
İlk yarıdan başlayalım maçı hatırlamaya. Ankaraspor çok büyük bir direnç göstererek başladı maça. Hatta zaman zaman öyle pozisyonlar buldular ki, öne geçmeleri hiç şaşırtmazdı izleyenleri. Ancak bu pozisyonların kiminde beceriksizdiler, kiminde de Leo Franco çok başarılıydı. Aslında geldiği günden bu yapan pek fikir vermeyen Arjantinli kalecinin yeteneklerini sergilemesi açısından yararlı bir maç oldu bu akşam. Galatasaray'ın maça çıktığı onbiri ve dizilişi maç öncesi yazısında birebir tahmin etmiştim ancak tabii ki bu benim kafamda olması gereken kadro değildi. Sarı kırmızılılar, orta sahada Mehmet Topal ve Mustafa Sarp'ın beraber oynamasının dezavantajlarını maç boyunca yaşasa da ilk yarıda fazlasıyla hissetti. Bu oyuncular kötü müydü? Tabii ki hayır. Mustafa Sarp yine bildiğimiz gibiydi. Mehmet Topal da sakatlığının etkisiyle zaman zaman pasif kalsa da savunma anlamında fena değildi. Ancak ikisi de orta üçlünün en gerisindeki, yani savunmanın önündeki her açığı kapatması gereken pozisyonun oyuncusu olduğu için hücuma çıkışlarda takımı aksattılar. Burada Ayhan ya da Barış gibi bir oyuncunun varlığı, hem tempoyu olumlu etkiliyor, hem de topun Arda ve ileri üçlüye daha kolay geçmesini sağlıyor. Bugün ayrıca Elano'nun da etkisiz gününde olması, ilk 45 dakikanın Galatasaray adına yalnızca 3 pozisyonla kapanmasına neden oldu. Ki geçen sezonun özellikle ikinci yarısında bu tek devrede girilen 3 net pozisyon son derece yeterli geliyordu Galatasaray taraftarına. Şimdi tatmin etmiyor neredeyse. Elano'ya dönelim. Brezilyalı henüz güçsüz. Fizik olarak tam hazır olması için de biraz daha zamana ihtiyacı var ancak yine de daha önceki maçlarına nazaran daha çok oyunun içindeydi. Bu da onun gelişme gösterdiğinin işaretidir. Yine de takıma ayak uyduramıyor. Şöyle bir bakınca ilk 45 dakikada takımı sürükleyen ismin Milan Baros olduğu sonucuna varabiliriz. Baros çok hareketliydi yine. Her yere deplase oldu. Top taşıdı. Pas aldı, verdi ancak arkadaşları bu kez isteksiz olunca o da yetemedi haliyle. Bir de Brabec'in sert savunması biraz yıldırdı onu. Brabec'in de ilk yarıda kırmızıyı nasıl görmediğine şaşırdığımı eklemeliyim. Hakem biraz müsamaha gösterdi onun sertliğine. Tabii bir de Baki'nin geri pasını Senecky'nin elleriyle tutması var ki, bunu göremiyorsan biraz oturup düşünmen gerekir maçtan sonra. Bugün Kuddusi Müftoğlu belli ki biraz formsuzdu. Bu arada Senecky'den laf açılmışken, mükemmel bir kaleci olduğunu bir kez daha belirtelim. Çok zor toplar çıkardı ve savunmayı da iyi organize ediyor. Muhtemelen Ankaragücü'ne gidecek ve sarı lacivertliler için büyük kazanç olacak.

Netice itibariyle ben bu gece maçın iki değişik karaktere sahip olduğunu gördüm. İlk yarıdaki rolantide bir Galatasaray ve iyi direnen Ankaraspor'un mücadelesi ile İkinci yarıda diri kalan Galatasaray, daha çok pozisyona giren Galatasaray, benchten mükemmel katkı alan Galatasaray ve iyi niyetle mücadele etmesine rağmen artık dayanacak gücü kalmayan Ankaraspor.'un mücadelesi. Burada maçı kusursuz analiz eden Rijkaard ve Neeskens ile sarı kırmızılı takımı fizik kondüsyon olarak mükemmel bir hale getiren Albert Roca Puyol, bu galibiyetin baş mimarlarıdır bana göre.