Serinin ikinci yazısında takımlarımıza gelmeden önce başarılı sayılabilecek kariyere sahip oyunculara değinelim dedim. En azından oynadıkları takımlar, o dönemlerde Avrupa'nın önde gelenlerindendi ya da milli takım performansları gayet başarılıydı. Peki neden başarılı olamadılar? Belki de cevabını kendileri de bilmiyordur.
Demir Hotiç: Güven Sazak'ın Fenerbahçe başkanlığı yaptığı dönemde transfer ettiği 26 futbolcudan biriydi Demir Hotiç. Yıllarca Bundesliga'da başarıyla top koşturmuş ve futbolcu olarak epey de bir saygınlığa erişmişti. Ancak Fenerbahçe'de nedense varlık gösteremedi. Tamamlayamadığı yarım sezonluk dönemde sadece Karabükspor'a attığı bir gol var. O da zaten ceza yayına yakın bir yerden vurduğu, ancak ayağına oturmadığı için tıngır mıngır giden ve 6-7 futbolcunun ıska geçmesiyle fileleri bulan bir toptu. Ayrıca zamanında teknik direktörlüğünü yapmış olan Feldkamp'la aralarında geçen enteresan bir de olay var. O dönem Hotiç takımın en önemli silahlarından ve göreve yeni gelen Kalli'ye "ben asla yedek oturmam aga" diyor. Neticesinde de kendisini tribünde buluyor. Evet, hakikaten yedek oturmamış aslında...
Thomas Hengen: 1999 senesinde Borussia Dortmund takımından Beşiktaş'a transfer edilmişti bu alman. Gerek libero, gerekse de ön libero gibi oynayabildiği için kendisinden yana beklentiler büyüktü. Eh, önceki takımı da Dortmund. O zamanlar iyice kalburüstü bir takım. Ama her ne hikmetse o da yarım sezonu tamamlayamadan ülkesine döndü. O dönemde Almanya'ya geri dönmesindeki en büyük etkenlerden biri olarak hamile nişanlısı gösteriliyordu. Sonradan bebeğin de Hengen'den olmadığı falan ortaya çıkmıştı. En son Aachen takımını çalıştırırken hatırlıyorum kendisini.
Adrian Knup: Aslında parlak bir kariyere sahipti. İsviçre milli takımında neredeyse 2 maçta 1 gol ortalamasıyla oynamasının yanı sıra, senelerce Alman liginde başarıyla ter dökmüştü. Transferi için Galatasaray ve Fenerbahçe kapışmış, sonunda gülen taraf da sarı kırmızılılar olmuştu. Yoksa o bildik sözü biraz değiştirip "mağluptur bu yolda galip" mi demeli? Fatih Terim'in göreve geldiği ilk zamanlarda forma giydiği maçlarda sadece 2 gol atabildi. Aslında ben bu başarısızlığı hazırlık maçlarından birinde Erman Toroğlu'nun kendisi için yaptığı "kamyon gibi" şeklindeki yoruma da bağlıyorum. Gelir gelmez türk spor medyasıyla tanışmak kolay olmasa gerek tabii.
Demir Hotiç: Güven Sazak'ın Fenerbahçe başkanlığı yaptığı dönemde transfer ettiği 26 futbolcudan biriydi Demir Hotiç. Yıllarca Bundesliga'da başarıyla top koşturmuş ve futbolcu olarak epey de bir saygınlığa erişmişti. Ancak Fenerbahçe'de nedense varlık gösteremedi. Tamamlayamadığı yarım sezonluk dönemde sadece Karabükspor'a attığı bir gol var. O da zaten ceza yayına yakın bir yerden vurduğu, ancak ayağına oturmadığı için tıngır mıngır giden ve 6-7 futbolcunun ıska geçmesiyle fileleri bulan bir toptu. Ayrıca zamanında teknik direktörlüğünü yapmış olan Feldkamp'la aralarında geçen enteresan bir de olay var. O dönem Hotiç takımın en önemli silahlarından ve göreve yeni gelen Kalli'ye "ben asla yedek oturmam aga" diyor. Neticesinde de kendisini tribünde buluyor. Evet, hakikaten yedek oturmamış aslında...
Thomas Hengen: 1999 senesinde Borussia Dortmund takımından Beşiktaş'a transfer edilmişti bu alman. Gerek libero, gerekse de ön libero gibi oynayabildiği için kendisinden yana beklentiler büyüktü. Eh, önceki takımı da Dortmund. O zamanlar iyice kalburüstü bir takım. Ama her ne hikmetse o da yarım sezonu tamamlayamadan ülkesine döndü. O dönemde Almanya'ya geri dönmesindeki en büyük etkenlerden biri olarak hamile nişanlısı gösteriliyordu. Sonradan bebeğin de Hengen'den olmadığı falan ortaya çıkmıştı. En son Aachen takımını çalıştırırken hatırlıyorum kendisini.
Adrian Knup: Aslında parlak bir kariyere sahipti. İsviçre milli takımında neredeyse 2 maçta 1 gol ortalamasıyla oynamasının yanı sıra, senelerce Alman liginde başarıyla ter dökmüştü. Transferi için Galatasaray ve Fenerbahçe kapışmış, sonunda gülen taraf da sarı kırmızılılar olmuştu. Yoksa o bildik sözü biraz değiştirip "mağluptur bu yolda galip" mi demeli? Fatih Terim'in göreve geldiği ilk zamanlarda forma giydiği maçlarda sadece 2 gol atabildi. Aslında ben bu başarısızlığı hazırlık maçlarından birinde Erman Toroğlu'nun kendisi için yaptığı "kamyon gibi" şeklindeki yoruma da bağlıyorum. Gelir gelmez türk spor medyasıyla tanışmak kolay olmasa gerek tabii.
2 yorum:
Knup galatasaray 96 yillinda gelmisdi o zamanlar çocukdum.Fener istanbulla getirmis galatasaray kapmis diye çarsaf çarsaf gazeteler yaziyordu.bende sokak aralarinda maç yaparken kendime Knup demeye ba$lami$dim ha bugun ya yarin kendini bulacak diye umut etmisdim :)
galatasaray moldovya ekibi Constructorul diye bir takimla oynuyordu orda bir gol atdi acayip sevinmisdim .
hiç oynamadan benim gönlümu kazandi :)
@turkusev
Nedense Knup'a karşı bende de bir sempati vardı :) Aslında kötü topçu da değildi. İsviçre milli takımında falan başarılı maçlarını hatırlıyorum hayal meyal da olsa. Ki o dönemler İsviçre milli takımı şimdikinden iyiydi diyebiliriz. Alain Sutter, Kubilay Türkyılmaz ve Chapuisat gibi yıldızları vardı. Knup'un Galatasaray'da başarısız olması beni şaşırtmıştı açıkçası ancak sonradan sonradan kendisinin bir Hakan Şükür kurbanı olduğunu düşünmeye başladım :)
Yorum Gönder