Süper Lig'de sezonun ilk haftasından bu yana dilimize yeni bir kavram dolandı: "Sıfır Tolerans"
Bu sıfır tolerans denen kavramın içeriğini çoğumuz öğrendik. Hakemler bundan sonra oyunculara kesinlikle tolerans göstermiyor ve kitapta ne yazıyorsa onu uyguluyor. En ufak bir kartlık hareket bile cezasız bırakılmıyor. Zaten ilk haftalarda çıkan kartların sayısından (özellikle de kırmızı kartlar) hakemlerin gerçekten de katılaştığını anlayabiliyoruz. Ancak durum hakikaten de öyle mi? Bu kural ne kadar daha uygulanabilir? Bu standart her maç tutturulacak mı? Hatta tutturuluyor mu? İstersek daha birçok soru işareti ekleyebiliriz tabii...
Meseleyi hakem isimlerinden bağımsız düşünelim. "Şu maçta Kuddusi Müftüoğlu hakemmiş, şu maçta Fırat Aydınus" diyerek olayı basite indirgemeyelim. Genel bir değerlendirme yapmaya çalışalım. Ben, hangi hakem olursa olsun, bu konuda bir
standardın tutturulabileceğini sanmıyorum. Ligin sonuna kadar böyle kırmızı kart çıkmaya devam ederse muhtemelen tatsızlık da çıkar. Benim bildiğim, bir hakem için marifet olan şey, maçı 11'er kişi bitirebilmektir. Kırmızı kart, sahadaki takımların taktiklerini ve stratejilerini mecburi değişikliklere yönlendireceği için oyun kalitesinde de bir düşüşe sebep oluyor. Eh, böylece ligin marka değeri olarak hayatımıza sokulan o baş belası kavramda bazı sıkıntılar hasıl oluyor. Bu şekilde kırmızı kart gösterilmeye devam edilmesine yayıncı kuruluş itiraz eder, ve parayı veren onlar olduğu için de bu itiraz zaman içinde kabul görür diye tahmin ediyorum.
Bir de tabii ki benzer pozisyonlarda kime hangi uygulamaların yapıldığı çok önemli. Yani bugün bir hakemimiz Manisa-İBB maçında gösterdiği kartları büyük takımların kendi evinde oynayacağı gerilimli maçlarda ne ölçüde gösterebilecek? Mesela rakibine kafa atan Felipe Melo'ya kart gösterilebildi mi? Ya da (örnek veriyorum) bir Fenerbahçe-Galatasaray maçında Emre Belözoğlu ve Engin Baytar birbirlerine girdiklerinde veya hakeme ateşli bir biçimde itiraz ettiklerinde kart görebilecekler mi? Üstelik önceden bir sarı kartları varsa...
Şimdi büyüklerden laf açılmışken çoğumuzun aklına Ricardo Quaresma'nın Bursa maçında gördüğü kırmızı kart gelecek ancak aynı maçta "fuck off" diyen Teteh Bangura'nın da kırmızı kart gördüğünü, tribün baskısının Bursaspor lehine olduğunu ve Quaresma'nın kırmızısının da en azından sayı olarak durumu dengelediğini belirtmekte fayda var. Aynı şeyin bir de İnönü Stadı'nda, iki taraf da 11 kişiyken ve Beşiktaş yine maç çevirmeye çalışırken olduğunu düşünün. Ben pek ihtimal vermiyorum. En basitinden, dün akşam Selçuk İnan ve Veysel Sarı arasındaki itişmede bile sadece sarı kart gösterebildi hakem. Gerisini varın siz düşünün...
Bu kuralın uygulanabilirliğine darbe vuracak olan bir diğer etken de ligin yoğunluğu olsa gerek. Belli haftalarda çarşamba-pazar oynanacak olan maçlar, takımların sakatlık sorunlarıyla daha sık karşılaşmasına ve rotasyona gitme mecburiyetlerine sebep olabilecekken bir de böyle sıfır tolerans kuralından dolayı alınacak cezalar, zaman içinde bu işe daha çok itiraz edilmesini sağlar.
Demem o ki, bu kural zaman içinde azalarak biter. Uygulanması bir şekilde son bulur. Eski düzene dönülür. Tamam, maç içindeki huzur bakımından belli faydaları var. Bu tartışılmaz ancak Türkiye'deki ortamda sonuna kadar arkasında durulacak bir uygulama değil bu.
0 yorum:
Yorum Gönder