En baştan peşin peşin söylemek gerekir ki, 5-6 önemli sakatın olduğu bir takımda eldeki oyuncularla ligin başarılı takımı Antalyaspor'u yenmek küçümsenecek bir durum değil. Yine de Galatasaray'ın daha yapması gereken çok şey olduğunu, daha çok çalışmasının şart olduğunu söyleyelim.
Hagi, bugün sahaya Arda, Baros, Kewell, Elano ve Ayhan gibi hücum olarak takıma katkı sağlayabilecek oyuncularından yoksun bir takım sürmek zorunda kaldı. Düşünün, sağ açıkta Sabri var işte. Sol açık kim peki? O belli değil... Sabri tabii ki A takıma ilk çıktığı dönemlerde sıklıkla sağ açık olarak oynamıştı ancak yıllardır sağ bekte görev alıyor ve artık o defansif bir oyuncu. Bu sebeple onun sağ açık oynaması, tamamen zaruretten kaynaklı bir durum. Tabii bu zaruret içerisinde dahi ilk 11'de kendisine yer bulamayan, hatta Serkan sakatlanınca da oyuna giremeyen Serdar Özkan oturup bir düşünmeli. Bugün eğer takımın sağ beki Serkan Kurtuluş sakatlandığında Sabri sağ beke çekilip oyuna Serdar Özkan alınacağına direkt stoperden bozma sağ bek Ali Turan oyuna giriyorsa bu durum Serdar için büyük sorundur. Yine de ne olursa olsun ben Ali Turan'ın oyuna alınmasını yanlış buluyorum. Hazır, Antalyaspor sol beki Yenal berbat bir günündeyken, Galatasaray Sabri'nin geriden yapacağı bindirmeler ve Serdar Özkan'la o bölgede efektif olabilirdi. Ali Turan'ın en büyük işlevi rakibi üzerine çekmek oldu. Hatta çoğu müdahelesi de dengesiz halen daha. Şu haliyle bu takımda oynayamayacağı açık. En azından sağ bek olarak oynayamaz.
Aynı şekilde sol bekte de Hakan Balta oynayamaz, ki bunu da Emiliano Insua'nın forma giydiği sürede çok net gördük. Insua bir bek nasıl oynamalıysa bunu resmen dersini vererek sergiledi. Ancak ne yazık ki o da yabancı kontenjanına takılacak gibi. Neill, Cana, Elano, Misimovic, Pino(Kewell) ve Baros'un kesin olarak oynayacaklarını düşünürsek belki de mevkisinden dolayı Insua en zayıf halka olarak kalıyor. Oysa oyunun hakkını veren birkaç oyuncudan biri. Ben yine de Insua'nın ilerleyen haftalarda takıma gireceğine inanıyorum. Sonuçta Galatasaray hiçbir zaman yabancılarını tam kapasiteli kullanamayacak. Araya bolca sakatlık giriyor ne de olsa. Insua'ya kontenjan açık olacaktır diye tahmin ediyorum.
Cana'daki sıkıntı ise devam ediyor. Hoş, artık en azından oynuyor ve oynadığı süre içerisinde gayet faydalı ancak kondüsyon sorunu çok açık bir şekilde ortada. 60'ta oyundan çıkmak zorunda kaldı yine. Biraz daha kuvvetlendiğinde (ki bu da oynadıkça olacak bir şey) oyundan çıkacak isim o olmayacaktır diye düşünüyorum. Misal bugün bir Mustafa Sarp'ın ne yaptığını anlayan beri gelsin. Cana biraz daha diri olsa çıkan Mustafa Sarp olacaktı muhtemelen. Mustafa çok koşuyor gibi görünüyor ancak bu kadar verimsiz olmamalı bir oyuncu. Kaç top kazandığını merak ediyorum. 3'ü geçmez herhalde. Bir yanda da herkesin kızdığı Barış var. Ki kendisini her zaman beğenirim. Bugün yine her topa basmaya çalıştı. Yetenekleri kısıtlı ancak zaman zaman mutlaka faydalanmak gerekiyor Barış'tan. Enerjisi bazı durumlarda çok işe yarıyor. Bugün de Kerem Şeras, Sedat Ağçay ve Uğur İnceman'dan kurulu sert Antalyaspor orta sahasıyla ancak Barış'lı bir orta saha başa çıkabilirdi.
Misimovic her geçen hafta kendisini buluyor ve daha da bulacak gibi. Bugün birkaç pozisyona girdi ve arkadaşlarına da pozisyon hazırladı. Biraz daha kilo vermesi lazım. Tabii bir de arkadaşlarını tanıması... Servet'e gol attırdığı kornerde de duran toplarda ne büyük bir silah olduğunu gösterdi. Aynı şekilde ikinci yarıda da bir kornerde Servet'i buldu ancak Ömer son anda çıkarmıştı bu pozisyonu da. Sabri de günün iyilerindendi. İkinci yarıda Ali Turan'ın ileri çıkışlarda geç kaldığı bazı pozisyonlarda tek başına kaldı ama Yenal'ı sahadan sildi diyebiliriz.
Baros'un yokluğundaki zaruri forvet Pino da nihayet sarı kırmızı forma altında ilk golünü buldu. Zaten geldiğinden bu yana pozisyon bulduğunda kaleyi her fırsatta yoklamıştı. Bugün gol atması kendisi için de iyi oldu. Ki şutları da kötü değil Pino'nun. Mesafe ve açı gözetmeden net vuruşlar yapabilmesi Galatasaray için bir artı değer. Sakatlar iyileşince Hagi kendisini nasıl değerlendirecek bakalım. İstikrara ihtiyacı olan bir oyuncu. Bu zamana kadar yakalayamamış ama bundan sonra da yakalamayacak diye bir şey yok. Ancak dikkatimi çeken bir durum var. Pino sanki PES'te depara kalkan oyuncular gibi. Topu aldığında mutlaka süratle driplinge kalkıyor. Tabii bu durum da top kontrolünü olumsuz etkiliyor.
Hagi'nin olumlu taraflarından biri de Emre Çolak'ı kazanmaya çalışması... İki maçtır şans tanıyor Emre'ye. Umuyorum ki Emre'nin gecikmiş gelişimi Hagi'nin gelişiyle artık bir ivme kazanır. Bugün ne yazık ki hiç iyi değildi Emre. Ama iyi olmasını istiyorsak bu tarz maçlarda şans vermeliyiz. Eğer gelişme gösteremiyorsa ayrı. Ancak bu takımda birilerinin hata payı varsa onlar da bu takımın gençleridir. Her şeyden önce Emre'nin en büyük sorunu cesaret. Ceza yayı üzerinde sağ ayağıyla gelişine vurması gereken topa halen daha sol ayağıyla vurmaya kalkıp topu korner direğinin oraya gönderiyorsa bu teknik bir sorundan çok mental bir sorundur. Hagi'nin ona sağ ayağın sadece yürümeye yaramadığını anlatması lazım. Özel çalışma yapıyor mu bilmiyorum, ama pek de yapıyormuş gibi durmuyor.
Antalyaspor'a kısaca değinecek olursak, dirençli bir takım olduklarını hayatında hiç futbol izlememişler bile anlar. Ancak gereksiz sertlikleri ve oyunu çirkinleştiren zaman geçirme hileleri devam ediyor. Bu da takımı iyice antipatik hale getiriyor. Bugün Galatasaray, Antalyaspor'un bu kontrolsüz ve art niyetli sertliği yüzünden iki sakat verdi. Sedat Ağçay, Musa Nizam ve Erkan Sekman gibi oyuncular sahaya futbol oynamaktan çok rakibe tekme atmaya çıkmıştı sanki. Hoş, tahmin de ediyorduk aslında böyle yapacaklarını. Hatta Sedat Ağçay hakkında geçen sezon da yine böyle oynadığı bir maç sonrasında imalı da olsa buradaki kısa yazıyı yazmıştık. Takımın bu antipatik görüntüsünden Mehmet Özdilek'in sorumlu olduğunu düşünüyorum. Biz, artık Beşiktaş'taki centilmen Şifo Mehmet'i görmek istiyoruz saha kenarında. İsviçre maçında rakip takım oyuncusunu tekmeleyen Mehmet Özdilek'i değil...
0 yorum:
Yorum Gönder