Bu akşam hepimiz çok rahat bir galibiyet bekliyorduk Beşiktaş'tan. Schuster de aynı şekilde düşünüyordu ki kadroda rotasyona giderek sahaya çıkardı takımı. Haftasonu oynanacak Fenerbahçe maçını düşününce mantıklıydı da bu rotasyon. Quaresma ve Bobo kenarda, Cenk tribünde; Hakan Arıkan, Hilbert ve Nobre gibi isimler sahadaydı.
İlk yarıdan çok fazla bir şey anlamadık. Rakip kapanan, çok koşan ve delicesine savunma yapan bir takım görünümündeydi. Beşiktaş da "maçı nasıl olsa alırım" havasındaydı. Savunmada fazla zorlanmadan, çok çok önemli pozisyonlar da bulamadan koca 45 dakikayı harcadılar. Tabii bunda sadece rakibi hafife almanın rolü yok. Quaresma olmadan oynayınca bu tarz bir boş bulunma hali normal. Ankaragücü maçında farklı galip gelmelerine rağmen yine bu tarz bir bocalama yaşamışlardı. Tabii Guti takıma alıştıkça bu sorun da aşılacaktır. Yeter ki sahada sorumluluk alan oyuncu alternatifi çoğalsın. Biri olmazsa diğeri sahneye çıksın. İlk yarıda Hilbert ve Holosko gibi isimler de aksayınca taraftar zaman zaman homurdandı. Biraz daha sabırlı olsalar iyi olacak aslında. Böyle giderse oyuncular strese girecek. Hata yapma lükslerinin olmadığını düşündükçe gerilecekler.
İkinci yarıda takım biraz daha toparlanmış bir hal aldı. Hilbert daha derli topluydu. Tek aksayan Ekrem'di. Ekrem sanırım bugün bir konsantrasyon sorunu yaşadı. Adam kaçırmalar, topu kontrol edememeler, dengesiz paslar... Hepsinden bir demet sundu bize. Gol geciktikçe takım biraz daha kendine geldi. Oyuna Quaresma ve Bobo alındı. Rakip, 60. dakikadan sonra yorgunluğun da etkisiyle epey bir oyundan düştü. Ve Beşiktaş özellikle bu dakikanın ardından sağlı sollu gelmeye başladı. Yalnız yalandan bir baskı değildi bu. Böyle maçlarda bir büyük takım nasıl oynamalıysa öyle oynadı Beşiktaş da. Gerçek anlamda baskı kurdu. Son zamanlarda böylesine bir baskıyı diğer büyüklerimizden fazla görememiştik. Zaman zaman bireysel hatalarla geride pozisyonlar verilse de aslında kontrollü bir baskıydı bu. Rakip ceza sahasına yakın alanda sabırla top çevirdiler. Guti-Ernst-Quaresma üçlüsü topu çok hızlı bir şekilde bir sağa bir sola çevirerek rakibi iyice sersemletti. Aslında gol için son dakika beklenmezdi ama rakibin kalecisi Mbolhi (ki Dünya Kupası'nda Cezayir kalesini de başarıyla korumuştu) buna izin vermedi. Çok zor pozisyonlarda harika kalecilik örnekleri verdi. Türk kalecilerinin %90'ında bulunan yan top sorunu konusunda ders niteliğinde çıkışlar yaptı. Ve bu kaleci Bulgar liginde. Bir an önce bizim takımlarımızın da el atması lazım bu adama. Mesela bir Kayserispor'a cuk oturur. Souleymanou gibi kaleci oynuyorsa Mbolhi gibisi gözü kapalı oynar.
Neyse, dönelim maça diyeceğim ama dönecek yer de kalmamış. Sabırla hücum ede ede son dakikada Ernst'in kafasıyla golü buldu Beşiktaş. Değerli bir galibiyet ancak ne olursa olsun, İnönü'nün zeminine derhal bir çare bulmak lazım. Böylesi teknik bir takımınız var ve iki pası düzgün yapana kadar gözünden yaş geliyor oyuncularınızın. Yapılan yatırıma, teknik ekiple futbolcuların da emeklerine yazık. Zemin düzgün olsaydı bu kadar zorlanmazdı Beşiktaş. Bakalım haftasonu nasıl bir derbi bizi bekliyor. Beşiktaş cephesi bugün yine ne kadar dengeli ve tehlikeli olduğunu gösterdi. Fener'i de pazar göreceğiz.
İlk yarıdan çok fazla bir şey anlamadık. Rakip kapanan, çok koşan ve delicesine savunma yapan bir takım görünümündeydi. Beşiktaş da "maçı nasıl olsa alırım" havasındaydı. Savunmada fazla zorlanmadan, çok çok önemli pozisyonlar da bulamadan koca 45 dakikayı harcadılar. Tabii bunda sadece rakibi hafife almanın rolü yok. Quaresma olmadan oynayınca bu tarz bir boş bulunma hali normal. Ankaragücü maçında farklı galip gelmelerine rağmen yine bu tarz bir bocalama yaşamışlardı. Tabii Guti takıma alıştıkça bu sorun da aşılacaktır. Yeter ki sahada sorumluluk alan oyuncu alternatifi çoğalsın. Biri olmazsa diğeri sahneye çıksın. İlk yarıda Hilbert ve Holosko gibi isimler de aksayınca taraftar zaman zaman homurdandı. Biraz daha sabırlı olsalar iyi olacak aslında. Böyle giderse oyuncular strese girecek. Hata yapma lükslerinin olmadığını düşündükçe gerilecekler.
İkinci yarıda takım biraz daha toparlanmış bir hal aldı. Hilbert daha derli topluydu. Tek aksayan Ekrem'di. Ekrem sanırım bugün bir konsantrasyon sorunu yaşadı. Adam kaçırmalar, topu kontrol edememeler, dengesiz paslar... Hepsinden bir demet sundu bize. Gol geciktikçe takım biraz daha kendine geldi. Oyuna Quaresma ve Bobo alındı. Rakip, 60. dakikadan sonra yorgunluğun da etkisiyle epey bir oyundan düştü. Ve Beşiktaş özellikle bu dakikanın ardından sağlı sollu gelmeye başladı. Yalnız yalandan bir baskı değildi bu. Böyle maçlarda bir büyük takım nasıl oynamalıysa öyle oynadı Beşiktaş da. Gerçek anlamda baskı kurdu. Son zamanlarda böylesine bir baskıyı diğer büyüklerimizden fazla görememiştik. Zaman zaman bireysel hatalarla geride pozisyonlar verilse de aslında kontrollü bir baskıydı bu. Rakip ceza sahasına yakın alanda sabırla top çevirdiler. Guti-Ernst-Quaresma üçlüsü topu çok hızlı bir şekilde bir sağa bir sola çevirerek rakibi iyice sersemletti. Aslında gol için son dakika beklenmezdi ama rakibin kalecisi Mbolhi (ki Dünya Kupası'nda Cezayir kalesini de başarıyla korumuştu) buna izin vermedi. Çok zor pozisyonlarda harika kalecilik örnekleri verdi. Türk kalecilerinin %90'ında bulunan yan top sorunu konusunda ders niteliğinde çıkışlar yaptı. Ve bu kaleci Bulgar liginde. Bir an önce bizim takımlarımızın da el atması lazım bu adama. Mesela bir Kayserispor'a cuk oturur. Souleymanou gibi kaleci oynuyorsa Mbolhi gibisi gözü kapalı oynar.
Neyse, dönelim maça diyeceğim ama dönecek yer de kalmamış. Sabırla hücum ede ede son dakikada Ernst'in kafasıyla golü buldu Beşiktaş. Değerli bir galibiyet ancak ne olursa olsun, İnönü'nün zeminine derhal bir çare bulmak lazım. Böylesi teknik bir takımınız var ve iki pası düzgün yapana kadar gözünden yaş geliyor oyuncularınızın. Yapılan yatırıma, teknik ekiple futbolcuların da emeklerine yazık. Zemin düzgün olsaydı bu kadar zorlanmazdı Beşiktaş. Bakalım haftasonu nasıl bir derbi bizi bekliyor. Beşiktaş cephesi bugün yine ne kadar dengeli ve tehlikeli olduğunu gösterdi. Fener'i de pazar göreceğiz.
0 yorum:
Yorum Gönder