Dün akşam içimden yazmak gelmedi. Şimdi tutup maçı tekrar anlatacak da değilim. Ancak belli başlı notlar düşmek istiyorum kolaya kaçarak. Yani şöyle notlar:* Bundan böyle Aykut Erçetin ilk 11'de maça başlarsa benim için Galatasaray sahaya kalecisiz ve 10 kişi çıkmış demektir. Bir adam "aradığınız kişi ben değilim" demek için daha ne yapmalı? Bas bas bağırıyor Aykut. İyi niyetinden şüphem yoktu ancak aynı hatayı defalarca tekrarlaması ve düzeltmek için üzerine gitmemesi nedeniyle artık şüphem var. Taraftar olarak kendisini Galatasaray'ın futbolcusu olarak görmüyorum dün geceden itibaren. Bir kalecinin neleri değiştirebileceğini ve takımını ne derece yüceltebileceğini dün gece Liverpool-Trabzonspor maçında Onur Kivrak sayesinde uygulamalı olarak gördük. Aykut'sa sadece bir kalecinin takımını ne derece küçük düşürebileceğini gösterebiliyor bize.
* Aykut'la beraber kaleci antrenörü diye oraya koyulan Nezihi Boloğlu da Galatasaray'da yeri olmaması gerekenlerden. Zaten Nezihi'nin kaleciliğini ve kaç maç oynadığını bilen bilir. Emin olun, şimdi eleştirdiğimiz Aykut Erçetin, Nezihi'den daha fazla sayıda maça çıkmıştır Galatasaray kalesinde. Daha tecrübelidir yani.* Ali Turan'a kızıyor herkes. Bence de dün yenilen 2 golde de hatası vardı Ali'nin. Ancak unutmayalım ki bu formayı giymek için 8 ay top oynamadı kendisi. Yine de mental eksiklikleri aşikar. Gelişir umarım ki. 8 ay top oynamamış olmasındaki suç, yine Galatasaray yönetimiyle Kayserispor yönetiminin ortak suçudur benim gözümde.
* Ayhan-Mustafa Sarp-Barış üçlüsü konusunda daha önce fikirlerimi yazmıştım. Ben bu üçlüye düşman değilim. Ancak bu üçlünün ilk alternatif olması da kanıma dokunuyor. Hoş, dün Barış yedek başladı ve oyuna girdiğinde enerjisi sayesinde bence güzel bir etki gösterdi ama burada genel fikirlerimi belirtiyorum. Şöyle düşünelim; yönetimin orta sahaya 2-3 futbolcu alacağı geçen sezonun bitiminden bu yana belli. Belki de daha öncesinden hatta... Ve Ayhan-Barış-Mustafa üçlüsünün de yedek olacağı, hatta 3 transfer gelmesi halinde bu üçlüden gidecek olanlar olduğu da belli. Ve aynı yönetim, bu 3 kritik transferi halen yapamamış. Mehmet Topal satıldı diye sadece Lorik Cana'yı alabilmiş. Bu yüzden de sezona başlangıç yapılan bu kritik günlerde, 2-3 hafta sonra yedek kalacağını adı gibi bilen oyuncular ilk alternatif olarak sahaya çıkıyor. Bugün bu adamlar harikalar yaratsa ne yazar? 3 hafta sonra yedekler. Bunu da biliyorlar. Ne derece katkı sağlayabilirler ki bu psikolojik durumla? Ama her şey baştan belli olsa böyle mi olur? Bakın bugün Barış sonradan girip katkı sağlamadı mı? Bu üçlü ancak iyi birer yedek olur. Bunu bilir, bunu söylerim. Durumu bu duruma getiren, yönetimin sünepe transfer anlayışıdır. Tamam, bir oyuncuya 20 milyon verin demiyoruz ancak 1 milyon € için de adamı elden kaçırmayın. Sonra sezon sonu 15 milyon €'dan oluyorsunuz Şampiyonlar Ligi'ne gidemeyince.
* Arda Turan, bu takımı biraz daha fazla umursamalı. Bu maçta oynadığı oyunu ve gösterdiği vurdumduymazlığı unutmak istiyorum.
* Harry Kewell ve Milan Baros, şu anda takımın her şeyi. Kewell da taraftar baskısıyla takıma geri kazandırılmış bir oyuncu üstelik. Saha içinde 90 dakika boyunca çırpınan tek Galatasaraylıydı. Baros da girdikten sonra elinden geleni yaptı. Lütfen kaybedilmesin bu adamlar. Gözümüz gibi bakalım...* Son olarak, ben Frank Rijkaard'ın yerinde olsam devre arasında basmıştım istifayı. İstediği hiçbir oyuncu alınmadı. Adama ayıp...
0 yorum:
Yorum Gönder