Hiçbirinden sonra maç yazısı da yazmadım. Kır(z)gınlık vardı diyelim. Bu olumsuz hisleri geride bıraktığım için yazı da yazabilirim artık. Başıktaki cümlenin sebebi de Fenerbahçe'nin bu sene ilk defa derbi kazanabilmiş olması...
Dakika dakika, pozisyon pozisyon analiz yapmaktan ziyade oyuncuların belirgin performansları ve oyun yapıları üzerinden bir değerlendirme yapmak niyetindeyim. Beşiktaş kalecisiyle başlayayım. Rüştü hayatının en iyi maçlarından birini oynadı diye düşünüyorum. Özellikle Emre'nin aşırttığı topta ve Lugano'ya yapılan penaltının çalınmadığı pozisyonda yaptığı kurtarışlar, sadece onun klasındaki bir kalecinin yapabileceği kurtarışlardı. Bir de tam olarak kimin vurduğunu hatırlamıyorum ama ikinci yarıda çıkardığı bir kafa şutu da skor ne olursa olsun, konsantre olabildiğini gösterdiği. İlk yarıda Niang ve Dia'nın pozisyonlarında da yer tutuşları kusursuzdu.
Beşiktaş'ın en zayıf yeri şüphesiz ki defansı. Defansın kanatlarında yer alan iki hücumcu(!) bek bekleneni veremiyorlar bir türlü. Özellikle Ekrem Dağ'ın Dia karşısındaki çaresizliğini attığı tekmelerle savuşturması ve sadece sarı kart ile kurtarması tamamen hakemin iyi niyetiyle alakalı. Attığı gol mükemmel ama yaptığı tek yararlı şey o. İsmail ise çok verimsizdi. Buna rağmen Fenerbahçe'nin sisteminde yarattığı tahribat gözden kaçmadı. Mehmet Topuz dün rakip on kişi kalana kadar hiçbir atağa katkı sağlamadı. Dia-Alex-Niang üçlüsüne hiç destek olmadı. Bunun nedeni sol bek İsmail'in hücum yapabilme özelliğinin yanı sıra sol açık oynayan Quaresma ya da Simao'yu kitleme konusunda Gökhan'a yardımcı olmak adına, iyi yapabildiği her şeyi unutmasıydı Topuz'un.
Söz gelmişken Gökhan'dan da bahsedelim. En etkisiz maçlarından biriydi, az önce yazdığımız sebeplerden ötürü. Karşısındaki oyuncu bazen Quaresma oldu bazen de Simao. Onları karşılamada yeterince başarılı olduysa da kendisini farklı kılan sağ kanat bindirmelerinden hiç yapamaması onun adına üzüntü verici. Yine de derbi maçıdır ve stratejisi farklı olur. Gökhan'ı bir maçla harcayacak değiliz. Hala onun gibi bir bek yok bu ülkede.
Fenerbahçe'nin diğer bekine geçelim. Andre Santos. Kanımca müthiş oynadı. Sertlikse sertlik, teknikse teknik, zekaysa zeka. Takımın geriden hücuma katılan tek ismiydi. Hem karşısına gelen süper yıldızlar karşısında sağlam durdu hem de onların takım savunmasına katkı sağlayamamasından faydalanarak hücuma katkı sağladı. Konsantre olduğunda, iyi çalıştığında ve güçlendiğinde ne kadar faydalı olabileceğini gördük. On üç maç kaldı ve ona ihtiyacı çok Fenerbahçe'nin.
Orta sahalarına gelelim takımların. Necip iyi hoş da olmuyor işte. Alex'in başına verilmiş kendisi ama Alex aldığı her topu istediği gibi kullanabilmeyi başardı. Topla oynama becerilerini de sergileyemedi. Nötr bir oyun oynamasına rağmen Aurelio, tecrübesiyle daha yararlı olabilirdi sanki. Fenerbahçe'de ise Selçuk ve Emre ikilisinden daha iyi olmalarını beklerdim. Özellikle Beşiktaş'ın baskı kurduğu zamanlarda ikisi de ortalıklarda yoktu. Bazen bir faul yapıp isyan başlatırsın, bazen topu saklayarak rakibin hızını kesersin. Emre ve Selçuk bu bahsettiğim işleri yapabilecek oyuncularken dün ilk yarım saatten sonra neredeyse sahada yoklardı. Emre'nin böyle olmasında sakatlığının etkisi de olabilir elbette ama sanırım kart görmeme isteği, onun oyununu daha çok etkileyen faktör oldu. Nitekim Lugano'yu hakeme itiraz etmeme konusunda uyaran da kendisiydi. Bu duruma alışkın değiliz bildiğiniz gibi.
Beşiktaş'ın orta sahasında ise Ernst standartını bozmadı. Guti ise forvetin arkasında çok etkili değil. Orta sahaya gelip oyun kurma konusunda beceri sergilediğinde, kanatları oyuna sokabilmekte. Dün Beşiktaş'ın baskı kurmasını sağlayan faktör de buydu kanımca. Ekrem ve İsmail de daha çok ileri çıkabildi ve Beşiktaş daha kısa alanda, daha çok adamla dizilebildi.
Fenerbahçe'nin iki stoperi de kusursuz oynadılar. Almeida'yı kaçırdıkları pozisyon dışında hiç hata yapmadılar. Yenilen gollerde yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Volkan'dan da söz edecek olursak, Almeida'nın yakaladığı pozisyonda son ana kadar ayakta durması çok önemliydi.
Quaresma isyan ediyor, ileri çıkıyor ama ceza sahasında ve çevresinde sadece kendine oynuyor. Simao daha alışamamış takıma. Oyunculuğuna laf edecek değilim ama dün çok etkisizdi.
Fenerbahçe'de ise Dia ve Niang ilk 30 dakikada rakibi sürklase etti. Özellikle Dia, Ekrem'i perişan etti. Niang da Anelka'dan bu yana göremediğimiz anları yaşattı Fenerbahçe forvetinde.
Ve maçın yıldızı Alex. 3 gol attı. Necip'in kendi kalesine attığı golün ortasını yaptı. Pas yaptı, pres yaptı. Değişti bu adam. Aykut ile olan savaşını Fenerbahçe kazandı diyebiliriz. Yani Aykut kazandı. Yani Alex kazandı. Umarım sezon sonuna kadar bu formuyla devam eder kendisi.
Schuster'i de eleştirelim. Bobo 18'de değil haberini görünce bir sevindim açıkçası. Adamın her maçta golü var bize. Sivok da yok dediklerinde yedek stoper kim olacak ki o zaman? diye sordum. Ferrari atılınca gördük ki Schuster bu soruyu sormamış kendisine. E iyi de yapmış, ne diyelim?
Aykut ise Topuz'u kitlemesi dışında normal oyun sistemini korumuş. Sadece Stoch'u da kullanabilmesini bekliyorum artık kendisinden. Santos, Alex ve Dia'daki değişimden ötürü de övgülerimi iletirim. Beni sonuca yönelik konuşan spor yazarları kafasına eriştirdiği için de teessüflerimi...
0 yorum:
Yorum Gönder