Öncelikle işin mümkün olduğunca işin futbol boyutuyla ilgili bir yazı yazmaya çalışacağım. Futbolla alakasız ancak maçın sonucuna tesir eden etkenler, başka bir postta kendisine yer bulacak.
Maçtan önce ne demiştik? Fenerbahçe'nin en çok zorlanacağı yer, Roberto Carlos'un savunduğu sol kanat olur ve Carlos'un mutlaka önünde oynayacak Vederson'dan destek alması gerekir demiştik. Daum da aynen bunu yaptı ve Galatasaray'ın en verimli hücum yatağı olan Keita-Sabri ikilisini çok güzel bir şekilde durdurdu. Carlos ve Vederson, zaman zaman kendilerine Bilica'nın da katılmasıyla bu ikilinin kullanacağı alanı çok başarılı bir şekilde durdurdu. Sabri'yle Keita arasındaki mesafeyi açık tutarak birbirleriyle yardımlaşmalarını da engellediler. Aynı şekilde sol tarafta da Arda'yı durdurmak istemişti Daum. Bunun için de Gökhan Gönül'e destek olabilmesi için savunma yönü de kuvvetli olan Mehmet Topuz'u sağ açık pozisyonunda değerlendirdi. Topuz ve Vederson hem savunma özellikleri olan, hem de topu çok iyi kullanabilen futbolcular. Görevlerini çok da iyi yaptılar dün akşam. Orta alanda ise normalde sarfettiklerinden çok daha fazla bir efor sarfettiler. Emre ve Cristian, zaman zaman sertliğin dozunu aşsalar da, Galatasaray'ın pas trafiğini çok başarılı bir şekilde kesip topu çok hızlı bir şekilde ilerideki arkadaşlarına aktardı. Aslında bu maçta Fenerbahçe'nin hiç öyle ahım şahım bir baskısı yoktu. Oyun daha çok ortada, hatta top belki de erken yenen golün de etkisiyle daha çok Galatasaray'daydı ancak yine de pozisyon zenginliği Fenerbahçe'den yanaydı. Bunun da sebebi, Galatasaray'ı savunmada az adamla yakalamaları, Servet ve Gökhan Zan'ın ilk müdahelelerdeki basiretsizlikleri ve Alex'in duran topları çok etkili kullanmasıydı. Bu bağlamda Fenerbahçe hem sonuca yönelik, hem de maharetli bir oyun oynadı diyebiliriz.
Maçtan önce ne demiştik? Fenerbahçe'nin en çok zorlanacağı yer, Roberto Carlos'un savunduğu sol kanat olur ve Carlos'un mutlaka önünde oynayacak Vederson'dan destek alması gerekir demiştik. Daum da aynen bunu yaptı ve Galatasaray'ın en verimli hücum yatağı olan Keita-Sabri ikilisini çok güzel bir şekilde durdurdu. Carlos ve Vederson, zaman zaman kendilerine Bilica'nın da katılmasıyla bu ikilinin kullanacağı alanı çok başarılı bir şekilde durdurdu. Sabri'yle Keita arasındaki mesafeyi açık tutarak birbirleriyle yardımlaşmalarını da engellediler. Aynı şekilde sol tarafta da Arda'yı durdurmak istemişti Daum. Bunun için de Gökhan Gönül'e destek olabilmesi için savunma yönü de kuvvetli olan Mehmet Topuz'u sağ açık pozisyonunda değerlendirdi. Topuz ve Vederson hem savunma özellikleri olan, hem de topu çok iyi kullanabilen futbolcular. Görevlerini çok da iyi yaptılar dün akşam. Orta alanda ise normalde sarfettiklerinden çok daha fazla bir efor sarfettiler. Emre ve Cristian, zaman zaman sertliğin dozunu aşsalar da, Galatasaray'ın pas trafiğini çok başarılı bir şekilde kesip topu çok hızlı bir şekilde ilerideki arkadaşlarına aktardı. Aslında bu maçta Fenerbahçe'nin hiç öyle ahım şahım bir baskısı yoktu. Oyun daha çok ortada, hatta top belki de erken yenen golün de etkisiyle daha çok Galatasaray'daydı ancak yine de pozisyon zenginliği Fenerbahçe'den yanaydı. Bunun da sebebi, Galatasaray'ı savunmada az adamla yakalamaları, Servet ve Gökhan Zan'ın ilk müdahelelerdeki basiretsizlikleri ve Alex'in duran topları çok etkili kullanmasıydı. Bu bağlamda Fenerbahçe hem sonuca yönelik, hem de maharetli bir oyun oynadı diyebiliriz.
Galatasaray'a gelince, olayın artık psikolojik olduğunu bir kez daha dile getirmenin bir manası yok herhalde. Bu açık seçik ortada. Sarı kırmızılı futbolcuların en büyük silahı olan yüksek tempoyla kısa pas alışverişi bu maçta işlemedi. Yukarıda da değindiğimiz gibi Sabri-Keita ikilisi bu maçta çok başarılı bir şekilde engellendi. Baros gibi gezinen ve savunmayı da arkasında sürükleyip diğer arkadaşlarına boş alan yaratan, daha da önemlisi "diri" bir oyuncunun ilk dakikada çıkması oyun içindeki tüm planları pratik aşamasında alt üst etti. Nonda konusunda olumlu düşünmeye çalışıyorum, tamam ama adamın arkasından sanki iki kişi tutuyor koşmasın diye. Böyle bir ağırlık ve güçsüzlük olamaz. Gören bakan da yaşı 37 falan sanacak. Millet onun yaşında ceylan gibi sekiyor halen Premier Lig'de. Aynı şekilde Arda... Daha 22 yaşında bir adam. Galatasaray kaptanı... Ancak her nedense takati yok. Ona da ayrı bir postta değinip, bugünkü sefil görüntüsünün arkasında yatan şeyleri irdelemeye çalışacağız. Savunma ise ayrı bir alem. Gökhan ve Servet, hatta özellikle de Servet, ilk müdahelelerde inanılmaz acemice hatalar yaptılar. Kazım tek başına kabus oldu bu ikiliye. Yani tıngır mıngır giden topun auta çıkması için verilen ve Bülent Korkmaz'la hayatımıza giren o enteresan mücadele artık gına getirdi diyebiliriz. Daya kıçını rakibe, adamı geçirmemek için geriye yüklen, top auta çıksın. Bu resmen faul olmalı artık. İnanılmaz çirkin ve aciz bir hareket. Hele de dün Servet'in düştüğü durumlara düşüyorsanız. Leo Franco için de söylenecek şeyler var. Bu maça kadar top tekniği konusunda sıkıntı yaşamayan kalecinin dünkü maçta iki topu birden rakibe vermesi nasıl bir şanssızlıktır ya da hatadır diyelim. Keşke Rijkaard bir de kaleci antrenörü getirseydi.
Netice olarak mücadele ve taktik uygulama bazında Fenerbahçe'nin hak ettiği bir maç oldu. Diğer şanssızlıklar ve haksızlıklar işin içine girdiğindeyse, Galatasaray'a bu maçta yazık oldu dememek elde değil.
Netice olarak mücadele ve taktik uygulama bazında Fenerbahçe'nin hak ettiği bir maç oldu. Diğer şanssızlıklar ve haksızlıklar işin içine girdiğindeyse, Galatasaray'a bu maçta yazık oldu dememek elde değil.
0 yorum:
Yorum Gönder