Bu sene kötü alışacağız sanırım bu tip skorlara. Gelene 3, gidene 5... Oynanan futbol zaten her geçen gün daha da keyifli hale geliyor. Senelerdir çekilen acı çıkıyor belki de.
Aslında insan biraz düşününce inanamıyor bugünkü duruma. Düşünüyorum da, birkaç sene öncesinde Galatasaray'ın gollerinde ekranda Ali Lukunku gibi isimleri görürken, şimdilerde Milan Baros, Keita ve Harry Kewell gibi isimleri görüyoruz. Bu bile nerelerden nerelere gelindiğinin ve Galatasaray'daki vizyon farkının göstergesi.
Maça dönelim biz en iyisi. Bugün yine her hattıyla verimli bir takım, dikkatli ve güven veren bir kenar yönetim ve mükemmel goller izledik. Ayrıca Avrupa kupalarındaki en farklı maç rekoru olan 5-0 ve üzeri skorlara daha şimdiden iki kez ulaştı Galatasaray. Takımın yumuşak karnı gibi görünen savunmanın uyumu her geçen gün artıyor. Zamanla her yer hemen hemen aynı seviyeye gelecek gibi. Aynı Denizlispor maçındaki gibi sahanın yıldızı yine Keita'ydı sarı kırmızılılar adına. İlk golde oyun içindeki takipçiliğinin mükafatını alırken ikinci golde de uzaklardan harika bir şut çıkardı. Aslında gollerinden öte, bu adamda neyi seviyorum biliyor musunuz? Oyundan hiç kopmuyor. Bilirsiniz, kimi yıldız futbolcular (hatta çoğu) 15-20 dakikada maçın seyrini değiştirecek bir rol üstlenip maçın geri kalan kısmında saklanır. Top almaktan imtina eder ve sorumluluk almaz. Ama Keita öyle değil. Her an top istiyor. Her an oyunun içinde. Konsantrasyonunu hiç kaybetmiyor. Bu da onu kullanmaktan çekinmediği yeteneğiyle birlikte her an etkili kılıyor.
Aslında insan biraz düşününce inanamıyor bugünkü duruma. Düşünüyorum da, birkaç sene öncesinde Galatasaray'ın gollerinde ekranda Ali Lukunku gibi isimleri görürken, şimdilerde Milan Baros, Keita ve Harry Kewell gibi isimleri görüyoruz. Bu bile nerelerden nerelere gelindiğinin ve Galatasaray'daki vizyon farkının göstergesi.
Maça dönelim biz en iyisi. Bugün yine her hattıyla verimli bir takım, dikkatli ve güven veren bir kenar yönetim ve mükemmel goller izledik. Ayrıca Avrupa kupalarındaki en farklı maç rekoru olan 5-0 ve üzeri skorlara daha şimdiden iki kez ulaştı Galatasaray. Takımın yumuşak karnı gibi görünen savunmanın uyumu her geçen gün artıyor. Zamanla her yer hemen hemen aynı seviyeye gelecek gibi. Aynı Denizlispor maçındaki gibi sahanın yıldızı yine Keita'ydı sarı kırmızılılar adına. İlk golde oyun içindeki takipçiliğinin mükafatını alırken ikinci golde de uzaklardan harika bir şut çıkardı. Aslında gollerinden öte, bu adamda neyi seviyorum biliyor musunuz? Oyundan hiç kopmuyor. Bilirsiniz, kimi yıldız futbolcular (hatta çoğu) 15-20 dakikada maçın seyrini değiştirecek bir rol üstlenip maçın geri kalan kısmında saklanır. Top almaktan imtina eder ve sorumluluk almaz. Ama Keita öyle değil. Her an top istiyor. Her an oyunun içinde. Konsantrasyonunu hiç kaybetmiyor. Bu da onu kullanmaktan çekinmediği yeteneğiyle birlikte her an etkili kılıyor.
Ayrıca Baros'un gol atması iyi oldu bugün. Penaltıdandı ama olsun. Belli ki golsüzlük, Baros'un üzerinde bir baskı hissetmesine neden oluyor. Bence hiç takmamalı. Takım gol attığı sürece sorun yok. Neticede Baros gol atamasa da etkili. Yoksa Rijkaard ona neden tahammül etsin ki. Kenarda gayet formda bir Nonda var. Adam demek ki Baros'tan istediğini alıyor.
Bugünün yenilikleriyse Elano ve Mehmet Topal'dı sarı kırmızılılar adına. Elano henüz uyum sürecinde belli ki. Zaman zaman yeteneğini belli eden hareketler yapsa da final paslarında çok başarı sağlayamadı diyebiliriz. Muhtemelen heyecan da vardı kendisinde. Zaman geçtikçe faydalı olacaktır. Özellikle Arda'yla çok verimli bir rotasyona girebilirler. İkisinin de her an dinç olması lazım.
Bir paragraf da Mustafa Sarp'a açmak gerek. Ben Mustafa Sarp'ı basit oynadığı sürece yararlı buluyorum. Takım savunmasında çok iyi. Nerede duracağını, ne yapması gerektiğini iyi kestiriyor ancak bugün birkaç uzun top denemesi oldu. Belli etti ki, bu tarz hareketlere girmemesi gerek. Zaten ikinci yarıda çok daha yararlıydı hücum anlamında.
Ayrıca atlanmaması gereken bir nokta da rakibin gereksiz sertliğiydi bugün. Özellikle birkaç ismini hatırlayamadığım futbolcu vardı ki bugün sahada, inanın insan ziyanı hepsi. Kalecilerinin ne kadar pislik oynadığını zaten maçı izleyen herkes gördü. Özellikle Arda'ya yaptığı hareket, kesinlikle kırmızı kartı gerektiriyordu. Hakemin müsamahasına ya da pozisyonu görmemesine dua etmesi lazım. Aynı şekilde penaltı pozisyonunda da Baros'un yaralanmasına neden olabilirdi kontrolsüz ve kötü niyetli çıkışıyla. Neticede 5 golle cezalandırıldı maç sonunda. Bu da ona yapılabilecek en aşağılayıcı hareket olsa gerek.
Rijkaard ve Neeskens'ten de bahsetmek istiyorum. Bu iki ismin saha kenarında Galatasaray için kafa yoruyor oluşu, Galatasaray'la sevinip Galatasaray'la heyecanlanmaları çok ayrı bir şey. Rakibin kendi kalesine attığı mükemmel golde de Rijkaard'ın yüz ifadesi görülmeye değerdi.
Bu skorla Galatasaray bu turu geçmeyi garantiledi diyebiliriz. Şimdi formalite maçı niteliğindeki rövanşı ve daha da önemlisi grup kuralarını beklemeye koyulduk. Bakalım bu maceranın ilerisi neler getirecek bize...
Bugünün yenilikleriyse Elano ve Mehmet Topal'dı sarı kırmızılılar adına. Elano henüz uyum sürecinde belli ki. Zaman zaman yeteneğini belli eden hareketler yapsa da final paslarında çok başarı sağlayamadı diyebiliriz. Muhtemelen heyecan da vardı kendisinde. Zaman geçtikçe faydalı olacaktır. Özellikle Arda'yla çok verimli bir rotasyona girebilirler. İkisinin de her an dinç olması lazım.
Bir paragraf da Mustafa Sarp'a açmak gerek. Ben Mustafa Sarp'ı basit oynadığı sürece yararlı buluyorum. Takım savunmasında çok iyi. Nerede duracağını, ne yapması gerektiğini iyi kestiriyor ancak bugün birkaç uzun top denemesi oldu. Belli etti ki, bu tarz hareketlere girmemesi gerek. Zaten ikinci yarıda çok daha yararlıydı hücum anlamında.
Ayrıca atlanmaması gereken bir nokta da rakibin gereksiz sertliğiydi bugün. Özellikle birkaç ismini hatırlayamadığım futbolcu vardı ki bugün sahada, inanın insan ziyanı hepsi. Kalecilerinin ne kadar pislik oynadığını zaten maçı izleyen herkes gördü. Özellikle Arda'ya yaptığı hareket, kesinlikle kırmızı kartı gerektiriyordu. Hakemin müsamahasına ya da pozisyonu görmemesine dua etmesi lazım. Aynı şekilde penaltı pozisyonunda da Baros'un yaralanmasına neden olabilirdi kontrolsüz ve kötü niyetli çıkışıyla. Neticede 5 golle cezalandırıldı maç sonunda. Bu da ona yapılabilecek en aşağılayıcı hareket olsa gerek.
Rijkaard ve Neeskens'ten de bahsetmek istiyorum. Bu iki ismin saha kenarında Galatasaray için kafa yoruyor oluşu, Galatasaray'la sevinip Galatasaray'la heyecanlanmaları çok ayrı bir şey. Rakibin kendi kalesine attığı mükemmel golde de Rijkaard'ın yüz ifadesi görülmeye değerdi.
Bu skorla Galatasaray bu turu geçmeyi garantiledi diyebiliriz. Şimdi formalite maçı niteliğindeki rövanşı ve daha da önemlisi grup kuralarını beklemeye koyulduk. Bakalım bu maceranın ilerisi neler getirecek bize...
0 yorum:
Yorum Gönder