Son dönemde Galatasaray altyapısından çıkan oyuncular için ayrı bir yeri olan Konya, bugün yine bir Galatasaraylı genç oyuncu için dönüm noktası oldu. Önce Aydın Yılmaz çıkmıştı bu statta. Şampiyonluğu getiren golü atmıştı Aydın. Sonrası çok parlak olmasa da, iyi kötü halen daha bugün Galatasaray kadrosunda Aydın. Sonra geleceğin kaptanı olarak gösterilen Uğur Uçar'ı yine Konya'da kaybetmişti sarı kırmızılılar. Bugün de Anıl Dilaver, ilk kez Galatasaray forması giydiği maçta, takımına 3 puanı getiren golü attıran isim oldu. Umarız ki A takımdaki gelişimi Aydın ya da Uğur gibi değil de Arda gibi olur.
Maça gelecek olursak, eksiklerden dolayı Hagi'nin farklı bir kadroyla sahaya çıktığını gördük. Kalede Ufuk'un yerine Aykut, savunmanın sağında Neill, ortada Gökhan Zan ve Servet, solda ise Çağlar Birinci vardı. Bu savunma hattı çok kötü değildi bugün. Özellikle Çağlar'ın futbolunu çok beğendim. Omzu vurup topu alabiliyor. Kademe anlayışı sağlam. Hücuma az çıkıyor (muhtemelen Hagi'nin talebi) ama çıktığında da yaptığı ortalar isabetli ve tehlike yaratan cinsten. Uzun süredir böyle kusursuz oynayan bir sol bek görmemiştim Galatasaray'da. Insua'yla ikisi normal şartlarda sol bek rotasyonu için yeterli. Savunma ortasında Gökhan Zan da bana göre günün iyilerindendi. Sakatlık sorunu olmasa kadroda tutulabilecek bir oyuncu Gökhan. Ve bilmiyorum dikkatinizi çekti mi ama topu oyuna sokarken çok dikkatli. Servet gibi değil. Zaten Servet bugün yine yaptı yapacağını. Son dakikada boyu ancak beline gelen adama kafa topunda faul yapıp devamında takımın 10 kişi kalmasını sağladı. Ayrıca kırmızı kart pozisyonunda çıkan kavgada da olayları en geriden sakin sakin takip eden yegane kişiydi. Bravo kendisinin profesyonelliğine. Ancak bu profesyonellik bize çok. Lütfen artık yolu açık olsun. Bu kırmızı kart pozisyonuna birazdan daha ayrıntılı değineceğim.
Orta sahadaki üçlü Lorik Cana, Ayhan ve Hakan Balta'dan oluşuyordu. Hagi'deki Hakan Balta ısrarını çözebilmiş değilim. Evet, Hakan süper bir asist yaptı bugün. Ama onun dışında hiç yoktu. İnanılmaz kayıtsız bir oyuncu oldu çıktı. Umrunda değil olan biten. Adamdan top alıyorlar, kovalamıyor bile. Rezil bir futbol oynadı maç boyu. Lorik Cana ve Ayhan'ın göstermek zorunda kaldığı efor, Hakan'ın yüzünden katlandı doğal olarak. Devre arasında gitse keşke diyeceğim ancak Hagi'nin bırakacağını sanmam. Oysaki Musa var orada daha verimli oynayabilecek.
Hücum hattında Serdar Özkan, Harry Kewell ve Galatasaray altyapısından Anıl Dilaver'i oynattı Hagi. Serdar, bugün umduğumdan iyiydi. Normal şartlara göre iyi miydi derseniz, değildi tabii ama ondan umduğumdan iyiydi. Kafasını biraz daha futbola verirse bir Anadolu takımında kendisine yer bulabilir. Ancak adam takır takır öksürüyor. Belli ki Beşiktaş'tayken kendisini basına malzeme eden alışkanlıkları yoğun bir şekilde devam ediyor. Kewell, sahadaki en zeki adamdı yine. Daha önce de defalarca dedik. Sağlam olduğu sürece ilk 11'de oynar Kewell. Gerek oyun görüşü, gerekse de maç içindeki hırsı onu herkesten ayırıyor. Bugün özellikle golde Neill'e attığı topuk pası sanat eseriydi. Günün piyangosu Anıl Dilaver'e gelelim. Ben Anıl'ı çok beğendim. Ancak bir merkez forvet olarak değil, bir kenar forvet olarak beğendim. Bilemiyorum tabii. Belki de merkez forvet olarak daha verimlidir. Şimdiden bir yargıda bulunmak için erken. Ancak maçı kısaca hatırlayacak olursak, Anıl'ın ilk yarıda Basem'den sıyrılıp yaklaşık 40 metre driplingin ardından Kewell'ın önüne bıraktığı top, ikinci yarıda yine sağ kanattan Kewell'a yaptığı orta (Kewell'ın altıpastan dışarı attığı) ve sol taraftan girip Aydın Yılmaz'a attığı harikulade pas... Bunları gözümüzün önüne getirince kendisinin aslında kanat forvet olarak çok etkili olabileceğini görüyoruz. Hatta attığı golde bile kenardan bir koşu yaparak geliyordu Anıl. Umarız ki üzerine koyarak devam eder bu görüntüsüne.
Hagi'ye gelecek olursak, ona halen güvendiğimi ancak yaptığı birçok şeyi de tasvip etmediğimi söylemem lazım. Oyuncu değişikliği kadar bu kadar beklemenin bir alemi yoktu. Musa daha erken oyuna alınarak orta sahada direnç artabilirdi. Rakip savunmadan dönen topları da iyi toplar Musa. Serdar'ın yerine Cem Sultan ya da Battal alınıp Anıl Dilaver'i kanatlara daha yakın kullanabilirdi. Hakan Balta ve Servet'teki anlamsız ısrarını sonlandırabilirdi. Ama hiçbirini yapmadı. Bu unsurlar kafamda soru işaretleri yaratıyor onunla ilgili. Çünkü bunlar takıntı içeren sorunlar. Umarım korktuğum olmaz.
Son dakikadaki kırmızı kart pozisyonundan olumlu çıkarımlar yapmak mümkün. Lorik Cana, Lucas Neill'e yapılanları görünce dayanamadı ve hemen olaya (tabir-i caizse) el koydu. Bu, Galatasaray'da uzun süredir görülmeyen bir şeydi. Hakem, Cana'yı atarken keşke başkalarının arkasına saklanıp sinsi sinsi tokat atmaya çalışan Erdinç'i falan da görseydi. Bir de Servet Çetin, bu olaylardaki kayıtsız tavrı ile takımda uzatmaları oynadığını gösteriyor. Kafası çok başka yerlerde. Aslında hak vermiyor da değilim. Takımdan gidecekti ne güzel. Fransa'da oynayacaktı ancak olmadı. Şimdi kendisini buraya ait hissetmiyor. Kızdığım nokta, buna rağmen sürekli oynamak istemesi. Oynadıkça da zarar veriyor oysaki. Şu anda kendisi Hakan Balta ile birlikte takımın içindeki en büyük urdur. Ve bu ur sökülüp atılmalıdır.
Konyaspor'a gelince, bu sezon büyük ihtimalle küme düşerler diyebiliriz. Ziya Doğan'ın bu sünepe oyun sistemi devam ettikçe, ki edecektir, Konya'nın bir şansı olamaz. İleriye bir santfor, arkasına bir yetenekli adam bir de hızlı adam koy, takımın gerisi defansif oyuncu olsun ve geriden şişir dur. Çok fazla kafa yormaya gerek yok çözmek için. Haa, tabii bir de bol tekme, bol kargaşa...
Lige verilen ara, Galatasaray için ilaç niteliğinde. Bakalım neler yapacaklar, ne gibi önlemler alacaklar. Muhtemelen yeni transferler de katılınca farklı bir takım izleriz. Ancak umarım ki Hagi bu Anıl Dilaver'i, Musa Çağıran'ı, Cem Sultan'ı, Berkin Arslan'ı ve benzerlerini kupa maçlarında değerlendirir de en azından gençler kazanılır.
Maça gelecek olursak, eksiklerden dolayı Hagi'nin farklı bir kadroyla sahaya çıktığını gördük. Kalede Ufuk'un yerine Aykut, savunmanın sağında Neill, ortada Gökhan Zan ve Servet, solda ise Çağlar Birinci vardı. Bu savunma hattı çok kötü değildi bugün. Özellikle Çağlar'ın futbolunu çok beğendim. Omzu vurup topu alabiliyor. Kademe anlayışı sağlam. Hücuma az çıkıyor (muhtemelen Hagi'nin talebi) ama çıktığında da yaptığı ortalar isabetli ve tehlike yaratan cinsten. Uzun süredir böyle kusursuz oynayan bir sol bek görmemiştim Galatasaray'da. Insua'yla ikisi normal şartlarda sol bek rotasyonu için yeterli. Savunma ortasında Gökhan Zan da bana göre günün iyilerindendi. Sakatlık sorunu olmasa kadroda tutulabilecek bir oyuncu Gökhan. Ve bilmiyorum dikkatinizi çekti mi ama topu oyuna sokarken çok dikkatli. Servet gibi değil. Zaten Servet bugün yine yaptı yapacağını. Son dakikada boyu ancak beline gelen adama kafa topunda faul yapıp devamında takımın 10 kişi kalmasını sağladı. Ayrıca kırmızı kart pozisyonunda çıkan kavgada da olayları en geriden sakin sakin takip eden yegane kişiydi. Bravo kendisinin profesyonelliğine. Ancak bu profesyonellik bize çok. Lütfen artık yolu açık olsun. Bu kırmızı kart pozisyonuna birazdan daha ayrıntılı değineceğim.
Orta sahadaki üçlü Lorik Cana, Ayhan ve Hakan Balta'dan oluşuyordu. Hagi'deki Hakan Balta ısrarını çözebilmiş değilim. Evet, Hakan süper bir asist yaptı bugün. Ama onun dışında hiç yoktu. İnanılmaz kayıtsız bir oyuncu oldu çıktı. Umrunda değil olan biten. Adamdan top alıyorlar, kovalamıyor bile. Rezil bir futbol oynadı maç boyu. Lorik Cana ve Ayhan'ın göstermek zorunda kaldığı efor, Hakan'ın yüzünden katlandı doğal olarak. Devre arasında gitse keşke diyeceğim ancak Hagi'nin bırakacağını sanmam. Oysaki Musa var orada daha verimli oynayabilecek.
Hücum hattında Serdar Özkan, Harry Kewell ve Galatasaray altyapısından Anıl Dilaver'i oynattı Hagi. Serdar, bugün umduğumdan iyiydi. Normal şartlara göre iyi miydi derseniz, değildi tabii ama ondan umduğumdan iyiydi. Kafasını biraz daha futbola verirse bir Anadolu takımında kendisine yer bulabilir. Ancak adam takır takır öksürüyor. Belli ki Beşiktaş'tayken kendisini basına malzeme eden alışkanlıkları yoğun bir şekilde devam ediyor. Kewell, sahadaki en zeki adamdı yine. Daha önce de defalarca dedik. Sağlam olduğu sürece ilk 11'de oynar Kewell. Gerek oyun görüşü, gerekse de maç içindeki hırsı onu herkesten ayırıyor. Bugün özellikle golde Neill'e attığı topuk pası sanat eseriydi. Günün piyangosu Anıl Dilaver'e gelelim. Ben Anıl'ı çok beğendim. Ancak bir merkez forvet olarak değil, bir kenar forvet olarak beğendim. Bilemiyorum tabii. Belki de merkez forvet olarak daha verimlidir. Şimdiden bir yargıda bulunmak için erken. Ancak maçı kısaca hatırlayacak olursak, Anıl'ın ilk yarıda Basem'den sıyrılıp yaklaşık 40 metre driplingin ardından Kewell'ın önüne bıraktığı top, ikinci yarıda yine sağ kanattan Kewell'a yaptığı orta (Kewell'ın altıpastan dışarı attığı) ve sol taraftan girip Aydın Yılmaz'a attığı harikulade pas... Bunları gözümüzün önüne getirince kendisinin aslında kanat forvet olarak çok etkili olabileceğini görüyoruz. Hatta attığı golde bile kenardan bir koşu yaparak geliyordu Anıl. Umarız ki üzerine koyarak devam eder bu görüntüsüne.
Hagi'ye gelecek olursak, ona halen güvendiğimi ancak yaptığı birçok şeyi de tasvip etmediğimi söylemem lazım. Oyuncu değişikliği kadar bu kadar beklemenin bir alemi yoktu. Musa daha erken oyuna alınarak orta sahada direnç artabilirdi. Rakip savunmadan dönen topları da iyi toplar Musa. Serdar'ın yerine Cem Sultan ya da Battal alınıp Anıl Dilaver'i kanatlara daha yakın kullanabilirdi. Hakan Balta ve Servet'teki anlamsız ısrarını sonlandırabilirdi. Ama hiçbirini yapmadı. Bu unsurlar kafamda soru işaretleri yaratıyor onunla ilgili. Çünkü bunlar takıntı içeren sorunlar. Umarım korktuğum olmaz.
Son dakikadaki kırmızı kart pozisyonundan olumlu çıkarımlar yapmak mümkün. Lorik Cana, Lucas Neill'e yapılanları görünce dayanamadı ve hemen olaya (tabir-i caizse) el koydu. Bu, Galatasaray'da uzun süredir görülmeyen bir şeydi. Hakem, Cana'yı atarken keşke başkalarının arkasına saklanıp sinsi sinsi tokat atmaya çalışan Erdinç'i falan da görseydi. Bir de Servet Çetin, bu olaylardaki kayıtsız tavrı ile takımda uzatmaları oynadığını gösteriyor. Kafası çok başka yerlerde. Aslında hak vermiyor da değilim. Takımdan gidecekti ne güzel. Fransa'da oynayacaktı ancak olmadı. Şimdi kendisini buraya ait hissetmiyor. Kızdığım nokta, buna rağmen sürekli oynamak istemesi. Oynadıkça da zarar veriyor oysaki. Şu anda kendisi Hakan Balta ile birlikte takımın içindeki en büyük urdur. Ve bu ur sökülüp atılmalıdır.
Konyaspor'a gelince, bu sezon büyük ihtimalle küme düşerler diyebiliriz. Ziya Doğan'ın bu sünepe oyun sistemi devam ettikçe, ki edecektir, Konya'nın bir şansı olamaz. İleriye bir santfor, arkasına bir yetenekli adam bir de hızlı adam koy, takımın gerisi defansif oyuncu olsun ve geriden şişir dur. Çok fazla kafa yormaya gerek yok çözmek için. Haa, tabii bir de bol tekme, bol kargaşa...
Lige verilen ara, Galatasaray için ilaç niteliğinde. Bakalım neler yapacaklar, ne gibi önlemler alacaklar. Muhtemelen yeni transferler de katılınca farklı bir takım izleriz. Ancak umarım ki Hagi bu Anıl Dilaver'i, Musa Çağıran'ı, Cem Sultan'ı, Berkin Arslan'ı ve benzerlerini kupa maçlarında değerlendirir de en azından gençler kazanılır.
0 yorum:
Yorum Gönder