Durma artık o mevkide Fatih Terim. Tamam, kabul ediyorum. Bu ülke en büyük başarılarını ve sevinçlerini ya seninle ya da senin attığın temellerle yaşadı ancak her şeyi tadında bırakmak lazım. Bu saatten sonra stres altında teknik direktörlük yapmayı kaldıracak halin yok. Ben senin yerinde olsam ya gider işin idari boyutlarıyla ilgilenirim, ya da yurtdışında stressiz çalışabileceğim bir takımın başına geçerim. Hani o da bir yerde hobi boyutunda teknik direktörlük olur. Daha enerjini kaybetmemişken en iyisi sen sahadan çekil de masa başında karar verip koordine edenlerden ol. En azından sinirlerini de kontrol altına alabilmen için bir faydası olur belki. Neydi o dünkü halin? Sahadan atılman... Atılırken hakemin burnuna kadar girip elini kolunu sallaya sallaya onu tehdit etmen... Bir an İsviçre maçındaki provokasyonların geldi gözümün önüne. Sonra da mazlum edebiyatı başlamaz mı? Sanki görmüyoruz biz ekran başında.
Hem ayrıca o ego bir yerden sonra mütevaziliğe bırakır normalde kendini. Nasıl bırakır? Bazı şeyleri aşabilirsen bırakır. Ama halen daha onca başarı ve parlak kariyere rağmen bir şeylerin kompleksini içinde yaşıyorsan, egon da kibirin de tükenmez. Zararını da ilk planda kendin görürsün. Sadece kendin görsen neyse, ülken de görüyor bu şekilde.
Artık bir şeylerden açıklıkla bahsetmenin vakti geldi. Sen milli takım teknik direktörüsün. Takıma seçeceğin oyuncuların formda olacak. Bir oyuncuya saha dışı nedenlerden dolayı kafayı takıp milli takım kapılarını kapatma lüksün yok senin. O adam mevkiside ülkenin en formda ve en verimli adamıysa alacaksın onu milli takıma. 1 maç 2 maç oynatmayıp cezalandırabilirsin ama milli takım kariyerini bitirmek de nesi? Ya da tam tersi, sırf evladın gibi seviyorsun diye takımında dahi oynamayan adamı milli takıma almanın mantığı nedir? Alırsan, işte böyle yüz bulur senden ve terör estirir sahada.
Ve yine üzerine basa basa tekrar ediyorum. Sen milli takım teknik direktörüsün. Yani konumunun farkına var. Dil bilimci değilsin. Kaldı ki şu dil yeteneğinle, istesen de olamayacağını gösteriyorsun zaten. Senin görevin İtalyanla İtalyanca, diğerleriyle İngilizce konuşmak değil. Sen bunun karizmatik olduğunu sanıyorsun belki ancak "Everything is something happened" dediğin zaman yerle bir oluyor o karizma. Ya da "Resultante Importante" dediğin zaman emin ol başka bir yerleriyle gülüyorlar o çok sevdiğin İtalyanlar. Senin derdin, meramını doğru aktarmak olmalı sevgili Fatih Terim. İşi bireyselliğe vura vura bu hale getirdin. Her şeyi kendin için yapa yapa kendinle birlikte koca bir takımı da batırdın.
Git Fatih Terim. Evet, güzel para alıyorsun. Ama omurgalı davran ve rahat bırak bu ülke futbolunu. Yerine bize bir şeyler öğretebilecek bir yabancı getirsinler. Sen gerekiyorsa onun da üzerinde idari bir konumda ol. Danışman ol. Yeter ki sahada olma. İşte o zaman belki tekrar sempatisini kazanırsın bu halkın.
Hem ayrıca o ego bir yerden sonra mütevaziliğe bırakır normalde kendini. Nasıl bırakır? Bazı şeyleri aşabilirsen bırakır. Ama halen daha onca başarı ve parlak kariyere rağmen bir şeylerin kompleksini içinde yaşıyorsan, egon da kibirin de tükenmez. Zararını da ilk planda kendin görürsün. Sadece kendin görsen neyse, ülken de görüyor bu şekilde.
Artık bir şeylerden açıklıkla bahsetmenin vakti geldi. Sen milli takım teknik direktörüsün. Takıma seçeceğin oyuncuların formda olacak. Bir oyuncuya saha dışı nedenlerden dolayı kafayı takıp milli takım kapılarını kapatma lüksün yok senin. O adam mevkiside ülkenin en formda ve en verimli adamıysa alacaksın onu milli takıma. 1 maç 2 maç oynatmayıp cezalandırabilirsin ama milli takım kariyerini bitirmek de nesi? Ya da tam tersi, sırf evladın gibi seviyorsun diye takımında dahi oynamayan adamı milli takıma almanın mantığı nedir? Alırsan, işte böyle yüz bulur senden ve terör estirir sahada.
Ve yine üzerine basa basa tekrar ediyorum. Sen milli takım teknik direktörüsün. Yani konumunun farkına var. Dil bilimci değilsin. Kaldı ki şu dil yeteneğinle, istesen de olamayacağını gösteriyorsun zaten. Senin görevin İtalyanla İtalyanca, diğerleriyle İngilizce konuşmak değil. Sen bunun karizmatik olduğunu sanıyorsun belki ancak "Everything is something happened" dediğin zaman yerle bir oluyor o karizma. Ya da "Resultante Importante" dediğin zaman emin ol başka bir yerleriyle gülüyorlar o çok sevdiğin İtalyanlar. Senin derdin, meramını doğru aktarmak olmalı sevgili Fatih Terim. İşi bireyselliğe vura vura bu hale getirdin. Her şeyi kendin için yapa yapa kendinle birlikte koca bir takımı da batırdın.
Git Fatih Terim. Evet, güzel para alıyorsun. Ama omurgalı davran ve rahat bırak bu ülke futbolunu. Yerine bize bir şeyler öğretebilecek bir yabancı getirsinler. Sen gerekiyorsa onun da üzerinde idari bir konumda ol. Danışman ol. Yeter ki sahada olma. İşte o zaman belki tekrar sempatisini kazanırsın bu halkın.
0 yorum:
Yorum Gönder