30 Nisan 2011 Cumartesi

Samsunspor Süper Lig'de / Özlemişiz...

Uzun bir süredir bloga yazamıyorum. Taşınma vs. işleri derken ancak nefes alma fırsatı bulabildim ve bir şeyler karalayayım dedim. Günün güzel haberlerinden biri Samsun'dan geldi. Samsunspor, yıllar sonra asıl yerine geri döndü. Önümüzdeki sezondan itibaren Süper Lig'de oynamaya bugün itibariyle hak kazandılar.

Samsunspor iyi bir takım. Takımın başında tecrübeli bir teknik direktör var. Kadrolarına bakınca, Süper Lig'de iş yapabilecek ve ilerleyen zaman diliminde kulübe para kazandırabilecek oyuncuların yanı sıra, Süper Lig tecrübesine sahip, o atmosferi kaldırabilecek deneyimli oyuncuları bir arada görüyoruz.

Belki bugünden bunları konuşmak için erken ancak yapılması gereken şey basit. Bu sezon lige yükselip de direkt düşen Konyaspor ve büyük ihtimalle düşecek olan Bucaspor'un yaptığı şeyleri yapmayacaklar ve tam tersi bir başarıyla ilk 10'a adını yazdıran Karabükspor'un yaptıklarına benzer uygulamaları ön plana alacaklar. Öncelikle Hüseyin Kalpar takımın başında kalmalı. Takımın kadrosu fazla bozulmamalı. İskelet takım muhafaza edilmeli. Tabii ki gelen yabancılar olacaktır ancak kesinlikle ve kesinlikle takım dağıtılmamalı. Özellikle Kemal Tokak, Simon Zenke ve Murat Yıldırım mutlaka önümüzdeki sezonun takımında da ilk planda yer almalılar.

Ben, Samsun şehrinin takıma yeterli desteği vereceğinden eminim. Yeterli maddi güçle birlikte bir iki sene içinde tekrar eski Samsunspor'u izlemek kimseyi şaşırtmasın...

18 Nisan 2011 Pazartesi

Günaydın Beyler / Manisaspor:2 Galatasaray:3

Sezon bitiyor. Galatasaray bugün belki de bu sezon toplasanız ikinci ya da üçüncü iyi maçını oynadı. Skor tabelasında 2-0 Galatasaray üstünlüğünü görünce, açık söyleyeyim, içim bir hoş oldu. Ne zamandır tadamadığımız bir hazdı. Hoş, dakikalar ilerledikçe o skor da korunamadı ama olsun. Galip gelmek bile şu anda oldukça farklı bir durum.

Maçın incelenecek bir yanı yok. Dedik ya, Galatasaray'ın galibiyet almış olması bile bugün için çok farklı. Bülent Ünder de bu farkı yaşamak istemiş olacak ki yine gençlerin yüzüne bile bakmadı. Emre Çolak, Ahmet Kesim gibi oyuncular Manisa'ya turistik bir seyahat yapmış, İzmir'i falan görüp en azından İstanbul-Manisa arası yolu öğrenmiş oldu. Sahada yine Mustafa Sarp, Ayhan, Gökhan Zan... Ve hatta sonradan Barış :)

Bunlara girersek, inanın çıkamayız. Bugünün gösterdiği en önemli şey, hırs ve inancın bu takımı ne kadar çok değiştirdiğidir. Bir gün önce TRT'deki o saçma görüntüler yayınlanmamış olsa belki de yine haftalardır bize sunulan tarifeye razı gelecektik. Arda Turan, özellikle 2-0'a kadar olan bölümde milli takımdaki gibi istekliydi. Onu Galatasaray forması altında uzun bir süredir böyle görmemiştik. Tabii bu iyi oyunu onu eleştirenlere kapak olarak algılayan zihniyete sahip insanlar da var etrafımızda. Keşke hep böyle oynasa da hepsine kapak gözüyle baksak. Neyse, sezon biter, Arda da iyi bir fiyata gider. Gitmezse seneye yine hem yıpratılır hem de yıpratır. Umarım ki artık rahatça yaşayabileceği, işine konsantre olabileceği, üzerine zorlama rollerin biçilmeyeceği, omzuna taşıyamayacağı yüklerin bindirilmeyeceği ve futbolunu ilerletebileceği bir yerde bulur kendini.

Bu arada yine özellikle ilk yarıda Aydın Yılmaz'ın yararlı hali dikkatimi çekti. Aydın biraz istikrar sahibi olsa bu takımın direkt oyuncusu olacak da işte nerde o günler. Adamın bir maçı bir maçını tutmuyor. Hatta dakikası dakikasını tutmuyor desek daha doğru.

Zapata hakkındaki fikrim belli. Galatasaray'ın kalecisi olabileceğini sanmıyorum. Ancak bugün, geldiği günden bu yana ilk kez bir kaleci gibi oynadı. En azından bir kurtarışını gördük. Mehmet Güven'in etkili vuruşunu güzel bir kurtarış yaparak engelledi. Yediği gollere fazla takılmadım bu kez. İlk golde hatası var ancak o golü kurtaracak kaleci şu anda Galatasaray kadrosunda yok. İkinci golde ise top iyi yere gitti açıkçası.

Netice olarak, galip gelme hissi güzel. Her ne kadar takım yine korkutsa da sonu güzel oldu bu gecenin. Bundan sonra da en azından sezon bitene kadar şu duyguyu birkaç kez daha yaşasak fena olmayacak.

Arda Turan Bildiğin Zübüktür Vol.3

Daha önce birçok defa eleştirdim Arda Turan'ı. Genelde spor ahlakı ve Galatasaraylılık bilinciyle ilgili eleştirilerdi bunlar. Bugün yine eleştireceğim. Ancak bu kez konu sportif değil. Bu kez konu kişilikle alakalı... Ancak diğer eleştirilerimle ortak bir paydada buluşuyor. Galatasaray'da göz önünde bir insansanız, her hareketinize dikkat edeceksiniz. Bu durum, çok ahlaklı olmanız gerektiğinden değil, sizin üzerinizden camianın yıpratılma riskine karşı bir önlem almanız gerektiğindendir.

Dün akşam TRT'de yayınlanan görüntülerden haberi olmayan yoktur herhalde. Her yerde isteseniz de istemeseniz de gözünüze sokuluyor. Bu sezon giyilen pembe renkli forma ve başta Arda Turan olmak üzere futbolcuların renklere olan tepkisi... Burada formanın beğenilmemesini eleştirecek değilim. Ben de şahsen bu formadan hazzetmiyorum ancak böyle uygulamaların olması gerektiğini düşündüğüm ve kurallar gereği de mecburen uygulandığını bildiğim için karşı çıkmıyorum. Çıkana saygım sonsuz. Haa, bu formaların giyileceği maçlar daha özenli seçilebilir. Mesela bir derbi maça parçalı formayla çıkılsın isterim. Ya da kendi sahamızdaki bir Avrupa Kupası maçına... Onun dışında bazı maçlarda alternatif formaların kullanılması beni rahatsız etmez. O formadan hoşlanacak olanlar da vardır. Ben bir forma alacak olduğumda tabii ki parçalı formayı tercih ederim ancak pembe ya da mor alacak olanların varlığını da inkar edemem. O yüzden bu renklere "orospu rengi" gibi yakıştırmayı yapamam. Üstelik günlük hayatında bu renkleri kullanan onca insan varken.

Arda Turan, Galatasaray kaptanı olamaz dedim defalarca. Neden olamayacağı bir kez daha çıktı ortaya. Tamam, belki orada takım içinde gizli kalması gereken konuşmalar medyaya sızdırılmış olabilir. Bu bambaşka bir yanlıştır ancak Arda'nın kafa yapısı da doğru bir kafa yapısı değildir. Neticede moru pembeyi kendi kız arkadaşı de kullanmaktadır. Hatta ve hatta yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz üzere kendisi de kullanmaktadır. Arda Turan, tüm bunların ardından, bu renklere yaptığı yakıştırma konusunda ne der acaba? Galatasaray kaptanı düşünceli olmak zorundadır. Bu görüntü basına bugün servis edilebiliyorsa, o konuşmanın olduğu günde servis edilebilirdi. Ve bu durum, kulübün ciddi anlamda gelir beklediği forma satışlarına etki ederdi. Galatasaray kaptanında bunları düşünebilecek zeka, bir başkasının zevkine cinsiyetçi bir hakaretle eleştiri getirmemesini sağlayabilecek bir ahlak olması gerekir. Malesef görüyoruz ki Arda Turan'da bu da yoktur.

Bugün, takım şampiyonluk yarışında olsa ve bu olaylar gündeme gelse takımın bu durumdan nasıl etkilenebileceğini varın siz düşünün. Bu ülkede gençlerin, ve hatta Arda Turan'ın da içinde bulunduğu kültür seviyesi düşük kesimin günlük yaşantısında bu tarz konuşmaları yaptığını gayet iyi biliyorum ve doğal da karşılıyorum. Ancak kabul edelim ki bu biraz fazla oldu. Arda'nın "Galatasaray forması nasıl olmalı" konusundaki fikrine katılıyor, diğer renklere yaptığı cinsiyetçi eleştiriye şiddetle karşı çıkıyorum.

13 Nisan 2011 Çarşamba

Bundesliga'da Sözleşmesi Bitenler/Biteyazanlar

Bundesliga'da bu sezon birçok önemli oyuncu boşa çıkıyor. Bunların bir listesi kenarda dursun istedim. Ayrıca bir de sözleşmesi gelecek sezon sonunda sona erecek olup, bu sezon uygun şartlar altında transfer edilebilecek olanlar var. Onları da altına ekleştirdim. Hata varsa, günahı Transfermarkt'ın boynuna...

Bayern Münih:
2011 - Hans Jörg Butt (futbolu bırakacağını açıkladı), Thomas Kraft, Hamit Altıntop, Andreas Ottl ve Miroslav Klose
2012 -Breno, Daniel Van Buyten, Danijel Pranjic, Anatoliy Tymoshchuk, Ivica Olic ve Mehmet Ekici
Borussia Dortmund:
2011 - Johannes Focher, Dede ve Antonio da Silva
2012 - Lasse Sobiech, Patrick Owomoyela, Sebastian Kehl, Florian Kringe, Markus Feulner, Mohamed Zidan, Damien Le Tallec, Daniel Ginczek, Marco Stiepermann, Tamas Hajnal ve Julian Koch

Bayer Leverkusen:
2011 - Benedikt Fernandez, Tomasz Bobel ve Danny da Costa
2012 - Rene Adler, Daniel Schwaab, Sami Hyppia, Tranquillo Barnetta, Michael Ballack, Hanno Balitsch, ArturoF Vidal, Constant Djapka, Marcel Risse ve Burak Kaplan

Schalke 04:
2011 - Mathias Schober, Christian Pander, Junmin Hao, Ali Karimi ve Angelos Charisteas
2012 - Manuel Neuer, Lars Unnerstall, Hans Sarpei, Lukas Schmitz, Levan Kenia, Raul ve Jefferson Farfan

Hamburg:
2011 - Frank Rost, Collin Benjamin, Ze Roberto, Piotr Trochowski (Sevilla'ya transfer oldu), Romeo Castelen, Eric Maxim Choupo-Moting, Ruud Van Nistelrooy ve Tunay Torun
2012 - Tom Mickel, Joris Mathijsen, Guy Demel, Miroslav Stepanek, Robert Tesche, David Jarolim, Jonathan Pitroipa, Anis Ben-Hatira, Mladen Petric, David Rozehnal, Wolfgang Hesl, Kai-Fabian Schulz ve Macauley Chrisantus

Wolfsburg:
2011 - Andre Lenz
2012 - Marcel Schaefer, Fabian Johnson, Makoto Hasebe, Sascha Rieter ve Grafite

Werder Bremen:
2011 - Sebastian Boenisch, Petri Pasanen, Samuel, Niklas Andersen, Dominik Schmidt, Jurica Vranjes, Daniel Jensen ve Torsten Frings (Futbolu bırakacağını açıkladı)
2012 - Tim Wiese, Sebasitan Mielitz, Christian Vander, Felix Wiedwald, Clemens Frtiz, Sebastian Prödl, Mikael Silvestre, Per Mertesacker, Leon Aderemi Balogun, Tim Borowski, Said Husejinovic, Claudio Pizarro, Kevin Schindler, Lennart Thy, Pascal Testroet, Onur Ayık, Peter Niemayer, Markus Rosenberg, Timo Perthel ve Marko Futacs

Stuttgart:
2011 - Elson ve Sven Schipplock
2012 - Alexander Stolz, Arthur Boka, Matthieu Delpierre, Khalid Boulahrouz, Stefano Celozzi, Ermin Bicakcic, Patrick Funk, Daniel Didavi, Christian Traesch, Ciprian Marica, Pavel Progebnyak ve Julian Schieber

Hoffenheim:
2011 - Ramazan Özcan
2012 - Daniel Haas, Andreas Beck, Josip Simunic, Andreas Ibertsberger, Tobias Weis, Sejad Salihovic ve Prince Tagoe

Köln:
2011 - Christian Eichner, Carsten Cullmann, Petit, Wilfried Sanou, Slawomir Peszko, Fabrice Ehret, Michael Niedrig ve Adil Chihi
2012 - Andrezinho, Kevin McKenna, Alexander Vaassen, Christian Clemens, Sebastian Freis, Milivoje Novakovic, Manasseh Ishiaku ve Michael Gardawski

Nürnberg:
2011 - Daniel Klewer, Timo Ochs, Andreas Wolf, Pascal Bieler ve Marek Mintal
2012 - Raphael Schaefer, Alexander Stephan, Daniel Batz, Dominic Maroh, Juri Judt, Philipp Wollscheid, Timmy Simons, İlkay Gündoğan, Christian Eigler, Albert Bunjaku ve Dario Vidosic

Hannover 96:
2011 - Florian Fromlowitz, Tim Hofmann, Felix Burmeister, Altin Lala, Henrik Ernst ve Mikael Forssell
2012 - Ron-Robert Zieler, Steven Cherundolo, Leon Andreasen, DaMarcus Beasley, Carlitos, Manuel Schmiedabach ve Jan Schlaudraff

Eintracht Frankfurt:
2011 - Aykut Özer, Andreas Rössl, Aleksandar Vasoski, Kevin Kraus, Zlatan Bajramovic ve Marcel Heller
2012 - Oka Nikolov, Ralf Faehrmann, Marco Russ, Chris, Patrick Ochs, Halil Altıntop, Pirmin Schwegler, Caio, Marcel-Titsch Rivero, Martin Fenin, Ioannis Amanatidis, Theofanis Gekas, Habib Bellaid, Ümit Korkmaz ve Nikola Petkovic

Freiburg:
2011 - Simon Pouplin, Manuel Salz, Daniel Williams, Nicolas Höfler, Tommy Bechmann ve Scipon Bektasi
2012 - Pavel Krmas, Felix Bastians, Oliver Barth, Ömer Toprak, Maximilian Nicu, Jonathan Jaeger, Johannes Flum, Kisho Yano ve Ivica Banovic

Borussia Mönchengladbach:
2011 - Paul Stalteri, Sebastian Schachten, Jean Sebastien Jaures, Christian Dorda ve Fabian Baecker
2012 - Christofer Heimeroth, Roel Brouwers, Jens Wissing, Roman Neustaedter, Juan Arango, Tony Jantschke, Mohamadou Idrissou, Karim Matmour, Marcel Meeuwis, Michael Bradley ve Frederic Löhe

Mainz:
2011 - Martin Pieckenhagen, Zsolt Löw, Jan Simak ve Miroslav Karhan
2012 - Heinz Müller, Bo Svensson, Eugen Gopko, Radoslav Zabavnik, Florian Heller ve Filip Trojan

Kaiserslautern:
2011 - Florian Dick, Marcel Correia, Danny Fuchs ve Srdjan Lakic
2012 - Marco Knaller, Alexander Bugera, Alan Stulin, Bastian Schulz, Jiri Bilek, Pierre de Wit, Ivo Ilicevic ve Adam Nemec

St.Pauli:
2011 - Mathias Hain, Florian Lechner, Ralph Gunesch, Marcel Eger, Timo Schultz, Fabian Boll ve Max Kruse,
2012 - Benedikt Pliquett, Arvid Schenk, Fabio Morena, Markus Thorandt, Carsten Rothenbach, Jan-Philipp Kalla, Moritz Volz, Florian Bruns, Charles Takyi, Fin Bartels, Deniz Naki, Dennis Daube, Marius Ebbers ve Gerald Asamoah

10 Nisan 2011 Pazar

Bülent Ünder'in Meçhul Misyonu / Galatasaray:0 Trabzonspor:1

Kimseyi şaşırtmayan bir gece yaşadık. Ne Galatasaraylısı şaşırdı, ne Trabzonsporlusu ne Fenerbahçelisi... Hatta eskiden olsa bu skorun ardından Galatasaray'ı maç satmakla suçlayabilecek birçok insan bile normal karşıladı skoru. Normalleşen şeye bakın. Galatasaray artık o kadar sıradan ki...

Benim bugüne dair üzüldüğüm başka bir şey var. Eğer galip gelseydik yine üzülecektim, çünkü skordan bağımsız bir sorun var bugünlerde. Sahaya bakıyoruz, önümüzdeki sezonun kadrosunda olmaması beklenen kim varsa karşımıza çıkıyor. Gökhan Zan, Lucas Neill, Mustafa Sarp, Ayhan Akman... Sanki şampiyonluk yarışı veriliyor da bu adamlar çok önemli görevler üstleniyormuş gibi sahadalar. Bir de kenarda bile olmayanlar var... Ahmet Kesim, Cumhur Yılmaztürk, Sinan Osmanoğlu, Emre Çolak, Berkin Arslan... Artık aklınıza başka kim gelirse... Ligden düşeceğiz desek, Buca ve Konya varken onu da beceremeyiz. Eee o zaman bu gençler hangi maçlarda oynayacak? Ya da biz neden her maça 30-35 yaş ortalamasına sahip oyuncularla çıkacağız diye debeleniyoruz halen daha? Bülent Ünder bunun için geldiyse keşke hiç zahmet etmeseymiş. Benim için büyük hayal kırıklığı oluyor Bülent Hoca...

Bir de Pino meselesi var. Bülent Ünder, maçtan sonra yaptığı açıklamada Pino'nun mücadelesinden memnun olmadığını ve bundan sonra Pino'yu Galatasaray formasıyla göremeyeceğimizi buyurmuş. Evet, sorunu bulmuş olduk. Demek ki takımın bugün 14. olmasındaki suçlu Pino'ymuş. Demek ki Galatasaray, kalan altı maçını da kazanacak. Breh breh breh... Ne rahatladık ne rahatladık... Bülent Ünder'in önce can havliyle açıklama yapmak yerine biraz nefes alıp sakinleşmesi lazım anlaşılan. Mustafa Sarp, Ayhan çok koştukları için iyi, Pino kötü. Hakikaten komik ve bir o kadar da şaşırtıcı. Aynı Pino değil miydi Yattara Galatasaray savunmasını az adamla yakalamış kontraatağa çıkarken 50 metre depar atıp sarı kart görme pahasına atağı durduran? Biz mi farklı maç izledik? Kaldı ki bunu yapmasa ne olur? Kim oynuyor ki takımda? Rijkaard'ın nasıl gönderildiğini bir tek taraftar mı hatırlıyor? Bugün Rijkaard'ın ipini çekenlere mal bulmuş mağribi gibi sarılmıyor mu Galatasaray teknik kadrosu? Kimse kimseyi kandırmasın. Ortada bir sorun varsa, bunu bir günah keçisi bulup onun üzerine atmak Galatasaraylılığa sığmaz.

Senin görevin bu takımı senden sonra gelecek teknik direktöre en hazır şekilde teslim etmek Bülent Ünder. O yüzden seneye bu takımın kadrosunda olmayacak adamlarda ısrar etme boşuna. Gençleri oynat, belki bir iki tanesini kazanırsın. Bu sezon takımda az buçuk sivrilebilmiş yegane oyuncunu da küstürme...

Maça gelecek olursak, ki gelsek ne yazar, Trabzon'un da öyle kazanacak bir oyun oynamadığını söyleyebiliriz. Kesinlikle şampiyon ışığı veremiyorlar. Fenerbahçe'de o ışık var oysaki. En zor maçta bile kazanabileceklerini düşündürüyorlar izleyenlere. Trabzon öyle değil ama. Her an bir kazaya kurban gideceklermiş gibi bir hal var. Genelde bireysel performanslarla sonuca gidiyorlar ve bundan sonra da aynısı olacak anlaşılan. Ancak yine de öyle ya da böyle kazanmayı başarmaları çok önemli. Bir engel daha aşıldı onlar için. Devamını merakla bekliyoruz.

Son söz Bünyamin Gezer'e... Gerçi hiç önemi yok ama Kazım'a gösterdiği kırmızı kartla Galatasaray kompleksini bir kez daha ortaya koydu. Türk futbolunun çirkin yüzü olmaya inatla devam ediyor. O harekete kırmızı kart göstermek hangi kafanın ürünüdür, merak ediyorum.

6 Nisan 2011 Çarşamba

GSCimbom Fanzin 43. Sayı Yazısı / Galatasaray'a Gurbetçi Gerek (Olcay Şahan&Sercan Sararer Tanıtımları)

GSCimbom Fanzin'in 43. sayısı geçtiğimiz gün çıktı. Bu sayıda gurbetçi futbolcular Olcay Şahan ve Sercan Sararer'i tanıtmaya çalıştım. Yazıyı bir kez da aşağıda yayınlıyorum. Fanzin çok güzel olmuş yine. Dolu dolu bir içerik hazırlanmış. Okumak için sağ taraftaki fotoya tıklamak yeterli...

Galatasaray'a Gurbetçi Gerek - Olcay Şahan&Sercan Sararer Tanıtımları

Galatasaray’ın başarılı dönemlerinin, ortak bir özelliği var. Söz konusu özellik, yerli futbolcu rotasyonunun bu dönemlerde çok kuvvetli ve geniş olmasıdır. Alt yapıdan oyuncular çıkar, başka takımlardan transferler yapılır. Bir şekilde takımın iskeletini oluşturacak, kulübü ve renkleri sahiplenecek yerli futbolcu kadrosu, her daim hazır edilir.
Jupp Derwall ile birlikte başlayan futbol devriminde ve bu devrimin etkisinde geçen sonraki yıllarda Galatasaray’ın, bahsettiğim yerli futbolcu iskeletine en büyük katkılardan birini de gurbetçi futbolcular yapmıştır. Erhan Önal, Uğur Tütüneker, Erdal Keser, Ümit Davala ve Ümit Karan gibi gurbetçiler, Galatasaray için her zaman çok önemli isimler oldular. Bugüne baktığımızda ise elimizdeki gurbetçi futbolcu kalitesi o günlerin yanına bile yanaşamıyor. Barış Özbek, (son iki sezon oynadığı futbolla) Hakan Balta ve Aykut Erçetin’le bir yere kadar tabii ki… Hoş, sorun sadece gurbetçilerde değil. Yerli futbolcu rotasyonumuz toptan arızalı ama en azından gurbetçilere dair söylenebilecekleri es geçmek olmaz.
İşte bu sebepten dolayı, kadromuzda yer alması halinde takımımıza katkıda bulunabilecek, genç, yetenekli ancak dikkat çekseler de henüz tam anlamıyla parlamamış iki futbolcuyu tanımaya çalışacağız: Olcay Şahan ve Sercan Sararer
Olcay Şahan, 26 Mayıs 1987 doğumlu, 1.79 boyunda ve Bundesliga 2’de Duisburg forması giyen bir oyuncu. Orta sahanın iki kanadında ve merkezinde hücuma dönük olarak görev alabiliyor. Futbola Bayer Leverkusen’de başlamış. Daha sonra Fortuna Düsseldorf’a, oradan da 17 yaşındayken Borussia Mönchengladbach’a gitmiş. 2005/06 sezonundan itibaren Borussia M’Gladbach’ın amatör takımında oynamaya başlamış. İlk sezonunda 9 maçta 3 gol, ikinci sezonunda 32 maçta 1 gol, son sezonunda da 34 maçta 12 gol bulmuş. Özellikle son sezonunda gösterdiği performans, kendisini 2008/09 sezonunda şimdiki takımı Duisburg’a taşımış. Duisburg’daki ilk sezonunda kulübün amatör takımında 8 maça çıkıp 5 gol atmış. As takımda da maçlara çıkmış tabii. As takımla çıktığı 16 maçta 2 gollük bir performans ortaya koymuş. 2009/10 sezonunda yine Duisburg amatör takımında 6 maçta 7 gol atarak “benim yerim artık burası değil” mesajı vermiş ve as takımda da 23 maçta 2 gol 4 asistle sezonu kapatmış. İçinde bulunduğumuz sezonda da tamamı as takımda olmak üzere, şimdilik 27 maçta 6 gol 4 asist üretmiş durumda. Daha da önemlisi takımın en önemli yıldızı konumunda ve sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Ayrıca Guus Hiddink’in milli takım oyuncu havuzundaki oyunculardan biri olduğunu ve en son A2 Milli Takım kadrosunda da kendisine yer bulduğunu belirtmekte fayda var.
Olcay’ın nasıl bir futbolcu olduğundan biraz söz etmek gerekirse; ilk olarak altını çizmemiz gereken nokta müthiş top tekniği olacaktır. İki ayağına da hakim ve çok çabuk bir oyuncu Olcay Şahan. Oynadığı dönemlerdeki istatistiklerinden de anlaşılabileceği üzere, gol yollarında da etkili bir oyuncu. Topu ayağına aldığında, çok sevdiğimiz Abdul Kader Keita’yı anımsatması ise ayrı bir güzellik olsa gerek. Keita gibi fantastik çalımları ve pasları var. Onun bölgesinde oynayan yetenekli oyuncuların aksine, tembel bir yapısı yok. Alt yapısını Almanya’da almış olması da futbolun sadece bir yönünü düşünmüyor oluşuna dair yeterli bir referanstır benim gözümde. Özellikle yaptığı hücum presle kaptığı toplar, rakibin savunmada az adamla yakalanmasına ve takımın ani goller bulmasına neden oluyor. Eğer bu sezon Duisburg takımında Avusturyalı Maierhofer yerine son vuruşlarda daha becerikli bir santrfor olsaydı, Olcay Şahan’ın istatistikleri de muhtemelen çok daha farklı olurdu.
Olumlu özelliklerini sıraladık. Olumsuz özelliklerine gelecek olursak, ilk olarak fiziksel yapısından bahsedebiliriz. Mutlaka biraz daha kilo alması ve kalınlaşması gerekiyor. Tabii çabukluğundan bir şey kaybetmeden yapmalı bunu. Zaman zaman oyun içinde kaybolduğu dönemler de var. Tabii bu, mental bir sorun aslında. Çözülmeyecek bir şey değil. Bazen de topla fazla oynuyor. Bu da takım oyunu alışkanlığı kazandırılarak giderilebilecek bir handikap. Onun dışında yukarıda da değindiğimiz gibi, top tekniği ve oyunun iki yönünde de sorumluluk alması son derece olumlu. Bana kalırsa Olcay, Galatasaray’ın kanat rotasyonu için yararlı bir takviye olabilir. Tabii peşinde gerek Bundesliga’dan gerekse de Türkiye’den birçok önemli kulübün olduğunu hatırlatalım. Ayrıca takımı Duisburg da Almanya Kupası’nda (DFB Pokal) Bayern Münih’le final oynayacak. Takımın finale çıkmasında oynadığı güzel futbolla katkısı olan Olcay, orada da mutlaka kendini gösterme fırsatı bulacaktır.
Galatasaray’a transfer olması halinde faydalı olacağına inandığım bir diğer isim de Sercan Sararer. Daha doğrusu Sercan Sararer-Osuna… Bu ilginç isim kombinasyonu, oyuncunun babasının Türk, annesininse İspanyol olmasından geliyor. 27 Kasım 1989 doğumlu Sercan, 1.78 boyunda ve bu sezon Bundesliga 2 kulüplerinden Greuther Fürth’ü taşıyan oyunculardan. 21 yaşındaki futbolcu, futbola 1.FC Röthenbach’ta başlamış ancak henüz 11 yaşındayken geldiği Greuther Fürth’ten hiç ayrılmamış. Bugün halen daha yeşil beyazlı formayı giyiyor.
Sercan Sararer, bu sezona kadar Greuther Fürth’te daha çok hücuma dönük kanat oyuncusu olarak oynamış. Bu sezon ise özellikle son haftalarda forvet olarak değerlendiriliyor. Şu ana kadar 20 maçta 7 gol 2 asistlik bir istatistiğe ulaşmış durumda. Sercan’ın futbol stili ve anlayışı, bana Arif Erdem’i hatırlatıyor. Ancak topa Arif’ten daha hakim ve son vuruşlarda daha başarılı. Yine de sahada yaptıkları, yapmak istedikleri ve duruşu; kısacası futbol melekeleri Arif Erdem’le hayli benzerlik gösteriyor. Geniş alanda fazlasıyla süratli olabiliyor. Oyunu sürekli olarak dikine oynamayı seviyor, ki bu özelliğiyle Türk futbolcularının %90’ından farklı bir profil çizmekte. Zaman zaman kilo problemi yaşaması ise onun adına en önemli handikap diyebiliriz. Sercan Sararer’in bir diğer özelliği de hava toplarında etkili olması.
Henüz hiçbir milli takımda oynamadığını da belirtelim. Eh dile kolay, anne tarafından İspanya, baba tarafından Türkiye, doğup büyüdüğü yer olması nedeniyle de muhtemelen vatandaşı olduğu Almanya adına oynama imkanına sahip. Seçenek çok… Kulübüyle sözleşmesi 2012 yılında sona eriyor. Bu sezon sonunda oldukça makul bir rakam karşılığında transfer edilebilir.
Olcay’la Sercan, birlikte transfer edilirlerse kadroya büyük derinlik katarlar düşüncesindeyim. Bu sebeple ikisini birden tanıtmak istedim. Şu günlerde belki de başımızı en çok ağrıtan sorunlardan biri olan yerli oyuncu kalitesi, sadece yetenekli, başarıya aç ve takımla birlikte büyüyebilecek oyuncuların varlığıyla yükseltilebilir. İsimleri Sercan olmuş, Olcay olmuş, çok da önemli değil. Önemli olan, bu oyuncuları henüz parlamadan bulup getirebilmek… Bunun için Almanya’da yeteri kadar bağlantısı da var Galatasaray’ın. Hiç kimse yoksa Erdal Keser var. Böyle imkanları mutlaka değerlendirmek ve böyle değerleri kazanmak gerek…

2 Nisan 2011 Cumartesi

Kralın Dönüşü / Karabükspor:3 Gaziantepspor:2

Türkiye, bugün bir golcünün geri dönüşüne şahit oldu. Belki bugünkü görevi, uzun süredir olduğu gibi gol atmak yerine kalesini korumaktı ancak onun ihtiyacı olan şey, goldü. Geçen sezonun Bank Asya 1. Lig gol kralı Yasin Avcı'dan bahsediyorum... Çoğu futbolsever tanımaz bile kendisini. Ancak Yasin, gol vuruşlarını düşünerek, görerek ve ölçerek yapan az sayıdaki yerli futbolcudan birisidir...

Kısa bir süre önce, bir röportaj vermişti Yasin Avcı. Bu röportajında, taraftarın ve medyanın tepkisine rağmen iyi oynadığını düşündüğünü, forvet oynarsa da gollerine devam edeceğine inandığını söylüyordu. Takım Süper Lig'e çıktı çıkalı golle tanışamamıştı. Bir süre yedek kaldı ve belki çok da tepki çekti. Belli ki içinde birikmişti. Bir şekilde o sıkıntıyı atması gerekiyordu. Üzerindeki baskı her gün ağırlaşıyor ve omuzlarına daha da ağırlaşarak çöküyordu.

Ve bugün nihayet Yasin Avcı'nın golü geldi. Hatta röportajında söylediği gibi forvette de görev almıyordu. Maça sağ bek olarak başlamıştı ve rakibin sol kanadını sık sık bindirme yaparak zorlamaya çalışıyordu. Derken, 41. dakika geldiğinde İlhan Parlak'ın güzel pasıyla ceza sahasında bir anda uygun durumda topla buluştu ve harika bir şutla takımının bugünkü ilk golünü attı. Bu gol, kendisinin de Süper Lig'deki ilk golüydü ve çok önceden hak ettiği golünü gözyaşları içinde kutluyordu...

Karabükspor'un, Gaziantepspor'u 3-2 yendiği maçın en anlamlı öyküsü kuşkusuz Yasin Avcı'nın öyküsüdür bana göre. Maç, Karabükspor'un kendi sahasında oynadığı birçok maça benzer bir şekilde, deplasman takımının golüyle başladı. Savunmada yine hatalar, yer tutamama ve hamlesizlik gibi sorunlardan dolayı Ivan de Souza güzel bir gol attı Gaziantepspor adına. Golün ardından kısa bir süre orta saha mücadelesi olarak geçti ve ardından oyunun hakimiyeti ev sahibi Karabükspor'a geçti.

Karabükspor orta sahası bugün Birol Hikmet, Hakan Söyler ve Hocine Ragued üçlüsünden oluşuyordu. Önlerinde Cernat-İlhan Parlak ikilisi, ve en önde de günün bir başka geri döneni Emil Angelov yer alıyordu. Kırmızı mavililer, orta alanda yine o eşsiz pas futbollarını ortaya koyarak güçlü rakipleri karşısında top hakimiyetini kendi tekellerine aldılar. Özellikle 30. dakikadan sonra, inanılmaz bir oyun izledik. Orta sahada problem yoktu. Top, rahatça rakip ceza sahası civarına taşınabiliyordu ancak ne zaman bu bölgeye gelinse Gaziantepspor savunmacıları karşısında etkisiz kalınıyordu. Gaziantep'in iki stoperi Emre Güngör ve Dany, özellikle ilk yarı boyunca çok sağlam kaldılar. Her topu büyük ustalıkla karşıladılar. Angelov, bu ikili karşısında çoğu kez çaresiz kaldı. Yasin'in güzel golü, açıkçası tam zamanında geldi. Devreye berabere girilmeseydi, Karabükspor'da ikinci yarı bir panik yaşanabilirdi.

İkinci yarı da ilk yarıya benzer başladı. 63. dakikada Cernat'ın güzel pasıyla buluşan Angelov, sol ayağıyla güzel bir vuruş yaptı ve Karcemarckas'ın da hatasıyla golü buldu. Angelov'n golü de Yasin'inkine benzer anlamlar ifade ediyor aslında. O da ligin ilk haftasında Manisaspor'a attığı golün dışında skor üretememişti. Gerçi uzun süre yedek kaldı ancak son haftalarda Emenike'nin sakatlığı sayesinde forma bulmaya başlamış, ancak etkisiz kaldığı için de taraftarın tepkisini almıştı. Bugün de ufak tefek homurdanmalar duysa da, attığı golle alkışı almasını bildi. Yine de şu bir gerçek ki, seneye Karabükspor için Angelov lüks olur. Artık yaşından mıdır yoksa yapısı mı böyle bilmiyorum ancak yedek kalınca pas tutuyor bu adam. Kendisini yeterince hazırlayamamış. Bugün de gol atmasına rağmen çok etkili oynadığını söyleyemeyiz. Takım eğer alt sıralarda düşme mücadelesi veriyor olsaydı Angelov'la maçlara çıkmak zorunda kalmak büyük sıkıntı doğurabilirdi. Ancak şu anki tehlikesiz konum nedeniyle sorun olmuyor. Angelov aslında kötü futbolcu değil ve sezon başında transfer edilirken faydalı da olacağını düşünüyordum ancak bekleneni bir türlü verebilmiş değil.

Angelov'u eleştirirken, İlhan Parlak konusuna değinmeden de olmaz. Yücel İldiz, İlhan Parlak'tan da tekrar bir hücum oyuncusu yarattı ya, ne desek azdır. Hiçbir şey beklenmiyordu İlhan'dan. Ben de beklemiyordum haliyle. Taraftar zerre güvenmiyordu kendisine. Türkiye'de hangi takımın taraftarı güvenebilirdi ki zaten? Ancak Yücel İldiz onu çok akıllı kullandı. Tipik santrfor özellikleri taşıyan İlhan, bir anda sağ forvet, forvet arkası gibi pozisyonlarda değerlendirilmeye başlandı ve verim de alındı bu yeni durumdan. Tabii ki halen daha gözünüz kapalı forma vereceğiniz bir oyuncu intibası bırakmıyor. Halen daha kapatması gereken büyük eksikler var ancak yine de büyük yol kat ettiği, tartışmasız bir gerçek. Bugün attığı golde yaptığı vuruş, çok net. Üstelik böyle bir tek vuruşu son dakikada yapmak da ayrı bir kabiliyet. Golün ortasını yapan Coelho'yu, Coelho'yu çabukcak topla buluşturan Bülent Kocabey'i de unutmamak lazım.

Hatta Coelho'dan biraz daha bahsedelim. Devre arasında transfer edilirken sağ bek, sağ açık gibi bölgelere alternatif olsun diye düşünülmüştü Brezilyalı. Ancak bugün oyuna girdikten sonra aldığı rol, bildiğimiz forvet oyuncusu gibiydi. Coelho, bugün Angelov'un yerine oyuna girerken benim aklımdan geçen, kendisinin sağ beke geçeceği, o ana kadar sağ bekte görev alan Yasin Avcı'nın da Angelov'un yerinde forvet oynayacağıydı. Ancak hiç de öyle olmadı. Coelho forvet gibi oynamaya başladı ve o kısa sürede bana göre çok da başarılı oldu. İlhan'ın golünde, normalde ters kanadı olan sol taraftan yaptığı asist çok şık ve netti.

Gaziantepspor'a kısaca değinecek olursak, Olcan Adın, Dany ve Ivan de Souza'nın günün iyileri olduğunu söyleyelim. Olcan'ın golü çok güzel. Hoş, Deumi her zamanki gibi hatalıydı orada ama Olcan'ın hakkını yemeyelim. Güzel bir takipçilik ve görerek yapılan bir vuruş... Cenk Tosun biraz durgundu bugün. Tabii ki medyanın ilgisi biraz ağır gelmiş olabilir o yaşta bir oyuncuya. Akıllı davranmalı (ki ben öyle yapacağına inanıyorum).

Bugün, Karabükspor yine ne olduğunu gösterdi herkese. Lig TV'de maç öncesi yorum yapan Zafer Tüzün gibi yalandan yorum yapan ve bu işten ekmek yiyenleri yine yanılttı takım. Ne diyordu Zafer Tüzün?

"Emenike olmadan hücumda çok etkisizler maalesef"

Bugün bu yorumun ne kadar afaki olduğu bir kez daha ortaya kondu. Kaçıncı kez ortaya konduğunu ise ben sayamadım. Açıp maç maç, pozisyon pozisyon bakmak mı lazım acaba? Yoksa bir maçı da önyargısız izlemek, dikkatli izlemek yeter mi? Bence ikinci seçenek daha akıllıca... Ayrıca yine maç öncesi Gaziantepspor teknik direktörü Tolunay Kafkas'la yaptığı röportajın sonunda "biz de bu maçın, sizin içinizden geçen skorla bitmesini diliyoruz" diyen Lig TV muhabiri (Mustafa Öztoprak'tı sanırım. Yanlış olmasın..) de bu maçı bir kez daha izlesin. Güya tarafsız yayıncılık yapan Lig TV'nin yöneticileri de kimlerle çalıştıklarını bir kez daha gözden geçirsin. Şu iki insanın orada olması (biri bilgisizliği, biri taraflı tavrıyla), Türk futbolseverlerine saygısızlıktır. Bu duruma birileri dur der elbet. Karabükspor sahada üzerine düşeni yapıyor bu konuda. Sıra yetkililerde...

Kategoriler

201 afrika uluslar kupası 2010 dünya kupası 2014 dünya kupası a milli takım a2 ligi abdul kader keita abdullah avcı adana demirspor adanaspor adnan polat adriano ajax akhisarspor alanyaspor alex de souza alexis sanchez ali sami yen stadı almanya alpaslan dikmen altay amerika birleşik devletleri andre santos andrea pirlo ankaragücü ankaraspor anket antalyaspor arda turan arjantin arsenal arsene wenger as monaco atınç nukan atletico madrid aurelien chedjou avustralya aydın karabulut aykut erçetin aykut kocaman azerbaycan aziz yıldırım ballon d'or bank asya 1. lig barcelona başakşehir batuhan altıntaş batuhan karadeniz bayer leverkusen bayern münih bekir irtegün belçika benfica bertul kocabaş beşiktaş Beşiktaş ve City blogtivi bogdan stancu bolton wanderers boluspor borussia dortmund bosna hersek braga brezilya bucaspor bundesliga burkina faso bursaspor bülent ataman bülent korkmaz bülent uygun bülent ünder caner erkin celal kıbrızlı celtic cem sultan cesc fabregas ceyhun eriş ceyhun gülselam cezayir championship chelsea christoph daum claudio bravo claudio caniggia claudio pizarro claudio taffarel copa america corinthians cristiano ronaldo cska moskova cüneyt çakır çaykur rizespor daniel güiza danimarka david villa deniz kadah denizlispor deportivo la coruna didier drogba didier zokora diego maradona dirk kuijt diyarbakırspor doğaüstü futbol gerçekleri dunga dynamo dresden egemen korkmaz eintracht frankfurt elano elazığspor elvir baliç emiliano insua emmanuel emenike emre can erdoğan arıca eskişehirspor euro 2012 euro 2016 fabio bilica fanzin faryd ali mondragon fatih terim fc sion fc twente felipe melo fenerbahçe fernando muslera ferudun tankut fifa fildişi sahili formalar frank lampard frank rijkaard fransa franz beckebauer futbol sandığı galatasaray gana gaziantepspor gençlerbirliği genoa getafe gheorghe hagi giampaolo pozzo gine gino pozzo glasgow rangers gökhan inler gökhan töre gökhan ünal göztepe granada greuther fürth guillermo ochoa gurbetçi futbolcular guti guus hiddink güncel güney afrika güny kore güvenç kurtar haftanın ardından hakan arıkan hakan çalhanoğlu hakan şükür hakemler hamburg hamit altıntop hannover 96 harry kewell hasan kabze hayrettin demirbaş hertha berlin hırvatistan hikmet karaman hollanda honduras hugo almeida ibb ibrahim üzülmez ibrahima yattara iddaa ilkay gündoğan inceleme incleme ingiltere inter irlanda cumhuriyeti ispanya istanbulspor isveç isviçre italya ivica olic j-league japonya jerry akaminko johan elmander jose mourinho jupp heynckes juventus jürgen klopp kadir has stadı kamerun kardemir karabükspor karlsruhe karşıyaka kasımpaşaspor kasper hjulmand kayserispor keylor navas kıymeti bilinmeyenler kocaelispor kolombiya konyaspor kosta rika kulüpler birliği la liga lazio lefter küçükandonyadis leipzig lens ligue 1 lionel messi liverpool livorno lokomotif moskova lomana lualua los galacticos lucas neill lugano lyon maç öncesi maç yorumu mahmut özgener mainz mali mamadou niang manchester city manchester united manisaspor mario balotelli mario götze marius alexe marsilya martin palermo mateja kezman medhi benatia mehmet ali aydınlar mehmet ekici meksika melih gökçek mersin idman yurdu mert günok mesut bakkal mesut özil metin diyadin metin oktay metin tekin mevlüt erdinç mhk michael owen michael skibbe milan milan baros miroslav klose muhammed demirci muhammet reis mustafa denizli mustafa yücedağ nadir çiftçi napoli necati ateş necip uysal newcastle united nicolas anelka nijerya nostalji notts county nuri şahin nürnberg oğuz çetin oğuz sarvan oğuzhan özyakup olcan adın olympiakos orduspor orhan şam osc lille oscar cordoba ömer toprak panathinaikos paok paraguay pep guardiola pierre webo portekiz porto portsmouth premier league premier lig psg ptt 1.lig radamel falcao rafael benitez rais m'bolhi raymond domenech real madrid real sociedad rıdvan dilmen ricardo quaresma rigobert song river plate robert lewandowski roberto carlos robinson zapata roma romario ronaldinho ronaldo rosenborg sabri sarıoğlu sakıp özberk samet aybaba samir handanovic sampdoria samsunspor schalke 04 selçuk inan selçuk şahin semih şentürk senegal sercan sararer serdal adalı sergen yalçın serie a servet çetin sezer öztürk shakhtar donetsk sırbistan simao sabrosa simon kuper simon zenke sinan bolat sinan engin sivasspor slaven bilic slovakya slovenya spor basını sportivi st etienne stefan scepovic stoke city stsl stuttgart süleyman koç süper final şampiyonlar ligi şenol güneş şili tayfun korkut temur ketsbaia tff thierry henry tim howard tim krul tolgay arslan tolunay kafkas tottenham hotspur toulouse trabzonspor transfer tsg 1899 hoffenheim tsl tugay kerimoğlu tunus türk telekom arena twitter u20 udinese uefa uefa avrupa ligi ufuk ceylan unutulmaz ikililer uruguay ümit karan ümit kayıhan ünal aysal valencia vfl wolfsburg villarreal vincent enyeama volkan şen watford wayne rooney werder bremen wesley sneijder yekta kurtuluş yeni zelanda yeşil burun adaları yıldırım demirören yılmaz vural yunanistan yunanistan süper ligi yusuf şimşek yücel ildiz zenit ziraat türkiye kupası ziya doğan zlatan ibrahimovic zoran simovic zvjezdan misimovic

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails