2010 Dünya Kupası, her ne kadar birçok yıldızı sakatlık sebebiyle bizlere izletememiş olsa da futbol dünyasına yeni yıldızlar da katmadı değil. Bu turnuvada dikkat çekmiş yeni isimleri en minimal haliyle sıralamaya çalışacağım bu yazıda. Tabii aralarında zaten bildiğiniz isimler de olacak. Ancak ilk kez böylesi büyük bir organizasyonda yıldızlaştıkları için yine de kendilerine yer vermek gerek diye düşünüyorum. Neyse, ufak ufak listeye geçelim.
Aslında Gana milli takımını komple koymak isterdim bu listeye. Çok genç ve diri bir takım Gana. İnanılmaz bir başarı gösterdiler. Kendilerinden umulmayan sonuçlara imza attılar. Anthony Annan da bu takımın en önemli parçalarından birisiydi. Normalde Essien'in oynaması gerekirken, yaşanan şanssız sakatlığın ardından Annan da kendisine takımda yer bulmuş oldu. Rosenborg'da oynayan oyuncu, bu sezon muhtemelen kendi kariyerinde sıçrama olarak kabul edebileceğimiz bir transfer yapacaktır. Gana milli takımının turnuvada en çok dikkat çeken oyuncularından biri de meşhur Abedi Pele'nin oğlu, bir dönem ülkenizde oynayan Kwame Ayew'in yeğeni Andre Ayew. Henüz 20 yaşında ancak fevkalede bir özgüvene sahip. Amcasını zaten şimdiden solladı geçti ama babasını da geçecek gibi.
Geçelim Japonlara. Keisuke Honda, 24 yaşında ve bu turnuvayla birlikte rüştünü tüm dünyaya ispat etmiş bir oyuncu. Geçtiğimiz sezona kadar Hollanda'da ikinci lig takımlarından Venlo'da oynuyordu. Bir ara Galatasaray'la anıldı ancak soluğu CSKA Moskova'da aldı. Rusya'da da iyi bir performans sergilemişti aslen. Ancak Dünya Kupası maçlarıyla birlikte Japon futbolunun hali hazırdaki en büyük yıldızı olduğunu gösterdi. Harika bir topa vuruş tekniği var. Jabulani zaten fazlasıyla falso alan bir top ancak emin olun en kazık topu bile havada olmayacak şekilde döndürebiliyor.
Turnuvada dikkat çeken bir diğer isim de Hapoel Tel Aviv takımında oynayan Nijerya milli takım kalecisi Vincent Enyeama oldu. Enyeama, afrikalı kalecilerde bir klasik olan kötü gol yeme özelliğine minimum ölçülerde sahip bir kaleci imajı çizdi. Refleksleri çok iyi ve ayrıca ceza sahasına da hakim. Bu turnuvada kötü goller yemedi mi peki? Yedi tabii ancak Jabulani'den kaynaklanan sorunlardı bence. Her kaleci yedi zaten o gollerden.
Biraz da Güney Amerika takımlarına bakalım. Şili'nin sağ kanat hücumcusu Alexis Sanchez de turnuvanın dikkat çeken ve değerini katlayan oyuncuları arasındaydı. Geriç sağ kanat oyuncusu diye kısıtlamayalım. Solda da oynar. İnanılmaz çabuk ve ayağına hakim. Zaten Udinese'de oynuyor ama çok daha büyük takımlarda yer bulacaktır ilerleyen zamanda.
Kupanın Meksika adına dikkat çeken oyuncusu ise tabii ki Giovani Dos Santos oldu. Dos Santos, takımın hücumdaki tek patronu gibiydi. Çok koştu, mücadele etti. Düşüşteki kariyerine tekrardan ivme kazandırma yolunda verimli bir turnuva geçirdi. Ayrıca Pablo Barrera'yı da çok beğendiğimi eklemem lazım. O da çok çabuk ve teknik bir hücum oyuncusu.
Slovakya'dan iki oyuncuya değineceğim. Birincisi teknik direktör Vladimir Weiss'ın oğlu Vladimir Weiss Jr. 1989 doğumlu oyuncu, hali hazırda Manchester City kadrosunda ancak takıma henüz girebilmiş değildi. Bu turnuvada bu şansını biraz arttırdı diyebiliriz. Hoş, yine ilk seçenek olmayacaktır ama artık daha fazla ciddiye alınacağı kesin. Diğer Slovak oyuncu ise Robert Vittek. Ankaragüçlü oyuncu, aslında genç değil ama Slovakya'nın tüm hücum gücünü fazlasıyla çekti diyebiliriz. Golcülüğünü gösterip turnuvanın akılda kalan isimlerinden oldu.
Yarı finalist Uruguay da hemen hemen tüm futbolcularını listeye almak istediğim takımlardan. Ancak kalecileri Muslera'dan ve 28 yaşından sonra bu turnuva sayesinde ülkesinden çıkıp Serie A takımlarından Cagliari'ye transfer yapan Arevalo Rios'tan ayrıca bahsetmek gerek. Rios, kısa boyuna rağmen çok iyi bir ön libero olduğunu gösterdi. Avrupa futboluna ne derece uyum sağlayabileceğini zaman gösterecek ama bence belli bir standardı tutturacaktır. Muslera ise bir kaleci için çok çok genç yaşta. Kariyerinin Lazio ile sınırlı kalmayacağına eminim. Çok büyük takımlarda izleyeceğiz kendisini.
Listeye alsam mı almasam mı diye düşündüğüm isimlerden biriyle son noktayı koyuyorum. Alman milli takımının hücum oyuncusu Thomas Müller bu oyuncu. Gerçi kendisi zaten çok üst düzey bir takımda, Bayern Münih'te oynuyor ancak yine de listeye alayım dedim. Çünkü bu onun milli takımlar seviyesinde ilk büyük turnuvasıydı ve gol kralları arasına girdi yanlış hatırlamıyorsam. Ayrıca şu performansın, daha hiçbir şey olduğunu düşünüyorum. Bence çok özel bir oyuncuyla karşı karşıyayız ve bu yaptıkları, yapabileceklerinin daha %20'si falandır en fazla. Biraz daha olgunlaşsın, biraz daha zaman geçsin hepimiz göreceğiz. Hiçbir futbolcuda böylesine emin olmamıştım. Bakalım, umarım yanılmam.
Aslında Gana milli takımını komple koymak isterdim bu listeye. Çok genç ve diri bir takım Gana. İnanılmaz bir başarı gösterdiler. Kendilerinden umulmayan sonuçlara imza attılar. Anthony Annan da bu takımın en önemli parçalarından birisiydi. Normalde Essien'in oynaması gerekirken, yaşanan şanssız sakatlığın ardından Annan da kendisine takımda yer bulmuş oldu. Rosenborg'da oynayan oyuncu, bu sezon muhtemelen kendi kariyerinde sıçrama olarak kabul edebileceğimiz bir transfer yapacaktır. Gana milli takımının turnuvada en çok dikkat çeken oyuncularından biri de meşhur Abedi Pele'nin oğlu, bir dönem ülkenizde oynayan Kwame Ayew'in yeğeni Andre Ayew. Henüz 20 yaşında ancak fevkalede bir özgüvene sahip. Amcasını zaten şimdiden solladı geçti ama babasını da geçecek gibi.
Geçelim Japonlara. Keisuke Honda, 24 yaşında ve bu turnuvayla birlikte rüştünü tüm dünyaya ispat etmiş bir oyuncu. Geçtiğimiz sezona kadar Hollanda'da ikinci lig takımlarından Venlo'da oynuyordu. Bir ara Galatasaray'la anıldı ancak soluğu CSKA Moskova'da aldı. Rusya'da da iyi bir performans sergilemişti aslen. Ancak Dünya Kupası maçlarıyla birlikte Japon futbolunun hali hazırdaki en büyük yıldızı olduğunu gösterdi. Harika bir topa vuruş tekniği var. Jabulani zaten fazlasıyla falso alan bir top ancak emin olun en kazık topu bile havada olmayacak şekilde döndürebiliyor.
Turnuvada dikkat çeken bir diğer isim de Hapoel Tel Aviv takımında oynayan Nijerya milli takım kalecisi Vincent Enyeama oldu. Enyeama, afrikalı kalecilerde bir klasik olan kötü gol yeme özelliğine minimum ölçülerde sahip bir kaleci imajı çizdi. Refleksleri çok iyi ve ayrıca ceza sahasına da hakim. Bu turnuvada kötü goller yemedi mi peki? Yedi tabii ancak Jabulani'den kaynaklanan sorunlardı bence. Her kaleci yedi zaten o gollerden.
Biraz da Güney Amerika takımlarına bakalım. Şili'nin sağ kanat hücumcusu Alexis Sanchez de turnuvanın dikkat çeken ve değerini katlayan oyuncuları arasındaydı. Geriç sağ kanat oyuncusu diye kısıtlamayalım. Solda da oynar. İnanılmaz çabuk ve ayağına hakim. Zaten Udinese'de oynuyor ama çok daha büyük takımlarda yer bulacaktır ilerleyen zamanda.
Kupanın Meksika adına dikkat çeken oyuncusu ise tabii ki Giovani Dos Santos oldu. Dos Santos, takımın hücumdaki tek patronu gibiydi. Çok koştu, mücadele etti. Düşüşteki kariyerine tekrardan ivme kazandırma yolunda verimli bir turnuva geçirdi. Ayrıca Pablo Barrera'yı da çok beğendiğimi eklemem lazım. O da çok çabuk ve teknik bir hücum oyuncusu.
Slovakya'dan iki oyuncuya değineceğim. Birincisi teknik direktör Vladimir Weiss'ın oğlu Vladimir Weiss Jr. 1989 doğumlu oyuncu, hali hazırda Manchester City kadrosunda ancak takıma henüz girebilmiş değildi. Bu turnuvada bu şansını biraz arttırdı diyebiliriz. Hoş, yine ilk seçenek olmayacaktır ama artık daha fazla ciddiye alınacağı kesin. Diğer Slovak oyuncu ise Robert Vittek. Ankaragüçlü oyuncu, aslında genç değil ama Slovakya'nın tüm hücum gücünü fazlasıyla çekti diyebiliriz. Golcülüğünü gösterip turnuvanın akılda kalan isimlerinden oldu.
Yarı finalist Uruguay da hemen hemen tüm futbolcularını listeye almak istediğim takımlardan. Ancak kalecileri Muslera'dan ve 28 yaşından sonra bu turnuva sayesinde ülkesinden çıkıp Serie A takımlarından Cagliari'ye transfer yapan Arevalo Rios'tan ayrıca bahsetmek gerek. Rios, kısa boyuna rağmen çok iyi bir ön libero olduğunu gösterdi. Avrupa futboluna ne derece uyum sağlayabileceğini zaman gösterecek ama bence belli bir standardı tutturacaktır. Muslera ise bir kaleci için çok çok genç yaşta. Kariyerinin Lazio ile sınırlı kalmayacağına eminim. Çok büyük takımlarda izleyeceğiz kendisini.
Listeye alsam mı almasam mı diye düşündüğüm isimlerden biriyle son noktayı koyuyorum. Alman milli takımının hücum oyuncusu Thomas Müller bu oyuncu. Gerçi kendisi zaten çok üst düzey bir takımda, Bayern Münih'te oynuyor ancak yine de listeye alayım dedim. Çünkü bu onun milli takımlar seviyesinde ilk büyük turnuvasıydı ve gol kralları arasına girdi yanlış hatırlamıyorsam. Ayrıca şu performansın, daha hiçbir şey olduğunu düşünüyorum. Bence çok özel bir oyuncuyla karşı karşıyayız ve bu yaptıkları, yapabileceklerinin daha %20'si falandır en fazla. Biraz daha olgunlaşsın, biraz daha zaman geçsin hepimiz göreceğiz. Hiçbir futbolcuda böylesine emin olmamıştım. Bakalım, umarım yanılmam.
0 yorum:
Yorum Gönder