Öncelikle unutmamamız gereken bir şey var. Rakip çok güçsüz ve asla direnecek gücü yok. Bu yüzden işler güzel gitse de asla bu geceki kadar kolay olmayacak hiçbir şey.
Şimdi işin realizm boyutundan sıyrılalım ve bu maçı yaşayalım. Başlıkta da belirttim zaten: Mest oldum! Her şey gün geçtikçe daha da güzel oluyor Galatasaray açısından. Sistem her geçen gün daha da oturuyor. İlk maçlarda gördüğümüz ışık hep daha da belirginleşiyor. Umuyorum ki bir aksilik olmazsa her maç üzerine koyacaklar bu zamana kadar olduğu gibi. Önceki maçları hatırlayalım. İlk olarak pas trafiği oturtuldu. Oyuncuların nerede duracakları, nereye koşacakları ve birbirlerini nasıl bulacakları netleştirildi. O aralar eksik olan, daha doğrusu zorlanılan nokta goldü. Bugün (ve bir hafta önce) gördük ki gol sorunu da çözülüyor. Bu gece Avrupa kupalarındaki en farklı galibiyetini aldı Galatasaray. Takım 20'nin üzerinde şut çekti, ki geçtiğimiz sezonlarda şut atmaktan korkan bir Galatasaray izliyorduk genel olarak. Artık belli ki bu böyle olmayacak. Ayrıca takımın oyun disiplinini sonuna kadar bırakmaması da olumlu bir gelişme. Hoş, ilk yarıda henüz 6. dakikada 2-0 bulununca oyun biraz rolantiye alınır gibi oldu ancak Rijkaard devre arasında gereken uyarıları yapmış olacak ki, oyunu tamamen rakip ceza sahası çevresine yıkan bir Galatasaray izledik ikinci 45 dakikada. İlk yarıda topa daha çok değen oyuncular savunmaya yönelik oyuncularken, ikinci yarıda hücum oyuncuları aldı sazı eline. Gelelim oyuncuların teker teker değerlendirmesine:
Leo Franco: Bugün maçı anlatan spikerin de dediği gibi, onun ismini ilk olarak 31. dakikada duyduk. O da Uğur'un kafayla attığı geri pasını kontrol ederken. Sonrasında rakipten de toplar geldi ancak yer tutuşu ve oyun konsantrasyonu sayesinde sorun yaşamadı. Genel olarak güven verdi bana Leo Franco. Yalnız tek bir konuda eksik kaldı. O da topu ayağıyla karşıladığı pozisyonlarla alakalı. Geri paslarda ya da açılarak karşıladığı pozisyonlarda da daha kontrollü olabilirse tamamen kusursuz olacak benim gözümde.
Uğur Uçar: Sağ bekte özlediğimiz isim bugün sahadaydı. Sağlamcı bir oyun sergiledi. Sabri'nin yaptığı kademe hatalarını yapmadı. Tam bir bek gibiydi. Hücuma da destek verdi. Uzun süredir futbol oynamamasından ötürü, ileri çıktığı atakların geri dönüşlerinde zaman zaman sıkıntı yaşadı. Maç tecrübesi arttıkça bu açığı da kapatacaktır.
Emre Güngör: O da uzun süredir oynamıyordu ve bugün savunmada hiç sırıtmadı. Belli ki iyi çalışıyor. Gökhan Zan'ı zorlayacağı ve hatta zaman zaman keseceği kesin.
Emre Aşık: Güven verdi yine. Seneye de kadroda bulunur bir sakatlık falan olmazsa. Bu yaşında bu profesyonelliğine ve azmine hayran olmamak elde değil. Gol bile atacaktı neredeyse.
Hakan Balta: Yine bildiğimiz gibiydi. Basit ve sağlam oynadı. İleriyi fazla zorlamadı. Zaten sol tarafta ilk yarıda Aydın, ikinci yarıda Kewell ve sık sık yardıma gelen Arda yeteri kadar hücum zenginliği yarattılar. İlk 11'in değişmezlerinden olacaktır bu sezon Hakan.
Linderoth: Uzun süredir oynayamayanlardan biri de Linderoth. O da sağlamcı ve etkiliydi. İlk yarıda takımın topa hakim olmasında katkıda bulundu. Çok top kazandı rakibin pres anlarında topu ayağından hızlı çıkararak takımını rahatlattı. Biraz daha dikine oynaması lazım. İkinci yarıda yorulunca oyundan alındı. Zaman içinde kondüsyonu da arttıkça orta saha için güvenilir bir alternatif olacaktır.
Barış Özbek: İnanılmaz hırslıydı. Her iki devrede de attığı gollerle gol perdesini açan adam oldu. Ancak sertlik konusunda dengeyi tutturması gerekiyor. Böylesi zayıf bir takıma karşı bile bu kadar fazla faul yapması oyunu yavaşlattı. Zaten hakemden de ayarı yiyince durdu ve gollerin devamı geldi. Ben yine de beğendim Barış'ı. Oyun içinde sürekliliğini arttırabilirse rotasyon dahilinde bolca dakika alacaktır Rijkaard'dan.
Arda Turan: Yine bildiğimiz Arda. Çok şey söylemeye gerek yok. Kaptanlık da yakışıyor. 1 asistle tamamladı günü.
Abdul Kader Keita: Taraftarın önünde ilk maçına çıktı ve harika bir gol attı. Top ayağına geldiğinde kalitesini belli ediyor. En önemlisi, suskun bir oyuncu değil. Top arkadaşlarındayken bile onları ne zaman ve nereye pas verecekleri konusuna uyarıyor. Saha içinde konuşan futbolcu iyidir. Biraz kondüsyon sorunu var gibi. Zamanla bunu da aştıkça Galatasaray'ın en büyük silahlarından olacak belli ki.
Aydın Yılmaz: Böyle oynayacaksa gönderilmesin. 3 tane asist yaptı şaka maka. Uzun süredir görmediğimiz kadar da istekliydi, ki Aydın'ın en büyük sorunu da uyuşuk bir futbol sergilemesidir genelde. Süratini akıllıca kullandı. Dripling yapmaya başladığında hiçbir Netanyalı futbolcu tutamadı kendisini. Final pasları da muazzamdı Aydın'ın. Takımın hücum hattında bir sakatlık veya ceza olduğunda iyi bir alternatif olacak. Yeter ki motivasyonunu sağlam tutsun.
Shabani Nonda: Hayat onda! Hattrick yaptı bugün Nonda. Adeta "beni göndermeyin" diye çığlık atar gibiydi. Daha da önemlisi son birkaç sezondur frikik golü hasreti çeken taraftara bugün çok güzel bir frikik golü izletti. 2 senedir neredeydin be abicim? Gerçi Sabri'den fırsat olmuyor ki. Maç sonu röportajında "takımda kaldım" ifadesini kullandı. Hatta kendisinden sonra röportaj yapılan Neeskens de muhabirin sorusu üzerine Nonda'nın yerine yeni bir transfere gerek olmadığını söyledi. O da oyuna küsmediği sürece iyi bir alternatif olacak ve bu sene Baros'un nefes almasını sağlayacaktır aldığı dakikalarla.
Harry Kewell: Her ne kadar kendisini çok fazla riske etmeden oynadı gibi görünse de ikinci yarıda oyunun rakip ceza sahasına yıkılmasındaki baş aktörlerdendi. Bu takıma her zaman lazım Kewell.
Ayhan: Orta sahaya dinamizm getirmesi için girdi ve bildiğimiz Ayhan olarak bu misyonunu başarıyla yerine getirdi. İlk 11 oyuncusu olmasa da güvenilir bir rotasyon elemanı olarak izleyeceğiz Ayhan'ı bu sezon.
Serdar Eylik: Arda'nın yerine oyuna girdi ve o da enerjisiyle katkıda bulundu. İstediği topları bulamadı ve oyunda kaldığı kısa süre içerisinde çok fazla bir etkisi olmadı ancak bu tarz maçlarda tecrübe kazandıkça daha da oturtacak tarzını.
Daha bu takıma Elano, Baros, Servet ve Mehmet Topal gibi isimler dahil olacak. Asıl o zaman çıkacak tablo ortaya ancak yedeklerin bile bu kadar efektif ve istekli olması çok güzel bir gelişme. Ayrıca mor formaya da değinmek gerek. Sanırım bu formanın sevilmesi açısından en doğru maç buydu. Geçen sezonki turuncu formanın yakaladığı sempatiyi ancak böyle bir maçla yakalayabilirdi. Bakalım onun akibeti ne olacak, onu da zamanla göreceğiz.
Şimdi işin realizm boyutundan sıyrılalım ve bu maçı yaşayalım. Başlıkta da belirttim zaten: Mest oldum! Her şey gün geçtikçe daha da güzel oluyor Galatasaray açısından. Sistem her geçen gün daha da oturuyor. İlk maçlarda gördüğümüz ışık hep daha da belirginleşiyor. Umuyorum ki bir aksilik olmazsa her maç üzerine koyacaklar bu zamana kadar olduğu gibi. Önceki maçları hatırlayalım. İlk olarak pas trafiği oturtuldu. Oyuncuların nerede duracakları, nereye koşacakları ve birbirlerini nasıl bulacakları netleştirildi. O aralar eksik olan, daha doğrusu zorlanılan nokta goldü. Bugün (ve bir hafta önce) gördük ki gol sorunu da çözülüyor. Bu gece Avrupa kupalarındaki en farklı galibiyetini aldı Galatasaray. Takım 20'nin üzerinde şut çekti, ki geçtiğimiz sezonlarda şut atmaktan korkan bir Galatasaray izliyorduk genel olarak. Artık belli ki bu böyle olmayacak. Ayrıca takımın oyun disiplinini sonuna kadar bırakmaması da olumlu bir gelişme. Hoş, ilk yarıda henüz 6. dakikada 2-0 bulununca oyun biraz rolantiye alınır gibi oldu ancak Rijkaard devre arasında gereken uyarıları yapmış olacak ki, oyunu tamamen rakip ceza sahası çevresine yıkan bir Galatasaray izledik ikinci 45 dakikada. İlk yarıda topa daha çok değen oyuncular savunmaya yönelik oyuncularken, ikinci yarıda hücum oyuncuları aldı sazı eline. Gelelim oyuncuların teker teker değerlendirmesine:
Leo Franco: Bugün maçı anlatan spikerin de dediği gibi, onun ismini ilk olarak 31. dakikada duyduk. O da Uğur'un kafayla attığı geri pasını kontrol ederken. Sonrasında rakipten de toplar geldi ancak yer tutuşu ve oyun konsantrasyonu sayesinde sorun yaşamadı. Genel olarak güven verdi bana Leo Franco. Yalnız tek bir konuda eksik kaldı. O da topu ayağıyla karşıladığı pozisyonlarla alakalı. Geri paslarda ya da açılarak karşıladığı pozisyonlarda da daha kontrollü olabilirse tamamen kusursuz olacak benim gözümde.
Uğur Uçar: Sağ bekte özlediğimiz isim bugün sahadaydı. Sağlamcı bir oyun sergiledi. Sabri'nin yaptığı kademe hatalarını yapmadı. Tam bir bek gibiydi. Hücuma da destek verdi. Uzun süredir futbol oynamamasından ötürü, ileri çıktığı atakların geri dönüşlerinde zaman zaman sıkıntı yaşadı. Maç tecrübesi arttıkça bu açığı da kapatacaktır.
Emre Güngör: O da uzun süredir oynamıyordu ve bugün savunmada hiç sırıtmadı. Belli ki iyi çalışıyor. Gökhan Zan'ı zorlayacağı ve hatta zaman zaman keseceği kesin.
Emre Aşık: Güven verdi yine. Seneye de kadroda bulunur bir sakatlık falan olmazsa. Bu yaşında bu profesyonelliğine ve azmine hayran olmamak elde değil. Gol bile atacaktı neredeyse.
Hakan Balta: Yine bildiğimiz gibiydi. Basit ve sağlam oynadı. İleriyi fazla zorlamadı. Zaten sol tarafta ilk yarıda Aydın, ikinci yarıda Kewell ve sık sık yardıma gelen Arda yeteri kadar hücum zenginliği yarattılar. İlk 11'in değişmezlerinden olacaktır bu sezon Hakan.
Linderoth: Uzun süredir oynayamayanlardan biri de Linderoth. O da sağlamcı ve etkiliydi. İlk yarıda takımın topa hakim olmasında katkıda bulundu. Çok top kazandı rakibin pres anlarında topu ayağından hızlı çıkararak takımını rahatlattı. Biraz daha dikine oynaması lazım. İkinci yarıda yorulunca oyundan alındı. Zaman içinde kondüsyonu da arttıkça orta saha için güvenilir bir alternatif olacaktır.
Barış Özbek: İnanılmaz hırslıydı. Her iki devrede de attığı gollerle gol perdesini açan adam oldu. Ancak sertlik konusunda dengeyi tutturması gerekiyor. Böylesi zayıf bir takıma karşı bile bu kadar fazla faul yapması oyunu yavaşlattı. Zaten hakemden de ayarı yiyince durdu ve gollerin devamı geldi. Ben yine de beğendim Barış'ı. Oyun içinde sürekliliğini arttırabilirse rotasyon dahilinde bolca dakika alacaktır Rijkaard'dan.
Arda Turan: Yine bildiğimiz Arda. Çok şey söylemeye gerek yok. Kaptanlık da yakışıyor. 1 asistle tamamladı günü.
Abdul Kader Keita: Taraftarın önünde ilk maçına çıktı ve harika bir gol attı. Top ayağına geldiğinde kalitesini belli ediyor. En önemlisi, suskun bir oyuncu değil. Top arkadaşlarındayken bile onları ne zaman ve nereye pas verecekleri konusuna uyarıyor. Saha içinde konuşan futbolcu iyidir. Biraz kondüsyon sorunu var gibi. Zamanla bunu da aştıkça Galatasaray'ın en büyük silahlarından olacak belli ki.
Aydın Yılmaz: Böyle oynayacaksa gönderilmesin. 3 tane asist yaptı şaka maka. Uzun süredir görmediğimiz kadar da istekliydi, ki Aydın'ın en büyük sorunu da uyuşuk bir futbol sergilemesidir genelde. Süratini akıllıca kullandı. Dripling yapmaya başladığında hiçbir Netanyalı futbolcu tutamadı kendisini. Final pasları da muazzamdı Aydın'ın. Takımın hücum hattında bir sakatlık veya ceza olduğunda iyi bir alternatif olacak. Yeter ki motivasyonunu sağlam tutsun.
Shabani Nonda: Hayat onda! Hattrick yaptı bugün Nonda. Adeta "beni göndermeyin" diye çığlık atar gibiydi. Daha da önemlisi son birkaç sezondur frikik golü hasreti çeken taraftara bugün çok güzel bir frikik golü izletti. 2 senedir neredeydin be abicim? Gerçi Sabri'den fırsat olmuyor ki. Maç sonu röportajında "takımda kaldım" ifadesini kullandı. Hatta kendisinden sonra röportaj yapılan Neeskens de muhabirin sorusu üzerine Nonda'nın yerine yeni bir transfere gerek olmadığını söyledi. O da oyuna küsmediği sürece iyi bir alternatif olacak ve bu sene Baros'un nefes almasını sağlayacaktır aldığı dakikalarla.
Harry Kewell: Her ne kadar kendisini çok fazla riske etmeden oynadı gibi görünse de ikinci yarıda oyunun rakip ceza sahasına yıkılmasındaki baş aktörlerdendi. Bu takıma her zaman lazım Kewell.
Ayhan: Orta sahaya dinamizm getirmesi için girdi ve bildiğimiz Ayhan olarak bu misyonunu başarıyla yerine getirdi. İlk 11 oyuncusu olmasa da güvenilir bir rotasyon elemanı olarak izleyeceğiz Ayhan'ı bu sezon.
Serdar Eylik: Arda'nın yerine oyuna girdi ve o da enerjisiyle katkıda bulundu. İstediği topları bulamadı ve oyunda kaldığı kısa süre içerisinde çok fazla bir etkisi olmadı ancak bu tarz maçlarda tecrübe kazandıkça daha da oturtacak tarzını.
Daha bu takıma Elano, Baros, Servet ve Mehmet Topal gibi isimler dahil olacak. Asıl o zaman çıkacak tablo ortaya ancak yedeklerin bile bu kadar efektif ve istekli olması çok güzel bir gelişme. Ayrıca mor formaya da değinmek gerek. Sanırım bu formanın sevilmesi açısından en doğru maç buydu. Geçen sezonki turuncu formanın yakaladığı sempatiyi ancak böyle bir maçla yakalayabilirdi. Bakalım onun akibeti ne olacak, onu da zamanla göreceğiz.
0 yorum:
Yorum Gönder