Maç yazısı biraz gecikti, öncelikle
bunun için özür dileyelim. Maçtan önce yazdığım yazıda hem
play-off sisteminden hem de rakip takım seyircisi için alınan
karardan ötürü derbinin keyifli olmayacağını düşündüğümü
belirtmiştim. Biz yazıyı yazıp bloga koyduktan sonra,
yetkililerin hepsi “bizim böyle bir kararla ilgimiz yok”
açıklamasında bulundu ve kulüp yöneticileri rakip takım
taraftarlarının da stada gelmesinin önünde engel olmadığını
açıklamak zorunda kaldılar. Özellikle twitter üzerinden
başlatılan “rakibime dokunma” ve “deplasmanıma dokunma”
kampanyalarının da çok etkisi olduğunu söylemek mümkün...
Maçın başlamasıyla birlikte içeriye
alınamamış olan çok sayıda Fenerbahçe taraftarı demir kapıları
kırarak tribünlerdeki yerlerine gitmeye çalıştılar. Bu konuyla
alakalı söylenecek çok şey var. İlk olarak Fenerbahçeli bazı
taraftarların sahte biletlerle turnikeleri bozduğu iddiası.
Fenerbahçe taraftarı Kadıköy, Kabataş ve Dolmabahçe olmak üzere
3 noktada aranıyor diye tahmin ediyorum. Bundan önceki derbilerde
öyleydi en azından. Bileti olmayanlar Kadıköy'den vapura
bindirilmiyor, yine bileti olmayanlar Kabataş'taki polis kontrolünü
aşamıyor ve yine bileti olmayanlar stadta bulunan güvenlik
çemberini delemiyor. Polisin bu kontrolleri nasıl yaptığı da
sorgulanmalı eğer bu iddialar gerçekse.
Sonrasındaki sorun ise Fenerbahçe
taraftarı ile ne kadar ilişkilendirilebilir bilmiyorum. Tek
kapıdan, maça 1 saat kala, yaklaşık 2000 kişiyi sokmaya
çalışırsan bunu başaramazsın. İnsanlar da maçın başlama
düdüğünü duyduktan sonra oraya girerler. Kapıları kırarak,
bariyerleri aşarak vesaire... Neyse ki Fenerbahçe taraftarının
hiçbir kötü niyet taşımadığı ortadaydı. Ne saha içerisine
koşan bir adam, ne Beşiktaş seyircilerinin olduğu yöne doğru
yönlenen bir güruh, ne meşale, ne küfür! Tek sloganları “Vali
istifa!”ydı. Bu da onların, dışarıda ne gibi zorluklarla
karşılaştıklarının göstergesi aslında...
Bu arbede nedeniyle maç başlar
başlamaz 3 dakika kadar durdu. Maçın başında top Fenerbahçe'nin
hakimiyetindeydi. Beşiktaş 2. bölgede karşılıyordu
Fenerbahçe'yi, Fenerbahçe de sadece topa sahip oluyordu. Yaratıcı
bir oyun yoktu ortada. Derken Fenerbahçe savunmasının kaptırdığı
bir top Beşiktaş'ın istemeden yaptığı paslar sonucu Simao
muhteşem bir gol attı. Öyle muhteşem falan diyorum da aklınıza
gelen tüm iyi sıfatları bu gol için kullanabilirsiniz. Tam Simao
klasına yakışır bir gol oldu. Yiyeceksek golün böylesini
yiyelim dedim maç esnasında. Müthiş de dedim. Babam sinirlenir
sandım ama o da çok iyiydi dedi. Fenerbahçeliyiz tamam ama gol bir
başkaydı anlayacağınız...
Sonra oyun yine Fenerbahçe'nin
hakimiyetine geçti. İlk önce Caner'in getirdiği topta Gökhan
Gönül'ün kafasını Egemen çizgiden çıkardı. Daha sonra
Caner'in şutunu Cenk çok iyi çıkardı. Alex'in savunmanın
arkasına attığı muhteşem topta, Bienvenu büyüyen kaleciyi
görünce kendini sola attı ve karşı karşıya kaldığı
pozisyonda sırf bu korku yüzünden iyi bir vuruş yapamadı. Yine
de Cenk'in zamanında ve güçlü çıkışı önemliydi. Devre
sonunda da Bienvenu'nun çıkardığı topta Alex'in vuruşunda
Hilbert kendisini topun önüne atarak olası bir golü engelledi.
İlk yarı da 1-0 Beşiktaş üstünlüğüyle geçildi böylece...
İkinci yarıya Beşiktaş iyi başladı.
Mustafa'nın vuruşu direkten döndü ve fark açılmadı. Simao
uzaktan vurdu, Volkan iyi kapandı... Bu atakları atlatan Fenerbahçe
tekrar oyunun kontrolünü ele geçirdi. Ve bu ele geçiriş, bu
sefer erken gol getirdi. Soldan Caner'in vurduğu top direkten döndü
ve direkten dönen topu Alex boş kaleye göndererek skoru eşitledi.
Skor eşitlendikten sonra Beşiktaş'ta
Quaresma, Fenerbahçe'de ise Ziegler kaleciyi geçemediler. Daha
sonra rakiplerinden her pozisyonda çalım yiyen Bekir, Quaresma'dan
yine yedi çalımı. Ve Quaresma'nın ortasında Almeida yaptığı
kafa vuruşuyla Beşiktaş'ı tekrar öne geçirdi.
Kimsenin anlayamadığı Stoch –
Caner değişikliği nedeniyle Fenerbahçe'nin sol kanadı da
işlerliğini yitirmeye başladı. Stoch'un sol çaprazda, dar açıdan
uzak köşeye vurduğu şut da sonuç getirmedi. Yine soldan
Ziegler'in Semih'e attığı uzun topu Semih çok güzel indirdi
Alex'in önüne. Alex Sivok'u geçti ama geçerken Sivok topa
müdahele ettiği için top sürat kazandı. Cenk de zamanında
çıkınca Fenerbahçe bir gol daha kaçırmış oldu.
Bundan sonra Beşiktaş oyunu tutma
konusunda becerilerini göstermeye çalışsa da Fenerbahçe rakip
alana yerleşmişti. Nitekim 88. dakikada kazanılan bir serbest
vuruşta, bu sefer Cristian harika bir gol attı ve maç 2-2'ye
geldi.
2-2 iyidir demedi iki takım da.
Fenerbahçe Stoch'un içeri çevirdiği topta, Özer ile %100'lük
bir gol pozisyonunu değerlendiremedi. Maçın sonunda da Beşiktaş
serbest vuruştan tehlike yaratmaya çalıştı. Fakat Volkan'ın
ellerinde eriyince bu atak, maç da 2-2 bitti...
Kıssadan hisse bir orada bir burada,
çok iyi bir maç izledik. İki takım da kazanmayı denedi.
Fenerbahçe daha çok takım görüntüsü verse ve daha çok
pozisyona girdiyse de kaybedebileceği bir maç oynadı. Beşiktaş
ise yıldızlarını nasıl kullanması gerektiğini gördü...
Fenerbahçe'de Gökhan Gönül, Mehmet
Topuz, Bekir ve Bienvenu çok kötüydü. Beşiktaş'ta kötü bir
oyuncu yoktu ama Hilbert hiç hücuma çıkamadı. Bunun nedeni de
sahanın en iyisi olan Caner'di diyebiliriz...
Fenerbahçe kaybetmeme geleneğini
sürdürüyor. Bu takım yenileceğine inanmıyor. Bu çok önemli.
Ve geriye düşmesi, oyundan kopması anlamını taşımıyor...
Kırılgan da değiller yani. Beşiktaş ise daha iyi olacak gibi
görünüyor. Yine de yıldızlarının maç seçtiği iddiası
gerçekse, işleri zor. Dünkü maçta da hücumda organize
olduklarını söylemek zor çünkü...
Van'da yaşanan deprem felaketi için;
taraftarların yaptığı sahaya atkıları atma eylemi de
takdirlik... O atkılara çok ihtiyaç var Van'da...
Kısacası güzel bir futbol akşamı
oldu ve bizim kuruntularımız boşa çıktı. İki takıma da
teşekkürler!...
0 yorum:
Yorum Gönder