Yorumcu olduğu günden bu yana birçok defa dinledik Hakan Şükür'ü. Hep aynı manzara aslında. İsimlerden ve olaylardan bağımsız olarak herhangi bir konuşmasını herhangi bir zaman yayınlasalar, hiçbir fark göremeyeceğiz. Hep eleştiri, Galatasaray'ın başarısız günlerinde hep içten içe bir sevinç, başarılı anlarında da yine içten içe bir haset...
Evet, belki çok açık söylemiyor ama kulüpten ayrılığının ardından kırgınlığı geçmek bilmiyor. Sanırım bu gidişle de bilmeyecek.
Son açıklamaları şu şekilde:
“Galatasaray'da hep bir mali sorun vardı. Ancak nedense ödemeleri geciken hep yerli oyuncular oldu. Bize de o arkadaşlarımızı motive etmek düştü. Bugün yapılan flaş transferler tabii ki heyecan verici. Ama camianın şapkasını önüne koyması gerekir. Galatasaray’ın geleceği tehlikeye girebilir. Transferler, günü kurtarma adına yapılmamalı. Martta bir seçim var. Belki de bu transferler, marta kadar takımın iyi gitmesi için gerçekleşiyor. Kaptanlık, Arda için henüz erken ancak Arda da bunun altından kalkabilecek bir futbolcu."
Bu tarz açıklamalarıyla o çok meşhur, "otobüsün en arka sırası muhabbetlerinin içeriği" hakkında da fikirler veriyor Hakan bize. Bir yerde artık zamanını doldurmuş, bazı şeylerin hatrına (artık olmaması gerekirken) halen belli mevkilerde tutulan insanların, içlerinde bulundukları kurumların altını içeriden doğru nasıl oyduklarını ya da oymaya çalıştıklarınını görüyoruz Hakan'ın bu hal ve davranışlarında.
Ne demek "marttaki kongreye kadar takımın iyi gitmesi isteniyor"? Mart'tan sonra kötü gitse de olur değil mi Hakan? Bakış açısı sadece bu yani? Kulübün bakış açısı belki bu değil ama sanırım Hakan'ın Avrupa'da yaşadığı çuvallamanın sebebi, kendisinde yer alması muhtemel olan bu bakış açısıdır. Yani bir Galatasaray taraftarı olarka ne istiyorsun ki daha? Inamoto, Ali Lukunku, Marek Heinz ve Lutu gibi isimlerden, Kewell, Baros ve Elano gibi isimlere döndürdü Galatasaray vizyonunu. Ödeme konusunda da iki senedir doğru düzgün bir sorun yok haberlere göre. Sen halen daha 38 yaşından sonra seni neden oynatmak istemediklerini ya da artık 100 kilo olmuş "küçüğüne" neden o raddeden sonra forma vermediklerine takmışsan yapacak bir şey yok.
"Arda'nın kaptanlığı için erken ancak Arda bunu kaldırabilecek bir futbolcu" lafı da bana kalırsa tamamen sinsice edilmiş bir laf. Açılımı şu: "Yönetim yine yanlış bir karar aldı ama Arda da bu lafımdan alınmasın, iyi çocuktur...." Yani bir yere vururken diğer yeri de kaybetmeme, hatta ilerisi için işleme çabası. Sakın bunları duygusal fikirler olarak görmesin kimse. Gerçekten böyle düşünüyorum.
Bir de sözlerinin sonuna şampiyonluk yarışı için Fenerbahçe'yi şanslı gördüğünü eklemiş. Şaşırmadık...
Evet, belki çok açık söylemiyor ama kulüpten ayrılığının ardından kırgınlığı geçmek bilmiyor. Sanırım bu gidişle de bilmeyecek.
Son açıklamaları şu şekilde:
“Galatasaray'da hep bir mali sorun vardı. Ancak nedense ödemeleri geciken hep yerli oyuncular oldu. Bize de o arkadaşlarımızı motive etmek düştü. Bugün yapılan flaş transferler tabii ki heyecan verici. Ama camianın şapkasını önüne koyması gerekir. Galatasaray’ın geleceği tehlikeye girebilir. Transferler, günü kurtarma adına yapılmamalı. Martta bir seçim var. Belki de bu transferler, marta kadar takımın iyi gitmesi için gerçekleşiyor. Kaptanlık, Arda için henüz erken ancak Arda da bunun altından kalkabilecek bir futbolcu."
Bu tarz açıklamalarıyla o çok meşhur, "otobüsün en arka sırası muhabbetlerinin içeriği" hakkında da fikirler veriyor Hakan bize. Bir yerde artık zamanını doldurmuş, bazı şeylerin hatrına (artık olmaması gerekirken) halen belli mevkilerde tutulan insanların, içlerinde bulundukları kurumların altını içeriden doğru nasıl oyduklarını ya da oymaya çalıştıklarınını görüyoruz Hakan'ın bu hal ve davranışlarında.
Ne demek "marttaki kongreye kadar takımın iyi gitmesi isteniyor"? Mart'tan sonra kötü gitse de olur değil mi Hakan? Bakış açısı sadece bu yani? Kulübün bakış açısı belki bu değil ama sanırım Hakan'ın Avrupa'da yaşadığı çuvallamanın sebebi, kendisinde yer alması muhtemel olan bu bakış açısıdır. Yani bir Galatasaray taraftarı olarka ne istiyorsun ki daha? Inamoto, Ali Lukunku, Marek Heinz ve Lutu gibi isimlerden, Kewell, Baros ve Elano gibi isimlere döndürdü Galatasaray vizyonunu. Ödeme konusunda da iki senedir doğru düzgün bir sorun yok haberlere göre. Sen halen daha 38 yaşından sonra seni neden oynatmak istemediklerini ya da artık 100 kilo olmuş "küçüğüne" neden o raddeden sonra forma vermediklerine takmışsan yapacak bir şey yok.
"Arda'nın kaptanlığı için erken ancak Arda bunu kaldırabilecek bir futbolcu" lafı da bana kalırsa tamamen sinsice edilmiş bir laf. Açılımı şu: "Yönetim yine yanlış bir karar aldı ama Arda da bu lafımdan alınmasın, iyi çocuktur...." Yani bir yere vururken diğer yeri de kaybetmeme, hatta ilerisi için işleme çabası. Sakın bunları duygusal fikirler olarak görmesin kimse. Gerçekten böyle düşünüyorum.
Bir de sözlerinin sonuna şampiyonluk yarışı için Fenerbahçe'yi şanslı gördüğünü eklemiş. Şaşırmadık...
2 yorum:
Hayır benim anlamadığım neden ağırınıza gidiyor. bak adam sezon başından beri eleştirilerinde haklı çıktı. Sırf eski futbolcusu diye her şeue çok iyi çok güzel mi diyecekti febeli spor yazarları gibi. Galatasaray'ı, diğer takımlardan ayıran özelliklerden biri de bu değil mi? İçinden çıkan kişinin bile eleştiri hakkına sahip olabilmesi. Yoksa fenerbahçe'den ne farkımız kalırdı?
"Galatasaray'ın içinden çıkan kişilerin eleştiri hakkına sahip olması" gibi bir ifadeyi kabul edemiyorum. Ortada eleştirilecek bir şey varsa bunu eleştirmek için Galatasaray'ın içinden gelmek gerekmiyor. Siz de eleştirirsiniz, ben de... Dolayısıyla Hakan Şükür de, Ünsal da...
Ancak ben burada Hakan Şükür'ün hangi eleştirisinde haklı çıktığını merak ettim. Ayrıca bunu sizce Galatasaray'ı düşündüğü için mi yapıyor yoksa kendi hakkının yendiğini düşündüğü için mi? Benim fikrime göre Hakan her zaman bu tarz eleştirileri kendisini ön plana alarak yapmıştır. Onun için önemli olan Galatasaray'ın değil, Hakan Şükür'ün çıkarlarıdır. Bu yüzden onun bu söylemlerini eleştiri olarak göremiyorum ben. Siz eğer görüyorsanız bir şey diyemem, saygı duyarım. Size de tepki göstermem. Ancak ben samimi bulmuyorum kendisini. Futbolculuğunda da bulmadım. bıraktıktan sonra da bulmadım.
Her şeyi geçelim, seçimlerde hiçbir çözüm önerisi sunmamış olan bir adayı desteklemiş olması bile yeterlidir benim için.
Yorum Gönder