Ligin ilk yarısının bitimiyle birlikte verilebilecek çok fazla ayrıntı, bahsedilmesi gereken çok fazla isim olduğunu düşünüyorum. Alışılageldik bir sezon yaşamıyoruz. Yükselen değerler ve eski parlaklığını kaybetmiş yıldızlarla dolu bir dönemdeyiz. Bu yazıda, ilk yarı itibariyle her takımın en iyisini ve en kötüsünü inceleyelim dedik. Tabii bunları belli bir oranın üzerinde forma şansı bulmuş oyuncular arasından seçeceğiz. Puan sırasının bir üstünden bir altından gidelim. Yazı üç bölümde tamamlanacak. İşte ilk bölüm:
Trabzonspor
En İyi: Selçuk İnan
Trabzonspor'un bu sene ligde en keyif veren takım olduğu bir gerçek. Şenol Güneş'in yeniden canlandırdığı takımın en önemli yapıtaşlarından birisi de Selçuk İnan. Selçuk, iyi bir insan yönetimiyle bir oyuncunun nerelere gelebileceğinin en güzel örneği. Şenol Güneş gelmeden de iyi bir oyuncuydu ancak artık istikrarlı ve her daim güvenilir bir isim. İlk yarıda da tüm maçlarda görev aldı ve 2 gol 7 asistlik bir performans sergiledi. Ayrıca savunmaya yönelik görevlerini de hiç aksatmadı. Bir orta saha oyuncusundan daha ne istensin ki?
En Kötü: Engin Baytar
Aslında Trabzonspor'da kötü performans neredeyse hiç yoktu. Ancak bir kişi vardı ki, ondan Şenol Güneş de şikayetçi. Saha içindeki hiçbir hareketi bir sporcuya yakışmayan, müthiş yeteneğine rağmen gelişmemiş zihinsel melekeleri yüzünden hem takımını hem de hocasını sık sık zor durumda bırakan bir oyuncu: Engin Baytar... Onun üzerine daha fazla bir şey söylemeye gerek yok herhalde. Zaten Şenol Güneş de "düzeltemezsek göndeririz" diyor. Ki bu birçok şeyi açıklıyor zaten.
Kasımpaşa
En İyi: Yekta Kurtuluş
Yekta, artık çoğu futbolseverin de hemfikir olduğu üzere, Kasımpaşa'yı aşan bir oyuncu. Bunu da sahaya çıktıklarında çok rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Takımın diğer oyuncularının (özellikle de savunmacıların) ona ayak uydurması halinde Kasımpaşa şu anki durumdan kurtulabilir. Ancak şu ana kadar böyle bir ışık görebilmiş değiliz. Yekta da elinden geldiği ölçüde durumu kurtarmaya çalışsa da yetmiyor.
En Kötü: Luiz Henrique
Bu oyuncuyu aslında Ankaragücü'nden tanıyoruz. Ligi tanıyan, istikrarlı bir oyuncu olarak aklımızda kalmış ancak ilk yarıda gördük ki Türkiye'den ayrı kaldığı süre kendisine pek yaramamış. Özellikle sezonun ilk maçlarında fazlasıyla belli etti bunu. Çok fazla bireysel hata yapıyor. Zaten rakiplere karşı direnç göstermekte zorlanan Kasımpaşa savunması, Luiz Henrique'in bireysel hataları nedeniyle kolaylıkla oyundan düşüyor.
Bursaspor:
En İyi: Pablo Batalla
Geçen sezonki şampiyonluğun ardından "en azından ligde" istikrarını korumayı başaran Bursaspor'da bu istikrarın en önemli yapıtaşlarından birisi de Pablo Batalla oldu. Takıma yeni katılan oyuncuların isteneni çok da verememesi üzerine zor zamanlarda çıkıp takımına nefes aldıran isim oldu. Bursaspor'un Şampiyonlar Ligi'ndeki tek golünü atarken ligde de 1 gol 8 asistlik bir istatistiğe ulaştı. Takım oyunu oynayan Bursaspor'un makine düzenindeki en sağlam dişlilerden birisiydi.
En Kötü: Volkan Şen
Tabii ki Volkan'dan kötü oynayanlar da vardı (Steinert, Nunez) ancak beklentiler ve bulduğu şans miktarını göz önüne alınca en büyük çuvallamayı Volkan Şen yaşadı diyebiliriz. Volkan'da bu sezon bir huzursuzluk var. Muhtemelen özel hayatıyla ilgili durumlar çalkantılı. Zaten sezonun ortasında iki günlüğüne izinsiz Amerika'ya gidip kız arkadaşının gönlünü alma çabaları da bunu gösteriyor. Volkan'ın bu gibi olaylar yüzünden bozuk olması muhtemel huzuru, sahaya da yansıyor. Geçen sezonki şampiyonlukta büyük pay sahibi olan oyuncu, bu sezon çabalamasına rağmen bir türlü istenen katkıyı veremiyor. Ayrıca devre arasında takımdan ayrılması da söz konusuydu. Tabii bilemiyoruz, her an her şey olabilir halen daha. Bu durum da onun sinirlerini germiş olacak ki, sahada agresif tavırlarıyla dikkat çekiyor son dönemde.
Bucaspor
En İyi: Orhan Ak
Ligin tecrübeli oyuncularından Orhan Ak, Bucaspor için ne denli yararlı bir transfer olduğunu sezonun ilk yarısında gösterdi. Tecrübeli oyuncunun istikrarı ve artık yaşı nedeniyle aldığı inisiyatifle savunmanın liderliğini üstlenmesiyle birlikte Bucaspor, konumuna rağmen ligin iyi savunma ekiplerinden biri oldu ve puan sıralamasında kendisine yakın takımlar içinde en az golü yedi. Tabii 17 maçta sadece 9 gol atmaları sebebiyle de düşme hattına demirledi. Orhan da savunma oyuncusu olmasına rağmen 9 gollü bu takımın 4 golle en golcü ismi olarak hem savunmada hem hücumda takım için itici güç olmaya çalıştı. Kendisini tereddütsüz bir şekilde Bucaspor'un ilk yarıdaki en iyi oyuncusu olarak lanse edebiliriz.
En Kötü: Manucho
Manucho, sezon başında sadece Bucaspor'un değil, Süper Lig'in de en flaş transferlerinden birisi olarak dikkat çekiyordu. Kolay değil, Manchester United forması giymiş bir isim. İlk yarıda oynadığı maçlarda da zaman zaman klasını gösteren hareketler yapsa da mental sıkıntıları yüzünden çoğu ez verimsiz oldu. Bir ara sakatlıktan dolayı uzak kaldı. Olmayacak goller kaçırdı. Kaçırdıkça morali bozuldu ve daha çok kaçırdı. İlk yarı itibariyle iyi niyetine rağmen en büyük hayal kırıklıklarından birini yarattı.
Fenerbahçe
En İyi: Alex de Souza
Zaten bir başkasının olması söz konusu olamazdı herhalde. Alex, Fenerbahçe kadrosunda olduğu sürece bu zamana kadar her sezon "en iyi" payesini almayı bildi. Yaşının ilerlemesi de bir şeyi değiştirmedi ve bu sezonun ilk yarısı itibariyle o yine takımının en iyisi. Aykut Kocaman'la yaşadığı ya da yaşadığı iddia edilen sorunlar da onu durduramadı. İlk yarı itibariyle 16 maçta 12 gol 5 asistlik bir performans ortaya koyup takımına birçok maç kazandırdı.
En Kötü: Andre Santos
Stoch'la Santos arasında kaldım. Bilica da bu konumu zorlar ancak onun zaten kapasitesi belli diye kıyaslamaya almaya gerek duymadım. Stoch da gençliği sayesinde yırttı diyebiliriz. Fenerbahçe'de ilk yarının en kötüsü ünvanını Brezilya milli takımının oyuncu havuzunda bulunan, peşinde Avrupa devlerini koşturduğu iddia edilen ve bu sezon neredeyse hiçbir şey yapmayan Andre Santos açık ara hak ediyor. Zaten formayı da Caner'e kaptırdı sayılır. İlk yarı itibariyle tamamen faydasız bir hali vardı.
Konyaspor
En İyi: Peter Grajciar
Ligin yeni ekibi Konyaspor bugün düşme hattında bulunmasına rağmen yine de bu durumdan kurtulma şansı taşıyorsa, bunu Grajciar'a borçludur. Slovak oyuncunun 15 maçta gösterdiği 6 gol 2 asistlik performans, takım içinde direkt olarak diğerlerinden ayrılıyor. Bir orta saha oyuncusu için ekstra bir katkıdır bu. Üstelik takım ligden düşme potasındaysa hepten ekstradır. Ki bu rakamların haricinde de Grajciar Konyaspor'un hücumdaki en büyük itici gücüdür. Birçok golü de hazırlamıştır.
En Kötü: Thierry Tazemeta
Geçen sezon Diyarbakırspor'da en beğendiğim oyunculardan birisiydi Tazemeta. Konyaspor için de doğru transfer olur diye düşünüyordum ancak ilk yarıda sadece 1 gol atarak takımın içinde bulunduğu durumda pay sahibi olanlar arasında yerini aldı. Sadece saha içindeki kötü performansı değil, saha dışındaki tutarsızlıkları da sezon içinde kendisinden olumsuz anlamda söz ettirdi. Özellikle bir milli takım dolabı vardı ki, o olayın üzerine halen daha Konyaspor kadrosunda bulunması bile bir lütuftur.
0 yorum:
Yorum Gönder