"Türkiye'ye milli takım için oynamak üzere ilk kez gittiğimde 17 yaşındaydım. O zaman her şey çok farklıydı. Hakan Şükür bir ilah gibiydi. Antrenmanlarda yanlışlıkla onun ayağına bastığınızda en az 5-6 kez özür dilemeniz gerekirdi. Ancak bugün ne bizde ne de Alman Milli Takımı'nda böyle bir liderlik anlayışı söz konusu değil."
Nuri Şahin'in, futboldaki jenerasyon farkı hakkındaki sözlerinden...
Fazla da yoruma gerek yok. Her şey açık...
6 yorum:
Keşke hala öyle olsa.Yani milli takımımız :).
@onyedimayis2000
Başarıyı bu hiyerarşi düzeni mi getiriyor acaba diye ben de düşündüm. Ancak sanmıyorum öyle olduğunu. Bence bugünkü durumun sebebidir o günlerde yaşananlar. Tabii ki yorum meselesi... Ancak ben genç futbolcuların takımın abileriyle aynı masada yemek yiyemediği düzeni doğru bulmuyorum...
@sanut
Aynen öyle o hiyerarşik düzen sağlıyor.Askerliğinizi yaptınızmı bilmiyorum ama askerde şu kural vardı.Sıracılık.En üstten en alta bir baskı.Ama baskı neticesinde bütün işler,planlar tıkır tıkırda işler.Hakan Şükür etkisinin ardından Milli Takım ve Galatasaray'ın duraklama devrini ben buna bağlıyorum.Hakan Şükür'le aynı takımda olsam belki bundan hazzetmezdim bende ama işler yürüyecekse kaçınılmaz.
@jose
Askerlik örneğinize katılmıyorum. Oradaki durumların tıkırında gittiğine inanmıyorum çünkü. Neyse, bu konu dışı zaten.
Milli Takım ve Galatasaray'daki devrecilik, abicilik olaylarına gelelim. Fatih Terim'in ilk dönemi, yani 1996-2000 arasında takımda büyüklerin mi sözü geçiyordu? Hayır. Zaten takımın parlak isimleri o zamanın genç jenerasyonundan geliyordu. Kimse bu isimlere abilik taslamadı. Gelen başarılar malum...
UEFA Kupası'nın kazanılmasının ardından Fatih Terim ve Hakan Şükür'ün Galatasaray'a döndüğü yıllarda bu abicilik olayları kendisini fazlaca hissettirmeye başladı. Hakan Şükür ve Bülent Korkmaz gibi takımın abileri, Sabri Sarıoğlu gibi dönemin gençleriyle bırakın aynı masada yemek yemeyi, sahada bile doğru dürüst muhattap olmuyordu. Gençlere, her fırsatta UEFA fatihlerinin üstünlükleri hatırlatılıyordu.
Bu Feldkamp dönemine kadar böyle sürdü. Feldkamp ne zaman ki bu isimleri takımdan temizleyeceğini hissettirdi, başta Hakan Şükür olmak üzere birçok "abi" tarafından ipi çekildi.
Anlayacağınız, Galatasaray'daki düşüş bu devrecilik olayının abartılı seviyede uygulanması ve Hakan Şükür gibilerinin sahada eski verimi verememesine rağmen takım içindeki baskın durumları yüzünden oldu.
Bir de iş hayatından örnekleyerek düşünün. Yeni bir işe girdiniz. Kalifiye bir elemansınız. Birçok artınız var. Sırf sizden önce o işyerinde çalışmaya başladı diye sizden daha az kapasiteli bir insan üstünüzde çalışırsa bu durumdan nasıl bir verim alabilirsiniz? Bu durum da bundan farksız...
Bakın, yukarıdaki cümleler şu haberden alıntıdır: http://tr.eurosport.com/futbol/bundesliga/2010-2011/borussia-dortmundun-yildi_sto2678203/story.shtml
Örnek ortada. Nuri Şahin de bu tarz bir anlayışın olmadığı bir ortamda ve takımı çok başarılı. Demek ki devrecilik olmadan da olabiliyor.
Bende başarının öyle geldiğini düşünüyorum. bununla ilgili çok harika bir yazı vardı eğer linkini bulabilirsem mutlaka koyarım fakat bende sizin Nuri örneğinize katılmıyorum çünkü arada fark var orası Almanya burası Türkiye.Eğer burada o düzeni getirtmek istiyorsanız her şeyi tepeden tırnağa değiştirmelisiniz ki bence bu şu şartlarda mümkün değil.
@onyedimayis2000
Yorum meselesi :) Düşüncenize saygı duyuyorum. Galatasaray'ın yakın tarihine bakarak yaptığım çıkarım bu sadece...
Eğer bahsettiğiniz yazıya rastlayabilirseniz lütfen buraya kopyalayın. Severek okurum...
Yorum Gönder