Her yerde aynı yorum: Dağ fare doğurdu.
Bu cümle, kesinlikle bugünkü durumu açıklıyor. TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın şike konusunda yaptığı açıklama başka türlü tanımlanamazdı herhalde. Uzun süre konuştu ancak neredeyse hiçbir şey söylemedi. Sermayenin çıkarının zedelenmeyeceğini biz zaten biliyorduk. Böyle bir durumda sermayenin çıkarını zedelememek de ancak konuyu sulandırmakla mümkündü. Öyle de yapıldı.
Ayrıntıya girmeye gerek yok. Tarafların savunma haklarının üzerinde duruldu ve bir anlamda "yargısız infaz yapmayacağız" dendi. İyi güzel de o zaman bugüne kadar neden beklendi? Neden kozmik oda oluşturuldu? Neden Etik Kurulu oluşturuldu? Bu Etik Kurulu aradan geçen süre zarfında ne yaptı? O 26 klasörde ne yazıyordu? Ve en önemlisi, bugün yapılan açıklama bir ay önce de yapılamaz mıydı?
Bugün başımıza gelen tamamen zaman kaybetmektir. Ya "düşürdüm" de ya da "yok kardeşim düşürmedim" de. Bütün boşlukları doldur. Tüm soru işaretlerini cevaplandır. Topu taca atıp kaçma. Avrupa kupaları sorulunca "isteyen katılmasın" laubaliliğini yapma. Adam gibi karar ver. Karar ver diye görevlendirilmişsin zira.
Digiturk'ün çıkarlarını korumak en kolayı. Ne şiş yansın ne kebap anlayışıyla nereye kadar gidecek acaba Türk futbolu. Sezon ortasında iddianame çıkınca ne yapacaksın? Şansal Büyüka bu sezonu oynat, cezalar 2012-2013'ten itibaren geçerli olsun diyor. Mantığa bakın. Varsayalım bu sezon Fenerbahçe ya da Beşiktaş (ya da kimin adı geçiyorsa) şampiyon oldu. Sonra bu şampiyonun şike yaptığı yargısına kesin olarak varıldı ve küme düşme cezası verildi. Eee tescil edebilecek misin o şampiyonluğu? Seneye kimin düştüğü kimin Avrupa'ya gideceği nereden belli olacak mesela? Federasyon da Şansal'ın kafasındaki fikirlere paralel gittiği için tüm bunlar bulanık. "O gün gelsin bakarız" mantığıyla olmaz bu işler. Ha, belki o güne kadar beklemez, istifa ederler, yeni federasyonun kucağına da nur topu gibi bir bomba bırakırlar. Olur mu olur. Burası Türkiye...
Bu açıklamadan sonra bildiğim tek şey var. Bugünkü açıklamanın kaybedeni hepimiziz aslında. Türk futbolu toptan kaybetti bugün. Buna düşüp düşmeyeceği tartışılan Fenerbahçe, Beşiktaş gibi kulüpler de dahil. Hepimiz kaybettik...
3 yorum:
İKİ BÖLÜM YAPTIM KARAKTER LİMİTİ NEDENİYLE:
(1)
Tansu merhaba.
Düşüncelerimi buraya yazmak en mantıklısı diye düşündüm.
TFF Başkanı'nın kararı açıklamasından, yani 15 Ağustos'tan önce düşündüğüm tek şey, o gün bir kararın çıkacak olmasıydı. Ya da şöyle diyeyim, ben dün bir karar çıkmasını bekliyordum.
Dün bir karar çıktı ama bu bizim beklediğimiz türden bir karar değildi. Yazacaklarım benim sade bir şekilde takip edebildiklerim ardına düşündüklerimi içeriyor. "Sade"den kastım gördüklerim ve ardından getirdiğim yorumlarım oluyor burada, sağda solda okuduklarım olmuyor yani.
Aydınlar'ın basın toplantısının her anını izledim, verilen kararın uygun olduğunu düşündüm daha sonra. Ne durumdan sonra bunu düşündüm? Biraz sonra açıklayabilirim bunları. Karar uygundu, ama mekanizmanın işleyişi gereği pekçok insana bu karar mantıksız geldi. Kararın doğasındaki olay "şike yapanlar" ibaresi ile her durumda örtüşenlerin dinlenmesi (sorgulanması yani) gereği. Böyle bir sonuç alınabilir fakat TFF'nin karar mekanizması gereği bunu başka bir birime bırakmış olması işte bu mekanizmanın doğru bir şekilde işleyemeyişinden kaynaklanıyor. Ben hiçbir yerde buna dair bir şey görmedim. Çoğu spor basını elemanının, Aydınlar'ın konuşmasının 2. dakikasında "beyler kararı çaktım ben, bunlar bir şey yapamayacak, dağılın gidin." dediği bir gerçek. Sonuçta bu adamlar çok zeki. TFF'nin etik kurulunda buna dair bir hak yok, yani etik kurul görüş bildirir. Sağolsun medya bu olay üzerinden çok ekmek (ve sermaye) yediği için olay bu kadar büyük boyuta (zaten büyüktü, gereğinden fazla büyüdü) geldi.
Etik kurulun elinde buna dair bir hak yok demiştim. Zaten işleyen mekanizmada görüş PFDK'ya nihayetinde bildiriliyor. Yani dün herhangi bir karar verilmiş olsa bile bu PFDK'ya bildirilecekti, tıpkı kırmızı kart gören oyuncuların olduğu gibi. İşte mekanizmadaki zayıf yer burası. Kararı veren ve onaylayan bir kurum yok bünye içerisinde. Senin söylediğin gibi "kozmik bir oda"ya gerek yoktu bu kadar beklenmesi için. Ya da bu kadar beklendi, emniyetten daha fazla delil istenmiş de olabilir. Çünkü Aydınlar, elimizde olmayan fakat yargıda bulunan belgeler var dedi.
İKİNCİ BÖLÜM
(2)
TFF'nin aldığı kararı doğru buluyorum. Basın toplantısında bulunan basın görevlileri akılları sıra mantıklı ve güzel soru sordular. Sorukları soruların hemen hemen hiçbiri merak ettikleri bir şey üzerine değildi. Onlar da kendi sermayeleri peşinde. Toplantının sonuna doğru NTV muhabiri tarafından sorulan soru hariç. Herkesin merak ettiği de bu sorunun yanıtıydı. Gazetelerde, internette yazanlar burayı atlamış olmalılar ki peşin hükümlerin ardına geçip uzunca ve popüler kitle oluşturabilecek şekilde yazabiliyorlar. "Ligler devam ederken bu karar açıklansa ne olur?" Sorunun odağı buydu ve verilen yanıt da soru kadar bilgilendirici. "Eğer bir takım şike yapmışsa bu o takımın sorumluluğundadır." Yani bir takım şike yapıp yapmadığını bilir, bilmeli. Şike yapmışsa 15-20 milyon euroları kolay kolay saçmaz. Eğer saçmışsa ve şike yapılmışsa başlarına geleceklerin mutlaka farkındadırlar. Yani, bu durumda şike yapan bir takım hiç bir şey yapmamış gibi kendi sürecini tamamlayamaz.
Yargı sürecindeki sanıkların, ve TFF sürecindeki şüphelilerin dinlenmesi gereği de oldukça mantıklı. Yukarıda da belirttiğim gibi elde bulunmayan belgeler diye bir durum sözkonusu ise bu karar çok önemli. Basın bunu çok rahat gözardı edebilir. Asıp kestikleri Ümit Karan'ın avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamalar, Aziz Yıldırım'ın Taraf'ın favorisi Bilyoner'i kapatması, Emre'nin "seni aldırıyorum bu tarafa" dediği Kağan'ın hala yerinde sayması... gibi birçok şeyin malzeme olarak ortalıkta bulunması eldeki zengin malzemenin uzun süre işlenebileceği izlerini taşıyor. Basın yoluyla insanlar yönlendirilebiliyor, basın polisten belgeleri (eğer belge ise ve gizlilik varsa) alabiliyor ve bunları okuyan bizler çok rahat yönlendirilebiliyoruz (ben hiç yönlenmedim diyebilecek bir kişi tanımam şu süreçte).
Şu an için baktığımda durum Şansal Büyüka'nın görüşlerine dair bir tutum sergilemiyor. Alınan kararlar sezon içerisinde bile açıklanabilir durumda, bozuk olan mekanizma bunu uygun kılıyor. 2012-2013 sezonu başlangıcını bekleyebiliriz, yanılıp yanılmadığımız ya da sermayenin kazanıp kazanmadığını o an anlayabiliriz diye düşünüyorum. Şansal Büyüka kimdir ki futboldan üstün olabilsin?
Taraftarlar açısından bakalım. Medya ve basının olduğu bir ortamda her taraftar bundan etkilenecek. Önümüzdeki sezon Fenerbahçe taraftarları gittikleri her yerde (henüz bir karar yokken bile) "En büyük şike Fenerbahçe" pankartlarını görecek ya da buna benzer tezahüratlar duyacak. Birileri sevinir, birileri üzülür buna.
En özet:
Ortalık bu kadar kirliyken TFF'nin aldığı karar himayesinde bulunan sistem gereği en temiz kararı alma isteğinin bir göstergesi. Bunu insanlar görmeli. Basını pas geçiyorum, göremeyeceğini biliyorum (bu bir önyargıdır).
Ben hiçbir zaman 20 yıl öncesi de sorgulanmalı diye bir şey söylemedim. Umurumda olmaz.
Ya da Aziz Yıldırım suçlu ya da suçsuzdur diye bir şey de söylemedim. Delilleri göremiyoruz birileri gördüğünü iddia etse de.
Söylediğim tek şey, ne zaman nerede suç varsa ve cezasıher ne ise çekilsin. Eğlencenin ya da anlık mutluluğun taraftarı değilim sonuçta. Desteklediğim takımın da temiz olmasını isterim.
eastpakworld,
Görüşlerine saygı duyuyorum ancak belli noktalarda tam tersi düşünüyorum.
Kararı zamandan bağımsız olarak incelersek bence de doğru. Özünde ne demişler? "Söz konusu kişiler savunma haklarını kullanamadıkları için ve eldeki belgeler ışığında herhangi bir karar almayı doğru bulmadık" gibi bir sonuç çıkmış.
Ancak işin içine zamanı kattığımızda işler çarpık bir hal alıyor. Yazıda da belirttiğim gibi, bu kararı almak için bu kadar beklemeye gerek yoktu. "Deliller beklenmiş olabilir" demişsin. Doğrudur, delil beklenmiş olabilir ancak şu anda görünen durum o değil. Aradan geçen süre içinde Etik Kurulu'nun 26 klasör yazıyı incelediği söyleniyor. Kaldı ki bu açıklamanın bir ay önce yapıldığını düşünelim. Açıklama yapılmış ve yeni deliller gelmiş. Gelen deliller ne kadar etkili olabilirdi? Ben en önemli delillerin (varsa öyle deliller) o 26 adet klasörün içinde olduğunu tahmin ediyorum. Yani bundan sonra gelecek olanların fazla bir etkinliği olmayacaktı (bu, soruşturma sürecinden çıkardığım bir varsayım).
Şansal Büyüka meselesine gelecek olursak, TFF'nin yaptığı açıklamanın, onun dün ligtv.com.tr'ye yaptığı açıklamalar paralelinde olduğunu düşünüyorum. Bence Şansal Büyüka (aslında Digiturk demek daha doğru. Büyüka sadece Digiturk'ün bir sözcüsü bu konuda) gerçekten önemli bir konumda. Hem de TFF'nin kararını etkileyebilecek kadar önemli bir konum bu. Digiturk'ün maç yayınları için TFF'ye ödediği para malum. TFF bu konuda sıkıntı yaşamak istemez. Bu artık hepimiz için 2 kere 2 eşittir 4 kıvamında bir gerçek. Ve ne demişti dün Büyüka? "Bu sezon hiçbir şey yokmuş gibi oynanmalı. Ne karar alınacaksa 2012-2013 sezonunda geçerli olacak şekilde alınmalı" Benim dün yapılan açıklamadan çıkardığım, bu görüşe paralel gelişmelerin yaşanacağıdır. Ve bu benim yorumuma göre Türk futbolunun altına koyulan bir dinamittir. Çünkü aradan geçecek olan zamanda, Digiturk lig yayınından yakayı sıyıracak vakti ve fırsatı bulacaktır.
Sözün özü, şu an herkes zaman kazanma derdindedir. Ve yazıda da belirttiğim gibi kaybeden biziz. Sermaye hariç herkes kaybetti.
Yorum Gönder