Çok kolay geçmesini bekliyordum bu maçın; ancak Estonya, tahminimden çok daha dirençli çıktı. Eminim ki daha fazla gelmeyi deneseler, en azından 1 gol daha bulabilirlerdi. Şüphesiz, ismimizden korkmalarının faydasını gördük bu gece.
Maçın ilk 10 dakikası fazlasıyla bocaladığımızı söyleyebiliriz. Rakip de zaten bu zaman zarfında öne geçmeyi bildi. Muhtemelen, oyuncularımızın -ve hatta teknik ekibimizin- kafasını meşgul eden öncelikli maç, Bosna Hersek maçı olduğu için böylesi bir konsantrasyon kaybıyla başladık karşılaşmaya. Özellikle iki adaş futbolcu Gökhan Gönül ve Gökhan Zan, hiç de motive olmuş görünmediler. Nitekim yediğimiz ilk golde hata her ne kadar tüm defans hattının olsa da bu iki isim kabahatın büyük kısmını paylaşıyordu. İlerleyen dakikalarda Gökhan Zan sakatlanıp oyundan alınınca yerine giren Önder de uyum sorunu çektiğinden olsa gerek, bir miktar bocaladı sahada. Tabii bu sırada 90 dakika boyunca sahada kalan Gökhan Gönül'ün, etkisiz ve isteksiz oyununu sürdürdüğünü de ekleyelim. Önündeki Kazım'ın da kötü olması nedeniyle, o alıştığımız kanat bindirmelerini yapamadı Gökhan. Hücumdaki bu üşengeçliğine ek olarak, savunmada da görevini tam olarak yapmadı diyebiliriz. Umarım Bosna maçına tam olarak konsantre olur da Fenerbahçe maçlarındaki efektif oyununu sergilemeyi başarır. Aynı sözlerim Kazım için de geçerli. Çok ihtiyacımız olacak bu ikiliye o maçta.
Orta sahada da tempo konusunda sıkıntılar çektik maç boyunca. Hamit de Emre de topu ayaklarında fazlaca tuttular. Kanattaki Arda ve ileri ikilideki Sercan-Tuncay ikilisinin mükemmel günlerinde olmalarının etkisiyle bu yavaş tempo biraz olsun dengelendi ve ilk yarının ortasına doğru rakip ceza sahasında baskıyı kurmuş olduk. İşte bu dakikalarda eminim hepimiz milli takımın futbolunu beğendik ve az pozisyona rağmen keyif aldık. Golün geleceği belliydi ve tam da zamanında geldi. Tuncay o golü atmakta biraz daha gecikse üzerimizdeki stres, gereksiz bir baskı oluşturacaktı. Tuncay harikaydı bugün. Attığı ilk gol, İngiltere'de oynamanın getirisidir kesinlikle. Orada eski Tuncay olsaydı muhtemelen yaradana sığınarak vuracaktı topa. Ama bugün çok akıllıca bir vuruşla uzak köşeyi gördü. Bu da tekniğini ve oyun görüşünü değiştirdiğinin/geliştirdiğinin kanıtıdır. Sonrasında Arda Turan'ın yoktan var ettiği bir pozisyonun ardından Sercan'la kazandığımız ikinci golümüz geldi ve rahat bir nefes aldık.
Maçın ilk 10 dakikası fazlasıyla bocaladığımızı söyleyebiliriz. Rakip de zaten bu zaman zarfında öne geçmeyi bildi. Muhtemelen, oyuncularımızın -ve hatta teknik ekibimizin- kafasını meşgul eden öncelikli maç, Bosna Hersek maçı olduğu için böylesi bir konsantrasyon kaybıyla başladık karşılaşmaya. Özellikle iki adaş futbolcu Gökhan Gönül ve Gökhan Zan, hiç de motive olmuş görünmediler. Nitekim yediğimiz ilk golde hata her ne kadar tüm defans hattının olsa da bu iki isim kabahatın büyük kısmını paylaşıyordu. İlerleyen dakikalarda Gökhan Zan sakatlanıp oyundan alınınca yerine giren Önder de uyum sorunu çektiğinden olsa gerek, bir miktar bocaladı sahada. Tabii bu sırada 90 dakika boyunca sahada kalan Gökhan Gönül'ün, etkisiz ve isteksiz oyununu sürdürdüğünü de ekleyelim. Önündeki Kazım'ın da kötü olması nedeniyle, o alıştığımız kanat bindirmelerini yapamadı Gökhan. Hücumdaki bu üşengeçliğine ek olarak, savunmada da görevini tam olarak yapmadı diyebiliriz. Umarım Bosna maçına tam olarak konsantre olur da Fenerbahçe maçlarındaki efektif oyununu sergilemeyi başarır. Aynı sözlerim Kazım için de geçerli. Çok ihtiyacımız olacak bu ikiliye o maçta.
Orta sahada da tempo konusunda sıkıntılar çektik maç boyunca. Hamit de Emre de topu ayaklarında fazlaca tuttular. Kanattaki Arda ve ileri ikilideki Sercan-Tuncay ikilisinin mükemmel günlerinde olmalarının etkisiyle bu yavaş tempo biraz olsun dengelendi ve ilk yarının ortasına doğru rakip ceza sahasında baskıyı kurmuş olduk. İşte bu dakikalarda eminim hepimiz milli takımın futbolunu beğendik ve az pozisyona rağmen keyif aldık. Golün geleceği belliydi ve tam da zamanında geldi. Tuncay o golü atmakta biraz daha gecikse üzerimizdeki stres, gereksiz bir baskı oluşturacaktı. Tuncay harikaydı bugün. Attığı ilk gol, İngiltere'de oynamanın getirisidir kesinlikle. Orada eski Tuncay olsaydı muhtemelen yaradana sığınarak vuracaktı topa. Ama bugün çok akıllıca bir vuruşla uzak köşeyi gördü. Bu da tekniğini ve oyun görüşünü değiştirdiğinin/geliştirdiğinin kanıtıdır. Sonrasında Arda Turan'ın yoktan var ettiği bir pozisyonun ardından Sercan'la kazandığımız ikinci golümüz geldi ve rahat bir nefes aldık.
İkinci yarıya da bu rahat nefesin etkisiyle yine rolantide başladık diyebiliriz. Hatta rolantiden öte, "rehavet" diyelim biz ona. Devrenin hemen başında, rakibin biraz da şansının etkisiyle bulduğu ikinci golle beraber tekrar saldırmaya başladık ve Arda'nın kornerden gelen ortaya arka direkte yükselerek bulduğu şık golle durumu lehimize çevirmeyi bildik. İşte tam bu anlarda belki 1 gol daha yiyebilirdik fakat Arda-Tuncay-Sercan üçlüsü inisiyatifi eline aldı ve rakibin de ürkekliği sayesinde başımıza bir kaza gelmedi. Bir süre sonra da Tuncay yine şık bir golle farkı 2'ye çıkararak skoru tescilledi zaten.
Alınan 3 puanın yanı sıra, Bosna Hersek maçı öncesi güzel de bir hazırlık maçı oldu bu gece. Fatih Terim'e ciddi uyarılar gitti bence Estonya'dan. Mesela Emre Belözoğlu'nun biraz daha savunmaya yönelik katkı sağlaması şart. Hamit tek başına o görevi kesinlikle yapamaz. Tamam, Emre belki bugün harika bir asist yaptı ve ilk yarının ortalarında topa hakim olup oyunu rakip ceza sahasına yıktığımız anlarda etkili oldu ancak hücum ve savunma sorumluluklarını da eşit oranda paylaşmalı. Kazım ve Gökhan Gönül hakkında zaten yukarıda yazdım fikirlerimi. Bosna maçında böyle oynamamaları şart. Ayrıca savunmanın göbeği de alarm veriyor. Önder, orayı dolduramayacak belli ki. O zaman Gökhan Zan'ın oynaması ve bunu da hatasız bir şekilde yapması için çalışılmalı. Hücum olarak sorun yok fazla. Sağ taraftan da yeterli katkı gelirse bu hücum hattı Bosna'dan istediğimizi almamızı sağlar.
Bundan sonrası için olay Fatih Terim'in maharetine kalmış diyebiliriz. Bu akşamdan gerekli dersler çıkarılabilirse, bu kadro Bosna maçından yeterli sonucu alacaktır diye düşünüyorum.
Alınan 3 puanın yanı sıra, Bosna Hersek maçı öncesi güzel de bir hazırlık maçı oldu bu gece. Fatih Terim'e ciddi uyarılar gitti bence Estonya'dan. Mesela Emre Belözoğlu'nun biraz daha savunmaya yönelik katkı sağlaması şart. Hamit tek başına o görevi kesinlikle yapamaz. Tamam, Emre belki bugün harika bir asist yaptı ve ilk yarının ortalarında topa hakim olup oyunu rakip ceza sahasına yıktığımız anlarda etkili oldu ancak hücum ve savunma sorumluluklarını da eşit oranda paylaşmalı. Kazım ve Gökhan Gönül hakkında zaten yukarıda yazdım fikirlerimi. Bosna maçında böyle oynamamaları şart. Ayrıca savunmanın göbeği de alarm veriyor. Önder, orayı dolduramayacak belli ki. O zaman Gökhan Zan'ın oynaması ve bunu da hatasız bir şekilde yapması için çalışılmalı. Hücum olarak sorun yok fazla. Sağ taraftan da yeterli katkı gelirse bu hücum hattı Bosna'dan istediğimizi almamızı sağlar.
Bundan sonrası için olay Fatih Terim'in maharetine kalmış diyebiliriz. Bu akşamdan gerekli dersler çıkarılabilirse, bu kadro Bosna maçından yeterli sonucu alacaktır diye düşünüyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder