Benfica asla kadrosundaki oyuncuların isimlerinin büyüklüğü ölçüsünde bir takım değil. Bugün de iyi oynamadılar aslında. Maç boyunca iyi yaptıkları tek şey ön alandaki amansız baskılarıydı. Bu baskı sayesinde Trabzonspor oyun kuramadı ve bir türlü ağız tadıyla hücum edemedi. Belki de maçtan önce Benfica teknik direktörünün "rakibimizi artık tanıyoruz" diyerek anlatmak istediği şey buydu.
Trabzonspor savunmasındaki Giray ve Glowacki, topu oyuna sokma konusunda fazlasıyla yetersizler. Biri sürekli 50 metreye top atmaya çalışır, diğeri beş kişinin arasına topla dalar... Tabii hal böyle olunca Zokora bu ikilinin yanına kadar gelip top almak zorunda kalıyor. Maçı izleyenler, muhtemelen Zokora'yı beğenmemiştir. Evet, etkili olamıyor ancak bunun sebebi tamamen Giray-Glowacki ikilisinin topu oyuna sokmayı bilememesidir. Zokora normalde ne yapması gerektiğini bilen bir oyuncu. Zaten bunu da maç esnasında Şenol Güneş'e sık sık anlatmaya çalıştı ancak eldeki malzeme bu. Eh, savunmaya kadar gelip top alınca önde 25-30 metrelik kocaman boşluklar oluyor haliyle. O boşluğu geç ki Colman'a falan top atasın. Olmuyor haliyle... Ve maç boyunca da bu sorun çözülemiyor. Peki bundan sonra çözülmez mi? Çözülür. Hem de öyle kolay çözülür ki. Şenol Güneş'in tek yapması gereken, Piotr Brozek'in iyileşmesini beklemek. Brozek iyileşince de onu sol beke koyup, sol bekte harcanan Celutska'yı stopere çekmek. Celutska, müthiş akıllı bir oyuncu. Hamlesi de var. Topla da iyi. Bu takıma ilaç olur gerçek yerine geçince. Celutska girer, ağır vasıta Glowacki çıkar...
Bugün Trabzonspor ne kadar kötüyse, hakem de o kadar kötüydü. İlk yarıda özellikle Burak'ın pozisyonunda çaldığı ofsayt anlaşılır gibi değildi. Tabii Benficalı oyuncuların kasıtlı tekmeleri, çekmeleri ve sarılmaları da kartla cezalandırılmalıydı. Cezalandırılmadı, onlar da yüz buldukça abarttı. Adrian'ın gördüğü kırmızı kart ise kelimenin tam anlamıyla skandaldı. Adrian, o pozisyonda hava topuna çıkarken rakibine bir kez bile bakmadı. Pozisyon gereği dirseği rakibin suratına geldi ve hakem de aslında devam ettirdi. Ancak Benficalı oyuncuların işaret etmesiyle oyunu durdurdu. Oyuncunun yüzündeki kanı gördü ve "lan ben kırmızı kart göstereyim bari" dedi. Bu kartın bundan başka bir açıklaması yok. Bugün, aldığı kilolarla piknik tüpüne dönmüş Saviola'nın oynadığı Benfica, böyle rahat oynayamazdı bu hakem olmasa. Hoş, bugün Saviola piknik tüpüyse Serkan Balcı da cep herkülüydü. O da fazlaca kilolu ve inanılmaz kötü oynuyor.
Trabzonspor'un bugünkü en büyük sorunu herhalde inanmamaktı. İlk maçtaki 2-0'lık skor oyuncuları yeterince tedirgin etmiş. Bir de üzerine 20. dakikadaki o saçma gol gelince iyice demoralize oldular. Özellikle Burak Yılmaz çok dağıttı golden sonra. Aklıyla oynamayı bıraktı, panik yaptı. Bu arada golde Glowacki'nin uyuşukluğunu da atlamamak lazım. Tamam, o topa belki yetişemeyebilirsin ancak en azından bir hamle yap çizgiden falan çelmek için. Becerirsin beceremezsin o ayrı konu ama en azından bir gayret et. Glowacki'deki uyuşukluk, Pawel Brozek'te de gösterdi kendisini. Elde Halil Altıntop gibi takıma enerji verebilecek bir oyuncu varken Pawel'in nazlı futbolunu izlemek hakikaten zulüm. Ve o Halil'in 78. dakikada oyuna girişini görmek de apayrı bir konu. Küfretsen daha iyi adama.
Şimdi Trabzonspor'un önünde bir UEFA Avrupa Ligi şansı var. Umarım ki o maça kadar takım kendine gelir, Şenol Güneş biraz form tutar (ki onun da buna ihtiyacı var, görüyoruz ki formsuz), Sakatlar iyileşir ve takım artık oynaması gereken oyunu oynar.
0 yorum:
Yorum Gönder