Ikına sıkına bir galibiyet daha...
Haftaya ne olur? Açıkçası çok da fazla umut yok. Galatasaray bugün ligin dibindekilerden biri olan, en önemli 3-4 futbolcusu sakat ya da cezalı olduğu için oynayamayan Bucaspor'u zar zor da olsa tek golle yendi.
Maç nasıldı diye düşünüyorum. İzlemesi zevkliydi açıkçası. Bir futbolsever olarak gayet zevkli bir maçtı ancak bir Galatasaraylı olarak zor anlar yaşamadık değil. Galatasaray yeterli pozisyonları buldu. O bakımdan fena değildi. Ancak daha da önemlisi, Bucaspor da en az Galatasaray kadar pozisyon buldu. Üstelik galip gelseler kimse de şaşırmazdı herhalde.
Bunun başlıca nedeni, Neill-Cana arasındaki pozisyon değişikliğinin bu maçta pek de işlememiş olmasıydı. Normalde bu değişikliğe soğuk bakanlardan değilim. Cana'nın Neill'den daha çabuk oluşu ve Neill'in de ayağının Cana'dan daha düzgün oluşu nedeniyle bu iki futbolcunun yer değiştirmesini anlayışla karşıladım. Hatta zaman zaman işe yarar bir uygulama olduğunu da düşündüm. Halen daha çok olumsuz değilim bu duruma karşı. Ancak bugün Galatasaray, bu iki oyuncunun mevki değiş tokuşu nedeniyle az kalsın yanıyordu. Bucaspor, kendisini karşılayacak bir Galatasaray orta sahası olmaması nedeniyle rahat bir şekilde Galatasaray ceza sahasına kadar indi çoğu kez. Ayrıca rakip orta sahada da Neill'e biraz (yalandan da olsa) baskı yapıp Culio'nun top almasını, aldığında da kullanmasını zorlaştıracak önlemler alarak (ve hatta Culio'yu geriye iterek) iyi bir orta saha savunması yaptılar diyebiliriz. Top Galatasaray savunmasındayken Neill çoğu kez geriye kadar gelip iki stoper Servet ve Cana'nın arasına girdi. Bu şekilde topu alsa da faydası olamazdı. Biraz daha önde olup orta sahada takımın kalabalıklaşmasını sağlamalı ve top hakimiyetinin Galatasaray'a geçmesine yardım etmeliydi. Bu işi aslında Cana iyi yapıyor. Ancak Neill'in yediği yalandan baskı nedeniyle geriye fazla gömülmesi, bazı anlarda sanki 3'lü defans oynayan bir takımın top çıkarma çabaları gibi bir görüntü verdi. Sabri ve Culio'nun da yine rakip baskısı nedeniyle kenarlara fazlaca kaçması ise orta sahada koca bir boşluk doğmasına neden oldu. Neill, 10 üzerinden 7'lik bir savunmacıysa, topu ne kadar iyi kullanırsa kullansın, (bugünkü haliyle) en fazla 10 üzerinden 4'lük bir ön libero olabilir.
Bugün Neill'in ön libero performansı ne kadar kötüyse Cana'nın stoper performansı da o kadar kötüydü. Özellikle iki çok önemli pozisyon var. Birincisinde Cana ofsaytı bozan adam olmasına rağmen yardımcı hakeme şiddetle itiraz edip bir de gözlük işareti yapıyor ve doğal olarak sarı kart yiyor, diğerinde de geriden Mendy'e atılan topta önce pozisyon alamıyor, sonra da yetişemeyeceğini anlayınca topa uçarak vurmaya çalışıyor fakat zamanlaması kötü olduğu için onu da beceremiyor ve Mendy'e son dakikada beraberlik golünü atma şansını tanıyor. Tabii onun stoperliği, Neill'in orta sahalığının yanında biraz daha çekilir.Neill'e yaptığımız puanlamayı Cana'ya da yapalım: Cana eğer 10 üzerinden 8'lik bir ön liberoysa, stoper olarak da en fazla 10 üzerinden 6'lık bir adamdır şu anda. Defansif özelliklerini geliştirir ve bir stopere evrilir mi? Bence evrilmeye çok müsait. Çok iyi bir stoper olabilir. En azından 10 üzerinden 7,5-8'lik bir standart yakalayabilir. Ama dediğim gibi, bugün çok kritik hataları vardı. Zorlandı...
Galatasaray'da olmayacak denemelerden biri de Sabri'nin orta saha göbeğinde oynamasıydı. Kaç maçtır bunu deniyor Hagi. Ancak Sabri'den bu bölgede üst düzey bir performans göremedik. Serkan Kurtuluş zaman zaman büyük hatalar yapmasına rağmen sağ bek için iyi bir alternatif haline geldi bu deneme sırasında ancak olan Sabri'ye oluyor böyle. Nitekim o bölgede Sabri sağ beke çekilip Yekta oynamaya başlayınca Galatasaray (Yekta'nın başlattığı bir akından sağ bek Sabri'nin de katkısıyla) golü buldu. Kazım'ın bu pozisyondaki deparı ve topu görerek bilerek Culio'nun önüne bırakışı tek kelimeyle enfesti. Culio da ters ayağına gelen topu güzel bir vuruşla ağlara gönderdi.
Eskişehir maçından sonra Stancu ve Kewell arasındaki uyumdan bahsetmiştim. Stancu'nun sol forvet, Kewell'ın da merkez forvet oynaması ve bu iki oyuncu arasındaki başarılı oyunlarını anlatmıştım. Aynı durumu bugün ne yazık ki Baros'la Stancu arasında göremedik. Belki ilerleyen maçlarda bu olacaktır ancak görünen o ki ileri üçlü sağdan sola Kazım-Baros-Stancu'dan oluştuğu sürece sol taraftan çok fazla etkili hücum beklememek lazım. Ancak Culio ve sol bek çeşitli varyasyonlar yapacak ki oradan atak gelişsin. Ancak şu haliyle ileri üçlünün orada yapacağı fazla bir şey yok. Baros çok etkili bir merkez forvet ancak asla Kewell gibi sol çizgiye koşu yapmıyor. Kewell'ın sola doğru koşarak açtığı alandan içerilere giren Stancu da Baros oynadığında aynı boşlukları bulamıyor. Hal böyle olunca da tek şansı, sağdan gelen ataklarda Baros'un ön direk koşusu yaptığında önünde açılan alan oluyor. Bence Stancu, Baros'la benzer tarzda bir oyuncu. Yani Kewell oynadığında solda Stancu'nun yanı sıra Baros da oynar ve Kewell ile Stancu'nun yaptığı oyunları başarıyla gerçekleştirebilir. Kewell burada kilit oyuncu. Ancak bu uyumu Stancu ve Baros arasında görebileceğimizi en azından şimdilik zannetmiyorum.
Sıra Zapata'ya gelsin. Benim yeni modam Zapata. Servet'le Hakan Balta bir süre nefes alabilirler böylelikle. Hatta Mustafa Sarp'a hiç ilişmiyorum Zapata varken. Bugün gol yemeden bir maç tamamladı ancak yemiş kadar oldu benim gözümde :) Yine doğru düzgün güven vermedi. Tabii zaman tanımak gerektiğini düşünenler olacaktır halen daha. Bu maçta gol yememesinin yanılgısına düşecek çok insan var. Ancak bugünkü tek bir pozisyon bile Zapata'yı ele veriyor. Sercan Kaya'nın ilk yarıda sol çaprazdan vurarak topu direğe nişanladığı pozisyonda Zapata'nın durduğu yere dikkat edin. Ön direk dibinde bekliyor paşamız. sol tarafı lamba gibi açık. Neyse ki Sercan istediği gibi vuramıyor da top direkten dönüyor. Son dakikada da Mendy'nin karşı karşıya kaldığı pozisyonda da Zapata kaleyi boşaltıp arka tarafı açıyordu. Neyseki Mendy iyi vuramadı ve topu dışarı attı. Yoksa TT Arena ilk puan kaybına şahit olacaktı. Bakalım bu ısrar nereye kadar sürecek.
Kısaca Galatasaray orta sahasının zaafından dolayı pamuk ipliğine bağlı ve tempolu bir maç izledik. Ancak böyle giderse, Antep karşısında kupadan elenecek bir Hagi, Galatasaray'daki görevinde kalamayacak gibi duruyor. Neler olacağını göreceğiz.
0 yorum:
Yorum Gönder