31 Ağustos 2009 Pazartesi

Ankaraspor:0 - Galatasaray:2

Galatasaray için önemli bir deplasmandı ve sarı kırmızılı takım için bu zorlu maçın kayıpsız atlatılması çok önemli bir kazanç oldu. Her ne kadar maç öncesi yazısında Ankarasporlu futbolcuların kafalarının karışık olabileceği yönündeki öngörümde yanılmış olsam da Galatasaray çok değerli olan bu galibiyeti alarak 11 yıl sonra ilk 4 haftayı kayıpsız atlatmayı bildi.

İlk yarıdan başlayalım maçı hatırlamaya. Ankaraspor çok büyük bir direnç göstererek başladı maça. Hatta zaman zaman öyle pozisyonlar buldular ki, öne geçmeleri hiç şaşırtmazdı izleyenleri. Ancak bu pozisyonların kiminde beceriksizdiler, kiminde de Leo Franco çok başarılıydı. Aslında geldiği günden bu yapan pek fikir vermeyen Arjantinli kalecinin yeteneklerini sergilemesi açısından yararlı bir maç oldu bu akşam. Galatasaray'ın maça çıktığı onbiri ve dizilişi maç öncesi yazısında birebir tahmin etmiştim ancak tabii ki bu benim kafamda olması gereken kadro değildi. Sarı kırmızılılar, orta sahada Mehmet Topal ve Mustafa Sarp'ın beraber oynamasının dezavantajlarını maç boyunca yaşasa da ilk yarıda fazlasıyla hissetti. Bu oyuncular kötü müydü? Tabii ki hayır. Mustafa Sarp yine bildiğimiz gibiydi. Mehmet Topal da sakatlığının etkisiyle zaman zaman pasif kalsa da savunma anlamında fena değildi. Ancak ikisi de orta üçlünün en gerisindeki, yani savunmanın önündeki her açığı kapatması gereken pozisyonun oyuncusu olduğu için hücuma çıkışlarda takımı aksattılar. Burada Ayhan ya da Barış gibi bir oyuncunun varlığı, hem tempoyu olumlu etkiliyor, hem de topun Arda ve ileri üçlüye daha kolay geçmesini sağlıyor. Bugün ayrıca Elano'nun da etkisiz gününde olması, ilk 45 dakikanın Galatasaray adına yalnızca 3 pozisyonla kapanmasına neden oldu. Ki geçen sezonun özellikle ikinci yarısında bu tek devrede girilen 3 net pozisyon son derece yeterli geliyordu Galatasaray taraftarına. Şimdi tatmin etmiyor neredeyse. Elano'ya dönelim. Brezilyalı henüz güçsüz. Fizik olarak tam hazır olması için de biraz daha zamana ihtiyacı var ancak yine de daha önceki maçlarına nazaran daha çok oyunun içindeydi. Bu da onun gelişme gösterdiğinin işaretidir. Yine de takıma ayak uyduramıyor. Şöyle bir bakınca ilk 45 dakikada takımı sürükleyen ismin Milan Baros olduğu sonucuna varabiliriz. Baros çok hareketliydi yine. Her yere deplase oldu. Top taşıdı. Pas aldı, verdi ancak arkadaşları bu kez isteksiz olunca o da yetemedi haliyle. Bir de Brabec'in sert savunması biraz yıldırdı onu. Brabec'in de ilk yarıda kırmızıyı nasıl görmediğine şaşırdığımı eklemeliyim. Hakem biraz müsamaha gösterdi onun sertliğine. Tabii bir de Baki'nin geri pasını Senecky'nin elleriyle tutması var ki, bunu göremiyorsan biraz oturup düşünmen gerekir maçtan sonra. Bugün Kuddusi Müftoğlu belli ki biraz formsuzdu. Bu arada Senecky'den laf açılmışken, mükemmel bir kaleci olduğunu bir kez daha belirtelim. Çok zor toplar çıkardı ve savunmayı da iyi organize ediyor. Muhtemelen Ankaragücü'ne gidecek ve sarı lacivertliler için büyük kazanç olacak.

İkinci yarıya da aynı onbirle başladı Rijkaard. Tabii bu geçen süre zarfında iki takımın da gayet güzel tempo yaptıklarını ekleyelim. Ki maçın kopma noktalarından biri de bu temponun etkileridir. Buna birazdan tekrar değineceğiz. Rijkaard aksayan Elano ve yorulan Baros'u çıkarıp Harry Kewell ve Nonda'yı oyuna alarak maçı ne kadar doğru analiz ettiğini de gösterdi. Burada Neeskens'e de bir selam çakmakta fayda var. Kewell ve Nonda oyunun seyrini epey değiştirdiler. Nonda biraz ağır tabii ama en az Baros kadar koştu ve diri kaldı. Arda'nın da oyuna ağırlığını koymasıyla oyun 60'tan sonra Ankaraspor yarı sahasına, hatta ceza sahası civarına yıkılmıştı bile. İşte tempo konusu burada fark yaratan unsur oldu. Ankaraspor her ne kadar ligin fizik yönden en etkili takımlarından biri olsa da yoruldu. Sahada diri kalan ve taze güçlerini tam zamanında oyuna alan Galatasaray, Harry Kewell'ın şık kafa golüyle öne geçti. Şimdi Kewell neden ilk 11 oynamadı diye düşünenler olacaktır. Oynayamaz mıydı? Oynardı tabii neden oynamasın. Ama şu maçta yarım saatte gösterdiği etkiyi ve yarattığı farkı maça ilk 11 başlayarak fizik olarak diri bir Ankaraspor karşısında ne kadar gösterebilirdi, orası tartışma konusu. Ayrıca Ankaraspor'un sağ beki Ömer Aysan Barış bu gece gayet iyi bir performans sergiledi. Sonradan oyuna giren Aydın Yılmaz da golü yiyen Ankaraspor'un atak yapma çabasını baltalayan oyunculardandı Galatasaray adına. Çok etkili koşular yaptı ve aldığı topların neredeyse tamamını olumlu kullandı. Nitekim Nonda'ya da asisti yaparak maçın kopmasındaki pay sahiplerinden biri oldu Aydın.

Netice itibariyle ben bu gece maçın iki değişik karaktere sahip olduğunu gördüm. İlk yarıdaki rolantide bir Galatasaray ve iyi direnen Ankaraspor'un mücadelesi ile İkinci yarıda diri kalan Galatasaray, daha çok pozisyona giren Galatasaray, benchten mükemmel katkı alan Galatasaray ve iyi niyetle mücadele etmesine rağmen artık dayanacak gücü kalmayan Ankaraspor.'un mücadelesi. Burada maçı kusursuz analiz eden Rijkaard ve Neeskens ile sarı kırmızılı takımı fizik kondüsyon olarak mükemmel bir hale getiren Albert Roca Puyol, bu galibiyetin baş mimarlarıdır bana göre.

Chigrynskiy Barcelona'da

Bu garip isimli adam Shakhtar Donetsk'ten 25 milyon euro karşılığında transfer edildi. 23 yaşında bir savunma oyuncusu.

Marquez hala sakat. Puyol ve Pique ile birlikte oynayacak kendisi. Defansif orta saha olarak da görev alabilir. Uzun pasları ve topu oyuna sokması üst düzeydedir.

İki taraf içinde hayırlı olsun diyelim.

Bu arada transfer dönemi kapanacağı için herkes kapış kapış.. Huth, Tuncay'la birlikte Stoke City'e gitti.

Sheva yuvasına döndü ve Dinamo Kiev ile 2 yıllık sözleşme imzaladı.

Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki rakiplerinden CSKA'da ise takımın en önemli oyuncusu Wagner Love, memleketini özlediği için Palmeiras'a kiralandı.

Werder Pizzaro'yu tekrar getirdi. Sanogo St. Etienne'e gitti. Rosenberg için ise kapılar açık. Bobo ile takas edilmesi dahi gündemde ama süre çok azaldı artık.

Zdravko Kuzmanovic, Sttutgart yolunu tuttu.

Gaziantepspor, Linz ve Jorginho'yu getirdi, Tabata'dan gelen paralarla. Linz'in çok iş yapacağı kanısındayım.

Valencia emektarı Angulo, Sporting Lizbon'a gitti.

Zaccardo yurduna döndü ve Parma ile anlaştı.

Bakalım transfer döneminin kapanmasına çok az kala ne gibi gelişmeler olacak?

Riise Bayern'e gidecek mi? Dossena Roma'ya mı gidecek yoksa Napoli'ye mi?
Van Der Vaart ne olacak?
Coloccini Lazio'ya mı gidecek?
Quaresma ne yapacak?
Ve ve ve ve... 60 milyon euro Ribery'i Madrid'e getirebilecek mi?

Ankaraspor - Galatasaray (TSL 2009/10 - 4. Hafta)

Bu akşam saat 21:00'da, Yenikent ASAŞ Stadı'nda Ankaraspor'la Galatasaray karşılaşacak ve maç Lig TV ekranlarından izlenebilecek. İki kulübün de gündemi yoğun. Evsahibinden başlayalım.




Malum, Ankaraspor'la Ankaragücü arasında gayriresmi bir ortaklık vuku buldu son günlerde. Mavi beyazlılar, başkentin diğer temsilcisini alttan alttan besleyecek sezon boyu. Böyle önemli bir misyonları var. Zaten Ediz'i vererek bu olay başladı. Ahmet Gökçek'e göre de bu akşamki maçtan sonra Senecky, Adem Koçak, Meye ve Mehmet Çakır da Ankaragücü yolunu tutacaklar. Futbolcuların da teknik ekibin de kafası oldukça karışık olacaktır bu akşam. Benim kadro itibariyle beğendiğim bir ekip ama bu maçta çok da şanslı görmüyorum özellikle bu yaşananların ardından.


Galatasaray'da da gündem bu ara transfere odaklanmış durumda. Bilindiği gibi gün içerisinde Caner Erkin transferi açıklandı. Söylentiler, transferin devam edeceği yönünde. Gündemde Sercan Yıldırım, Ufuk Ceylan ve bir yabancı orta saha oyuncusu var. Aslında bu üç takviye olsa da olur olmasa da. Yarın göreceğiz nasıl bir sonuçla karşılaşacağımızı. Öte yandan Olası kadrolara geçelim en iyisi...


Ankaraspor şu şekilde dizilir sahaya:

--------------------------Senecky----------------------

Özgür Çek-----Brabec---------Baki---------Aydın
--------------------------Hürriyet-------------------------
-------------Adem------Neca-------Bilal-------------

---------------------Tita----------------------------------
-------------------------------İlhan-------------------------


Galatasaray:

------------------------Leo Franco---------------------
Sabri-------Emre Aşık-------Servet---------Hakan

---------------Mustafa--------Mehmet Topal---------

---------------------------Elano----------------------------
Keita--------------------------------------------------Arda

-------------------------Baros-----------------------------

Caner Erkin Galatasaray'da

Aslında kaç gündür bu transferin olacağı açık seçik belliydi. Ancak bir şekilde bugüne kadar bekledi yönetim. Galatasaray'da sol kanat alternatifleri arasında bir yıl kiralık ve satın alma opsiyonuyla birlikte genç futbolcu Caner Erkin de katılmış oldu. Volkan Yaman'ın gönderilişi ve Alparslan'ın da yetersizliği nedeniyle Hakan Balta için iyi bir alternatif. Hatta önümüzdeki sezonlarda sol açık ve orta sahanın ortası için bile düşünülebilir. Güzel bir hamle oldu bu...

Ders Çalış Biraz Sevgili Şansal!

Ben taktım bu Şansal-Erman ikilisine. Anlaşılan bu sezon bol bol yer bulacaklar bu blogta. Dün beni yine çileden çıkarmayı başardılar sağolsunlar. Yani bir insan, etrafına ancak bu kadar kapatır gözlerini ve algısını. Neticede bu adamlar, Turkcell Süper Lig yayıncı kuruluşu olan Digiturk'ün iki adet yorumcusu konumundalar. Hatta bırakın yorumcu olmayı, Şansal Büyüka Lig TV spor müdürü yanlış hatırlamıyorsam. İnsan en azından bir interneti açar da araştırır. Bazı şeyleri bilerek, hazır bir şekilde oturur kamera karşısına. Dün onca garip yorumun ve hükümet methiyelerinden oluşan boş siyaset konuşmalarının ardından Fenerbahçe - Manisaspor maçını yorumladılar. Maç görüntülerini izlerken Şansal kafayı Manisaspor'un Kanadalı oyuncusu Joshua Simspon'a taktı. "Hocam yine Simpson" dedi durdu. Sonra bir ara "memlekeyi nere bu Simpson'ın. Kaiserslautern'den gelmiş ama alman ismine de benzemiyor" falan gibi bir şeyler geveledi ağzında. Yani bilmemek ayıp değil tabii ki. Ancak Lig TV spor müdürü etiketi olan bir insanın bunu ligin 4. haftasında öğrenmesi ayıp. Hiçbir şey yapamıyorsan açıp internetten bakarsın. Çok mu zor? Biz merakımızdan bakıyoruz vallahi...

30 Ağustos 2009 Pazar

Mateja Kezman Zenit'te

Bir türlü dikiş tutturamadı bu çocuk. Ben Fenerbahçe'deyken beğeniyordum aslen kendisini. Güiza uğruna PSG'ye gönderildi. Orada da bir varlık gösteremeyince Zenit'e kiralandı transferin son günlerinde. Fatih Tekke'yle beraber rekabet dolu bir arkadaşlık kurarlar artık.

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Robben Hızlı Başladı

Bayern Münih bugün geçtiğimiz sezonun Bundesliga şampiyonu Vfl Wolfsburg'u beklenmedik şekilde 3-0'la geçerken maçın ikinci yarısında oyuna girerek debut yapan Arjen Robben de kariyerinin yeni adımına 2 golle güzel bir başlangıç yaptı. Hollandalı, oyunda kaldığı sürece topla bol bol buluştu ve yararlı işler yaptı. Belli ki Bayern'e faydası çokça olacak. Ribery'nin de pabucu dama atılır bu performans devam ederse.

Joseph Desire Job Diyarbakırspor'da

Sezon başında oynatacak futbolcu bulamazken alelacele bir dünya adam alıp toplama bir takım kurmuştu Diyarbakırspor. Alınan oyunculara bakıyorum da, özellikle yabacı transferinde turnayı gözünden vurmuş gibi görünüyor. Bugün başkanları yine iki transfer açıkladı. Bir tanesi var ki, yıllarca Fransa ve İngiltere liglerinde oynamış, kariyerli bir oyuncu. Aynı zamanda Kamerun milli takımının da futbolcu havuzunda yer alan Joseph Desire Job, bu sezon Diyarbakırspor forması giyecek. Ligimiz için renkli bir futbolcu olacağı kesin ancak forvette zaten iki kaliteli yabancı Mendoza ve Tazemeta varken yabancı hakkını bu mevkiden yana kullanmak biraz enteresan kaçmış. Aslında aynı kariyerde bir orta saha oyuncusu da getirebilirdi Diyarbakırspor. Desire Job da muhakkak katkı sağlayacaktır ancak mesela bir Sivasspor alsaydı kendisini, çok daha efektif bir hareket olurdu gibi geliyor bana.

Beşiktaşlı Tabata...

Beşiktaş'ın yeni transferi formayı giymiş ve pençelerini bir kartal gibi açmış bile... Ne diyelim, umarız başarılı olur...

La Liga Başlamadan...


En çok beklenen ve Türkiye'de yayıncı kuruluş bulundurması itibariyle en çok izlenecek olan lig bugün Real Madrid - Deportivo La Coruna maçıyla başlıyor. Maç saati 21.00 ve yayın Ntv...


Geçtiğimiz sezon katıldığı bütün turnuvalarda şampiyonluk yaşayan Barcelona, son olarak da dün Shakhtar Donetsk ile oynadığı Süper Kupa finalini kazanarak sezonu hem kupayla açtı hem de kupayla kapattı diyebiliriz. Barcelona transfer döneminde, 2-3 senedir takım içinde sorun yarattığı söylenen Eto'o'yu üzerine 40 milyon euro civarında bir para koyarak Inter'e verdi ve karşılığında Zlatan Ibrahimovic'i transfer etti. Ayrıca Abidal'in yaşlanıyor olması ve Sylvinho'nun takımdan ayrılmasıyla birlikte doğan sol bek ihtiyacını yine Inter'in Brezilyalısı Maxwell ile kapattı. Barcelona için handikap, Zlatan'ın takıma alışma dönemi geçirecek olması. Bilbao maçlarında ve Shakhtar maçında gördük ki henüz hazır değil Zlatan. Takım da onla oynamaya daha alışamamış. Ayrıca sezon içerisinde Afrika Kupası olacak ve Yaya Toure ile Keita takımdan belli bir süre ayrı kalacaklar. Busquets'e büyük iş düşecek o dönemde. Ayrıca genç kanat oyuncusu Pedro bu sezon daha fazla forma şansı bulacaktır ve beklenmeyen bir etki yaratabilir. Dünkü tek golün sahibi de kendisiydi zaten. Xavi ve Iniesta'ya bir bela bulaşmazsa Barcelona yine en tepede kalacaktır.


Real Madrid ise Perez ile birlikte yine gökten yıldız toplamaya başladı. Ronaldo, Kaka, Benzema, Xabi Alonso Real Madrid'e transfer oldu. Ayrıca Arbeloa, Granero ve Raul Albiol gibi görev adamları da takıma dahil edildi. Robben, Sneijder takımdan ayrılan isimler. Huntelaar da Milan'ın yolunu tuttu. Van Der Vaart da gönderilecekler listesinde. Van Nistelrooy'un ise takımda kalacağı açıklandı ve Hollandalı kıyımına kurban gitmedi. Drenthe de yırtanlardan. Çok yönlü ve dengeli bir kadro oldu bu sefer. Ritm tutturulması halinde başarılar yakalanabilir. Yakalanmaması için hiç bir sebep yokken, yakalanması için yeterince yıldız mevcut.

Villarreal Nihat'ı bıraktı, Nilmar'ı aldı. Şimdiye kadar yerinde bir hareket olmuş gibi görünüyor. Valencia mali sıkıntılarına rağmen Silva ve Villa'yı takımda tutabildi. Morientes'i Marsilya'ya gönderdi. Sevilla yine bildiğimiz gibi. Kaliteli kadroya sahipler. Üst sıralarda kalacaklardır. Atletico Madrid ise Agüero ve Forlan ile oluşturdukları hücum hattıyla bütün rakiplerini yenebilecek güçteler.

Diğer takımlar arasında süpriz yapabilecek bir takım göremiyorum. Sadece Zaragoza bu ligi özlemiştir ve ilk 6'nın ardına yerleşecektir diye düşünüyorum. Transferleri de gayet başarılı çünkü. Espanyol geçen sene kötü başlamıştı. Bu sene de kaptanları Jarque'nin ölümüyle sarsıldılar ama kaliteli kadrolarıyla üst tarafı zorlayabilirler.

Ibrahimovic, Kaka, Ronaldo, Messi, Henry, Iniesta, Agüero, Forlan, Raul, Benzema, Villa, Silva, Xavi, Xabi Alonso, Higuain, Pepe, Puyol, Pique, Luis Fabiano, Kanoute ve daha niceleri... İzlememek ayıp olur.

Ankara Ortaklığı Nihayet Başladı

İ. Melih Gökçek, Cemal Aydın ve Cengiz Topel Yıldırım'ın görüşüp anlaşmalarının ardından, taraflar Ankaraspor'un içini boşaltıp Ankaragücü'ne takviye yapmaya başladı. İlk adım olarak stoper Ediz Bahtiyaroğlu ve hücuma dönük orta saha oyuncusu Mehmet Çakır, Ankaragücü'ne transfer oldu. Teknik olarak baktığımızda tam da Ankaragücü'nün ihtiyacı olan tipte oyuncular. Hikmet Karaman kendilerinden bolca faydalanacaktır. Muhtemelen bu isimlere zaman içerisinde teknik direktör Jürgen Röber, kaleci Senecky, Murat Tosun ve hatta Hürriyet gibi oyuncular da katılacaklardır ancak uzun zamandan bu yana bahsedilen işin etik yanı var ki, insanın canını sıkmaya bire bir. Hoş, ben Ankaraspor tarzı kulüplerin varlığından rahatsızım. Kemik bir taraftar kitlesi yok vs. vs... gibi klişe nedenlerle burayı doldurmayacağım. Sebepleri herkesin malumudur. Ancak takım olarak baktığımda saygı duyuyorum orada bulunan teknik kadro ve futbolculara. Emeklerine yazık olacak bu insanların. Ama yapacak bir şey yok. Pazartesi de Galatasaray karşısında iki önemli oyuncularının transferinin ardından hem moralsiz hem de güçsüz çıkacaklar. Bütün bir sene bu şekilde sürer muhtemelen.

28 Ağustos 2009 Cuma

A Milli Futbol Takımının Aday Kadrosu Açıklandı

5 Eylül'de Kayseri'de oynanacak Estonya ve 9 Eylül'de Zenica'da oynanacak Bosna-Hersek Dünya Kupası Grup Eleme maçlarının aday kadrosu açıklandı. Türkiye için büyük öneme sahip maçlarda yer alacak futbolcular şu şekilde:

Kaleciler: Volkan Demirel(Fenerbahçe), Sinan Bolat(Standart Liege), Serkan Kırıntılı(Ankaragücü)

Savunma Oyuncuları: Gökhan Gönül, Önder Turacı(Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, Gökhan Zan, Hakan Balta(Galatasaray), İbrahim Kaş, İsmail Köybaşı(Beşiktaş)

Orta Saha Oyuncuları: Kazım Kazım, Emre Belözoğlu(Fenerbahçe), Arda Turan, Mustafa Sarp(Galatasaray), Ceyhun Gülselam(Trabzonspor), Hamit Altıntop(Bayern Münih), Tuncay Şanlı(Stoke City), Nuri Şahin(Borussia Dortmund)

Hücum Oyuncuları: Semih Şentürk(Fenerbahçe), Nihat Kahveci(Beşiktaş), Sercan Yıldırım(Bursaspor), Mevlüt Erdinç(Paris Saint-Germain)
Kadrodaki tek yeni isim Mustafa Sarp. Formuyla bunu hakettiğini söyleyebiliriz.

İki maç için de başarılar dileriz...

Uefa Avrupa Ligi Grupları Belli Oldu

Türkiye'den Fenerbahçe ve Galatasaray'în katılacağı ve bu sene yeni formatıyla ilk defa düzenlenecek olan Uefa Avrupa Ligi'nde gruplar belirlendi.

Fenerbahçe, H Grubu'nda Romanya'dan Steaua Bükreş, Hollanda'dan Twente ve Moldova'da Sheriff takımlarıyla eşleşti.

Galatasaray ise F Grubu'nda Yunanistan'dan Panathinaikos, Romanya'dan Dinamo Bükreş ve Avusturya'dan Sturm Graz ile eşleşti.

İki takımımızın da gruplarını lider kapatmaması için bir sebep göremediğimi belirteyim.

Diğer 10 grup ise şöyle şekillendi:

A Grubu: Ajax, Anderlecht, Dinamo Zagrep, Timisoara

B Grubu:
Valencia, Lille, Slavia Prag, Genoa

C Grubu:
Hamburg, Celtic, Hapoel Tel Aviv, Rapid Wien

D Grubu:
Sporting Lizbon, Heerenveen, Hertha Berlin, Ventspils

E Grubu:
Roma, Basel, Fulham, CSKA Sofya

G Grubu:
Villarreal, Lazio, Levski Sofya, Salzburg

I Grubu:
Benfica, Everton, AEK, BATE Borisov

J Grubu:
Shakhtar Donetsk, Club Brugge, Partizan, Toulouse

K Grubu:
PSV Eindhoven, Kophenavn, Sparta Prag, CFR Cluj

L Grubu:
Werder Bremen, Austria Wien, Athletic Bilbao, Nacional Medeira

Soldan bir maç: Adana Demirspor - Livorno

Adana Demirspor, sezon açılışı etkinlikleri çerçevesinde Livorno ile maç yapma kararı almıştı. Daha doğrusu "Şimşekler" adlı taraftar grubu, böyle bir talepte bulunmuştu. Düne kadar elde çok net veriler yoktu ama dün güzel haberler gelmeye başladı.

Adana Demirspor Kulüp Başkanı Bekir Çınar, konu ile ilgili olarak şunları söylemişti: “Livorno takımı ile birçok ortak yanımız var. Bunların en önemlisi her ikisinin işçi takımından kurulması, ateşli taraftarlara sahip olması, ırkçılığa karşı duruş sergilemeleri ve endüstriyel futbola karşı olmaları. İki takım taraftarları fan clublarında görüşmeler yapıyor. Bizim taraftarlarımız bu görüşmeyi yönetimimize aktardı. Yönetim kurulu olarak da bu öneriyi dikkate aldık ve Livorno takımı yöneticileriyle resmi yazışmalara başladık.”

Adana halkının 2/3'sinin takımı olan Demirspor, işçilerin kurduğu bir kulüp. Trabzonspor ile oynanan kupa maçında "Ogünler sizin yarınlar bizim olacak" ve "Hrant Dink'i unutmadık" gibi pankartlar açan bir taraftar profiline sahipler.
Livorno'dan da bilmeyenler için bahsedelim. Kale arkasında, tribün büyüklüğünde orak-çekiç bayrakları açan taraftara sahipler. Zaten Livorno sokaklarında, duvarların hemen hemen hepsinde de bu simgelere rastlayabilirsiniz. Maçlarda "Enternasyonal"i ve "Ciao Bella"yı söylerler. Che posterleri eksik olmaz. Livorno'nun bu durumu İtalyan Komünist Partisi'nin o bölgede kurulmuş olmasından ileri gelir.

Hafızamızı biraz zorlarsak şunu hatırlayabiliriz: Di Canio, Lazio'da oynarken Livorno'ya attığı bir gol sonrası nazi selamı vermişti. Lazio ve Livorno taraftarları arasında da çatışma çıkmıştı 2005 yılında. Bu maçtan sonra oynanan ilk maçta Livorno taraftarları bütün tribünü orak-çekiç bayraklarıyla ve Che ile Stalin'in posterleriyle doldurmuştu. Maç boyu Ciao Bella ve Enternasyonal marşları söylenmişti.

Ve Lucarelli... Bu adam Livorno'nun simgesi. Doğuştan beri komünistim diyor. Kulübünden aldığı maaşla, klübün formalarını satın alarak tekrar kulübe katkı sağlıyor. İtalya milli takımı ile ilişkisinin kesilmesinin ardından, "Benim milli takımım Livorno" diyen bir adamdır. Dolaştı geldi yine milli takımına.Neyse, daha fazla uzatmayalım. İşte bu iki güzide kulüp, güzel kulüp 4 eylül'de Adana'da karşı karşıya gelecekler. Heyecanı şimdiden sardı. Tv yayını olur mu bilmiyorum. Çarşı da katılım gösterecekmiş, şimdiden tebrikler.

İdeolojik pankartların ve bayrakların stadlara ve çevresine asılmasının yasaklanmasının üzerine ilaç gibi bir maç. Bakalım ne kadarına engel olabilecekler?

Avrupa'dan Transfer Haberleri


Transfer döneminin kapanmasına az kala birçok futbolcu yeni takımına kavuştu.

Türkiye'ye döndü dönecek derken, Tuncay Şanlı, premier lig ekiplerinden Stoke City ile 3 yıllık bir sözleşme imzaladı.


Joleon Lescott en sonunda City yolunu tuttu. City de kaptanı Dunne ile yollarını ayırdı bu transferden sonra. Dunne, Aston Villa ile sözleşme imzaladı.

Robben'in Bayern'e gittiğini daha önce yazmıştık. Sneijder de Inter yolunu tuttu.

Diniyar Bilyaletdinov, Lescott'un gidişinin ardındaki sır olarak ortaya çıktı. Everton, Rus oyuncuyla 5 yıllık sözleşme imzaladı.

Brezilyalı sol bek Sylvinho, çok uzun süre boşta kaldıktan sonra City yolunu tutanlar kervanına katıldı. 1 yıllık sözleşme imzalandı kendisiyle.

Partizan'dan yetenekli Obradovic'i kadrosuna kattı Zaragoza.

Yılların Salgado'su artık Premier Lig'de. Takımı Blackburn Rovers.

Duff, Newcastle küme düşünce, Fulham'a gitti.


Türkiye'de Tabata transferini daha önce yazdık. Eskişehirspor da Galatasaray'dan sol kanat oyuncusu Volkan Yaman'ı aldı. Galatasaray'ın CSKA forması giyen Caner'i transfer etmesi bekleniyor.

10.5 Numara Tabata

Beşiktaş, orta sahadaki yaratacı oyuncu eksikliğini, Gaziantepspor'un Brezilyalısı Tabata ile giderdi.
Delgado'nun sözleşmesinin dondurulmasıyla birlikte, o mevkii için bir yabancı alınacağı kesinleşmiş gibiydi zaten.

Van Der Vaart'ın 10 milyon euro karşılığında transfer edilebileceği haberleri de yayılırken, hedef olarak ülke içi başarıları seçtiği belirlenmiş, Şampiyonlar Ligi'ndeki tek temsilcimiz Beşiktaş, Tabata'da karar kıldı.

Bonservisi için 8 milyon euro ödenecek diye geliyor haberler. Futbolcu da yıllık 1.3 milyon euro civarında bir rakama "evet" demiş.

Bütün taraflara hayırlı olsun.

Uefa Avrupa Ligi Kura Çekimi

Türkiye'den iki takımın katılacağı kura çekimi bugün öğlen saat 14.00'da ve yine Monaco'da. Yeni haliyle ilk defa düzenlenen turnuvada Fenerbahçe de, Galatasaray da ikinci torbadan kura çekimine katılacak. Fenerbahçe ikinci torbanın zirvesinde. Birinci torbayı bir takımla kaçırması üzücü.

2. torbayı yani temsilcilerimizin eşleşmeyeceği takımları yazalım öncelikle...

basel
lille
celtic
everton
club brugge
heerenveen
anderlecht
austria wien
kobenhavn
lazio

ve muhtemel rakipler...

1. torba

werder bremen
villarreal
roma
psv eindhoven
shakhtar donetsk
sporting lizbon
hamburg
benfica
valencia
panathinaikos
ajax
steaua bükreş

3. torba

hertha berlin
sparta prag
dinamo bükreş
aek atina
slavia prag
levski sofya
athletic bilbao
partizan
hapoel tel aviv
twente
dinamo zagreb
fulham

4. torba

cska sofya
toulouse
cluj
genoa
rapid wien
timisoara
bate borisov
nacional funchal
red bull salzburg
sturm graz
ventspils
sheriff tiraspol


İki takımımıza da 4. torbadan Genoa'nın gelmemesini temenni ediyorum. Daha başlarken zorlanmasınlar. Yoksa bu yolda, rakiplerden çekinmenin bir alemi yok.

Beşiktaş'ın Grubu Belli Oldu

Şampiyonlar Ligi'nde grup kuraları bu akşam Monaco'da çekildi. Beşiktaş, 2. torbadan nispeten zayıf bir ekiple eşleşse de, 1. torbadan Manchester United'ı ve 4. torbadan Wolfsburg'u çekmesi Beşiktaş için kötü oldu. Beşiktaş'ın grubunu yazalım:

B Grubu:

Manchester United
Cska Moskova
Beşiktaş
Wolfsburg


Diğer Gruplar:

A Grubu:

Bayern Münih
Juventus
Bordeaux
Maccabi Haifa

C Grubu:

Milan
Real Madrid
Marsilya
Zurich

D Grubu:

Chelsea
Porto
Atletico Madrid
Apoel Nicosia

E Grubu:

Liverpool
Lyon
Fiorentina
Debreceni

F Grubu:

Barcelona
Inter
Dinamo Kiev
Rubin Kazan

G Grubu:

Sevilla
Glasgow Rangers
Stuttgart
Unirea Urziceni

H Grubu:

Arsenal
AZ Alkmaar
Olympiakos
Standart Liege


Beşiktaş'a zorlu maratonda başarılar diliyoruz. Cska'yı ve Wolfsburg'u içeride yenmeleri şart gibi gözüküyor.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Parsel Transfer Nedir, Neye Denir? Robben Bayern'de...

Real, fazlalıklardan kurtulurken Bayern de çok başarılı bir transfere imza atmak üzere. Bazı kaynaklarda geçen haberlere göre Arjen Robben bu sezondan itibaren Bayern forması giymeye başlayacak ve bu transferin bedeli 25 milyon €.

Şimdi işin daha da enteresan tarafı geliyor. Eğer doğruysa, Real Madrid de önümüzdeki sezon için Ribery'nin transfer önceliğini almış Bayern'den. Bedeli bilinmez ancak Real seneye isterse Ribery'i alabilecek. Bu durum, Bayern yönetiminin çok büyük bir başarısıdır bu haber doğruysa. Hem kafası karışık Ribery'den kurtuluyorsun, hem de önümüzdeki sezon Real'e gidebilmek için performansını üst seviyeye çekmek zorunda kalacak olan yeni bir Ribery'e sahip oluyorsun. Üstüne bir de (eğer sakatlık yaşamazsa) Robben gibi bir oyuncun oluyor. Çiçek...

UEFA'da Rövanş Gecesi

Geçen hafta açtığımız UEFA Avrupa Ligi Play-off sayfasını bu gece oynanacak karşılaşmalarla kapatıyoruz. Bu turda ne yazık ki yarı yarıya fire vermiş gibi görünüyoruz. Salı gecesi Sivasspor Shakhtar Donetsk'e yenilince ilk firemizi vermiştik. Bugün de bir fire veririz gibi duruyor. Maçları kısaca inceleyecek olursak;


Levadia Tallinn - Galatasaray

Bu karşılaşma saat 21:00'da başlayacak ve Futbol Smart'tan yayınlanacak. Sarı kırmızılıların ilk maçta aldıkları 5-0'lık galibiyet, bu maçı daha çok bir formalite müsabakasına çeviriyor. Zaten Frank Rijkaard da birçok as futbolcusunu İstanbul'da bıraktı. Bu zamana kadar nispeten daha az şans bulanlar ya da takıma alışma sürecinde olan futbolcular için kendilerini göstermeleri açısından güzel bir fırsat. Ben yine bol gollü ve Galatasaray'ın üstünlüğüyle sonuçlanacak bir mücadele bekliyorum bu akşam. Gruplara kalmadan önce bir sakatlık ya da ceza durumu olmaz umarım. Muhtemelen şu kadro yer alacaktır sahada:

Leo Franco, Sabri, Emre Güngör, Emre Aşık, Alparslan Erdem, Mehmet Topal, Barış, Elano, Arda, Nonda, Aydın


Fenerbahçe - FC Sion

İlk maçta deplasmanda 2-0 galip gelen Fenerbahçe, kendi sahasında fark arayacaktır. Çok fazla söylenecek şey yok aslında. Yine takımı birbiriyle kaynaştırma ve ülke puanı açısından yararlı bir maç olacak. Erken gelecek gol, farkı 5'e ya da 6'ya kadar götürebilir. Bu arada maçın başlama saati 21:30 ve Eurofutbol kanalından canlı yayın var. Muhtemel kadro şöyle:

Volkan, Gökhan, Önder, Lugano, Roberto Carlos, Kazım, Cristian, Emre, Dos Santos, Semih, Güiza


Toulouse - Trabzonspor

Trabzonspor'un bugün mucize bile aramayacağını düşünüyorum. Aslında başka bir takım olsa az da olsa umutlanırdım. Skor, çevrilmeyecek bir konumda değil. Toulouse, kendi evinde 3-1'le geçilmeyecek bir takım değil. Evet, bir fransız takımı ancak vasat bir takım. Gignac'ı tutan, Toulouse'un tüm yollarını tıkayabilir. Ancak ne yazık ki Trabzonspor o psikolojide görünmüyor bana. İnansalar yapabilirler ancak Hugo Broos'un yorumlarına da bakıyorum, pek bir umut göremiyorum. Saat 22:00'da başlayıp D-Smart 101. kanaldan yayınlanacak olan karşılaşmaya muhtemelen şöyle bir kadroyla çıkacaktır Trabzonspor:

Sylva, Serkan, Song, Egemen, Cale, Barış, Colman, Tjikuzu, Selçuk, Alanzinho, Umut

İngiliz Magandası

Böyle bir futbolcuya sinirlenip yazı yazmak pek huyum değil aslında ama nedense bu sabah Colin Kazım Richards'a sinirlendim çokça. Bu seneki formunu takdir ediyorum. Hatta Keita'yla ikisi için de bir post hazırlama niyetindeydim. Ancak önce geçen gün Diyarbakırspor maçından önce ısınırken taraftara yaptığı imalı hareketler, bugün de doğumgünü kutlamasının ardından basına mensuplarına durup dururken küfretmesi üzerine bir kez daha kıl oldum kendisine. Aslında mental olarak Sabri'nin bile gerisinde kaldığı konusunda hiç şüphem yoktu ancak altyapısını İngiltere'de almasından dolayı bir şeyleri daha kolay hazmedebilir, biraz form tutup güveni yerine gelirse belki daha sakin ve verimli olur diye umut ediyordum. Ancak bugün anladım ki hiçbir şey değişmemiş. Maganda her şart altında yine magandaymış.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Notts County Üzerine...

İngiltere Coca Cola Futbol 2. Ligi takımlarından Notts County, araplar tarafından satın alındıktan sonra çok çetrefilli bir yola girdi. Benim bu zamana kadar birkaç kez adını duyduğum, ancak tarihine dair detayları bilmediğim bir kulüp. Ancak yukarıda gördüğünüz stad fotoğrafına bakarak da futbol için belli bir potansiyele ve altyapıya sahip oldukları fikrini edinebiliriz.

Ne yaptı araplar Notts County'i aldıktan sonra? İlk olarak Trabzonspor'un da bir ara el attığı İsveçli teknik adam Sven-Goran Eriksson'u futbolun başına getirdiler. Eriksson burada bir teknik direktörden çok, bir idari menajer gibi görev alacak, zaman zaman da teknik direktörün işine burnunu sokacak anladığım kadarıyla. Hatta her hafta bir kağıda yazılı ilk 11, teknik direktörün masasının üzerine bırakılıyordur muhtemelen. Neyse, bu konuda olacaklar, kaba hatlarıyla böyle. Kadro için ne yaptılar? İlk olarak kaleyi sağlama almak için efsanevi Peter Schmeichel'ın oğlu Kasper Schmeichel'la takviye ettiler takımı. Kasper, birçok otorite tarafından babasından daha potansiyelli bir kaleci olarak görülen ancak gerekli çıkışı yapamamış olsa da halen daha önünde yeterli zaman olan bir kaleci. Notts County'de her sene bir üst lige çıkmayı başarabilirse kariyerini de tekrar çıkışa çevirip ismini sağlamlaştırma fırsatı var elinde.

Savunma için de Sol Campbell getirildi. Aslında 34 yaşındaki oyuncu, halen daha Premier Lig'de forma giyebilir. Ancak nasıl olduysa razı etmişler. Üstelik 5 senelik bir kontrat yapmışlar. Anladığımız kadarıyla da bu tarz isimli transferler her sene böyle ikişer üçer sürüp gidecek. Bence bu adamlar Darius Vassell'in de peşine düşmüşlerdi ancak galip gelen bizim Ankaragücü oldu sanırım.

Şimdi Notts County'nin, bu yatırımların ardından bizim Etimesgut Şekerspor mu yoksa şu ara Bundesliga'da başarıyla mücadele eden Hoffenheim mı olacağını zaman gösterecek.

25 Ağustos 2009 Salı

Haftanın Ardından 09/10 - 03

Ligde bir haftayı daha bir maç haricinde geride bıraktık. Yine gol bakımından kısır bir haftaydı. Bir ay daha var adam gibi futbol izleyebilmek için. Hoş, adam gibi futbol izlediğimiz maçlar var tabii ancak şurası kesin ki, Anadolu kulüpleri halen daha tatilde ve maçlara da hazırlık maçı ciddiyetinde çıkıyorlar.

2 Eylül günü oynanacak Denizlispor - Sivasspor maçı haricinde şu sonuçlar alındı bu hafta:

Gençlerbirliği 0 - 0 Beşiktaş
Bursaspor 1 - 0 Ankaragücü
İstanbul Büyükşehir Belediye 0 - 0 Eskişehirspor
Galatasaray 4 - 1 Kayserispor
Diyarbakırspor 1 - 3 Fenerbahçe
Manisaspor 1 - 0 Trabzonspor
Antalyaspor 2 - 0 Kasımpaşaspor
Gaziantepspor 1 - 1 Ankaraspor

Maçlar ve takımlar hakkında kısa kısa yorumlara geçelim isterseniz. Hoş, bu hafta çok fazla dikkate değer mesele yok ama olsun...

- Haftanın en konuşmaya değer olayları Diyarbakır'da yaşandı. Bu Diyarbakır halkını anlamak mümkün değil. Takımın Fenerbahçe'yle kafa kafaya mücadele veriyor. Öne geçmişsin, skor 1-1'e gelmiş ama halen umut verici bir mücadele sergiliyorsun. Tamam, hakem zaman zaman kontrolü kaybediyor ama saha içinde işler fena gitmiyor... E daha ne? Bu çıkan olaylar niye? Tribünden atılan taşlar sopalar niye? Sahaya giren o gerizekalı niye? Ne oldu sonunda? Takımda zerre konsantrasyon ve moral kalmadı. Fenerbahçe de maçı hak edip kazandı. İşin tekniğine taktiğine girmeye gerek yok ama değinmeden geçilmemesi gerekenler var. Ziya Doğan eldeki malzemeyi maksimum verimle kullanıyor. Takdir ediyorum. Fenerbahçe de bu ligi Galatasaray'la paylaşmaya çalışacak. Bu zamana kadar gayet iyi gittiler. Daha da iyi olacaklarının sinyallerini verdiler. Özellikle Gökhan, Kazım ve Emre çok üst düzey futbol oynuyorlar bu dönemde.

-Beşiktaş ikinci deplasmanında da puan kaybı yaşayarak bir anda 4 puan geriye düştü. Yusuf Şimşek'in sakatlığında takımda yaratıcı oyuncu eksikliği baş gösterdi. Yani Yusuf iyi topçudur da, sen orta sahanın bütün yükünü 34'lük adamın sırtına yüklersen, ayıp edersin, günaha girersin. Gençlerbirliği çok diriydi. Uzun yıullardır kendilerini özletmişlerdi ve Thomas Doll da çok iyi top oynattı takımına. Özellikle Kahe çok sıkıntıya soktu Beşiktaş savunmasını.

- Bursaspor, evinde oynadığı 2. maçı da kazanarak puanını 6'ya yükseltti. Bu sezonki ilk 5 adaylarımdandır Bursaspor. Ki halen daha takım tam değil. Ankaragücü için söylenecek pek bir şey yok. Oyuncular belli ki yeni yönetimi bekliyorlar.

- İBB de Eskişehirspor'la paylaştı puanları. İki takım orta sıralar için adaylarım. Ancak birinden biri sıyrılıp ilk 5'te kendisine yer bulursa pek şaşırmayacağım. Bu arada Eskişehir'de Ümit Karan gollerine başlamadı henüz. Bunu da bir köşeye yazalım.

- Trabzonspor, Diyarbakırspor maçının ardından yaşadığı düşüşü sürdürdü ve deplasmanda Manisa'ya 1-0 kaybetti. Pozisyon olarak da kısırdı bordo mavililer. Bakalım, artık Yattara idmanlara başlamış. Belki bir kan değişikliği olur, moral olur ve takımı ateşler. Bu tarz değişiklikler iyi geliyor sıkıntılı takımlara. Bu arada Manisaspor'un golünü atan Trabzonspor'un eski futbolcusu Isaac de bu sene formunda. 3 maçta 2 gole ulaştı.

- Gaziantepspor, henüz beklediğimiz çıkışı yapabilmiş değil. 3. maç geçti ancak galibiyetle tanışamadılar. Yine de ben umutluyum kendilerinden. İyi bir takım. 2-3 haftaya kadar bulacaklardır kendilerini.

- Galatasaray yine bildiğimiz gibiydi. Maç yorumunda da değindik aslında. Daha da üzerine söylenecek bir şey yok.

- Kasımpaşaspor yine yenildi. Bu kez Antalya deplasmanındalardı ve sahadan yine başları önde ayrıldılar. Daha iyi bir kenar yönetimle 10-15. sıra aralığını zorlayabilirler aslında. Antalyaspor da 10-15. sıra adaylarımdandır.

Haftanın Takımı: Gençlerbirliği
Haftanın Futbolcusu: Gökhan Gönül
Haftanın Golü: Elano
Haftanın Hayal Kırıklığı: Trabzonspor ve Beşiktaş
Haftanın Olayı: Diyarbakırspor-Fenerbahçe maçı esnasında ve sonrasında yaşananlar

Şamar Oğlanları

Lig maçlarını takip edebilenlerin fark ettikleri üzere, hakemler bu sezona inanılmaz formsuz başladı. Hatta öyle formsuzlar ki, kimse onların hatalarını konuşmuyor bile. Hakem hatalarına gelene kadar sırada öyle büyük bir sorun var ki... Adamların karizmaları yerle bir.

İlk haftayı getirin gözünüzün önüne. Gaziantepspor-Galatasaray maçında Arda Turan'la hakem Bünyamin Gezer'in adam adama mücadelesini hatırlayın. Hakem açısından ne kadar küçük düşürücü bir olaydı değil mi? Koskoca hakem... Sahanın -sözümona- hakimi... Adı üzerinde... 22 yaşında futbolcuyla dalaştı resmen adam. Hem de işin sonunda o 22 yaşındaki futbolcunun dediği oldu.

Dün de benzer bir olay, Diyarbakır'da yaşandı. Fenerbahçe'nin Diyarbakırspor'la oynadığı lig maçında hakem Suat Arslanboğa, Emre Belözoğlu tarafından kelimenin tam anlamıyla madara edildi. Bir tartışmayı ayırmaya çalışan Emre, hakem tarafından ayırmaya çalıştığı oyunculardan ayrılmaya çalışılınca normal olarak sinirlendi ve kendisine müdahele eden hakemin elini sertçe savurdu. Adam, orada senin görevine soyunmuş. Sen uyuyorsun. Sahada adamlar birbirlerine girmek üzere. Evet, tutup ayır demiyor sana FIFA ama otoriter olacaksın ki birbirleriyle dalaşmak için cesaret bulamayacaklar. Emre de gitmiş takım kaptanı olarak ayırmaya çalışıyor. Sen de Emre'yi çekiştiriyorsun. Tabii hatasını Emre'nin hakeme yaptığı hareket de yenilir yutulur cinsten değil. Fakat sen bunu da cezalandıramıyorsun. Çünkü çekiniyorsun. Cesur değilsin. Etki altındasın...

Merkez Hakem Kurulu'nun bu iş için acilen bir şey düşünüp konuyla alakalı mental önlemler alması gerekiyor. Artık başka hakemlere mi yer verecekler, bunlara psikolog mu tutacaklar bilemem ama bir şeyler yapmaları şart. Bu iki olay sadece görünen kısım. Maçların genel gidişatlarından ve futbolcuların jest ve mimiklerinden de anlaşılıyor hakemlerle nasıl diyaloglar içinde oldukları. Bir an önce bir şeyler yapılmalı...

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Diyarbakırspor:1 Fenerbahçe:3


Bu maç ile ilgili ne yazılabilir tam bilmiyorum. Politik, psikolojik ve sosyolojik makaleler yazmak için çok uygun bir maç. Maçtan öte bir insanlık olayı. Türkiye'de pek çok kez örneğine rastladığımız olaylardan bir demet sundu bize Diyarbakırspor taraftarı.

Ne olduğu belli olmayan Kürt açılımı(!)nın, Diyarbakır'da, ülkede yarattığı oranda bir sevinç, neşe, heyecan yaratmadığı çıkarımını pekala yapabiliriz. Tekrar Süper Lig'e dönmüş Diyarbakırspor'un taraftarını bu da heyecanlandırmamış. Şehre Fenerbahçe'nin gelmesi falan da...

Maçın analizini daha sonra yaparız ama Diyarbakırspor taraftarının yaptıklarına bir anlam yüklemek boynumuzun borcu. Maça sert ve sinirli başlayan bir Diyarbakırspor vardı sahada. Hakem de müsade ediyordu buna. Hatta Emre ve Kazım ilk 10 dakikada sarı kart görmüşlerdi. Fenerbahçe çekinmeye, Diyarbakırspor yüreklenmeye başlamıştı. Nitekim ardından gol de geldi. Maç 1-0 ve oyun ortada. Sahaya çakmak yağıyor. Pet şişeleri normal karşılıyoruz. Neyse. Maç 1-1 oluyor. Bu sefer taş yağıyor sahaya. İdrar dolu pet şişesini yine normal karşılıyoruz. Domates de atılıyor sahaya. Neyse ki devre.

Maç sonunda öğrendik ki Fenerbahçeli futbolcular devre arasında toplantı yapmışlar ve sonuç ne olursa olsun, ne durumlara düşülürse düşülsün, gerginliğin parçası olunmayacak diye karar almışlar. Bunda Aziz Yıldırım'ın Diyarbakır doğumlu olması da etkendir diye umuyorum. Ayrıca yine sonradan öğrendik ki canlı yayına yansımayan, polis ile taraftar arasında çatışmalar da olmuş ilk yarı boyunca.

Gelelim ikinci yarıya. Oyun yine ortada. Derken sahaya bir taraftar giriyor ve Fenerbahçe kalesine gol oluyor. Oyun bir süre duruyor. Çünkü taş ve çakmak atımı da devam ediyor. Maça tekrar başlanınca Fenerbahçe golü buluyor. Taş ve çakmak yağmaya devam ediyor. Diyarbakırspor yoruluyor. Fener pas yapıyor. Taş ve çakmak yine yağıyor. Sonra bir penaltı ve 3 oluyor. Maç da öyle bitiyor. Taş yağmaya devam ediyor. Kazım da onlardan bir tanesini hatıra olarak İstanbul'a götürecek sanırım. Kopamadı bir tanesinden...

Maç bitiyor. Taraftar dışarı çıkıyor. Taş yağımı karşılıklı bir hal alıyor. Polis taraftara, taraftar polise. Polisin etkili başka bir silahı da var. Biber gazı. Herkes nasibini alıyor her zamanki gibi. Bayılanlar, ağlayanlar. Ve şu saatte stadtan çıkamamış bir Fenerbahçe.

Diyarbakır somut adımlar beklediğini yine gösteriyor, "biz de varız!" diye bağırıyor. Kendisine dahi zarar vermek pahasına. Yalanlara karınları tok, çok net! Belki bu gece sabaha kadar çatışacaklar ama feryat etmekten vazgeçmeyecek Diyarbakır.

Evet, takıma çok zarar verdiler ve bizi futbol dışına çıkarttılar. Evet bir futbol maçına göre çok anlamsız bir sinir içindeydiler ve gereksiz işler yaptılar. Ama zaten bunu istediler. Futbol ya da her hangi bir şeyin içinde kalmak istemediklerini açık açık haykırdılar.


Gelelim maça... Diyarbakırspor birazcık da dayak atar şekilde çok sert başladı maça. İstedikleri de oldu. Fenerbahçe yıldı. Diyarbakır da öne geçti. 2'yi bulacakken de önce direğe sonra Gökhan'a takıldılar. Sonra Fenerbahçe haftanın belki de uzun zamanların en organize atağı sonucunda golü buldu. Kaleci Volkan hariç gol oluşumuna katkı sunmayan bir futbolcu vardı. O da Lugano. Bütün takım hücum etti ve golü buldu Fenerbahçe. Gökhan Gönül'ün müthiş vuruşunu da takdir edelim.

İkinci yarıda Diyarbakır oyundan düştü. Fenerbahçe pas yaptı. Diyarbakır oyundan da koptu malum sebeplerden. Fener de işine baktı ve Kazımla ikinci golü buldu. Emre'nin goldeki katkısı çok büyüktü. İlk golde de Emre atağın şekillenmesinde ki en önemli etkendi ve asisti yapan adamdı. Daha sonra tartışılabilecek bir penaltı ile 3. golü buldu Fener. Kaptan Semih attı golü. Direkten dönen iki top ve kaçan 1-2 net pozisyonla döndü Fenerbahçe Diyarbakır'dan. Pardon! Hala dönemedi!!!

Emre ve Gökhan yine çok iyilerdi. İkinci yarı Kazım müthiş oynadı. Cristian en iyi oynayabildiği şekilde oynuyor. Bence çok da faydalı oluyor. Semih ve Güiza daha iyi olmalılar. Bilica ve Lugano rezildiler. Carlos idare etti. Diyarbakır'da bazı adamlar tekme atmaktan yoruldular. Zaten 50. dakikadan sonra takım halinde düşüşe geçtiler.

3 maçta 9 puan. Fenerbahçe ve Galatasaray arayı açacak gibi bu sezon.

Kategoriler

201 afrika uluslar kupası 2010 dünya kupası 2014 dünya kupası a milli takım a2 ligi abdul kader keita abdullah avcı adana demirspor adanaspor adnan polat adriano ajax akhisarspor alanyaspor alex de souza alexis sanchez ali sami yen stadı almanya alpaslan dikmen altay amerika birleşik devletleri andre santos andrea pirlo ankaragücü ankaraspor anket antalyaspor arda turan arjantin arsenal arsene wenger as monaco atınç nukan atletico madrid aurelien chedjou avustralya aydın karabulut aykut erçetin aykut kocaman azerbaycan aziz yıldırım ballon d'or bank asya 1. lig barcelona başakşehir batuhan altıntaş batuhan karadeniz bayer leverkusen bayern münih bekir irtegün belçika benfica bertul kocabaş beşiktaş Beşiktaş ve City blogtivi bogdan stancu bolton wanderers boluspor borussia dortmund bosna hersek braga brezilya bucaspor bundesliga burkina faso bursaspor bülent ataman bülent korkmaz bülent uygun bülent ünder caner erkin celal kıbrızlı celtic cem sultan cesc fabregas ceyhun eriş ceyhun gülselam cezayir championship chelsea christoph daum claudio bravo claudio caniggia claudio pizarro claudio taffarel copa america corinthians cristiano ronaldo cska moskova cüneyt çakır çaykur rizespor daniel güiza danimarka david villa deniz kadah denizlispor deportivo la coruna didier drogba didier zokora diego maradona dirk kuijt diyarbakırspor doğaüstü futbol gerçekleri dunga dynamo dresden egemen korkmaz eintracht frankfurt elano elazığspor elvir baliç emiliano insua emmanuel emenike emre can erdoğan arıca eskişehirspor euro 2012 euro 2016 fabio bilica fanzin faryd ali mondragon fatih terim fc sion fc twente felipe melo fenerbahçe fernando muslera ferudun tankut fifa fildişi sahili formalar frank lampard frank rijkaard fransa franz beckebauer futbol sandığı galatasaray gana gaziantepspor gençlerbirliği genoa getafe gheorghe hagi giampaolo pozzo gine gino pozzo glasgow rangers gökhan inler gökhan töre gökhan ünal göztepe granada greuther fürth guillermo ochoa gurbetçi futbolcular guti guus hiddink güncel güney afrika güny kore güvenç kurtar haftanın ardından hakan arıkan hakan çalhanoğlu hakan şükür hakemler hamburg hamit altıntop hannover 96 harry kewell hasan kabze hayrettin demirbaş hertha berlin hırvatistan hikmet karaman hollanda honduras hugo almeida ibb ibrahim üzülmez ibrahima yattara iddaa ilkay gündoğan inceleme incleme ingiltere inter irlanda cumhuriyeti ispanya istanbulspor isveç isviçre italya ivica olic j-league japonya jerry akaminko johan elmander jose mourinho jupp heynckes juventus jürgen klopp kadir has stadı kamerun kardemir karabükspor karlsruhe karşıyaka kasımpaşaspor kasper hjulmand kayserispor keylor navas kıymeti bilinmeyenler kocaelispor kolombiya konyaspor kosta rika kulüpler birliği la liga lazio lefter küçükandonyadis leipzig lens ligue 1 lionel messi liverpool livorno lokomotif moskova lomana lualua los galacticos lucas neill lugano lyon maç öncesi maç yorumu mahmut özgener mainz mali mamadou niang manchester city manchester united manisaspor mario balotelli mario götze marius alexe marsilya martin palermo mateja kezman medhi benatia mehmet ali aydınlar mehmet ekici meksika melih gökçek mersin idman yurdu mert günok mesut bakkal mesut özil metin diyadin metin oktay metin tekin mevlüt erdinç mhk michael owen michael skibbe milan milan baros miroslav klose muhammed demirci muhammet reis mustafa denizli mustafa yücedağ nadir çiftçi napoli necati ateş necip uysal newcastle united nicolas anelka nijerya nostalji notts county nuri şahin nürnberg oğuz çetin oğuz sarvan oğuzhan özyakup olcan adın olympiakos orduspor orhan şam osc lille oscar cordoba ömer toprak panathinaikos paok paraguay pep guardiola pierre webo portekiz porto portsmouth premier league premier lig psg ptt 1.lig radamel falcao rafael benitez rais m'bolhi raymond domenech real madrid real sociedad rıdvan dilmen ricardo quaresma rigobert song river plate robert lewandowski roberto carlos robinson zapata roma romario ronaldinho ronaldo rosenborg sabri sarıoğlu sakıp özberk samet aybaba samir handanovic sampdoria samsunspor schalke 04 selçuk inan selçuk şahin semih şentürk senegal sercan sararer serdal adalı sergen yalçın serie a servet çetin sezer öztürk shakhtar donetsk sırbistan simao sabrosa simon kuper simon zenke sinan bolat sinan engin sivasspor slaven bilic slovakya slovenya spor basını sportivi st etienne stefan scepovic stoke city stsl stuttgart süleyman koç süper final şampiyonlar ligi şenol güneş şili tayfun korkut temur ketsbaia tff thierry henry tim howard tim krul tolgay arslan tolunay kafkas tottenham hotspur toulouse trabzonspor transfer tsg 1899 hoffenheim tsl tugay kerimoğlu tunus türk telekom arena twitter u20 udinese uefa uefa avrupa ligi ufuk ceylan unutulmaz ikililer uruguay ümit karan ümit kayıhan ünal aysal valencia vfl wolfsburg villarreal vincent enyeama volkan şen watford wayne rooney werder bremen wesley sneijder yekta kurtuluş yeni zelanda yeşil burun adaları yıldırım demirören yılmaz vural yunanistan yunanistan süper ligi yusuf şimşek yücel ildiz zenit ziraat türkiye kupası ziya doğan zlatan ibrahimovic zoran simovic zvjezdan misimovic

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails