Öncelikle şunu söyleyeyim, Fenerbahçe'den sıkıcı bir futbol bekliyordum. Perşembe günü Sherrif maçında oynanan futbol, Fenerbahçe'nin genel oyun yapısı, yorgunluk, sağlam bir Gençlerbirliği... Bütün bu faktörlerden ötürü Fenerbahçe'nin tat vermeyeceğini, puan kaybının muhtemel olduğunu düşünmüştüm.Maç öncesinde Galatasaray'ın mağlup olması haberinden midir nedir, Fenerbahçeli futbolcular maça hiç alışık olmadığımız bir şekilde hırslı başladı. Özellikle Emre ve Cristian'ın orta sahadaki presi takdire şayandı. Maçı izlerken, Emre'nin rakip oyuncuya yaptığı bir baskı sonrasında "Yeter be!" dediğimi hatırlıyorum. Sezon boyu bir daha böylesini izlemek mümkün olmayacaktır muhtemelen ama aradaki puan farkını 5'e çıkarmanın önemini bu kadar iyi kavrayabilmeleri de teknik anlamda yetersiz olduğunu düşündüğüm Daum'un eseridir kanımca.
Alex'in 13. dakikadaki golü de bu başlangıcın süslenmesi anlamındaydı ve iyi geldi. Alex daha az kullandığı ama asla zayıf olmayan sağ ayağıyla köşeye çok güzel bıraktı. Fenerbahçe'nin presi ilk yarı boyunca sürdü ve Gençlerbirliği pozisyona girmekte çok zorlandı. Bilica'nın da bu devrede çok iyi oynadığını söylemeden geçmeyelim. Çok sağlamdı ve yerinde müdaheleleriyle rahatlattı.Gençlerbirliği, ikinci yarıya, sağ kanada Burhan'ı sol kanada da Hurşit'i koyarak başladı. Fenerbahçe de oyunu biraz daha rölantide oynamak istedi. Gençlerbirliği yine çok net pozisyonlar bulamadı ama uzaktan şutlarla etkili olmaya çalıştı. Bunlarda da Volkan çok başarılıydı. Yine böyle bir pozisyonun sonrasında Fenerbahçe hızlı çıktı ve Alex 71. dakikada skoru 2-0'a getirdi.
Skor 2-0'a gelene kadar Fenerbahçe'de Emre ve Santos'un attığı şutların direkten döndüğünü söyleyelim.
Fenerbahçe'nin Andre Santos ve Güiza ile eksik oynadığını söylemek mümkün. İkisi de fizik olarak eksikler. Yine de Daum, Santos'u 73, Güiza'yı 85 dakika oyunda tuttu. Bu da onun futbolcu kazanma yöntemi sanırım.Skoru belirleyen adam ise Lugano oldu. Çıktı kornerden gelen topa, vurdu kafayı ve Fenerbahçe 8'de 8 yaparak lig tarihinin en iyi başlangıç rekorunu kırdı.
Ve ayrı bir paragraf ayırmak istediğim adam var. Belki de Fenerbahçe tarihinin en değerli oyuncusu. Bunu eskilere, efsane isimlere saygısızlık yapmak anlamında söylemiyorum ama takıma katkısı ve etkisi ile Alex de Souza, aktif futbol yaşantısı devam ederken efsane olabilmiş bir adam. Ona saygı duymak, gocunacak bir şey olmamalı ve artık onun futbolculuğu tartışılmamalı. Rıdvan Dilmen'in de dediği gibi "Kadıköy'deki Boğa Heykeli'nin oraya Alex'in heykelini dikmek lazım" diyorum. 5 senedir zirvede ve takımını da zirveye taşıyor. Umarız bir sakatlık falan yaşamaz da birkaç sene daha keyifle izleriz kendisini.
Bir paragraf da Özer Hurmacı için açalım. Hasretle beklediğimizden midir nedir oyuna girmesine çok sevindim. Oyunda kaldığı 10-15 dakika içerisinde de gayet güzel sinyaller verdi kendisi. Pas yaptı, pres yaptı, tekniğini gösterdi. Özellikle ligin ikinci yarısında çok önemli katkılar sağlayacak diye düşünüyorum.Hakeme de değinelim. Bir ara yine seri sarı kartlar yağdı Fenerbahçe'ye. Neyse onu geçelim, haklıdır diyelim ama İlhan'a göstermeyilen 2. sarı kart "eyyam" kelimesinin sözlük karşılığı gibiydi.
Tribünler ise bu sezon zaten kıpırdanmıştı ama bu maçta, takımları gibi baskı kurmayı da becerebildiler. Bir ara Beşiktaş ve Galatasaray'a küfürler oldu. Muhtemelen para cezası alacaktır Fenerbahçe. Fenerbahçe yönetiminin, Beşiktaş yönetimine verdiği desteğin bir başka türlüsünü Fenerbahçe taraftarı, Beşiktaş taraftarına vermiştir. "Yeter, Yıldırım Demirören Yeter!"
2 yorum:
Eyyamcılık Luganonun yaptığına kırmızı çıkarmamaktır
ben Lugano'nun hareketinin kasti olmadığı kanısındayım. ağır çekimlerle falan izleyince dizine kasıtlı olarak basmış gibi duruyor ama kanımca öyle değil. her neyse. diyelim ki o kırmızı kart. ben aynı faulun birinde sarı kart gösterip, ikincisi kırmızıya dönüşecek diye gösterememesine eyyam diyorum.
Yorum Gönder