Şu maçın ardından Mustafa Denizli'nin ne oynatmaya çalıştığını anlayamadığını söyleyen spor yazarlarının derhal kalemi kağıdı ellerinden bırakıp başka bir işle meşgul olmalarını talep ediyorum. Beşiktaş'ın nasıl bir taktikle oynamaya çalıştığı gayet açık. Koskoca maçı topu topu 2 (yazıyla iki) varyasyonla geçirdi Mustafa Hoca. İlk yarıda Beşiktaş eğer Galatasaray yarı alanına yerleşmişse Yusuf hep sol kanadı kullanarak topu geriden gelen arkadaşlarının önüne yuvarlamaya çalıştı. Bunun dışında en ufak bir hücum alternatifi yoktu Beşiktaş'ın. Sebepse ilerideki tek santrforun Nihat olmasıydı. Muhtemelen Nihat'ın kale haricinde bu kadar verimsiz olacağı yegane bölge de tek santrfordur. Kaleye sırtı dönük oynayamaz Nihat. Yüzü dönük olacak ki, gerçek anlamda bitirici özellikleri olan takım arkadaşını beslesin, sekenlerden de kendisi beslensin. Eğer böyle oynatılırsa bu sene ligi süpürecek oyunculardan biri olacaktır. Ancak bu akşamki gibi ve önceki haftalardaki gibi tek santrfor oynatıldığında, karşısında çok çok kötü bir savunma olmadığı sürece ona atılan toplar, kızgın tavaya atılmış küçük bir margarin parçası gibi eriyip gidecek.
İkinci yarıda Nihat'ın yerine sahada yerini alan Bobo, gerçek anlamda bitirici bir oyuncu. Ancak Denizli onu da o şekilde kullanmadı. Bu anlardaki kullanılan taktiğe göre de yine soldan Yusuf'la geldi Beşiktaş. O sırada Bobo da iyice sola doğru deplase olarak savunmayı peşinde sürükledi. Sağ açıktan gelen Serdar Özkan da Yusuf'un kendisine attığı ara pasları sayesinde Leo Franco'yla burun buruna geldi. Bu böyle 3-4 kez gerçekleşti. İşin ilginciyse, bu hareketi Galatasaray savunmasının ısrarla yemesiydi. Bunun sebeplerinden birisi de Kewell'ın Hakan Balta'ya pek fazla yardıma gelememesi tabii ki. Ne zaman Rijkaard sol kanada Keita'yı koydu, bu ataklar da birden kesildi. Neticede Keita oyun karakteri açısından ileri-geri çalışan bir oyuncu. Bugün hem sağ taraftayken de sol taraftayken de savunmasına çok sık yardımcı oldu ve kritik müdahelelerde bulundu. Koca maçta denenmeye çalışan topu topu 2 tane taktik işte. Çözmesi zor değil. Nasılsa Mustafa Hoca yenisini de üretmiyor. Mesela bu maç Holosko'nun maçı olabilirdi. Maça ilk 11 başlamış bir Holosko ve Bobo, çok ani ve etkili baskınlar yapabilirdi Galatasaray kalesine.
Öte yandan, Galatasaray konusunda pek de yanılmadığımızı gördük. Sağ kanatta Keita-Sabri ikilisi çok etkili olur demiştik, nitekim ikisi de mükemmel oynadı. Özellikle ilk yarıda, Keita'nın ayağına değen her top Beşiktaş kalesinde tehlike olarak sonuçlandı. Sabri için de savunmada neredeyse kusursuzdu diyebiliriz. Tam bir sağ bek gibiydi bugün. Araya girmeleri, kademeye girmeleri, hepsi çok alkış aldı. Hücumu da iyi destekledi. Umarım senelik iyi oynama kontenjanını doldurmamıştır bu maçta. Galatasaray orta alanında Mustafa Sarp ve Mehmet Topal da bugün göz doldurdular diyebiliriz. Hoş, bu iki futbolcunun oynamasından kaynaklanabilecek sorunlara yine maç öncesindeki yazıda değinmiştik ve bunlar büyük ölçüde gerçekleşti ancak Beşiktaş'ın baskı kurmaya çalıştığı anlarda çok sayıda top kazandılar. Sadece Arda etkisizdi bugün. Kendisi de Galatasaray taraftarı da farkındaydı bu durumun. Sebep de tabii ki yorgunluk. Zaten temmuz ayından bu yana neredeyse her maça çıkmış bir oyuncunun da bir maçta böyle oynama hakkı olsun. Taraftar da Arda oyundan çıkarken alkışını esirgemedi kendisinden. Arda'nın yerine giren Elano'ya da değinmek istiyorum. Elano eleştiriliyor çok fazla oyuna katılmıyor diye. Evet, her topun içinde değil hakikaten. Ben bunun fiziken daha gereken seviyeye gelememesine ve takıma alışma sürecine bağlıyorum ancak çok önemli bir nokta var. Elano ne kadar pasif görünse de çok ileri seviyede sorumluluk alıyor saha içinde. Ayağına gelen her top tehlike yaratma potansiyeline sahip. Nitekim, 3. golde Kewell'ın asistinde ters kanattan çok güzel bir top attı Avustralyalıya. Bu tarz topları birkaç kez daha denedi ve başarılıydı genel olarak.
Gelelim kalecilere. Yine maç öncesi yazısında Rüştü ve Hakan Arıkan arasında takılmıştım. Ben olsam Hakan'la çıkardım demiştim hatta. Çünkü Rüştü haftalardır sakattı ve maç tecrübesi yoktu. Oysa Hakan geride kalan 4 haftada kalesinde sadece 1 gol görmüştü. Mustafa Denizli'yse tecrübeyi seçerim dedi ve Rüştü'yü koydu takıma. Aynı Rüştü bugün resmen iki tane gol hediye etti Galatasaray'a. Rüştü ne kadar kötüyse, sahanın öbür ucundaki Leo Franco da o kadar iyiydi. Çok kritik müdaheleler yaptı. Harika bir top çıkardı Yusuf'un şutunda. Tamamen jeneriklikti bu kurtarış. Artık kendisinden tatmin olmayanların da içi rahatlamıştır herhalde bugünden sonra.
Gelelim kalecilere. Yine maç öncesi yazısında Rüştü ve Hakan Arıkan arasında takılmıştım. Ben olsam Hakan'la çıkardım demiştim hatta. Çünkü Rüştü haftalardır sakattı ve maç tecrübesi yoktu. Oysa Hakan geride kalan 4 haftada kalesinde sadece 1 gol görmüştü. Mustafa Denizli'yse tecrübeyi seçerim dedi ve Rüştü'yü koydu takıma. Aynı Rüştü bugün resmen iki tane gol hediye etti Galatasaray'a. Rüştü ne kadar kötüyse, sahanın öbür ucundaki Leo Franco da o kadar iyiydi. Çok kritik müdaheleler yaptı. Harika bir top çıkardı Yusuf'un şutunda. Tamamen jeneriklikti bu kurtarış. Artık kendisinden tatmin olmayanların da içi rahatlamıştır herhalde bugünden sonra.
Son olarak hakeme de biraz değinmek gerek. Bülent Yıldırım sonuca etki etmedi ancak bazı hataları da yok değildi. Özellikle ilk yarıdaki Tabata-Mustafa Sarp gerginliği çok tartışılır bu hafta. Yoruma açık pozisyon. Bana kalsa ilk pozisyonda Mustafa Sarp'a çift dalan Tabata direkt kırmızıyı almalıydı. Aynı şekilde Tabata'yı kafasıyla şöyle bir yoklayan Mustafa Sarp da ihraç edilebilirdi oyundan. Ancak muhtemelen hakem maçı 11'er kişiyle tamamlamak istedi ve oyunculara birer sarı kartla uyarısını yaptı. Zaten oyuncular da gereken mesajı almış olsa gerek ki, sonraki dakikalarda herhangi bir gerginlik yaşamadılar. Bir de Leo Franco'nun ceza sahasının içinde mi yoksa dışında mı olduğu çok tartışılacak olan bir elle müdahelesi var. O pozisyonda da emin olamamış olsa gerek ki, oyunu devam ettirmeyi tercih etti.
Sonuç olarak, Galatasaray hak ettiği bir galibiyet aldı bu akşam. Haa maçın hakkı 3-0 değil diyen olursa da asla itiraz etmem. Ancak şu da bir gerçek ki, Beşiktaş taraftarı bu taktik anlayışla pek bir şey beklememeli takımından. Saha kenarında çözüm üreten yok... Oynaması gerekenler kenarda... Oynayanlar da yerlerinde değil... Aslında kadro güzel ancak yanlış kullanılıyor sezon başından bu yana. Galatasaray'da ise işler yolunda. Panathinaikos maçı öncesi de güzel bir moral oldu bu maç. Bundan sonra muhtemelen çok aşırı tempolu maçlar oynamayacaklar ve yine rotasyon göreceğiz bol bol.
Sonuç olarak, Galatasaray hak ettiği bir galibiyet aldı bu akşam. Haa maçın hakkı 3-0 değil diyen olursa da asla itiraz etmem. Ancak şu da bir gerçek ki, Beşiktaş taraftarı bu taktik anlayışla pek bir şey beklememeli takımından. Saha kenarında çözüm üreten yok... Oynaması gerekenler kenarda... Oynayanlar da yerlerinde değil... Aslında kadro güzel ancak yanlış kullanılıyor sezon başından bu yana. Galatasaray'da ise işler yolunda. Panathinaikos maçı öncesi de güzel bir moral oldu bu maç. Bundan sonra muhtemelen çok aşırı tempolu maçlar oynamayacaklar ve yine rotasyon göreceğiz bol bol.
0 yorum:
Yorum Gönder