İtalyan futbolunun 90'larda ve 2000'li yılların başlarındaki en ilginç karakterlerinden birisiydi Dario Hübner. İsmi bile alışılagelmişin dışında bir kere.
Dario Hübner...
Kendisiyle ilgili çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler var ismiyle ilgili. Bazıları, babasının Alman olduğunu ancak Hübner'in Almanca bile bilmediğini yazarken; kimisi de bunu kesin bir dille yalanlayarak, ailesinin, İtalya'nın kuzeydoğusunda bulunan Trieste'den geldiğini ve kökenlerinin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu yöneten Habsburg Hanedanı'na dayandığı için soyadının Hübner olduğunu savunur.
1967 doğumlu Hübner, şöhrete geç ulaşmış, sıradışı bir oyuncuydu. Kariyerine 1987 yılında Pievigina diye bir takımda başladı. Bunu takip eden beş yıl boyunca oldukça sönük bir futbolcu imajı çizerek Pievigina dışında Pergocrema ve Fano Calcio gibi kulüplerde oynadı. 1991-92 sezonunda Serie C'de gol kralı olup ismini duyurmaya başlıyordu. 1992-97 yılları arasında, dönemin Serie B kulüplerinden Cesena forması giydi. Burada 166 maçta 74 gol attı. 1995-96 sezonunda Serie B'de de gol kralı olarak bir anlamda rüştünü ispat etti.
Hübner, hantal fiziği, ilerleyen yaşı ve sırtındaki probleme rağmen çok fazla maç kaçırmıyordu. Bu istikrarı, 1997 yılında Cesena'ya karşı Serie A'ya çıkma yarışını kazanan Brescia'nın da dikkatini çekti ve Brescia, o dönemde 30 yaşında olan Hübner'i, kariyerinde ilk kez Serie A'da forma şansı vermek üzere transfer etti. Hübner o sezon 30 maçta 16 gol atsa da Brescia'nın ligden düşmesine engel olamadı. Serie B'de geçen iki sezonda 21'er gol attı ve takımını tekrar bir üst lige çıkardı. Brescia'da oynadığı son sezonunda Serie A'da 24 maçta attığı 17 gol, transfer listesine konulmasına engel olamıyordu çünkü artık 34 yaşına gelmişti.
"Bizon", her ne kadar kendisinde oynayacak ve üstün performans gösterecek gücü buluyor olsa da Brescia'nın bu kararını saygıyla karşılamış ve şu açıklamayı yapmıştı: "Teknik direktör, Roberto Baggio'nun yanında oynatmak için farklı tarzda bir merkez forvet aradığını söyledi. Hayal kırıklığına uğrasam da bunu anlayabiliyorum. Başka hücum oyuncuları aldılar ve geleceğe bakıyorlar. Burada daha fazla maça çıkamayacağım belli ve bu da ayrılığı kaçınılmaz hale getiriyor."
2001 yılında gelen bu ayrılık, Hübner'e bir başka Serie A takımı olan Piacenza'nın kapılarını açtı. Artık 35 yaşına gelen bizon, o sezon attığı 24 golle Serie A gol krallığını da kazandı. Böylece koleksiyonun en nadide parçası da tamamlanmış oldu. Serie C, Serie B ve en sonunda Serie A gol krallığı 35 yaşındayken Hübner'in oluyordu.
Dario Hübner, bir sezon daha Piacenza'da kaldıktan sonra Ancona ve Perugia'da gollerine devam etti. Daha sonra yine alt liglere dönen Hübner, sırasıyla Mantova, Chiari, Rodengo Saiano ve Orsa Corte Franca formalarını da giyip futbolu bıraktı.
Hübner'in en büyük şanssızlığı, herhalde geç keşfedilmiş olmasıydı. 30 yaşına kadar Serie A'da forma giyememiş olması belki de büyük takımlara transferini engellemişti. Kendisi de bu konuda "Kulağıma gelen bazı haberler vardı. Cesena'da oynarken Inter'in beni istediği söyleniyordu ancak sonrası gelmedi" açıklamasını yapmıştı. Hübner, gerçekten de bir dönem Verona, Parma, Roma, Torino ve hatta Chelsea gibi takımlar tarafından istenmiş olsa da yaşından dolayı bu transferler hep yarıda kalmıştı.
Yaşlı kurt için bir de milli takım meselesi konuşulmuştu. Dünya Kupası için İtalyan Milli Takımı'na seçilmesi gündeme geldiğinde bol bol tartışılmış ve İtalya'da iki ayrı görüş ortaya çıkmasına neden olmuştu. Kendisi de milli takım için istekli olmasına rağmen, aynı zamanda realistti ve bu konuda "Dünya Kupası'nda oynamak mı? Çok güzel bir rüya. Dürüstçe söyleyebilirim ki, kimse ne olacağını bilemez. Gerçekçi olmak gerekirse, bunun gerçekleşebileceğini pek sanmıyorum. Ancak bu zamana kadar hep ilginç şeyler oldu. Belki gol atmaya devam edersem bir şans bulabilirim. Ama bu büyük bir "belki". Geride kalan yıllara baktığımda futbolda hiçbir şeyin kolay elde edilemediğini öğrendim" diyordu.
Kısacası, çok sıradışı bir karakterdi Dario Hübner. O cüssesine ve yaşına rağmen attığı onca gol, Brescia'da yedek kulübesinde sigara içmesi, hak edip de gelemediği yerlerle birlikte kolay unutulmayacak bir oyuncuydu.
3 yorum:
Enteresanmış, Hübner'i hatırlayan birinin olması yani. Ben bu kadar tipi futbolcuya benzemeyip, tıkır tıkır gol atan az adam gördüm. Gerçi o dönem golcülerinde vardı o özellik.
Tabii şekil-şemale bakıp "Bu adamdan golcü olmaz" demek de ancak benim gibi adamların işidir.
Ya ama hakikaten pazarda sütyen-don satan Kırşehirli abi modelidir kendisi.
Hatta sütyeni de kafaya geçirebilecek tipe sahip...
Aslında fizik-gol becerisi eğrisi Mario Jardel'e de benzer bana göre. Tüh, keşke yazarken aklıma gelseydi.
En acaip futbolcular oskarının gönlümdeki sahibidir. Şut tekniği "geçin lan kaleye size bi şut çekiim" diyen mahalle maçı katili abi stilinde olsa da köşeye köşeye giderdi topları. Bir de bu toplar fileden geri dönerdi, öyle de sert vururdu.
İyi oldu hatırlamak.
Yorum Gönder