Bu yazıda değineceğim mesele aslında yeni bir şey değil. Yıllarca çeşitli teknik adamlar, sivri demeçlerle zaman zaman basının gündemine geliyorlar zaten. Ancak sanırım hiçbirisi Sivasspor teknik direktörü Bülent Uygun kadar konuşulmuyor.
İlginç tespitleri var Bülent Uygun'un. Tabii bu tespitler ve arkasında gelen demeçler bazılarına Jose Mourinhovari gelebilir. Hatta belki de Bülent Uygun'a da böyle geliyordur, kim bilir? Aslında mesele sözcüklerin ve fikirlerin marjinalliği değil. Bence bu konuyu tartışılır kılan şey, üzerinde fazla düşünülmeden kurulan cümleler. Zaten benim görüşüme göre beyanat tarzı olarak Uygun'u Mourinho'dan ayıran en önemli etken de bu herhalde. Birdenbire çok farklı yerlere çekilebilecek laflar geliyor Sivas'tan.
İlginç tespitleri var Bülent Uygun'un. Tabii bu tespitler ve arkasında gelen demeçler bazılarına Jose Mourinhovari gelebilir. Hatta belki de Bülent Uygun'a da böyle geliyordur, kim bilir? Aslında mesele sözcüklerin ve fikirlerin marjinalliği değil. Bence bu konuyu tartışılır kılan şey, üzerinde fazla düşünülmeden kurulan cümleler. Zaten benim görüşüme göre beyanat tarzı olarak Uygun'u Mourinho'dan ayıran en önemli etken de bu herhalde. Birdenbire çok farklı yerlere çekilebilecek laflar geliyor Sivas'tan.
Kısaca hatırlayacak olursak, Bülent Uygun ilk tartışmalı sözünü geçtiğimiz sezon oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisi için Hakan Şükür'ün "Kutlu Doğum Haftasına yakışır bir derbi olsun" açıklamasını eleştirenler hakkında söylemişti. "Hakan'ı eleştirenler cuma namazına gidiyor mu ki?" minvalinde bir çıkış geldi Sivasspor teknik direktöründen. Aklıselim kimse eleştiri ve cuma namazı arasındaki ilişkiyi anlamlandıramamıştı o günlerde ve tabii ki Bülent Uygun ilk kez bu kadar ciddi bir tepki görmüştü kamuoyundan. Hakan Şükür'ü eleştirmek ve cuma namazı... Şimdi yine düşündüm, yine anlamsız...
Aynı maç için Lig Tv'de kendisine görüşü sorulduğunda Sivasspor'un da avantaj kazanması için beraberlik istediğini dile getirirken aynı gün Fenerbahçe TV'de "Fenerbahçe'de top oynadığım için gönlüm Fenerbahçe'nin kazanmasından yana" şeklinde bir açıklaması daha var. Tabii ki ikinci açıklamanın nedenleri belli. Sadece bazı yerlere nasıl ulaşılabileceğine dair küçük bir anektot olarak geçiyoruz bunu.
Sonrasında bu sezon içerisinde gündemde kalmak için yaptığını tahmin ettiğim bir açıklama daha yaptı Bülent Uygun. Fenerbahçe ile yapacakları kupa maçıyla alakalı olarak "5 yerim, 7 yerim, 9 da yerim ama asla 6 veya 8 yemem" dedi. Bu pek de alışık olmadığımız ve oynanacak maçla alakalı en ufak bir fikir vermeyen beyanat da birkaç gün konuşulup unutuldu.
Aynı maç için Lig Tv'de kendisine görüşü sorulduğunda Sivasspor'un da avantaj kazanması için beraberlik istediğini dile getirirken aynı gün Fenerbahçe TV'de "Fenerbahçe'de top oynadığım için gönlüm Fenerbahçe'nin kazanmasından yana" şeklinde bir açıklaması daha var. Tabii ki ikinci açıklamanın nedenleri belli. Sadece bazı yerlere nasıl ulaşılabileceğine dair küçük bir anektot olarak geçiyoruz bunu.
Sonrasında bu sezon içerisinde gündemde kalmak için yaptığını tahmin ettiğim bir açıklama daha yaptı Bülent Uygun. Fenerbahçe ile yapacakları kupa maçıyla alakalı olarak "5 yerim, 7 yerim, 9 da yerim ama asla 6 veya 8 yemem" dedi. Bu pek de alışık olmadığımız ve oynanacak maçla alakalı en ufak bir fikir vermeyen beyanat da birkaç gün konuşulup unutuldu.
Gündeme gelmeyi başarının anahtarı olarak görmek mi, yoksa gelen başarının ardından hissedilen bir ihtiyaç olarak görmekten midir bilemiyorum ancak bazı sebepler, durduk yere gelen enteresan beyanatları devam ettirdi. “İstanbul'da Laila, Sivas'ta La İlahe İllallah” dedi bir gün. Kurduğu cümlenin ne anlama geldiğini yine düşünmemiş olsa gerek, uzunca bir süre sonra da olsa düzeltmek gereği duydu. Açıklaması şu şekildeydi: "Profesörün birisi sallamış. Arkamdan konuşan çok. Okumuş, ama sadece profesör olmuş. Ben şunu demek istedim, İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da 24 saat gezebilirsiniz. Bu doğaldır. Gezmek için Sivas'ta yer yok. Alışveriş merkezini bile yeni yapıyoruz. Ben bir futbolcuya 700 milyar verip barda pavyonda gezdirmem. Sivas'ta oyuncularımın sadece antrenmana konsantre olmasını isterim" Anlamın epey bir değiştiği, açıkça belli...
Ardından geldik bugüne ve kendisinin nurtopu gibi iki yeni beyanatını daha okuduk basında. İlki Sivasspor'un başarılı lig performansını önce "tesadüf" sonra da "gaza gelmek" ile açıklayan futbol çevrelerine verdiği "gazla gidilseydi millet gazman olurdu" şeklindeki ayar, ikincisi de Sakaryasporlu bazı yöneticiler ve futbolcu Claudio Fernando Graf hakkında yaptığı "gidiyor bir takımın yönetiminde olan belediyeci futbolcu alıyor geliyor. adamın uzmanlık alanı foseptik çukuru. alıp geldiği futbolcu da foseptikten çıkmış gibi. bir ara 1 milyon 200 bin avro verip graf diye futbolcuyu alıp getirdiler" şeklindeki açıklama oldu. Şu anda basın harıl harıl bu sözlere değiniyor. Bülent Uygun özellikle bu yıl herkesin kendisini ve Sivasspor'u antipatik görmesinden şikayetçi. Bu antipati durumu da gerçekten ilginç aslında. Çünkü bu zamana kadar başarılı sezon geçiren anadolu takımları hep sempatiyle karşılandı bu ülkede. Demek ki bu antipatinin bir sebebi var ve bu sebep için de Bülent'in kendisinde de hatalar araması lazım. "Futbolumuzun entropi sorunu var" gibi akıllara zarar cümleler kurup, Sedat Peker'in yakın dostlarından biri olup, Muhsin Yazıcıoğlu için şiir yazıp, üzerine üstlük bir de her seferinde Fenerbahçe'ye yakın durma gayreti sergileyerek sadece belli bir kesimin seveceği teknik direktör olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Bülent Uygun, umarım bir gün daha yumuşak hatlı cümleler kurup, bulunmak istediği mevkilere layık hareketler sergilemeye başlar ve Türk futboluna yararlı olur. Ama emin olun ki kendisine lazım olan şey şu an şahit olduklarımız değil...
0 yorum:
Yorum Gönder