Kim bilir Galatasaray teknik direktörü olman konusunda seni ikna etmek için neler vaadettiler...
Kim bilir sana ne büyük bir camia olduğumuzdan, Türkiye'de ve Avrupa'da ne gibi bir yaptırım gücümüz olduğundan falan bahsettiler...
Kim bilir senin için hangi futbolcuları alacaklarından, Florya'da tek patron olacağından ve futbolcularının da senin ağzından çıkacak iki kelime için çırpınacağından nasıl bahsettiler...
Peki sen neyle karşılaştın geldikten sonra? Leş kargası gibi her kötü sonuçta etinden et koparmaya çalışıp üzerine üzerine sortilerle inen eski futbolcular, sözümona futbol yorumcuları, ciğeri beş para etmez ulemalar...
Kendi kaptan olamadı da gencecik takım arkadaşı kaptan oldu diye dünyası başına yıkılanlar...
Yabancı futbolcunun aldığı her kuruşta, oynadığı her dakikada gözü olanlar...
Kendi başarısızlıkları nedeniyle Avrupa'dan elenince vitrin olarak Milli takımı ön plana alıp kendilerine milyon Eurolar veren Galatasaray'ı ikinci plana atanlar...
İdmanda yedek kalmaya bile tahammülü olmayıp arıza çıkaranlar...
5. sınıf Ukrayna takımına yenildikten sonra havaalanında laubali bir şekilde "dışarıda taraftar var mı" diye sorup 32 dişiyle sırıtanlar....
Babanın öldüğü gün sen acını içine gömüp takımın başında sahaya çıkmışken neşe içinde şakalaşan karaktersizler...
Dünya yıldızı alacağız deyip transferin son gününe kadar seni bekleterek takıma çer çöpü dolduranlar...
Kendi kariyerleri sekteye uğramasın diye senin takımının en büyük yıldızını sakat olduğu halde milli takıma çağıran vatandaşın ve yanındaki O.Ç.'ler...
Ve daha aklıma gelmeyen onlarcası...
Galiba sana neler yaşattığımızı anlatmanın en etkili yolu geldiğin günkü fotoğrafınla bugünkünü yan yana koymak olacaktır. Saçlarına düşen aklar, her şeyin en net özeti...
Senin hiç mi hatan yoktu peki? Muhakkak vardı. Herkesin hatası olur. Ve bence en büyük hatan, takımdaki karaktersiz oyunculara hak ettikleri yaptırımı uygulamaman oldu. Belki sen çok medenice ve ince tepkiler koydun onlara karşı ama onlarda bunu anlayacak zeka yoktu, olamazdı. Bu saatten sonra bu şekilde devam edersen de Galatasaray'a pek faydan olacak gibi de değil. Ama doğru olanı uygulayacak görgün de, bilgin de, tecrüben de var aslında, bunun farkındayım. Tek ihtiyacın olan düzgün çalışma ortamı aslında...
Ve muhtemelen şu günlerde bize veda edeceksin. Gitmen belki doğrusudur, belki yanlışı... Bunu zaman gösterecek.
Seni bu göreve getirmek için nasıl dil döktüklerini ve nasıl ısrarcı olduklarını şu an tahayyül edemiyorum. Ne umdun, ne buldun? Biz ne umduk, ne bulduk?
Neyse, fazla da söylenecek bir şey yok...
En azından kendi adıma şunu söylemek isterim sana: PARDON
Kim bilir sana ne büyük bir camia olduğumuzdan, Türkiye'de ve Avrupa'da ne gibi bir yaptırım gücümüz olduğundan falan bahsettiler...
Kim bilir senin için hangi futbolcuları alacaklarından, Florya'da tek patron olacağından ve futbolcularının da senin ağzından çıkacak iki kelime için çırpınacağından nasıl bahsettiler...
Peki sen neyle karşılaştın geldikten sonra? Leş kargası gibi her kötü sonuçta etinden et koparmaya çalışıp üzerine üzerine sortilerle inen eski futbolcular, sözümona futbol yorumcuları, ciğeri beş para etmez ulemalar...
Kendi kaptan olamadı da gencecik takım arkadaşı kaptan oldu diye dünyası başına yıkılanlar...
Yabancı futbolcunun aldığı her kuruşta, oynadığı her dakikada gözü olanlar...
Kendi başarısızlıkları nedeniyle Avrupa'dan elenince vitrin olarak Milli takımı ön plana alıp kendilerine milyon Eurolar veren Galatasaray'ı ikinci plana atanlar...
İdmanda yedek kalmaya bile tahammülü olmayıp arıza çıkaranlar...
5. sınıf Ukrayna takımına yenildikten sonra havaalanında laubali bir şekilde "dışarıda taraftar var mı" diye sorup 32 dişiyle sırıtanlar....
Babanın öldüğü gün sen acını içine gömüp takımın başında sahaya çıkmışken neşe içinde şakalaşan karaktersizler...
Dünya yıldızı alacağız deyip transferin son gününe kadar seni bekleterek takıma çer çöpü dolduranlar...
Kendi kariyerleri sekteye uğramasın diye senin takımının en büyük yıldızını sakat olduğu halde milli takıma çağıran vatandaşın ve yanındaki O.Ç.'ler...
Ve daha aklıma gelmeyen onlarcası...
Galiba sana neler yaşattığımızı anlatmanın en etkili yolu geldiğin günkü fotoğrafınla bugünkünü yan yana koymak olacaktır. Saçlarına düşen aklar, her şeyin en net özeti...
Senin hiç mi hatan yoktu peki? Muhakkak vardı. Herkesin hatası olur. Ve bence en büyük hatan, takımdaki karaktersiz oyunculara hak ettikleri yaptırımı uygulamaman oldu. Belki sen çok medenice ve ince tepkiler koydun onlara karşı ama onlarda bunu anlayacak zeka yoktu, olamazdı. Bu saatten sonra bu şekilde devam edersen de Galatasaray'a pek faydan olacak gibi de değil. Ama doğru olanı uygulayacak görgün de, bilgin de, tecrüben de var aslında, bunun farkındayım. Tek ihtiyacın olan düzgün çalışma ortamı aslında...
Ve muhtemelen şu günlerde bize veda edeceksin. Gitmen belki doğrusudur, belki yanlışı... Bunu zaman gösterecek.
Seni bu göreve getirmek için nasıl dil döktüklerini ve nasıl ısrarcı olduklarını şu an tahayyül edemiyorum. Ne umdun, ne buldun? Biz ne umduk, ne bulduk?
Neyse, fazla da söylenecek bir şey yok...
En azından kendi adıma şunu söylemek isterim sana: PARDON
2 yorum:
Güzel bir yazı. Ama şu '5. sınıf x takımı' tarzı yaklaşım daha çok o bahsettiğin leş kargalarına ve medyaya yakışan bir ifade şekli.
Öyle olsalar bile o rakibe saygı duymak daha önemli bence. Sonuçta tarihimiz ''5. sınıf takımlardan'' aldığımız hezimetlerle dolu...
Kolay gelsin.
@Buğra
Doğrudur, yorumunuza saygı duyuyorum. Aslında aynı mücadeleyi ve gayreti göstermiş olsaydık o Ukrayna takımından 5 gömlek üstün bir kadromuz var ancak bizim oyuncularımız sahada ruhsuz bir şekilde yürüdükleri için elendiğimizi düşünüyor olmamdan dolayı böyle bir ifade kullandım. Haklısınız ama... Neticede mücadeleleri ve işlerine olan saygıları bile takdiri hak ediyor.
Yorum Gönder