Enteresan bir hazırlık maçı izledik. Eh, rakip Olympiakos olunca, maçı Yunanistan'da oynuyorsan, hele bir de hakem Yunansa bazı şeyleri göze alacak, kabulleneceksin. Tam tersi olsa onlar kabullenecek. Aynı değil miyiz? O zaman şikayete gerek yok.
En baştan, en önemli şeyi söyledikten sonra maça geçelim.
Galatasaray, 20. saniyede golü yiyerek başladı maça. Aslında yenen gol, özellikle ilk yarı boyunca yaşanan zaafın, biraz erken baş vermiş bir meyvesiydi. Galatasaray, bu sene savunmasının arkasına atılacak toplarda sıkıntı yaşar. Servet, Gökhan Zan, Ujfalusi... Bunlar hep ağır adamlar. Zaten biliniyordu da ağırlıkları. Yeni bir şey değil. Bu oyuncuların ağırlıklarının yanına Fatih Terim'in savunmayı önde kuran saha içi dizilişi de eklenince, arkaya atılan toplardan dolayı Muslera'nın heyecanlı anlar yaşaması çok da anormal değil. Ki şunu da ekleyelim, Muslera iyi bir sınav verdi bugün. Ufak tefek hataları olsa da, ceza sahasına hakim bir görüntü verdi. Böyle bir kaleciyi Galatasaray kalesinde görmeyeli uzun zaman olmuş.
Peki bu sorun nasıl aşılır? Öncelikle önde kurulu bir savunmaya, arkaya adam kaçırıyorlar diye kızamayız. Öncelikli olarak o adamları kaçıran pasların atılmasına izin vermemek gerekiyor. Bu da orta sahanın görevi. Bir diğer çözüm de bu saydıklarımızın yanında Speedy Gonzales gibi kalacak olan Eboue'nin bazı maçlarda tandemde oynaması... Rakibe göre oyuncu seçimi yani.
Bu arada laf orta sahadan açılmışken, bugün sahada rezalet bir Galatasaray orta sahası olduğunu söylememiz lazım. Ne top yapılabildi ne de adamakıllı savunma yapılabildi. Tehlikeli alanlarda kaptırdıkları toplar da cabası. Ve bunu belli oyuncular da yapmıyor. Selçuk'tan Melo'ya, Sabri'den Ayhan'a herkes saçma sapan toplar kaptırdı.
Özellikle ilk yarıda, Melo'nun çok fazla sorumluluk almaması, tüm yükü Selçuk ve Sabri'ye yıktı. Eh, Sabri'den de çok fazla yaratıcı hareket beklemek haksızlık. Onun enerjisine ihtiyaç var. Ama iş başa düşünce o da yaratıcılık gerektiren işlerin altına girmeye çalıştı. İlk yarıda Fatih Terim'i çileden çıkaran şey de buydu aslında. Takımdaki yaratıcı oyuncu eksikliği ve Melo'nun suya sabuna dokunmayan futbolu, Galatasaray orta sahasının nefes almasını engelledi. Her defasında canhıraş bir şekilde topa sahip olmaya çalışan, rakiple boğuşan Galatasaray oyuncuları gördük sahada. Bu durum ikinci yarıda biraz düzeldi diyebiliriz. Ayrıca bugün Selçuk'un oldukça moralsiz bir görüntü verdiğini de ekleyelim. Arda'nın gidişinden dolayı böyle moralsiz olsa gerek...
Fatih Terim'in herkesçe bilinen bir huyu var. Kendi getirmediği oyuncuları planlarına çok fazla dahil etmiyor. Yekta da bu oyunculardan biri. Fatih Hoca nedense Yekta'yı biraz ikinci plana atıyor. Oysa bugün oyuna girdikten sonra gayet de iyiydi Yekta. Takımın yerli rotasyonunda yaşayacağı sıkıntıyı düşününce Yekta'nın ilerleyen zamanda mutlaka daha çok faydalanılması gereken bir değer olduğunu düşünüyorum. Umarım ondaki ışığı Fatih Terim almıştır bugün. Üzerine düşülürse mutlaka fayda sağlayacaktır.
Kanat oyuncuları hakkında fazlaca bir şey söyleyemiyorum. Zira oralar değişecek. Belki Kazım yerinde sabit kalır. Ki bugün de beğendim ben Kazım'ı. Ön alanda biraz daha kalabalık olabilsek Kazım yine skora etki edebilirdi. Bu senenin çıkış yapanlarından biri olacakmış gibi bir görüntüsü var. Baros ve Stancu ise sıkıntı verdi açıkçası bugün. Stancu zaten gidici ama Baros'un böyle güçsüz olması hiç iyi değil. Takımda kalmasını istediğim bir oyuncudur Baros. Ancak böyle olacaksa iyi bir paraya gönderilmesi de fazla üzmeyecek. Bugün ileride biraz fazla yalnız kaldığını kabul ediyorum ama eski gücünden eser yok, bu da bir gerçek.
Baros konusu tat vermezken, aynı durumun Elmander için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. O da etkisizdi bugün sahada olduğu sürede. Önüne aldığı topları ezdi. Ayağındaki topları rakibe teslim etti. Adam eksiltemedi, çabuk davranamadı. Ancak şu da bir gerçek ki Elmander böyle bir oyuncu değil. Takıma alternatifler katıldığında Elmander'in sol kenarda da değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Çok da fayda sağlar. Umarım Fatih Terim böyle bir şey düşünüyordur. Çünkü İsveçli'nin yedek kaldıkça sıkıntıya girecek gibi bir görüntüsü var.
En başta bahsettiğim şeye gelelim. Dediğim gibi, rakip Olympiakos, yer Yunanistan ve hakem Yunan. Biraz kabullenmek lazım bazı şeyleri. Adamlar sert oynuyor evet. Ama bu, Gökhan Zan'ın sakatlandığı pozisyon hariç, sana kasten yapılan bir sertlik değil. Kendi adamlarını da sakatladılar kontrolsüz girişleri nedeniyle. Tabii ki vandalca bir hareketle Gökhan Zan'ı sakatlayan Mirallas kırmızı kart görmeliydi ancak neden görmedi diye de soramam. Bu maç ne kadar hazırlık maçı olsa da, oyuncuların alacağı bir kırmızı kart, resmi maçlarda ceza almalarını sağlıyor. Eh, Mirallas bunu düşünecek kadar akıllı olmayabilir. O ayrı tabii ama yine de hakemin kırmızı kartı göstermemesini anlayışla karşılamak lazım.
Sonuç olarak, Galatasaray için yararlı bir hazırlık maçı olduğu kanaatindeyim. Takımın eksikleri belli ve yönetim tam da bu noktaları doldurmak için çalışmalarını yürütüyor. Yeni katılacak oyuncuların takımın havasını değiştireceğini de düşünüyorum. Güzel olacak güzel...
0 yorum:
Yorum Gönder