Galatasaray, bu transfer döneminde değişimi derinden hissetti. Zaten geçen sezonun ikinci yarısında netleşen tablo, kadronun büyük ölçüde değişmesi ve yeni, sağlam bir iskelet kurulması mesajını net bir şekilde veriyordu. Dört dörtlük bir değişim oldu diyemeyiz ancak yine de eldeki imkanlar ölçüsünde güzel işler yapıldı. Aslında böyle köklü bir değişime rağmen halen daha aklımızın bir köşesini kemiren sorunların varlığı, Adnan Polat yönetiminin nasıl bir enkaz bıraktığının göstergesidir.
Transferleri ve kadroyu incelemeye başlamadan önce, geçen sezon da sık sık dile getirdiğim bir şeyden bahsetmek istiyorum. Geçen sezonun en büyük sorunlarından birisi de özgüven eksikliğiydi. Takım, kazanma alışkanlığını yitirmiş, edilgen bir hale gelmişti. Özellikle de ilk golü yediği maçları döndürme yeteneği kaybolduğu gibi, önde olduğu maçlarda da yediği gollerle dağılır ve elindeki galibiyeti rakibe verir duruma gelmişti. İşte bu yüzden çok fazla tuttuğum birisi olmasa da Fatih Terim'in takımın başına geçirilme kararını çok doğru bulduğumu, takıma kaybettiği psikolojik üstünlüğü Fatih Terim'in rahatlıkla geri kazandırabileceğini ancak yanında mutlaka yerine geçecek insanı yetiştirmeye başlaması gerektiğini çeşitli zamanlarda yazmıştım. Hazırlık maçlarında da pek yanılmadığımı gördüm. Özellikle Liverpool, Inter ve Real Madrid maçları, bizlere özlenen isteğin geri geldiğini gösterdi diyebilirim. Ümit Davala ve Hasan Şaş da Fatih Terim tarafından yetiştirilecekse her şey güzel gidiyor denebilir. Tabii ki şunu da yineleyeyim. Fatih Terim'in fazla uzun kalmaması lazım. Misyonunu tamamladığı an, daha idari bir görev almak üzere teknik direktörlük görevini yetiştirdiği isimlere devretmeli. O yüzden de Ümit Davala ve Hasan Şaş'a milli takımda Oğuz Çetin ve Metin Tekin'e yaptığı muameleyi yapmamalı. Sorumluluk vermeli...
Gelelim transfere... Takımdan ayrılanları sayalım öncelikli olarak. Geçen seneki felaketin aktörlerinden kaleci Robinson Zapata, savunmadan Lucas Neill, orta sahadan Arda Turan, Lorik Cana, Musa Çağıran, Barış Özbek, Mustafa Sarp, Juan Pablo Pino ve Emmanuel Culio, hücum hattındansa Bogdan Stancu, Harry Kewell, Mehmet Batdal ve Anıl Dilaver, çeşitli takımlara kiralık ya da bonservisleriyle giden oyuncular oldular.
Ayrılan oyunculara baktığımızda takımdan gönderilmeyi hakikaten hak edenlerin yanında, bir de hak etmediği halde gönderilenler vardı. Mesela Lorik Cana ve Emmanuel Culio, tamamen Fatih Terim tarafından getirilmemenin kurbanı oldular. Gerçi Lorik Cana'nın Serie A'ya gidip level atladığını düşünürsek onun için bir mağduriyet söz konusu değil. Ki kısmen bir takas olayıydı onunki. Ama geçen seneki o kötü takımın içinde benim gözümde parlayan parçalardan biri olduğu için, gönderilmesini hiç istemiyordum açıkçası.
Gelen oyuncular ise şu şekilde: kaleye Fernando Muslera, savunmaya Tomas Ujfalusi, sağ bek öncelikli olmak üzere sahanın her alanında oynayabilen Emmanuel Eboue, orta sahaya Selçuk İnan, Ceyhun Gülselam, Engin Baytar, Albert Riera ve Felipe Melo, forvete de Johan Elmander ve Sercan Yıldırım... Bir de Okan Derici var orta saha forvet gibi oynayan ancak o A2 takımına gönderildi.
Galatasaray'ın kalesinde bu sezon Muslera, Aykut ve Ufuk üçlüsünü görüyoruz. Muslera, dünyanın en iyi 10 kalecisi içinde gösterilen 26 yaşında bir kaleci. Uruguay Milli Takımı ve Lazio'da yaptıkları ortada. Bence sadece ligde oynayacak bir takım için fazla bile. Yedek olarak Ufuk ve Aykut ikilisi de lükse kaçıyor. Ben normalde Ufuk'un kaleciliğini daha çok beğeniyorum ancak Ufuk oynamadıkça paslanan, güvenini kaybeden bir kaleci. Yani yedek olmaya pek de müsait değil. Yedek kaleci, her daim kendisini hazır tutan ve belli bir kapasiteyi aşamasa da rutin çizgisinin altına da düşmeyen Aykut olmalıydı. A2 takımdan da Eray İşcan veya Emirhan Ergün üçüncü kaleci olarak kadroya dahil edilmeliydi.
Savunmanın ortasında Servet Çetin, Gökhan Zan, Tomas Ujfalusi, geçen sezon Kartalspor'da düzenli oynayıp gelişim gösteren Semih Kaya ve hatta gerekirse Ceyhun Gülselam, Hakan Balta, Çağlar Birinci ile Emmanuel Eboue gibi seçenekler var. Sayı ve çeşitlilik olarak çok çok yeterli. Kapasitelerinin altına düşmedikleri takdirde ligde sorun yaşatacak bir savunma göbeği değil. Sağ bekler Emmanuel Eboue, Sabri Sarıoğlu, Tomas Ujfalusi ve muhtemelen sezonun büyük bölümünü A2 takımda geçirecek olan Serkan Kurtuluş. Eboue orta sahada oynarsa, sağ bekte ağırlıklı olarak Sabri oynar diye düşünüyorum. Hazırlık maçlarında Ujfalusi'yi de sağ bekte izledik ve harikaydı açıkçası. Burası da sorunsuz diyebiliriz. Sol bekte Hakan Balta ve Çağlar Birinci'yi zaman zaman Ujfalusi ve Eboue gibi isimler yedekleyebilir. Ancak gerek kalacağını sanmam. Açıkçası takımın en sorunlu bölgelerinden birisi sol bek. Hakan Balta ve Çağlar Birinci'nin potansiyellerini biliyoruz. Yeterliler ancak performansları çok düşük. Geçen seneki gibi olacaklarsa devre arası mutlaka yeni takviye yapılır. Fatih Terim son bir şans vermek istemiş olsa gerek...
Takımın sahada büyük bir ihtimalle 4-1-4-1 düzeniyle yer alacağını düşünürsek, savunmanın önündeki oyuncu Felipe Melo olacaktır. Yedeği de Ceyhun Gülselam olur. İhtiyaç halinde Eboue'yi de oraya çekebilirsiniz. Ortadaki ikili ise top kullanma ve savunmaya katkı verebilme yetkinliğinde olmalı. Birinin Selçuk olacağı kesin. Selçuk çok önemli transfer. Ligin en iyi iki yerli orta sahasından biri diyebiliriz. Yanında oynayacak isim de bana göre Eboue olur. Ayrıca Ayhan, Yekta, Sabri ve Engin Baytar gibi isimleri de o bölgenin alternatifleri arasında sayabiliriz. Bence lig için yeterli bir rotasyon. Sağ kanat alternatifleri Colin Kazım, Aydın Yılmaz, Eboue, Sabri ve gerekirse Yekta. Gayet iyi... Hatta Aydın'ın neden halen kadroda olduğunu çözen varsa beri gelsin. Sol kanatsa Riera, Engin Baytar, Emre Çolak, gerekirse Kazım, Aydın ve her bölgenin ilacı Eboue... Burası da oyuncu sıkıntısı çekmez. Arda'nın gidişi çoğu kimseyi yıktı ama ben son 1,5 sezonki Arda'nın bir kayıp olduğunu düşünmüyorum. Arda zaten 1,5 sezondur kayıptı. Tabii burada Riera'nın ne yapacağı soru işareti. Geçen sene Olympiakos'taki performansı şimdilik olumlu bir intiba bırakıyor. Tabii olası bir 4-3-3 düzeninde Elmander ve Sercan'ın da hücum kanatlarında değerlendirilebileceğini belirtelim.
Forvet oyuncularına geçecek olursak, Milan Baros, Johan Elmander, Sercan Yıldırım ve ihtiyaç halinde Colin Kazım isimleriyle karşılaşıyoruz. Burası da yeterli. Sercan Yıldırım'ın gelişi önemliydi. Bir adet ciddi yerli alternatif gerekiyordu. Bu bakımdan Sercan'ın işlevi büyük olacaktır. Ayrıca zaman zaman çift forvet oynanabileceğini de düşünürsek, Sercan transferinin ne kadar önemli olduğunu kestirebiliriz.
Galatasaray, büyük bir olasılıkla sahaya şu dizilişle çıkacaktır.
Fatih Terim, bu sezon büyük bir olasılıkla savunmayı en ileriden başlatacak. Maçın belli anlarında şok preslerle rakip ceza sahasına yakın yerlerde top kazanmaya çalışacak. Hazırlık maçlarında bunu yapacağını belli etti. Ayrıca Selçuk İnan gibi bir oyuncu varken, duran toplar da büyük silah olacaktır.
Galatasaray'ın normal sezonu ilk dört içinde bitirmesini bekliyorum. Zaten bunu tahmin etmek pek de güç değil. Son sezonlardaki bunalımlara girilmediği ve çok büyük aksilikler olmadığı müddetçe normal olan bu. Bunun için de lige iyi bir başlangıç şart.
5 yorum:
Selamlar,
Yazınızda katılmadığım bir nokta var.
Demişsiniz ki;
''Mesela Lorik Cana ve Emmanuel Culio, tamamen Fatih Terim tarafından getirilmemenin kurbanı oldular''
Bence durum hiç de öyle değil. Lorik Cana'nın kariyeri gayet başarılı olabilir fakat Galatasaray'a verdiği katkı hemen hemen sıfıra yakındı geçen sezon. Ki benim Galatasaray ile ilgili düşüncelerimde gitmesi gereken oyuncular arasında bir numaraydı. Fatih Terim'in vermiş olduğu en doğru kararlardan biri bile diyebilirim Lorik Cana'nın gidişi ile ilgili.
Culio ise hazırlık karşılaşmalarında şans bile bulamadı. ''Fatih Terim getirmedi o yüzden gitti'' demek, yeterli bir argüman değil malesef.
Sevgiler.
Oğuzcan
@Oğuzcan
Katılmıyor olabilirsiniz tabii. Saygı duyarım. Yorum meselesi. Benim yazdığım da sadece kendi fikrim. Ancak takımdan gidenlere bakarsanız eğer, Baros haricindeki yabancıların temizlendiğini görürsünüz. Cana geçen sezon faydalı olamamış olabilir ancak gerek hırsı gerekse de takımı sahiplenişi gibi artık klasikleşmiş özellikleriyle formayı hak edenler arasındaydı. Tabii buna da katılmayabilirsiniz.
Culio'yla ilgili olaraksa, hazırlık maçlarında dahi şans bulamamış oluşu, bana göre Fatih Terim'in gözünde sıfıra yakın krediyle başladığını gösterir. Bu da ileri sürdüğüm fikirle tutarlı bir harekettir. Culio konusuna katılmamanıza hazırlık maçlarında oynayamamasının neden sebep olduğunu çok anlayamadım.
Şunu da ekleyeyim. Fatih Terim'in 96 ve 2002 dönemlerini çok net hatırlayan biri olarak, o dönemlerde de (özellikle 2002'de) önceki kadroyu dağıtıp kendi kadrosunu kurduğunu görebiliriz.
@ Oğuzcan @ sanut
Terim transfer etmedigi yabanci gönderiyor sözünü dogrulamak için tarihe bakmak yeterli
1995-96 TD : Graeme Souness Eldeki yabancilar : Friedel , Van Gobbel ,Saunder,Barry Venison
1996-97 : Terim TD takimda bir tek Van Gobbel tutuluyor diyer yabancilar gönderiliyor
2001-02 : TD Lucescu : : Mondragon , Batista ,Cictoria , Perez, Mpenza , Spehar , Fleurquin ,Horvat, Nicelesu ,duro
2002-03 : TD Terim : Mondragon takimda tutuyor diyerlerini gönderiyor .
2010-2011 : yabanci futbolcular : Zapata, Lucas Neill, Lorik Cana, , Juan Pablo Pino ,Emmanuel Culio, Bogdan Stancu, Harry Kewell,Baros
2011-2012 sezonu yine Terim ve Bir tek Baros takimda
üç ayri dönemde Terim'in bir önceki dönemden kalan yabanilari göndermesi tesadufmu acaba ????
Selamlar,
'' Culio konusuna katılmamanıza hazırlık maçlarında oynayamamasının neden sebep olduğunu çok anlayamadım.''
Cevap vereyim. Culio geçen seneki Galatasaray'da parlayan bir oyuncuydu. Yeni kurulan Galatasaray'da nasıl performans göstereceğini açıkçası merak ediyordum. Hazırlık maçları da benim bu merakımı giderebilirdi doğrusu ancak uzunca bir dönem Culio ile çalışan Fatih Terim'in kendisi. Kafasındaki Galatasaray'da kendisine yer olmadığını düşünmüş olacak ki, kendisini kiralık olarak yolladı. Şu aşamada bize düşen bu karara saygı duymaktır. Hazırlık maçlarında dahi denenmediğine göre, ortada bir sorun var demektir Culio ile ilgili. Bunu Fatih Terim'in takıntısı olarak algılamak yanlış.
@turkusev
Lucescu sonrası dönemde Perez ve Mondragon dışındaki yabancıların Galatasaray'a çok da ahım şahım katkılar verdiğini düşünmüyorum. Bu sebeple gitmesini doğru buluyorum o isimlerin.
Hakeza bu sene başında yolların ayrıldığı yabancı oyuncuların da, arkasından ah vah edeceğimiz oyuncular olduğunu düşünmüyorum.
Galatasaray'da bir değişim gerekliydi ve bu değişim gerçekleşti. Fatih Terim değilde başka bir teknik direktör gelseydi, bu değişim yine olacaktı, olmalıydı da.
Ayrıca Batista Fatih Terim döneminde Galatasaray kadrosunda yer aldı. Bunu da not düşeyim.
Sevgiler.
@Oğuzcan
Hiçbir futbolcunun antrenman performansıyla maç performansı bir tutulamaz. Antrenmanda çok iyi olan bir futbolcu maçta dökülebilir (nitekim bu durum Stancu ve Aydın Yılmaz için geçerliydi. Fatih Terim onları eleştirirken "antrenmanların yıldızı" tabirini boşa kullanmadı).
Antrenmanda istenileni yapamayan bir oyuncu da maçta yıldızlaşabilir. Yani maçla antrenman çok farklıdır. O yüzden sadece antrenmanlara bakarak Culio'nun gönderilmiş olabileceği, kusura bakmayın ama bana pek gerçekçi gelmiyor. Fatih Terim kafasında belli bir oyun şablonu olan bir hoca ve o şablona uygun oyuncularla çalışıyor. Dolayısıyla önceki kadroların yabancılarına da çok sıcak bakmıyor. Bu iki kere ikinin dört etmesi kadar nesnel bir gerçek...
Batista'yla ilgili duruma gelecek olursak, kendisi zaten Terim'in tuttuğu bir oyuncuydu. Antep'teyken hoca kendisini Milan'a bile istemişti. O yüzden Galatasaray'da da kadroda kalması pek şaşırtıcı olmasa gerek...
Yorum Gönder