Yavaş yavaş ligin ilk yarısının sonlarına doğru gelirken, sezon başında kimsenin öngörmediği ancak şu sıralar zirvede yaşanmakta kıran kırana mücadelenin tam içindeyiz. Her geçen hafta işin rengi değişiyor. Haftaya neler olacağını ise hiçbirimiz kestiremiyoruz. Bu haftanın lideri, tabloda da gördüğünüz üzere Kayserispor. Maçlarda alınan skorları hatırladıktan sonra ayrıntıları irdeleyelim:
beşiktaş 0 - 0 diyarbakırspor
kasımpaşa 2 - 2 sivasspor
eskişehirspor 2 - 1 fenerbahçe
gaziantepspor 1 - 1 antalyaspor
gençlerbirliği 2 - 0 denizlispor
trabzonspor 3 - 0 ankaragücü
kayserispor 3 - 0 bursaspor
galatasaray 1 - 1 ibb
Haftanın sonunda puan tablosunun en tepesinde Kayserispor var demiştik. Gerçekten sezon başından bu yana çizgiyi hiç bozmadı sarı kırmızılılar. Arıza Makukula ile de sistemlerine cuk oturan, aradıkları santrforu buldular ve hep o çok eleştirildikleri gol bulamama yönlerini de unutturdular. Portekizli her maç atıyor neredeyse. Bir de takıma çok alışmış gibi duruyor. Bu tarz oyuncular, aradıkları futbol ortamını bulunca kolay kolay gitmezler. Tahminime göre Kayserispor yönetimi çok ekstra bir hareket yapmazsa, ya da bonservisi için çok uçuk bir rakam istenmezse Makukula Kayseri'de kalacaktır. Sarı kırmızılılar, bu hafta liderliği elde ettikleri maçta Bursaspor'u 3-0 gibi bir skorla geçti. Bu hiç de küçümsenecek bir sonuç değil. Ayrıca Kayseri yönetimini bir noktada daha tebrik etmek lazım. Bursa maçı öncesi bilet fiyatlarının 1 tl'ye çekilmesi, tribünlerin dolması ve o ahengin yakalanması açısından çok akıllıca bir hareketti ve plan tuttu. Bakalım bundan sonra Tolunay Kafkas ve öğrencilerinin planları ne derecede işleyecek.
beşiktaş 0 - 0 diyarbakırspor
kasımpaşa 2 - 2 sivasspor
eskişehirspor 2 - 1 fenerbahçe
gaziantepspor 1 - 1 antalyaspor
gençlerbirliği 2 - 0 denizlispor
trabzonspor 3 - 0 ankaragücü
kayserispor 3 - 0 bursaspor
galatasaray 1 - 1 ibb
Haftanın sonunda puan tablosunun en tepesinde Kayserispor var demiştik. Gerçekten sezon başından bu yana çizgiyi hiç bozmadı sarı kırmızılılar. Arıza Makukula ile de sistemlerine cuk oturan, aradıkları santrforu buldular ve hep o çok eleştirildikleri gol bulamama yönlerini de unutturdular. Portekizli her maç atıyor neredeyse. Bir de takıma çok alışmış gibi duruyor. Bu tarz oyuncular, aradıkları futbol ortamını bulunca kolay kolay gitmezler. Tahminime göre Kayserispor yönetimi çok ekstra bir hareket yapmazsa, ya da bonservisi için çok uçuk bir rakam istenmezse Makukula Kayseri'de kalacaktır. Sarı kırmızılılar, bu hafta liderliği elde ettikleri maçta Bursaspor'u 3-0 gibi bir skorla geçti. Bu hiç de küçümsenecek bir sonuç değil. Ayrıca Kayseri yönetimini bir noktada daha tebrik etmek lazım. Bursa maçı öncesi bilet fiyatlarının 1 tl'ye çekilmesi, tribünlerin dolması ve o ahengin yakalanması açısından çok akıllıca bir hareketti ve plan tuttu. Bakalım bundan sonra Tolunay Kafkas ve öğrencilerinin planları ne derecede işleyecek.
Geçelim Fenerbahçe'ye. Sarı lacivertliler, Eskişehirspor'a deplasmanda 2-1 yenilirken, inanın hiçbir ışık vermedi. Zaten Kazım ve Dos Santos gibi oyunculardan yeterince dertli olan Fenerbahçe'de maç sabahı Önder'in yaşadığı kaza iyice moralleri bozdu. Takımda şu an alenen meydanda olan bir disiplin sorunu var. Bunun nedenlerinden biri de Aykut Kocaman ve Daum arasındaki yetki karmaşası. İkilinin birbirlerinden hazzetmedikleri açık. Futbolcular da bu ikilinin zaman zaman yaşadıkları çatışmalardan doğan boşluklardan ellerinde olmadan da olsa geçiyorlar. İkinci devreye girerken, enkaz halinde birkaç isim var kadroda. Bunların bir an önce toparlanması, toparlanamayanların da gönderilip yerine transfer yapılması gerek. Güiza, Roberto Carlos gibi oyuncular zaten gidici gibi. Bakalım onların yerlerine hangi isimler katılacak takıma. Eskişehirspor'u ise kutlamak gerek. Rıza Çalımbay, forvet hattındaki sıkıntıya rağmen gurbetçi oyuncusu Adem'in attığı (ilki harika) iki golle Fenerbahçe'yi hak ederek yenmeyi başardı. Bir de Aziz Yıldırım meselesi var. Ona aşağıda değineceğiz.
Haftayı üçüncü sırada kapatan ekip Beşiktaş. 8 haftadır kazanıyorlardı ancak bu hafta Diyarbakırspor'a puan kaybettiler. Çok fazla şaşırtan bir kayıp olmadı. Çok da tepki görmediler. Halen daha kredileri var. Üçüncü olduklarına bakmamak lazım. Liderle aynı puandalar.
Galatasaray, son dakikada golü yemese lider olarak kapatacağı haftayı 4. sırada kapattı. Ligde daha önceki senelerde çok görmediğimiz bir durum bu. Aslında sarı kırmızılıların İBB önündeki mücadelesi üst seviyedeydi. Hatta sezonun en iyi futbollarından birini sergilediler diyebiliriz. Oyun tamamen İBB yarı sahasında geçiyordu ve pozisyon da vardı yeterince. Tabii bundan rakibin çok eksik bir kadroyla maça çıkmasının da etkisi oldu. Ancak şu bir gerçek ki, girdiğiniz pozisyonları değerlendiremiyorsanız, her türlü sonuca hazırlıklı olacaksınız. Bu maçta da böyle oldu ve 90+4'te gelen golle maç berabere bitti. Galatasaraylıların isyanı hakem Hüseyin Göçek'e. Hüseyin Göçek, sonuca etki etti evet. Garip garip fauller, gözünün önünde kornere giden topa aut çalmalar ve maç boyunca takdir hakkını bir türlü normal bir şekilde hakkaniyetle kullanamamış olması, maça dair birçok şeyi etkiledi. Ama anlamadığım nokta şu: Neden Galatasaray arkasına yaslanıyor son dakikalarda. Çıksa çıkabilir. Böyle bir kadro yapısı mevcut. Karşısındaki rakip öyle çok korkutucu bir rakip de değil. Peki bu panik niye? Bunların cevabını bulmak yönetimle birlikte teknik heyetin işi. Ancak şu da bir gerçek ki, Baros bu takıma dönmeden birçok şey aynı kalacak. Nonda ile olmuyor işte, bu açık. Nonda iyi golcü. İyi de bir yüzde yakaladı ancak Galatasaray'ın as oyuncusu değil. Devre arasında biri savunmaya biri forvete olmak üzere en az iki transfer bekliyorum ben yönetimden. Bir tane de orta saha olursa çok şey aşılır.
Ligin rahat takımlarından Gençlerbirliği, bu hafta Denizlispor'la karşılaştı. Thomas Doll'un takımı bu maçı da mental gelişmişlikleri sayesinde 2-0 kazanmayı bildi. Öyle çok ahım şahım oynamıyorlar ancak bir istikrar var. Denizlispor'a bakınca, artık olayın kontrolden çıkmaya başladığını görmek çok zor değil. İyi oynamalarına rağmen streslerinin kurbanı oldular ve kaybettiler. Sezonun ilk haftasında dediğim gibi, düşme adaylarımdan biridir Denizlispor.
Gaziantepspor'la Antalyaspor 1'er puanı Antep'te paylaştılar bu hafta. Maça dair söyleyebileceğim pek bir şey yok. Sadece golleri gördüm. Ancak Antep'in artık bu tarz maçları kayıpsız geçmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Benim gözümde ilk 6'da mutlaka olması gereken bir takım Gaziantepspor.
Kasımpaşaspor ve Sivasspor, düşmemek için oynayan iki takım olarak puanları paylaştılar. Bence en hakkaniyetli skor da bu olurdu maçtan önce sorulsa. İki takım da ligin ikinci yarısıyla birlikte çıkış arayacaktır. Ben Kasımpaşaspor'u daha şanslı görüyorum.
Haftayı üçüncü sırada kapatan ekip Beşiktaş. 8 haftadır kazanıyorlardı ancak bu hafta Diyarbakırspor'a puan kaybettiler. Çok fazla şaşırtan bir kayıp olmadı. Çok da tepki görmediler. Halen daha kredileri var. Üçüncü olduklarına bakmamak lazım. Liderle aynı puandalar.
Galatasaray, son dakikada golü yemese lider olarak kapatacağı haftayı 4. sırada kapattı. Ligde daha önceki senelerde çok görmediğimiz bir durum bu. Aslında sarı kırmızılıların İBB önündeki mücadelesi üst seviyedeydi. Hatta sezonun en iyi futbollarından birini sergilediler diyebiliriz. Oyun tamamen İBB yarı sahasında geçiyordu ve pozisyon da vardı yeterince. Tabii bundan rakibin çok eksik bir kadroyla maça çıkmasının da etkisi oldu. Ancak şu bir gerçek ki, girdiğiniz pozisyonları değerlendiremiyorsanız, her türlü sonuca hazırlıklı olacaksınız. Bu maçta da böyle oldu ve 90+4'te gelen golle maç berabere bitti. Galatasaraylıların isyanı hakem Hüseyin Göçek'e. Hüseyin Göçek, sonuca etki etti evet. Garip garip fauller, gözünün önünde kornere giden topa aut çalmalar ve maç boyunca takdir hakkını bir türlü normal bir şekilde hakkaniyetle kullanamamış olması, maça dair birçok şeyi etkiledi. Ama anlamadığım nokta şu: Neden Galatasaray arkasına yaslanıyor son dakikalarda. Çıksa çıkabilir. Böyle bir kadro yapısı mevcut. Karşısındaki rakip öyle çok korkutucu bir rakip de değil. Peki bu panik niye? Bunların cevabını bulmak yönetimle birlikte teknik heyetin işi. Ancak şu da bir gerçek ki, Baros bu takıma dönmeden birçok şey aynı kalacak. Nonda ile olmuyor işte, bu açık. Nonda iyi golcü. İyi de bir yüzde yakaladı ancak Galatasaray'ın as oyuncusu değil. Devre arasında biri savunmaya biri forvete olmak üzere en az iki transfer bekliyorum ben yönetimden. Bir tane de orta saha olursa çok şey aşılır.
Ligin rahat takımlarından Gençlerbirliği, bu hafta Denizlispor'la karşılaştı. Thomas Doll'un takımı bu maçı da mental gelişmişlikleri sayesinde 2-0 kazanmayı bildi. Öyle çok ahım şahım oynamıyorlar ancak bir istikrar var. Denizlispor'a bakınca, artık olayın kontrolden çıkmaya başladığını görmek çok zor değil. İyi oynamalarına rağmen streslerinin kurbanı oldular ve kaybettiler. Sezonun ilk haftasında dediğim gibi, düşme adaylarımdan biridir Denizlispor.
Gaziantepspor'la Antalyaspor 1'er puanı Antep'te paylaştılar bu hafta. Maça dair söyleyebileceğim pek bir şey yok. Sadece golleri gördüm. Ancak Antep'in artık bu tarz maçları kayıpsız geçmesi gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Benim gözümde ilk 6'da mutlaka olması gereken bir takım Gaziantepspor.
Kasımpaşaspor ve Sivasspor, düşmemek için oynayan iki takım olarak puanları paylaştılar. Bence en hakkaniyetli skor da bu olurdu maçtan önce sorulsa. İki takım da ligin ikinci yarısıyla birlikte çıkış arayacaktır. Ben Kasımpaşaspor'u daha şanslı görüyorum.
Gelelim, Trabzonspor'a. Şenol Güneş'le yeni umutlara doğru bir yola çıktı Trabzonspor. Bu yolculuğun başlangıcı da Ankaragücü karşısında alınan 3-0'lık net galibiyet ve umut verici futbol olsa gerek. Ancak iki taraf da şunu bir yere yazmalı ki, bu muhtemelen Şenol Güneş'in Trabzonspor'a teknik direktör olarak son gelişi olacaktır. Mevcut ortamda Trabzonspor'u şampiyonluğa oynayan bir takım yapması en muhtemel 1-2 kişiden biri de Şenol Güneş'tir. Taraftar ve yerel basın, bugün ona nasıl destek oluyorsa, gelmesi muhtemel mağlubiyetlerden sonra da aynı desteği vermelidir. Eğer bu eşiği aşabilirlerse başarı onlara yakın demektir. Yok eğer yine homurtular başlayacaksa aynı filmi izlediğimizden emin olabiliriz.
Haftanın Takımı: Eskişehirspor
Haftanın Futbolcusu: Adem Sarı (Eskişehirspor)
Haftanın Golü: Adem Sarı (voleyle attığı ilk gol) Gabriç
Haftanın Hayal Kırıklığı: Galatasaray-İBB maçındaki hakem hataları
Haftanın Olayı: Önder Turacı olayı / Fenerbahçe-Eskişehir maçı sonrası Aziz Yıldırım'ın yaptığı açıklamalar*
*: Bu konuyu biraz açmak gerek. Aziz Yıldırım zaman zaman bu yola başvuruyor. Doğru bulabilirsiniz, haklı bulabilirsiniz ya da haksız bulabilirsiniz. Ancak şu bir gerçek ki, bu açıklamalar işe yarıyor. Gerek kamuoyunda, gerekse de takımda oluşacak hava, kesinlikle Fenerbahçe'nin işine yarayacaktır diye düşünüyorum. Bu tabii ki sadece benim fikrim. Katılmayanlar muhakkak ki olacaktır ve onlara da karşı çıkmam. Yorum meselesi der, geçerim. Ancak benim bu zamana kadar gördüğüm, hep bu olmuştur. Aziz Yıldırım'ın kulüpler birliğinden istifa etmesi bir göz dağıdır bana göre. Bakalım bu resti kim, ne şekilde görecek...
Haftanın Takımı: Eskişehirspor
Haftanın Futbolcusu: Adem Sarı (Eskişehirspor)
Haftanın Golü: Adem Sarı (voleyle attığı ilk gol) Gabriç
Haftanın Hayal Kırıklığı: Galatasaray-İBB maçındaki hakem hataları
Haftanın Olayı: Önder Turacı olayı / Fenerbahçe-Eskişehir maçı sonrası Aziz Yıldırım'ın yaptığı açıklamalar*
*: Bu konuyu biraz açmak gerek. Aziz Yıldırım zaman zaman bu yola başvuruyor. Doğru bulabilirsiniz, haklı bulabilirsiniz ya da haksız bulabilirsiniz. Ancak şu bir gerçek ki, bu açıklamalar işe yarıyor. Gerek kamuoyunda, gerekse de takımda oluşacak hava, kesinlikle Fenerbahçe'nin işine yarayacaktır diye düşünüyorum. Bu tabii ki sadece benim fikrim. Katılmayanlar muhakkak ki olacaktır ve onlara da karşı çıkmam. Yorum meselesi der, geçerim. Ancak benim bu zamana kadar gördüğüm, hep bu olmuştur. Aziz Yıldırım'ın kulüpler birliğinden istifa etmesi bir göz dağıdır bana göre. Bakalım bu resti kim, ne şekilde görecek...
0 yorum:
Yorum Gönder