleniyor. Hatta sakatlıktan çıkan Özer Hurmacı ismi bile geçiyor, ki ben ona fazla ihtimal vermiyorum. Son maçını kazanıp nefes alan

21 Eylül 2011 Çarşamba

Umduğunu Değil Bulduğunu... / Karabükspor:1 Galatasaray:1


Benim için karmakarışık bir maç sonra erdi. Hangi takım kazanırsa kazansın, sevincim buruk olacaktı. Beraberlik sanırım benim açımdan en sorunsuz sonuçlardan biri. Üstelik oynanan oyundan sonra iki tarafın da bu skordan (kısmen) memnun olduğunu tahmin ediyorum. Karabük açısından bakarsak, karşınızdaki Galatasaray. Galatasaray açısından bakarsak da Karabük deplasmanından 10 kişiyle 1 puan çıkarıyorsunuz. Üstelik yenik duruma da düşmüşsünüz. Gayet makul.

Maçtan önce kadrolar açıklandığında, Twitter'da yorumları okudukça şaşırdım. Birçok kimse Karabükspor'un kadrosunu fazla ofansif(!) bulmuştu maçtan önce. Ayrıca Nikolic'in oynuyor oluşuna da şaşırmışlar, sol beke kimi koyacaklarını düşünüyorlardı. Zor olan bir şey yoktu oysaki. Erkan Taşkıran sol bekte oynayabilen bir oyuncuydu ve o bölgede oynadı. Ortada Birol ve Ragued

Sefa Yılmaz Oyuna Başladı


Birkaç ay önce  GSCimbom Fanzin için Sefa Yılmaz'ı tanıtan bir yazı yazmıştım. O dönemde Duisburg'un başarısı için ter döken Sefa, yazıdan kısa bir süre sonra Kayserispor'a transfer olmuştu. Kayserispor'un sıradan gurbetçi transferlerinden biri gibi görünüyordu en başlarda. Shota Arveladze bile ilk on bir planlarında Sefa'yı ön sıralara almamıştı belli ki. Sezon öncesi kampı ve ligin ilk maçı bunu gösteriyordu en azından.

20 Eylül 2011 Salı

STSL Maç Tahminleri / 3. Hafta (20-21-22 Eylül 2011)


Ligin ilk iki haftasındaki vasat altı tahminlerin ardından hafta içi maçlarının uğur getirmesi umuduyla üçüncü hafta için tahminlerimi yazıyorum.

Gaziantepspor - Kayserispor

İlk iki hafta aradığını bulamayan iki takım. Sezona büyük umutlarla başlamışlardı oysa ki. Her sene bu tarz hayal kırıklıkları yaşayan/yaşatan takımlar olur. Bu senenin talihlileri de Gaziantepspor ve Kayserispor herhalde. Tabii Gaziantepspor'un geçen seneye de benzer bir başlangıç yaptığını ve ligi çok iyi bir yerde bitirdiğini hatırlamamız gerekiyor. Kayserispor'da Cangele sakat. Gökhan Ünal'ın durumu maç saatinde belli olacak. Savunmada dengeyi henüz kurabilmiş değiller. Hasan Ali Kaldırım hariç

Herkesin Dilinden Anlayan Adam / Mevlüt Erdinç



Mevlüt Erdinç, bu sezon zor günler geçirdi ancak, açıkça söylemek gerekirse, bu zor günleri benim en azından kendi adıma ummadığım kadar kolay bir şekilde atlattı. Son üç ay içinde takımda dördüncü ya da beşinci forvet alternatifi olarak görüldüğü, saha içinde hiçbir varlık gösteremediği ve hatta sağ kanatta oynatıldığı zamanlar oldu. Ancak hepsi geçti ve şu anda Kevin Gameiro'nun ardından takımın en önemli ikinci forvet oyuncusu konumunda. Tabii bu durumda Guillaume Hoarau'nun sakatlığı da etkili ancak olsun, yine de iyidir.

18 Eylül 2011 Pazar

Her Şey Yerli Yerinde Güzel / Galatasaray:3 Samsunspor:1


Taş yerinde ağırdır diye bir atasözü vardır. Harika bir söz bu. Bugünkü maçı da tamamen açıklayan bir cümle. Galatasaray'da bugün herkes yerli yerindeydi ve geç de olsa sonucu gördük.

Fatih Terim, geçen haftadan farklı olarak Sabri'yi olması gereken yerde, yani sağ bekte oynattı. Ondan doğan boşluk, geçen haftanın sol açığı Eboue'yle doldu. Sol açığa ise geçen hafta oynamayan Albert Riera geldi. Bu düzen, Galatasaray'ın doğru dizilişiydi. Sabri yerinde, Ujfalusi yerinde, Eboue yerinde ve sol açık da gerçek bir sol açık olan Riera... Haliyle sahada gördüğümüz şey futbola daha çok benzedi. Daha eli yüzü düzgün bir oyun oynandı. 

Samsunspor'un hücumu hiç düşünememesi, bugünkü manzara açısından önemli bir belirleyici faktör oldu. Orta sahada Mustafa Sarp ve Michael Fink gibi top kullanmada sorunlu iki oyuncu olunca, bu da normal oluyor. Herkes Selim Teber'e baktı haliyle. O

16 Eylül 2011 Cuma

Gaziantepspor:1 Fenerbahçe:3 / Acılara Tutunmak!



Kağıt üstünde ligin en iyi kadrolarından birine sahip olan Gaziantepsor, yaralı Fenerbahçe'yi ağırladı. Maç öncesi tahminlerimiz Fenerbahçe için 1 puanın da iyi sayılabileceği yönündeydi. Bunun da çok fazla nedeni vardı. Orduspor ile oynanan maçta ışık vermeyen Fenerbahçe, alternatifi olmayan 3 oyuncudan 2'sinin(Gökhan ve Emre) eksik olduğu Fenerbahçe, savunmada direkt oynayabilecek ve derinlik yaratabilecek 2 oyuncudan(Serdar ve Orhan) mahrum Fenerbahçe, şike soruşturması nedeniyle üzerlerinde sürekli bir baskı hisseden ve hissetmeye devam edecek olan bir Fenerbahçe olacaktı sahada.

STSL Maç Tahminleri / 2. Hafta (16-17-18-19 Eylül 2011)



Kayserispor - Antalyaspor

En baştan söylemek gerekirse, haftanın en zor maçı diyebiliriz. Sonucu direkt olarak kestirmek çok güç. Kayserispor belli ki geçen sezonun ikinci yarısındaki düşüşe devam ediyor. Antalyaspor daha oturmuş bir durumda ancak geçen haftaki galibiyete rağmen oynadıkları futbol da kimseyi tatmin etmiş değil. Üç sonuca da açık bir mücadele. Kayserispor, tekrar çıkışa geçmek için kendi seyircisi önünde oynayacağı bu maçı bir fırsat olarak görüp yeterli motivasyonu sağlayabilir. Tabii yine başarısız olma ihtimalleri de yüksek. Bence sonucu öncelikli olarak sarı kırmızıların performansı belirleyecek. Ben, iki tarafın da gol bulacağını tahmin ediyorum.

Gaziantepspor - Fenerbahçe

Fenerbahçe, eksik kadrosuyla bugün de Gaziantep'te. Serdar, Gökhan, Emre, Orhan ve Özer Antep'e götürülmediler. Savunmanın özellikle sağ kanadı büyük sıkıntı yaşayacak gibi bir görüntü var. Bekir'le Mehmet Topuz büyük ihtimalle önlü arkalı

14 Eylül 2011 Çarşamba

Fırtına Şampiyonlar Ligi'nde Esti / Inter:0 Trabzonspor:1


Denizin uşakları bugün tarih yazdı. Uzun süredir Türk futbolu adına tarih yazılmıyordu. Bugün Trabzon sayesinde bu şanssızlık da kırılmış oldu. Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı ilk maçı kazandı Trabzonspor. Bu az iş değil. 

Düşünün, ilk maçınıza çıkıyorsunuz. Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın ve Bursaspor'un ilk maçlarını anımsayın. Bir de bugün Trabzonspor'un oynadığı futbola bakın. Normal olan diğerleri aslında. Ayıplanacak hiçbir yanları yok. Ekstra olanı bugün yaşadık. Harika bir galibiyet alındı. 

Nasıl oynadı Trabzonspor? Öncelikle şunu söylemek lazım. İstediler ve inandılar. Kesinlikle şuursuzca savunma yapmadılar. Tabii ki heyecanlandıkları ve bocaladıkları yerler oldu ancak hep sakin kalmaya çalıştılar. Genelde de başardılar bunu. Özellikle orta

İlkay Gündoğan Neden Bir Nuri Şahin Değil?



Bu toprakların en önemli özelliklerinden biridir herhalde her geleni kendisinden bir öncekiyle kıyaslamak. Kimse kolay kolay ayrı bir birey olarak değerlendirilmediği için ilginç bir nesil yetişmiş gitmektedir. Ve aslında herkes kendi şahsına özeldir ve işte tam da bu yüzden göz önünde bir konuma gelmiş olanlar, kendinden bir öncekini aratır. Başarısız olsa da aratır, başarılı olsa da aratır... 


Türkiye'deki kadar abartılı olmasa da, aynı sorun dünyanın başka yerlerinde de mevcut. İlkay Gündoğan, böyle bir beklentiyi omuzlarına yükleyerek transfer oldu Borussia Dortmund'a. Belki onun durumu Mesut Özil'in Werder Bremen'de açtığı boşluğu dolduracağı açık açık söylenen Mehmet Ekici kadar aleni değildi ancak herkes İlkay'ın yeni Nuri Şahin olma ihtimaline

14 Eylül 2011 Şampiyonlar Ligi İddaa Tahminleri



Uzun bir aradan sonra tekrar iddaa tahminlerini paylaşıyoruz. Uzun yaz tatili, futboldan soğutan kararlar bizi biraz olsun iddaa'nın da dışına atmıştı. Fakat artık lig ve Avrupa Kupası heyecanı başladığı için biz de fırsat buldukça tahminlerimizi yazacağız. Ligin ilk haftasıyla başlamıştık zaten buna...

572 Ajax – Lyon: İki takım da kendi liglerinde 5 maça çıktılar ve yenilgi yüzü görmediler. Ajax'ın 5 lig maçında attığı gol sayısı 18. Gol yemeden bitirdiği maç da yok. Sulejmani çok formda. İzlandalı genç oyuncu Sigthorsson da bu senenin sürprizi.

13 Eylül 2011 Salı

2011-2012 Spor Toto Süper Lig Takım Analizleri - Trabzonspor


Trabzonspor bu sezon istikrar savaşı verecek takımlar arasında. Çok kolay bir durumda değiller. Takımın iskeletini büyük ölçüde kaybettiler ve yeni bir yapılanma içine girmek zorunda kaldılar. Doğru tercihleri de oldu yanlışları da... Sezon sonunda terazide doğruların bulunduğu kefenin mi yoksa yanlışların bulunduğu kefenin mi ağır basacağını göreceğiz ancak o kadar beklemeden bazı tahminlerde bulunmaya çalışalım.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Fenerbahçe:1 Orduspor:0 / Ne Kadar Ekmek O Kadar Köfte



Fenerbahçe'den bahsederken uzun bir süre sadece futbol konuşamayacağız sanırım. Bu yazıda futbol dışında kalan unsurları minimize etmek derdindeyim. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. Oyuncuların, taraftarların, bizlerin; davayı sahiplenmeleri, Fenerbahçe'nin yanında durma çabaları, destekleri takdire şayan. Henüz kesinleşmemiş iddialar yüzünden, bağlı oldukları kulübün asılmasına tepki gösteriyor taraftar ve bu ülkede, bu tutum, bugün yıldönümünü yaşadığımız 80 darbesinden sonra pek de alışık olunmayan bir tutum...

Buralara eyvallah da Aziz Yıldırım meselesi biraz karışık. Aziz Yıldırım'ın suçlu olup olmadığına kanaat getirmek kişilerin hakkıdır. Kimi der ki arkadaş neyle suçlanıyor bu adam, hani kanıt nerede; bir diğeri de der ki kanıt olmasa adamı tutuklarlar mı, tapeler ortada işte adam suçlu. Ben iki tarafta da değilim. Bekliyorum. Bu süreçte de sahip çıkmam gerekenin Aziz Yıldırım değil, Fenerbahçe olduğunu düşünüyorum. Ama anlıyorum ki; hem taraftar hem de takım bazında bu ikisi aynı kefeye konmuş. Yapacak bir şey yok. Tekrar söylüyorum kişisel olarak, ufak örgütler olara Aziz Yıldırım'ın yanında olmak pekala anlaşılabilir ama kulübü tamamen oraya çekmek, ileride baş ağrıtabilir. Her neyse, ona da katlanırız.

11 Eylül 2011 Pazar

Acılar Dünyasına Tekrar Merhaba / İBB:2 Galatasaray:0


İyi bir hazırlık döneminin ardından yapılabilecek en kötü sezon başlangıçlarından biri yapıldı. Takımın en büyük sorununu en baştan söylemek lazım aslında. Galatasaray henüz konsantrasyon problemini atlatamamış. Bir an geçen seneki hislere kapıldım maçı izlerken. Ama mücadele daha fazla tabii, o konuda kimsenin hakkını yemeyelim.

Galatasaray'a hücumcu bir sol bek lazımdı. Hakan Balta ve Çağlar genelde çakılı kalan oyuncular. Çağlar zaten 20 metre depar atsa baldırı çeken bir oyuncu oldu çıktı. Bugün de ikinci yarıda bir hücuma çıktı ve dönüşünde sekmeye başladı. Buraya keşke bir

Nerede Kalmıştık / Karabükspor:2 Sivasspor:1


Kardemir Karabükspor, bugün Sivasspor'a karşı sezonun ilk maçını oynadı ve kendi sahasındaki başarılı çizgisini bu sezon da devam ettireceğini aldığı 2-1'lik galibiyetle gösterdi. 

Karabükspor, eski görüntüsünü büyük ölçüde muhafaza ediyor. Sistem çok değişmemiş ama yüzler değişti tabii. Özellikle ilk 25 dakikadaki tempo takdire değer. Sivasspor nefes bile alamadı bu sürede. Skor 1-0'ken Cernat penaltıyı kaçırmasa ve 2-0 yakalansa maç farka da gidecek belli ki. Ancak hem penaltının kaçması, hem de Sivas'ın saçma sapan bir faulden doğmuş frikik

2011 - 2012 Spor Toto Süper Lig Takım Analizleri - Beşiktaş


Şike soruşturmasının yıprattığı bir takım da Beşiktaş oldu. Teknik direktör Tayfur Havutçu'nun ceza evinde bulunması nedeniyle göreve Carlos Carvalhal'ı getiren Beşiktaş'ta işler "şimdilik" istendiği gibi gitmiyor.

Siyah beyazlılar, sezona bol transferle başlarken, zaman zaman futbol kamuoyunu şaşırtan gelişmelere de sahne oldu. Şike soruşturmasında yıpranan kulüp, transferde takıma dahil edilen beklenmedik isimler ve Carlos Carvalhal tarafından yapılan ilginç tercihler nedeniyle aslında halen daha tam olarak kestirilemeyen bir konumda. Bu bilinmezlik içinde Avrupa'da yola devam ediliyor oluşunu da güzel bir gelişme olarak bir köşeye not etmek gerek tabii ki.

Beşiktaş'ın transfer dönemini kısaca özetlemeye giden oyunculardan başlayalım. Takımdan ayrılan isimler kaleci Hakan Arıkan,

10 Eylül 2011 Cumartesi

2011 - 2012 Spor Toto Süper Lig Takım Analizleri - Sivasspor


Şike soruşturmasıyla yıpranan ve tekrar havayı yakalamaya çalışan Sivasspor'u incelemeye çalışacağız. Başkan Mecnun Otyakmaz ve eski kalecileri Korcan Çelikay, bu soruşturma kapsamında halen daha ceza evinde. Sivasspor, Bülent Uygun'un döneminde bir ara şampiyonluk kovalamış, ardından yapılan yanlış planlamalarla çöküşe geçmiş ve Rıza Çalımbay'la birlikte tekrar ayağa kalkma gayretinde bir kulüp. Onlar da Bursaspor'un hatalarına düştüler. Hatta daha ağır hatalar yaptılar ve küme düşme tehlikesini de enselerinde hissettiler. 

Sivasspor'un transferde neler yaşadığına kısaca göz atalım. Takımdan, kaleci Sead Ramovic, Alişan Şeker, Akın Vardar ve kiralık olarak gelen Akın Vardar ayrılmış, Korcan Çelikay'ın sözleşmesi ise şikeye karıştığı için feshedilmiş durumda. Savunmadan

9 Eylül 2011 Cuma

STSL Maç Tahminleri / 1. Hafta (10-11-12 Eylül 2011)


Eskişehirspor - Beşiktaş

Peşinen söyleyeyim, zevkli bir karşılaşma olacağını düşünüyorum. Beşiktaş, kadrosu ve iddiası gereği kazanmak isteyecek. Eskişehirspor ise Skibbe'nin oyun anlayışı doğrultusunda gole dönük bir oyun oynayacak. İki taraf da açık bir oyun tarzı tercih edeceği için keyifli bir mücadele izleyeceğiz. Beşiktaş'ta Ersan, Bebe, Burak Kaplan ve Atınç sakat, Ekrem de cezalı oldukları için oynayamayacaklar. Rüştü'nün de hafif bir sakatlığı varmış. Onun yerine sahada Cenk'i görebiliriz. Ki çok da fark etmeyecektir. Cenk iyi bir kaleci. Mustafa Pektemek'in de sakatlığı var ancak onun oynayabilecek durumda olduğu söyleniyor. Ancak Guti, Holosko ve Hilbert'in kadroya alınmamaları ilginç. Özellikle Guti ve Holosko'nun olmaması beni şaşırttı. Edu ve Julio Alves'in kadroda olduklarını da ekleyelim. Eskişehirspor'da ise Volkan Yaman 4 hafta boyunca oynamayacak. Dede'yi göreceğiz sahada. Bol gollü bir maç izleriz. Bu maça bahis oynayanlar 2,5 gol üstünü ya da karşılıklı gol seçeneğini işaretleyebilir.

Samsunspor - Gençlerbirligi

Bu maçı merakla bekliyorum. Bir tarafta Türkiye'deki tarzın çok ötesinde bir futbol anlayışına

2011 - 2012 Spor Toto Süper Lig Takım Analizleri - Galatasaray


Galatasaray, bu transfer döneminde değişimi derinden hissetti. Zaten geçen sezonun ikinci yarısında netleşen tablo, kadronun büyük ölçüde değişmesi ve yeni, sağlam bir iskelet kurulması mesajını net bir şekilde veriyordu. Dört dörtlük bir değişim oldu diyemeyiz ancak yine de eldeki imkanlar ölçüsünde güzel işler yapıldı. Aslında böyle köklü bir değişime rağmen halen daha aklımızın bir köşesini kemiren sorunların varlığı, Adnan Polat yönetiminin nasıl bir enkaz bıraktığının göstergesidir.

Gerçek Futbol Başlıyor


Spor Toto Süper Lig, yarın başlıyor. Ancak gerçek futboldan kastım o değil. Gerçek futbol, Bank Asya 1. Lig olarak bugün başlıyor. Yaşananlar yüzünden çoğumuzun Süper Lig'e olan hevesi biraz tırpanlandı. Futbola sevdalanmışken, aslında futbol denen şeyin bu işin gerçeğinde ne kadar az yer tuttuğunu ve bizim de aslında ne kadar az şeyden bahsettiğimizi fark etmek pek de hoş değil. Ortada dönenlerin belki de en fazla %10'u futbol ve biz bu %10'luk parçayı %80-90'mış gibi algılayıp konuşuyoruz. Ya da aslında bir şeyleri az çok tahmin ediyoruz da kendimizi kandırıyoruz diyeyim, daha doğru olur. 

8 Eylül 2011 Perşembe

2011 - 2012 Spor Toto Süper Lig Takım Analizleri - Antalyaspor


Az malzemeyle bol iş yapan bir takımla karşı karşıyayız. Antalyaspor, herhalde ligdeki nadir sistem takımlarından birisidir. Yıllardır Mehmet Özdilek'le çalışıyorlar. Müthiş bir istikrar yakaladılar. Transfere neredeyse hiç para harcamıyorlar ve buna rağmen iyi oyuncular alıp ligde başarı yakalıyorlar. Bu sene de önceki senelere benzer bir politika izlediler ancak bir adım ileri atma ihtimalleri yüksek. Zira kadro önceki yıllara göre daha iyi, daha alternatifli. Bir de paraları olsa kim bilir nelerle karşılaşacağız.

İlk olarak Antalyaspor'dan bu sezon ayrılan oyunculara bir göz atalım.

2011 – 2012 Spor Toto Süper Lig Takım Analizleri – Bursaspor


Transferin bitmesinin ardından yapmaya karar verdiğimiz ancak türlü sebeplerden dolayı bir türlü el atamadığımız sezon öncesi takım incelemelerine Gelipartt'ın Fenerbahçe yazısıyla başlamıştık. Şimdi de Bursaspor'la devam ediyoruz. Sanırım günde 2-3 inceleme yaparak çok fazla geciktirmeden bitirebiliriz tüm takımları.

Bursaspor, ligin beşinci şampiyonu olarak olması gereken yerden uzakta. Bunu en başta net olarak söylememiz gerekiyor. Ben o mucizevi şampiyonluğun ardından Bursaspor'u çok farklı bir yerde hayal ediyordum. Ancak ne yazık ki planlamayı doğru yapamadılar. O konuya ait ayrıntılara Sercan Yıldırım'ın Galatasaray'a transferini anlatan yazıda değinmiştim. Linkten okuyabilirsiniz.

Yeşil beyazlıların transfer dönemini özetleyecek olursak, sonradan açılan bir yarış atı benzetmesini yapabiliriz. Önemli oyuncular kaybettiler. Volkan Şen, Sercan Yıldırım, Kenny Miller, Ivan Ergic, Ali Tandoğan, Hüseyin Çimşir, Dimitar Ivankov, Bekir Ozan Has, Mustafa Keçeli ve Eren Albayrak, Bursaspor'dan ayrılan oyuncuların listesi. Ayrıca geçen sezonun ikinci yarısında kiralık olarak yeşil beyazlı formayı giyen Jozy Altidore'un AZ Alkmaar'a gittiğini ve aslen Bursaspor'un futbolcusu olup yine geçen sene kiralık olarak Antalyaspor'da oynayan Yenal Tuncer'in de Samsunspor'a transfer olduğunu atlamayalım. Tabii bir de gelip iki maç oynadıktan sonra gönderilen İbrahim Kaş var...

Giden oyunculara bakılınca, takımın bir nevi deri değiştirdiğini ve yeniden yapılandığını anlayabiliyoruz. Bunun, gerekli bir değişim olduğunu ekleyelim. Tabii doğan boşlukları doldurabildiğiniz sürece...

Peki Bursaspor boşlukları doldurmak için neler yaptı? Öncelikle İngiliz kaleci Scott Carson transfer edildi. Savunmaya Mickael Chretien Basser, Deniz Aslan, Tunay Acar (Adana Demirspor'a kiralandı) ve Cemal Kaldırım, orta sahaya Alfred N'diaye, Adem Koçak, Barış Örücü ve Musa Çağıran, hücum hattına da Teteh Bangura, Prince Tagoe, Bedrican Özdoğan (Adana Demirspor'a kiralandı) ve Stanislav Sestak transfer edildi. Bir de yukarıda adı geçen İbrahim Kaş var ama onu gönderdikleri için kendisinden bahsetmeye gerek yok. Transferlere göz attığımızda, oyuncu kalitesi olarak hücuma ağırlık verildiğini söyleyebiliriz.

Yeni transferleri ve eldeki kadroyu mevki mevki incelemeye başlayalım. Kaleden başlayalım. Birinci alternatif Scott Carson. Carson, henüz 25 yaşında ve bir ara İngiltere'nin en çok gelecek vaat eden kalecilerinden biri olarak gösteriliyordu. Milli takıma da seçilmişti ancak o meşhur Hırvatistan maçı ve kulüp takımlarında zaman zaman sergilediği istikrarsız performanslar nedeniyle kariyerinde bir düşüş yaşadı. Ben böyle transferleri severim ancak garantici bakmak gerekirse, Bursaspor için daha uygun bir kaleci bulunabilirdi. Özellikle Polonya ve Hırvatistan gibi kaleci cenneti ülkelerde çok daha ucuza, daha istikrarlı kaleciler bulabilirdi Bursa. Carson gibi kaleciler takımı vezir de eder rezil de... İkinci kaleci Yavuz Özkan. İyi bir yedek kaleci. Geçen sezonlarda zaman zaman kalede gördük. İş düşünce çok sırıtmıyor. Üçüncü kaleci de genç Harun Tekin. Ona pek iş düşeceğini sanmıyorum ancak düşerse de görevini yapacaktır. Yetenekli bir kaleci olduğu söyleniyor. Kaleye baktığımızda lig için oldukça yeterli bir rotasyona sahip olduklarını söyleyebiliriz.

Eldeki stoperlere bakınca Ömer Erdoğan, İbrahim Öztürk, Serdar Aziz, Ramazan Sal ve Milan Stepanov'u görüyoruz. Ömer artık yaşlandı. Sezon öncesi UEFA maçlarında İbrahim de ortada pek yoktu. Genelde Serdar Aziz-Stepanov ikilisini izledik. İbrahim zaman zaman takıma girer. Üçlü arasında rotasyon olur. İhtiyaç halinde de Ömer ve Ramazan Sal oynar. Çok sıkıntı yaşanmaz. Sağ bek konusunda bir sıkıntı vardı. Geçen sezon Ali Tandoğan olmayınca sol ayaklı (ve hatta sol açık orijinli) Mustafa Keçeli sağ bek oynuyordu ve iyi de oynuyordu. Hatta bu konuda linkteki yazıyı yazmıştım. Bu sezon ikisi de gitti ve Bursaspor burayı baştan donattı. Nancy'den alınan Chretien Basser ilk alternatif olacaktır. Yedek olarak da Deniz Aslan'ı görüyoruz. Zaman zaman Serdar Aziz'i de burada görebiliriz. Deniz Aslan orayı ne derece yedekleyebilir, şüpheliyim. Daha ciddi bir alternatif denenebilirdi ancak Serdar Aziz'in varlığı durumu kurtarıyor. Yine de uzun süreli bir sakatlıkta Chretien oynamadığı takdirde sorun yaşanabilir. Sol bekte ise Vederson ve Cemal Kaldırım var. Sağ bekteki durum burada da geçerli. Vederson iyi ama yedeği ne kadar yeterli? Cemal Kaldırım, Kayserispor'da oynayan abisi Hasan Ali'ye çekmişse iyi bir futbolcu olacak ama henüz et mi yoksa balık mı bilmiyoruz. Kısacası sol bek de soru işareti.

Ertuğrul Sağlam'ın, sahaya iki defansif orta saha ya da bir defansif, bir de box-to-box orta sahayla çıkacağını tahmin ediyorum. Bu bölge için eldeki oyuncular Alfred N'Diaye, Gustav Svensson, Giani Krita, Adem Koçak, Musa Çağıran, Barış Örücü ve zaman zaman Federico Insua. N'Diaye ve Adem direkt oynar. Svensson yabancı kontenjanına takılır ama iyi bir yedek olacaktır. Krita'nın takımda neden kaldığını ve hatta Krita takımda kalırken Ergic'in ne mantıkla gönderildiğini anlayabilmiş değilim. Gerçi Ertuğrul Sağlam'ın Ergic hakkındaki "iyi insan ama hedefleri yok" açıklaması her şeyi açıklıyor. Tabii Ergic hakkında bir şey açıklamıyor. Ertuğrul Sağlam hakkında bir şeyler açıklıyor :) Bu bölgede Barış Örücü çok fazla oynayamaz. Kupa maçlarında falan görebiliriz belki. Ancak Musa süre alabilir. Zira Musa Galatasaray'a transfer olmadan önce Ertuğrul Sağlam tarafından ciddi olarak takip ediliyordu. Onun sevdiği tip bir oyuncu.

İkilinin önünde üç oyuncu göreceğimizi düşünüyorum. Yani 4-2-3-1 sistemi ile oynarlar. Üçlü de muhtemelen sağda Turgay Bahadır, ortada Pablo Batalla ve solda da Ozan İpek tertibinden oluşur. Sağ tarafta Turgay'la birlikte İsmail Haktan Odabaşı, Ahmet Arı ve gerekirse Stanislav Sestak, solda ise Ozan'ın haricinde Mehmet Sak ve yine gerekirse Stanislav Sestak isimlerini görebiliriz. Ortada ise Batalla'nın yedeği Insua olacaktır.

Tek forvet olaraksa Teteh Bangura ve Prince Tagoe ilk dikkati çeken isimler. Ve yine duruma göre Sestak'la Turgay Bahadır, ileri uçta kullanılabilir. İlk alternatif Bangura olur diye düşünüyorum.

Tüm bunlardan sonra, aşağıdaki gibi bir diziliş, benim için Bursaspor'un ideal dizilişidir.

Göründüğü üzere takım değişime gitmiş durumda ancak bu değişim, olması gerektiği gibi mi gerçekleşti, onu zaman gösterecek. Ben, orta saha göbeğinin zayıf kaldığını düşünüyorum. Adem Koçak'ın orada ne derece verimli olabileceğini kestirmek güç. Ayrıca bekler ve kanatlarda da sorun yaşanabilir. Ozan'ın eksikliğinde Sestak sol kanat oynamayacaksa Mehmet Sak'a ne kadar güvenilebileceğinden emin değilim. Ancak şu da bir gerçek ki, Mehmet Sak, Ahmet Arı ve İsmail Haktan gibi oyuncular, artık bir adım ileri gitmesi gereken oyuncular. Bu sezon onlar için bir fırsat olabilir. Ellerine geçen fırsatları nasıl değerlendireceklerini hep beraber göreceğiz.

Bana göre bu kadronun yıldızı Bangura olur ve Bursaspor eğer hücumda etkinlik yaratabilirse (ki savunmada çok kötü olacaklarını sanmıyorum) şampiyonluk için play-off grubuna kendisini atabilecek güce sahip bir takımdır.

2011 – 2012 Spor Toto Süper Lig Takım Analizleri – Fenerbahçe



Spor Toto Süper Lig 1 aylık birertelemeden sonra nihayet yarın başlıyor. Bu 1 aylık ertelemenin,federasyonca açıklanan sebebi havaların çok sıcak olmasıydı.Gördük ki başka karar almayarak, bu bahanelerini haklı çıkartmayıbaşardılar.

Geçen senenin tescil edilen şampiyonuama Şampiyonlar Ligi'ne gönderilmeyen takımı ve ama Spor TotoSüper Lig'den düşürülmeyen takımı Fenerbahçe ile başlayalımdedik. Tüm takımların analizini yapabilir miyiz bilmiyorum amaiddiası olan ve olabilecek tüm takımları yazmaya çalışacağız.

Fenerbahçe'nin durumu oldukça zor.Takımın ne olacağı belli değil, kulüp başkanı ve iki üstdüzey yöneticisi “tutuklu olarak yargılanmakta”, maddianlamda büyük bir sıkıntının eşiğinde olduğu söyleniyorvesaire...

Bu belirsizlikler ve sıkıntılarbirçok oyuncunun takımdan ayrılmasına neden oldu. 9 milyoneuro'ya gelen Emenike 10 milyon euro'ya Spartak Moskova'ya gitti.Güiza Getafe'ye, Andre Santos Arsenal'e, Lugano PSG'ye ve son olarakda Niang Katar takımlarından Al Sadd'a transfer oldular.

Transfer döneminin kapanmasına yakınzamanlarda gerçekleşti bu transferler ve Fenerbahçe gidenlerinboşluğunu doldurmak için fazlaca hızlı davranmak zorunda kaldı.Hata yapmış olabilirler ama bu hatalardan dolayı teknik direktörve yöneticilere fatura kesmeye çalışmak dahabüyük hata olur.

Solbeke Juventus'tan Reto Ziegler kiralandı. Reto Ziegler'in defansifyönü Andre Santos'tan iyi diyebiliriz. Yaratıcılık ve teknikanlamlarında ise Brezilyalının gerisinde. Fakat topsuz olarak çokfazla hücuma destek veren ve şut atmayı seven bir yapısı var.Wederson'un bir kademe üstü diyebiliriz aslında. Bu sıkışıklıktayapılabilecek iyi transferlerden biri.

ForveteHenri Bienvenu geldi. 23 yaşında ve süratli bir oyuncu. Ama nekatar takıma onun hakkında ahkam kesmek saçma olur. Adamı sadecegeçen seneki Fenerbahçe maçlarında izlemiştim. İlhan Eker,Bilica ve Bekir gibi adamların arasında kopup duruyordu. Elbetteölçü olamaz. Forvetin kanatlarında da yer alabilir bilgisigeliyor.

Defansınortasına da Yobo, bu sefer satın alma opsiyonuyla birlikte tekrarkiralandı. Lugano büyük kayıp Fenerbahçe için ama Yobo daolmasaydı canımız sıkılabilirdi. TFF düşürmese bilekendiliğimizden düşebilirdik belki de. Abartmıyorum. Bilica veBekir ikilisiyle oynanacak onlarca maçı düşünün! Neyse ki birazdüzeldi oralar.

Busene takımın oyun yapısında da bir değişiklik olacak gibiduruyor. Aykut Kocaman'ın geçen senenin başında denemeyeçalıştığı fakat Alex performansına takıldığı 4-3-3sistemi, bu sene Alexli bir şekle bürünerek sahada göründühazırlık maçları boyunca. Bu sistemin bir takıma getirdiğiavantajların çok fazla olduğunu biliyoruz. En azından hatlarınbirbirleri arasındaki mesafeyi minimize ettiği açık. Ama 4-3-3oynayan takımın içeride, dışarıda her maçta topa hükmetmesigerekir. Fenerbahçe kalitesi ve ismi itibariyle birçok maçta bunuyapabilir şüphesiz. Bu yüzden başarılı olma konusunda ümitsizdeğilim. Fakat bu sistemin bir sıkıntısı da hatların arasındakimesafeyi azaltmak adına defansın fazlaca öne çıkması sonucundakontra-ataklara yakalanması olabilir. Hızlı stoperlere ihtiyaçvar. Yobo ortalama hızı olan bir oyuncu sayılır belki ama SerdarKesimal bu konuda ışık veriyor diyebilirim.



Takımınkalesi Volkan Demirel'e emanet. Mert Günok ve Serkan Kırıntılıyedekleri. Kalede sorun olmadığını düşünüyorum Mert Günokkeşke daha fazla oynayabilse hatta ama Volkan Demirel de kariyerininen olgun dönemini yaşıyor şu sıralar. Benim izlerken zevkaldığım bir kaleci haline geldi ki böyle bir şeyi hiçbeklemiyordum.

Geridörtlü de çok net Fenerbahçe'de. Gökhan Gönül – Serdar –Yobo – Ziegler dörtlüsü ile oluşturulacak savunma hattı.Yedekleri de mevcut: Orhan Şam – Bekir – Bilica – Caner...Sadece Spor Toto Süper Lig'de oynayacak bir takım için yeterli ama5 senedir savunmayı Lugano üzerinden oluşturan bir takım içinilk haftalar zor geçebilir.

Ortasahanın üçlüsü: Mehmet Topuz – Cristian – Emre şeklindeolacak. Sağ iç ve sol iç oyuncularının devşirme değil dedirekt o bölgenin oyuncuları olması çok büyük avantaj. Alandaraltma, top yapma, pres yapma, şut çekme gibi birçok özellikleriaynı anda barındırıyor bu üç işim. Ne kadarını sahayakoyabilecekler göreceğiz ama gerçekten heyecanlandırıyorözellikle bu sistemde bu üçlü. Burayı yedekleyecek isimler deÖzer – Selçuk Şahin – Sezer gibi duruyor. Hazırlıkmaçlarında Orhan Şam'ı sağ bek olarak oynatan Aykut Kocaman,Gökhan'ı sağ içte de denedi. Yedek diye yazdığımız içoyuncularının savunma zaafiyetleri düşünüldüğünde olası birsakatlık ya da ceza durumunda, bu alternatif özellikle zor maçlariçin oldukça mantıklı görünüyor.

Hücumhattında ise yıllardır süregelen bir forvet arkası ve önde uçsantraforlu sistem yerini 3 tane yer değiştirerek oynayanoyuncuların oluşturduğu bir yapıya bırakıyor. Alex'i bu sezonMessi gibi izleyeceğiz. En ileride sırtı dönük top alan,dağıtan, fırsatını bulunca dikine top süren, arkadaşlarınapozisyon hazırlayan bir anlayışta olacak. Kanatlarda daoynayabilecek oyuncular çok fazla. Yukarıda yazdık zaten ama Özerve Sezer de hatta Mehmet Topuz da yetenekleri itibariyle ileriüçlünün kanatlarında hiç sırıtmadan oynayabilirler.Fenerbahçe bu sistemle çok alternatifli bir oyun yapısına büründüşüphesiz ve bu sevindirici. Ayrıca bu yapının tutmaması halindecepte hazır bulunan 4-4-1-1'e dönülebilir ve uyum sorunu dayaşanmaz.

Kısacasıkadro iyi, sistem güzel, hazırlık maçları da iyi geçti amatakımın üzerindeki belirsizlik, diğer takımların Fenerbahçe'yekarşı tutumu, konsantasyon kaybı, isteksizlik gibi sebeplerFenerbahçe'nin çok da başarılı olmasını engelleyecek gibiduruyor. Taraftarın da bu sezon için böyle bir beklentisi yok gibiduruyor zaten...


Transferin Heimatlosları

Avrupa'da transfer dönemi sona erdi ve her dönem olduğu gibi yine bazı oyuncular takım bulamadı. Yeni sözleşmeye imza atamayan oyuncular listesinde oldukça ilginç isimler var. Bu şaşırtıcı listenin belli başlı parçalarına kısaca göz atalım. Tabii ki Avrupa'nın önemli isimlerinden bahsederken, ligimize de uğramakta fayda var.

Önceliği kaleye verelim. Bu sezona takımsız giren en önemli kaleci, hiç şüphesiz ki Timo Hildebrand. Hildebrand, aslında bir kaleci için en verimli yaşlarında. Henüz 32 yaşında ve geçen sezon 40 yaşında harikalar yaratan Van der Sar'ı düşününce onun kadar olmasa bile bir beş sene daha oynayabilirdi diyor insan. Sanırım onun en büyük şanssızlığı, yıldızının parladığı Stuttgart'ı bırakıp Valencia'ya gitmesi ve İspanya'da gösterdiği başarısız performans oldu. Gerçi Valencia'dan sonra bir ara tekrar Bundesliga'ya dönerek şansını Hoffenheim'da denedi ama geçen sezon transfer olduğu Portekiz kulübü Sporting'de sadece bir kupa maçında forma giymesi onun bu sene açıkta kalmasına neden oldu diyebiliriz. Yine de transfer döneminde gayretliydi. Manchester City ile deneme antrenmalarına çıkmış, Sampdoria'yla ciddi transfer görüşmeleri yapmıştı. Ne var ki olmadı. Bir diğer kaleci ise ülkemizden. Geçen sezon Bank Asya 1. Lig'deki başarılı performans sayesinde Süper Lig'e çıkan Mersin İdman Yurdu'nun tecrübeli kalecisi Kerem İnan da takım bulamayanlardan. Galatasaray alt yapısından çıkan Kerem aslında kötü kaleci değil. Taraftar da seviyordu onu. Ancak bir üst lige çıkan takımlarda kadroyu sil baştan değiştirmek modadır işte. Üzerine Hakan Arıkan ve İbrahim Sehiç gelince o da haliyle takımsız kaldı.

Savunma oyuncuları kabarık bir listeden oluşuyor. O yüzden kısa kısa geçelim. Listedeki en önemli oyuncu, hiç şüphesiz ki yıllardır Inter'de oynayan Marco Materazzi. Materazzi'nin 38 yaşında olduğuna bakmayın. Bu sene ortalama bir takımda oynasaydı, iyi kötü 20 maç çıkarırdı. 2005 yılından bu yana Sevilla forması giyen ve geçen seneye kadar sürekli olarak oynayan Ivica Dragutinovic de bu sene takımsız kalan oyuncular arasında. Yaş da olmuş 35. Ülkesi Sırbistan'a dönmeyi de tercih etmemiş. Sezonun bir başka şanssızı da Barcelona alt yapısından yetişip üç sezondur Ajax kadrosunda bulunan ancak son iki sezonu çok az maç yaparak geçirmiş Oleguer Presas. Oleguer zaten öyle çok üst düzey bir savunma oyuncusu değildi ama Barça ve Ajax haricinde bir yerde de oynamadı. Yaşı henüz 31. Hollanda ve İspanya'da vasat altı takımlar için gideri olabilecek bir oyuncu aslında. Senelerdir Bologna'da oynayan Yunanistan Milli Takımı oyuncusu 30 yaşındaki Vangelis Moras, Real Madrid'de yetişip dört sezondur Real Zaragoza'da hatırı sayılır sayıda maça çıkmış 28 yaşındaki Uruguaylı Carlos Diogo da takım bulamayan savunma oyuncuları arasında. Burada bahsedeceğimiz son oyuncu ise Hamburg'da parlayıp geçen seneyi Ajax'ta geçirmiş olan Kamerunlu sol bek Thimothee Atouba. 29 yaşındaki Atouba, bir ara Galatasaray'la anılıyordu. Şimdi takımsız kalmış. Aslında Süper Lig takımları için de değerlendirilebilecek bir oyuncuydu.

Orta saha oyuncularına geçelim. Listenin en önemli oyuncusu hiç şüphesiz ki 30 yaşındaki Mahamadou Diarra. Olympique Lyon'dan astronomik bir ücretle Real Madrid'e transfer olan ve burada başarıyla forma giyerken iflah olmaz bir sakatlık sorunuyla baş başa kalan Diarra, geçen sezonu Fransa'da küme düşen Monaco formasıyla geçirdi. Tabii Monaco formasıyla geçirdi dememe bakmayın, sadece 9 lig maçında forma şansı bulabildi. Diarra da bir aralar adı Türkiye'den takımlar için geçen oyuncular arasındaydı. Açıkta kalan bir başka önemli isim de Stephen Appiah. Appiah'ın ilginç hikayesini çoğumuz biliyoruz. Galatasaray'ın getirdiği Afrikalı oyunculardan birisiydi ancak hangi akla hizmet olduğunu bilmediğimiz şekilde beğenilmeyip gönderildi. Parma, Juventus derken elit bir oyuncu oldu ve sonrasında soluğu Fenerbahçe'de aldı. Fenerbahçe'de harika bir performans sergilerken yaşadığı ciddi sakatlık onu uzun süre sahalardan uzak tutmuştu. Sonra Serie A'ya dönüş yapıp şansını Bologna ve Cesena'da denedi. Orada da bekleneni veremeyince yine açıkta kaldı. Listenin ilginç isimlerinden biri de Hollandalı Boudewijn Zenden. Chelsea, Barcelona, PSV, Liverpool, Middlesbroug, Marsilya ve Sunderland derken, en sonunda kulüpsüz kaldı Zenden. Yaşı 35 olmsına rağmen geçen sezon 27 maça çıkmıştı ayrıca. Oynuyordu da yani. Neden bir transfer gerçekleştiremediğini anlayabilmiş değilim. Danimarkalı Daniel Jensen de bu sezon transfer gerçekleştiremeyen önemli oyunculardan. Tamam, Werder Bremen'de devam edemezdi belki ama 32 yaşındayken Danimarka'ya dönmek de fena bir fikir değildi hani. O öyle yapmayı tercih etmedi.

Forvet oyuncuları çok da kalabalık bir grubu oluşturmuyor. En önemlileri El Hadji Diouf. 2002 Dünya Kupası'nın Senegalli yıldızı Diouf, istikrarsız Premier Lig sezonlarının ardından geçen sezonun ikinci yarısını Glasgow Rangers forması altında geçirmişti. Bu sezon için adı Türk takımlarıyla da anıldı ancak bir sonuç çıkmadı. Sonuç olarak da açıkta kaldı. Zlatan Muslimovic de listeye girmeye değer bir oyuncu. İsveçli hücum oyuncusu, senelerce Serie A takımlarında görev yaptıktan sonra son üç sezonunu Yunanistan'da PAOK formasıyla geçirdi. Yaşı henüz 30. Halen daha takım bulabilirdi ancak olmadı. Lazio, Valencia, Parma, Manchester City ve Udinese forması giymiş olan Bernardo Corradi de takım bulamayan oyuncular arasında. Tabii Corradi'nin kariyerine rağmen kulüpsüz kalması 35 yaşında olmasına bağlanabilir. Ama yine de en azından bir Serie B yapabilirdi. Ve Nihat Kahveci... Nihat da henüz 30 yaşında ve saygı duyulası bir La Liga kariyeri var. Son iki senesi çok iyi geçmemiş olabilir ancak bu şekilde açıkta kalacak bir futbolcu değildi Nihat. Çeşitli İspanyol kulüpleriyle görüştüğü söyleniyordu. Son olarak Olympiakos'la anlaşmaya yakın olduğu haberlerini aldık. Bakalım onun geleceği nasıl olacak.

Tabii şöyle bir ayrıntıyı da es geçmeyelim. Bazı ülkelerde sözleşmesi elinde olan futbolcular için ekstra süreler söz konusu. Yani bu oyuncuların hepsi de Ocak ayına kadar bekleyecek diye bir kaide yok. Tabii ki artık çok istedikleri transferleri gerçekleştiremeyecekler ancak her birini bir başka takıma imza atarken görebiliriz.

5 Eylül 2011 Pazartesi

Sercan Yıldırım Galatasaray'da


Birkaç yıldır beklenen transfer, nihayet bugün, yani transferin son gününde gerçekleşti. Bursaspor'un sorunlu ama yetenekli yıldızı Sercan Yıldırım artık Galatasaray'da.

Sercan transferine herhalde iki yıl önce çok sevinirdim. Şimdi fazla bir şey hissetmiyorum. Yapılan hamleyi yanlış da bulmuyorum. Kesinlikle doğru bir transfer. Bir risk... Ancak girilmesi makul bir risk. Bu riskin ne ölçüde gerçekleşeceğini hep beraber ilerleyen dönemde göreceğiz.

Sercan Yıldırım, uzun süredir Türkiye'deki futbol gündeminde yer alan bir isim. Yıllardır adını duyuyor, onun hakkında övgüler ve yergiler diziyoruz. Ancak şu da bir gerçek ki, bu adam henüz 21 yaşında. Zaten bu transferi hem güzel hem de riskli yapan ayrıntı da burada yatıyor. Sercan'ın yetenekleri tartışılmaz. Ancak disiplinsizlikleri de herkesin malumu. Açıkçası özel hayatı beni çok da ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, onun vurdumduymaz tavrı. Ancak burada da düzelmek için bir açık kapı yok değil. Sercan'ı adam edecek şey, hedeflerdir. Hedefleri diri tuttuğunuz müddetçe aklını kullanabilen bir Sercan'ın, futbolunun üzerine koymaması için bir neden yoktur.

Bundan bir süre önce, yani Sercan'la Volkan Şen'in kadro dışı bırakıldığı dönemde bu konuya biraz değinmiştim aslında. Sorunlu imajları ve yaşadıkları düşüşle gündemde olan bu iki futbolcunun aslında kazanılabileceğini ancak Bursaspor'un, şampiyonluk sonrası süreci kötü yönetmesi nedeniyle Sercan ve Volkan'ın önlenemez bir düşüş yaşadığını söylemiştim. Bursaspor yönetimi, şampiyonluk sonrası dönemde hedef ve kadro planlamasını doğru yapamadı. Türk futbolunun kaderini değiştiren şampiyonluğu kazanan takımın en önemli unsurlarından olan Sercan Yıldırım ve Volkan Şen, çıkış yaşadıkları dönemde Steinert ve Nunez gibi vasat Arjantinlilerle rekabete sokulmak istendi. Kulüp, bu oyuncularla birlikte kendi büyümesini sağlayacak gerçekçi hedefleri bir türlü oturtamadı. Bunun sonucunda da vasatın altında bir Şampiyonlar Ligi performansı, iki sorunlu yıldız adayı ve ligde de tüm rakiplerin saçmalaması nedeniyle hasbelkader alınmış bir üçüncülükle yetinildi. Kim bilir, belki de aldatıcı olan şey de takımın onca soruna rağmen ligde uzun süre zirve yarışını kovalayabilmesi oldu. Yani herkes kötü olunca Bursaspor'un kusurları da bir nevi gizlenmiş oldu.

Yeni sezon başlarken transferde yaşanan bocalama ve Avrupa'daki hüsran, Sercan ve Volkan'ın ipini çeken sürecin de sonu oluyordu. İşte böyle bir ortamda geldi Sercan Galatasaray'a. Şu açık; asla yüksek performansı sayesinde hak ederek gelmedi. Tamamen Bursaspor'un onu elden çıkarma isteği, Türkiye içinde başka ciddi taliplisi olmaması ve Galatasaray'ın yaşadığı yerli oyuncu darboğazı nedeniyle gerçekleşti bu transfer. Bu bağlamda Sercan Yıldırım'ın çok şanslı olduğunun altını çizmek gerekiyor. Ancak şu da bir gerçek ki, Sercan Yıldırım'ın şansı, iki tarafın da şansı olabilir. Yani Galatasaray da bu işten kazançlı çıkabilir. Neticede Galatasaray bu sene çıkış yapmaya ihtiyacı olan, rakiplerindeki kaotik ortamlar nedeniyle de bu çıkışı yapması çok muhtemel bir kulüp konumunda. Yerli rotasyonundaki sıkıntıları da düşününce, Fatih Terim'in disiplin eleğinden geçmiş bir Sercan Yıldırım, aklını başına aldığı takdirde bu takımın önemli yapı taşlarından biri olup ihtiyacı olan şansları bulabilir.

Ve şunu unutmayalım, bu adam henüz 21 yaşında olduğu için halen daha bazı özelliklerini geliştirebilir. Öğrenmeye halen açık... Bu iyi değerlendirilmeli. "Fatih Terim Sercan'ı adam eder" gibi klişelere girmeye gerek yok. Bunu zaten bilen biliyor. Evet, Florya bir rehabilitasyon merkezi değil ancak hedefler doğru koyulduğunda ve süreç doğru yönetildiğinde birçok sorunlu yıldıza da yıldız olduklarını hatırlatabilecek bir yer.

Fatih Terim'in ilk geldiği dönemde Hakan Şükür, Arif Erdem, Bülent Korkmaz ve Tugay Kerimoğlu gibi isimlerin takımdan ayrılması gündemdeydi. Hepsi sorunlu yıldızlar ve yıldız adaylarıydı. Daha sonra bu sorunlu isimlerin arasına Hagi, Emre Belözoğlu, Fatih Akyel, Hasan Şaş ve Ümit Davala gibi başka sorunlu isimler katıldı. Ancak hedefler doğru koyulduğu için hepsi futbola konsantre oldu ve UEFA Kupası geldi.

Bugünkü kadroya baktığımızda da Sercan'ın dışında birçok sorunlu ve düşüş yaşayan yıldız görüyoruz. Eğer hedefler gerçekçi ve takımı ileriye taşıyabilecek ölçekte koyulurlarsa ben bu oyuncuların da verimli olacağını tahmin ediyorum.

3 Eylül 2011 Cumartesi

Mustafa Sarp Samsunspor'da


Kaç zamandır iyice ayyuka çıkmıştı Mustafa Sarp'ın Samsunspor'a transferi. Ancak ben hep temkinli yaklaşmak istedim. "Formayı giymeden inanmam" dedim. "Erkenden timsaha girmeyelim" diye düşündüm.

Nihayet bugün formasını giymiş ve hatta imzasını da kuşkulu bakışlar altında atmış. Yukarıdaki fotoğraf çok şey özetliyor. Arkada Bülent Kocabey, Fink ve Anıl Dilaver'in bakışı, Adnan Sezgin'in Mustafa Sarp'ı iki kez transfer etmiş bir profesyonel olarak uzaklara dalışı ve Sarp'ın kontratı satır satır inceler hali oldukça manidar...

Şu artık çok net: Mustafa Sarp, Galatasaray'an ayrıldı.

Şaka bir yana, bu transferin üç taraf için de hayırlı olduğunu düşünüyorum. Mustafa Sarp kötü bir futbolcu değildi. Ancak kabul edelim, hiçbir zaman Galatasaray'ın futbolcusu olamadı. Hep iyi niyetle koştu ama aslında o da yeteneklerinin farkındaydı ve o yüzden özellikle son 1 senesinde çok kaçak güreşti. Buradan ona çok defa tepki gösterdim. Ancak hiçbir zaman emeğini çöpe atamam. Verimsiz olmuş olabilir, ancak burada asıl kabahat Mustafa Sarp'ın değil, iyi bir yedek olabilecek Mustafa Sarp'ı ilk on bir oyuncusu haline getiren yönetimlerin ve teknik kadrolarındır. Ve Mustafa Sarp, Galatasaray'da başarısız olsa bile şu anda bir Anadolu kulübü için iyi bir seçimdir. Özellikle Samsunspor gibi lige yeni çıkmış bir takımın orta sahasında tecrübesi ve çalışkanlığıyla iyi iş yapar. Takımın direnmesini sağlar. Bu nedenle şu anda yapılan seçim, net olarak iyi bir seçimdir. Zaten bunu zaman da gösterecek. Bize düşen, kendisine başarılar dilemek...

Albert Riera Galatasaray'da


Galatasaray, bugün Arda Turan'dan doğan sol açık boşluğunu İspanyol futbolcu Albert Riera ile doldurduğunu açıkladı. Olympiakos'tan transfer edilen 29 yaşındaki Albert Riera, kariyeri boyunca Mallorca, Bordeaux, Espanyol, Manchester City ve Liverpool gibi takımların formasını giymiş. Ayrıca Galatasaray tarihindeki ilk İspanyol futbolcu olarak da tarihe geçmiş durumda.

Bu transfer için Olympiakos'a ödeneceği açıklanan 3 milyon Euro fahiş bir rakam değil. Ancak oyuncu ilk yıl 2.7 milyon Euro, ikinci yıl 2.9 milyon Euro, üçüncü ve dördüncü yıllarda da 3 milyon Euro alacak. Bu rakamlar fazla işte. Ancak ben Riera'nın çok ekstra bir durum olmazsa iki yıldan fazla oynayacağını sanmıyorum Galatasaray'da. Kariyeri boyunca genelde iki seneyi aşmamış hiçbir kulüpte. Bir tek Espanyol'da 2,5 sezon oynamış. Geçmişine bakınca böyle bir öngörüde bulunmak mümkün.

Riera'nın nasıl bir futbolcu olduğunu çoğumuz biliyoruz. Özellikle Espanyol ve Liverpool takımlarında ve İspanya Milli Takımı'nda ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu göstermişti. Tekniği ve fiziği harikulade. Mükemmel bir sol ayağı var. Adam eksiltebiliyor. Ancak Yunanistan'da birlikte çalıştığım arkadaşlara göre oldukça ağırlaşmış. Yine de Olympiakos'ta 26 maçta ulaştığı 6 gol 13 asistlik performans gayet tatminkar. Yunanistan ligiyle Sport Toto Süper Lig arasındaki benzerliği düşününce az çok fikir verebiliyor bu rakamlar. Geçen sezon, Olympiakos onu transfer etmek için Liverpool'a 6 milyon Euro ödemişti. Hatta oyuncunun alacağı paralarla birlikte Yunan kulübüne maliyeti dört yıl için 25 milyon Euro'yu bulacaktı. Ancak ülkede yaşanan derin ekonomik kriz, Olympiakos'u 3 milyın Euro'ya razı etti. Tabii oyuncuya ödenecek üç senelik yaklaşık 9-10 milyon Euro tutarındaki ücretten de yırttıklarını belirtmek lazım.

Ben, Riera'nın, sol açık için tam aranan kan olmasa da, fizik olarak ayakta kalabildiği takdirde Türkiye'de de Yunanistan'a yakın istatistiklere ulaşabileceğini tahmin ediyorum. Tabii o bölgeye bir de yerli alternatif alınsa çok daha iyi olacak. Riera'nın oynamama durumunda yedek olarak Engin Baytar ve Aydın Yılmaz ne yazık ki bana pek güven vermiyor.

1 Eylül 2011 Perşembe

Marek Sapara ve Robert Vittek Trabzonspor'da Ankaragücü Nerede?


Trabzonspor, bir süredir devam eden söylentileri bugün bir sonuca bağladı ve Ankaragücü'nden Marek Sapara ile Robert Vittek'i kadrosuna kattığını açıkladı. Özellikle Sapara, sezonun en iyi transferlerinden biri olacak gibi bir görüntü veriyor. Vittek'in de boş transfer olmadığını belirtelim.

Bu transferler, Trabzonspor açısından güzel olsa da, Ankaragücü'nün nereye koştuğu konusunda endişe verici bir anlamı var. Marek Sapara, Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak olan Trabzonspor orta sahası için büyük bir güç olacak. Bordo-mavililerin orta sahadaki alternatifsizliğini Benfica ve Athletic Bilbao maçlarında bariz bir şekilde gözleme fırsatı bulmuştuk. Yedekleri bırakın, as oyuncular bile (Zokora hariç) yeterli değillerdi. Hatta Serkan Balcı'nın sağ bekten orta sahaya çekildiğine şahit olduk zaman zaman. Ve hatta geçen sezon Şenol Güneş'in hiç düşünmediği Sezer Badur'u ve Karşıyaka'dan yeni transfer edilen Aykut'u oynarken gördük zaman zaman. Sapara halihazırda kaliteli bir oyuncuyken, bir de böyle bir orta saha alternatifsizliğinde Şenol Güneş'e derin bir nefes aldıracaktır.

Robert Vittek de aynen Sapara gibi büyük katkı verebilecek bir oyuncu. Ancak onun bir problemi var. Çok sık ve uzun süreli sakatlıklar yaşıyor. Geçen sezonun yarısında oynamadı neredeyse. Ancak gerek kulüp takımlarında (özellikle Nürnberg'de) gerekse de Slovakya Milli Takımı'nda (özellikle 2010 Dünya Kupası'nda) gösterdiği performanslar, onun nasıl bir oyuncu olduğunu gözler önüne seriyor. Sağlam bir Vittek, her takım için büyük bir koz olur muhakkak. Trabzonspor'un, özellikle bitiricilik yönünden günü gününe uymayan ve Athletic Bilbao maçında gösterdiği üzere, takımı her an yarı yolda bırakabilecek bir Burak Yılmaz'ın yanında Vittek gibi istikrarlı bir oyuncuya ihtiyacı vardı.

Bu iki oyuncuyla birlikte Trabzonspor'da 12 yabancı oldu. Ben kimsenin gönderileceğini sanmıyorum. Daha doğrusu ben olsam kimseyi göndermezdim. Belki Pawel Brozek'i gözden çıkarabilirdim. Neticede bu sezon Trabzonspor üç cephede savaşacak ve lig maçları da hem ligin geç başlaması hem de play-off sistemi nedeniyle sıkışık bir takvim dahilinde oynanacak (hafta içleri de lig maçlarının oynanacağı söyleniyor). Bu süreçte sakatlık ve cezalar sıkıntı yaratacaktır ve Trabzonspor'un da kadrosundaki her oyuncuya ihtiyacı olacaktır.

Gelelim Ankaragücü'ne... Başta biraz değindik ancak birkaç şey daha söylemek lazım. Son dönemde birçok önemli oyuncularını kaybettiler. Mesut Bakkal da görevi bıraktı. Yeni başkan da suların durulmasını sağlayabilmiş değil. Muhtemelen başka kayıplar da yaşayacaklardır. İçinde bulundukları bu dramatik durum, Gökçek ailesinin, kulübü kendilerine nasıl oyuncak ettiğinin basit bir göstergesidir. Ankaragücü gibi büyük bir camia şımarık bir çocuğun eline oyuncak edilmemeliydi. Yazık oldu. En kısa zamanda şu günleri atlatıp toparlanmalarını umuyorum.

Kategoriler

201 afrika uluslar kupası 2010 dünya kupası 2014 dünya kupası a milli takım a2 ligi abdul kader keita abdullah avcı adana demirspor adanaspor adnan polat adriano ajax akhisarspor alanyaspor alex de souza alexis sanchez ali sami yen stadı almanya alpaslan dikmen altay amerika birleşik devletleri andre santos andrea pirlo ankaragücü ankaraspor anket antalyaspor arda turan arjantin arsenal arsene wenger as monaco atınç nukan atletico madrid aurelien chedjou avustralya aydın karabulut aykut erçetin aykut kocaman azerbaycan aziz yıldırım ballon d'or bank asya 1. lig barcelona başakşehir batuhan altıntaş batuhan karadeniz bayer leverkusen bayern münih bekir irtegün belçika benfica bertul kocabaş beşiktaş Beşiktaş ve City blogtivi bogdan stancu bolton wanderers boluspor borussia dortmund bosna hersek braga brezilya bucaspor bundesliga burkina faso bursaspor bülent ataman bülent korkmaz bülent uygun bülent ünder caner erkin celal kıbrızlı celtic cem sultan cesc fabregas ceyhun eriş ceyhun gülselam cezayir championship chelsea christoph daum claudio bravo claudio caniggia claudio pizarro claudio taffarel copa america corinthians cristiano ronaldo cska moskova cüneyt çakır çaykur rizespor daniel güiza danimarka david villa deniz kadah denizlispor deportivo la coruna didier drogba didier zokora diego maradona dirk kuijt diyarbakırspor doğaüstü futbol gerçekleri dunga dynamo dresden egemen korkmaz eintracht frankfurt elano elazığspor elvir baliç emiliano insua emmanuel emenike emre can erdoğan arıca eskişehirspor euro 2012 euro 2016 fabio bilica fanzin faryd ali mondragon fatih terim fc sion fc twente felipe melo fenerbahçe fernando muslera ferudun tankut fifa fildişi sahili formalar frank lampard frank rijkaard fransa franz beckebauer futbol sandığı galatasaray gana gaziantepspor gençlerbirliği genoa getafe gheorghe hagi giampaolo pozzo gine gino pozzo glasgow rangers gökhan inler gökhan töre gökhan ünal göztepe granada greuther fürth guillermo ochoa gurbetçi futbolcular guti guus hiddink güncel güney afrika güny kore güvenç kurtar haftanın ardından hakan arıkan hakan çalhanoğlu hakan şükür hakemler hamburg hamit altıntop hannover 96 harry kewell hasan kabze hayrettin demirbaş hertha berlin hırvatistan hikmet karaman hollanda honduras hugo almeida ibb ibrahim üzülmez ibrahima yattara iddaa ilkay gündoğan inceleme incleme ingiltere inter irlanda cumhuriyeti ispanya istanbulspor isveç isviçre italya ivica olic j-league japonya jerry akaminko johan elmander jose mourinho jupp heynckes juventus jürgen klopp kadir has stadı kamerun kardemir karabükspor karlsruhe karşıyaka kasımpaşaspor kasper hjulmand kayserispor keylor navas kıymeti bilinmeyenler kocaelispor kolombiya konyaspor kosta rika kulüpler birliği la liga lazio lefter küçükandonyadis leipzig lens ligue 1 lionel messi liverpool livorno lokomotif moskova lomana lualua los galacticos lucas neill lugano lyon maç öncesi maç yorumu mahmut özgener mainz mali mamadou niang manchester city manchester united manisaspor mario balotelli mario götze marius alexe marsilya martin palermo mateja kezman medhi benatia mehmet ali aydınlar mehmet ekici meksika melih gökçek mersin idman yurdu mert günok mesut bakkal mesut özil metin diyadin metin oktay metin tekin mevlüt erdinç mhk michael owen michael skibbe milan milan baros miroslav klose muhammed demirci muhammet reis mustafa denizli mustafa yücedağ nadir çiftçi napoli necati ateş necip uysal newcastle united nicolas anelka nijerya nostalji notts county nuri şahin nürnberg oğuz çetin oğuz sarvan oğuzhan özyakup olcan adın olympiakos orduspor orhan şam osc lille oscar cordoba ömer toprak panathinaikos paok paraguay pep guardiola pierre webo portekiz porto portsmouth premier league premier lig psg ptt 1.lig radamel falcao rafael benitez rais m'bolhi raymond domenech real madrid real sociedad rıdvan dilmen ricardo quaresma rigobert song river plate robert lewandowski roberto carlos robinson zapata roma romario ronaldinho ronaldo rosenborg sabri sarıoğlu sakıp özberk samet aybaba samir handanovic sampdoria samsunspor schalke 04 selçuk inan selçuk şahin semih şentürk senegal sercan sararer serdal adalı sergen yalçın serie a servet çetin sezer öztürk shakhtar donetsk sırbistan simao sabrosa simon kuper simon zenke sinan bolat sinan engin sivasspor slaven bilic slovakya slovenya spor basını sportivi st etienne stefan scepovic stoke city stsl stuttgart süleyman koç süper final şampiyonlar ligi şenol güneş şili tayfun korkut temur ketsbaia tff thierry henry tim howard tim krul tolgay arslan tolunay kafkas tottenham hotspur toulouse trabzonspor transfer tsg 1899 hoffenheim tsl tugay kerimoğlu tunus türk telekom arena twitter u20 udinese uefa uefa avrupa ligi ufuk ceylan unutulmaz ikililer uruguay ümit karan ümit kayıhan ünal aysal valencia vfl wolfsburg villarreal vincent enyeama volkan şen watford wayne rooney werder bremen wesley sneijder yekta kurtuluş yeni zelanda yeşil burun adaları yıldırım demirören yılmaz vural yunanistan yunanistan süper ligi yusuf şimşek yücel ildiz zenit ziraat türkiye kupası ziya doğan zlatan ibrahimovic zoran simovic zvjezdan misimovic

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails