Uzun sürenin ardından ilk defa bir Galatasaray maçını bu kadar rahat izledim. Son dakikalara beraberlik ya da yenilgi stresiyle girmeyeli uzun süre olmuş. Bir de golcüler gol atmaya başladığı zaman her şey çok daha güzel olacak, bu çok belli.
Bir kere öncelikle savunma bugün neredeyse hiç olmadığı kadar iyiydi. Ujfalusi sağlam duruyor. Savunmada liderliği eline almış durumda. Ki bu çok önemli. Servet dönünce de Ujfalusi stoperde devam etmeli. Gökhan Zan da bugün hiç olmadığı kadar hatasızdı. Tek bir pozisyonda çok fahiş bir zamanlama hatası yaptı. Ve ardından attığı golle o hatayı telafi etti. Tek bir hatayla
sınırlı kalan Gökhan Zan'ı öpüp başımıza koyacak hale gelmişiz, düşünün artık. Bu sene ritmini yakalayamayan Sabri bugün biraz daha iyiydi. Halen tam olması gerektiği gibi değil ama iki hafta önceki kadar kötü de değil. Hakan Balta, nihayet Galatasaray'ın Abidal'i gibi oynadı. Savunmada da sağlamdı, hücuma da çok yerinde çıkışlarla katkı yaptı. Sanırım aylar sonra ilk kez olumlu bir şeyler yazdım Hakan Balta hakkında. Böyle devam etsin, daha da yazarız. Sorun değil.
Orta sahada yük, şüphesiz ki Melo'nun omuzlarında. Melo da sorumluluktan kaçmıyor ve ileri geri çalışarak müthiş efor sarf ediyor. Bugün şunu bir kez daha anladım ki, Galatasaray'ın Melo gibi bir oyuncuya çok ihtiyacı varmış. Hem çalışkanlığıyla saha içini derleyip topluyor, hem de hırsıyla taraftara tribünde olduğunu hatırlatıyor. Hatta bunu sadece oyunuyla değil, taraftarla iletişim kurarak da yapıyor. Melo şu dönemde Galatasaray için, Galatasaray da Melo için bir lütuf.
Bugünün bir güzel gelişmesi de Selçuk'un duran top açılışını yapması oldu. Trabzonspor'dayken izlettirdiği gollerden birini bugün de Galatasaray'da izletti. Gökhan Zan'ın attığı goldeki ortası harikaydı. Topun gelişinden filelerin sarsılacağı belli oluyordu desem abartmış sayılmam.
Takımın en sıradan bölümü, sanırım Elmander'in arkasında oynayan Kazım-Engin-Riera üçlüsüydü. Bu hat tam kapasitesini henüz sahaya yansıtabilmiş değil. Hepsi çok istekli ve temiz oynuyorlar ancak bunun çok daha fazlasını yapabilecekleri de kesin. İlerisi için umutlu olmak için bir sebep daha...
Geçen senelere nazaran bir büyük fark da oyuncuların kaleye vurmaktan korkmaması. Uzaktan, çaprazdan, cepheden, kısacası her yerden vurabiliyorlar kaleye. Ki bu sayede hem Samsun maçında hem de bugün Eskişehir'e karşı birer gol buldu Galatasaray. Eskiden olsa altıpasta pas yapmaya kalkıp taraftarı cinnete sürüklerlerdi.
İkinci yarıda oyuna Baros'un girmesini bekledim. Elmander kötü değildi ama yorgundu. Baros da iş yapabilirdi hani. Ancak Engin'in sakatlığı planları bozdu diyebiliriz. Bir de kaleci Aykut'a değinmek lazım. Benim fikrimi, okuyanlar biliyor olabilir. Aykut'u kaleci olarak tutmam. Ancak bugün bambaşka bir Aykut vardı. Bu adamı bir yan topa çıkıp yumruklarken gördüm ya, artık herkesin her şeyi başarabileceğine inanabilirim. Tabii bu durum, kaleci antrenörü faktörünü de gözler önüne seriyor. Hep yazılıp çizildi sağda solda. Nezih Ali Boloğlu iyi bir kaleci antrenörü değildi. Hatta ben de çoğu kez şunu söyledim: "Beğenmediğimiz Aykut Erçetin'in bile maç tecrübesi olarak Nezih Ali Boloğlu'dan fazlası var. Bu antrenör bu kaleciye ne katabilir?" Nitekim katamıyordu da... Ve Taffarel geldi, durumlar değişmeye başladı. Aykut bugün bir yan topa tereddütsüz çıktı ve yumrukladı. Top çok uzağa gitmedi. Varsın gitmesin. Mental gelişim önemli. Yakında uzağa da atar. Keşke Taffarel iki sene önce gelseydi de bugün yabancı kaleciye gerek kalmadan Ufuk-Aykut ikilisinden birine kaleyi gönül rahatlığıyla teslim edebilseydik.
Eskişehirspor'a gelince, bugün istediklerini yapamadıklarını söyleyebiliriz. Bunda Skibbe'nin deplasmanlardaki sorunu da etkili. Galatasaray'ın başındayken de deplasman sorunu vardı Skibbe'nin. Sağ açıkta aslen bek olan Koray'ı oynatması da bunu gösteriyor. Koray hücuma çıkamayınca Hakan Balta da son dönemin en iyi futbolunu oynadı haliyle.
Kamara çok iyi bir oyuncu ve Eskişehirspor için bir kazanç. Bugün ona çok değil, iki oyuncu daha ayak uydurabilseydi belki bazı şeyler daha değişik olabilirdi. Batuhan'ın sakatlığı da çok zamansız gelmiş. Sezona çok iyi başlamıştı. Ayrıca Eskişehispor'da bir kriz var anlaşılan. Kris Boyd krizi... Bugün Skibbe oyuna müdahale ederken Kris Boyd'u tercih etmedi. Aralarında bir sorun mu var bilmiyorum. Bir yerlerde Boyd'un kilolarından bahseden bir şeyler okumuştum. Umarım bundan ibarettir ve o kilolar gider. Yoksa gerçekten yazık olur.
Netice olarak mutlu edici bir maç izledi. Melo, Hakan Balta, Gökhan Zan ve Engin Baytar maçın en iyileriydi. Riera da zaman zaman yaptığı hareketlerle takıma alıştıkça çok iş yapacağını gösterdi. Galatasaray, adım adım olması gerektiği seviyeye çıkıyor. Takımın her hafta üzerine koyarak oynadığı açık. Bu güzel oyunun deplasmanlarda da sürmesini diliyorum.
1 yorum:
galatasaray'ın başarısını gölgelemek için yazmıyorum ama bu sonucun nedeni skibbe'dir gibi geliyor bana.
1- hakan balta ve riera gibi çok ağır işlemesi olası görünen sol kanattan niye o kadar korktu? niye sağ açığa sağ bekini, sağ bekine stoperini koydu? hakan balta hayatının maçını oynadı bu sayede...
2- mehmet yıldız niye vardı? orta sahada oyunu tutacak, top dağıtacak, yaratıcılık özellikleri olan bir oyuncu yoksa; mehmet yıldız niye var? yani kontra-atak oynayacaksan mehmet yıldız niye var?
3- yine kontra-atak oynayacaksan kamara dışında buna yatkın oyuncu koymaman niyedir?
4- erkan zengin'i böyle bir oyunda sol çizgiye hapsetmek nedendir?
5- galatasaray'ın orta sahadaki presine çözüm bulmak için 3 tane ağır ve tekniği zayıf stoperle oyun kurma sevdasından vazgeçmemek nedendir?
6- veysel'e de, alper'e de sadece rakip oyuncu markajı görevi vermek; o oyunculara ihanet değil midir?
bu kadar:)
galatasaray'a geçecek olursak da iştahı çok iyiydi. orta sahadaki baskılar da çok etkiliydi. fakat kabul edelim ki olgun atak gerçekleştiremiyor galatasaray... selçuk birini kaçırabilirse kaçırıyor. başka bir varyasyon yok. deneniyor ama olmuyor... galatasaray'ın kanatlardaki adamlarının yaratıcılık özelliklerini geliştirmesine çok fazla ihtiyacı var...
Yorum Gönder