30 Eylül 2009 Çarşamba
30 Eylül 2009 İddaa Tahminleri
zaman:
13:03
Gönderen
Unknown

Şampiyonlar Ligi'nde, ilk hafta yaptığımız tahminlerde önemli oranda başarılı olduk.
Şampiyonlar Ligi dışında kalan maçlarda ise önerilerimizin tamamı tuttu.
Dünkü maçların oranları çok cazip olmadığı için böyle bir analize girmek istemedim ama bugün için tahminlerimi paylaşmak istiyorum.
589 CSKA Moskova - Beşiktaş
Öncelikle maçın saat 19.30'da başlayacağını belirtelim tekrardan. Kupon yapanlar bunu göz önüne almamlılar.
Zhirkov sezon başında Chelsea'ye gitmişti ve Love, sezon içerisinde Brezilya yolunu tuttu. Sallantıya giren Cska, Zico'yu da görevden alarak yerine Juande Ramos'u getirdi. İlk maçta Wolfsburg deplasmanından 3-1'lik mağlubiyetle döndü Rus takımı.
Cska, Ramos ile çıktığı iki iç saha maçını da 3-0'lık skorlarla kazandır ama Şampiyonlar Ligi'nde Wolfsburg'a, ligde de son hafta Zenit'e deplasmanda mağlup olmaktan kurtulamadılar.
Beşiktaş ise gol atamıyor. Çok fazla pozisyon da vermiyor ama üretim olarak çok zayıflar. Tello, Tabata, Yusuf, Nihat, Bobo... Hiçbiri istenen seviyede değil. Ama her an bir hareketle maçı değiştirebilirler.
Maçın suni çimde oynanacağını da belirtelim. Beşiktaş geçen sene bu tür çimde maçlar oynadı. Sorun yaşanacağını zannetmiyorum ki Mustafa Denizli her türlü önlemi alarak, 2 gün önceden takımını Moskova'ya götürdü.
Tahmin açısından çok zor bir maç. Beşiktaş'ta Ernst ve Fink beraber oynayacaklarsa maç kitlenebilir. Beşiktaş'ın Avrupa Kupaları karnesine bakınca da deplasmanda gol yemeyeceklerini söylemek zor.
Tahmin: İY 0
Oran: 2.25
Tahmin: TG 2/3
Oran: 1.75
595 Apoel - Chelsea
Chelsea, hafta sonunda çok kötü bir futbol oynayarak Wigan'a 3-1 yenildi. Cech'in kırmızı kart görmesi de bu sonuçta etkilidir ama maç sonrasında Drogba'nın söylediği "5 senedir buradayım, bu kadar kötü oynadığımızı hatırlamıyorum" cümlesi ilgi çekiciydi.
Chelsea ilk maçını kazanmıştı. Porto'yu yenmişlerdi kendi sahalarında. Bu maçta Drogba ve Bosingwa'nın cezaları devam ediyor. Mikel ve Ballack da büyük ihtimalle oynamayacaklar. Deco da sakat. Ashley Cole da sakat fakat maç saati düzelebilir. Defansta Alex yok ama Chelsea için sorun olmayacaktır.
Apoel ise çok fazla bilmediğimiz bir takım. İlk maçlarında Atletico Madrid deplasmanından bberaberlikle dönebilmişlerdi. 2 tane savunma oyuncuları eksikmiş, bunların etkisi nasıl olur bilmiyorum.
Hafta sonunda Liverpool ile karşılaşacak olan Chelsea'nin bu kadar eksiği varken ve puana ihtiyaçları çok çok fazla yokken, çok fazla zorlamayacağını düşünüyorum. Apoel ise maksimum direnci koyacaktır sahaya.
Tahmin: alt
Oran: 1.85
596 Bayern Münih - Juventus
Bayern hafta sonunda mağlubiyet aldı Hamburg deplasmanından. Juventus ise Bologna'dan son dakikada yediği golle 1 puan alabildi.
Diego ve Del Piero döndüler. Henüz tam güçlerinde değiller. Cannavaro hala yok. Buffon çok formda. Defansta Chiellini önemli bir performans gösteriyor.
Robben ve Ribery ile her an gole yakın bir takım Bayern. İleri uçta Klose'yi kullanıyorlar. Gomez, yedek kalmaktan memnun değil. Olic de takımın önemli bir parçası.
İyi Juventus savunması, Güçlü Bayern forvetleri. Diego'nun Bayern'i iyi tanıyor olması ve Iaquinta'nın formu. Karşılıklı goller olabilir...
Tahmin: 02 ÇŞ
Oran: 1.52
Tahmin: TG 2/3
Oran: 1.75
597 Bordeaux - Maccabi Haifa
598 Bordeaux - Maccabi Haifa(H:1)
Maccabi'nin gol bulabileceğini düşünmüyorum. Bordeaux'un performansı belirleyici olacaktır. Bordeaux'un ligde evinde oynadığı bütün maçların ilk yarısını önde bitirdiğini söyleyelim.
Tahmin: 1
Oran: 1.10
Tahmin: İY 1
Oran: 1.55
Tahmin: TG 2/3
Oran: 1.80
599 Manchester United - Wolfsburg
600 Manchester United - Wolfsburg(H:1)
Dzeko, Grafite ve Martins üçlüsünün en az 1 gol bulabileceğini ve maçın üste taşınacağını düşünüyorum.
Tahmin: üst
Oran: 1.35
Tahmin: 7+
Oran: 15.00(sürpriz arayanlar için)
601 AC Milan - Zurich
Milan için bir şey demeyelim fakat Zurich kötü gidiyor. Gol yiyorlar çok fazla. Milan bile dayanamaz, atar diye düşünüyorum
Tahmin: üst
Oran: 1.30
602 Porto - Atletico Madrid
Atletico kötü gitse de potansiyeli itibariyle çok önemli bir takım. Porto ise Şampiyonlar Ligi gediklisi. Herkes Porto galibiyetini öneriyor ama benim tercihim konuk ekibin yenilmezliğinden yana olacak.
Tahmin: 02 ÇŞ
Oran: 1.69
603 Real Madrid - Marsilya
Marsilya çok gol yemeye başladı. Real Madrid zaten atabiliyor. Ben üst seçeneğinin garanti olduğunu düşünüyorum. Benzema, Kaka, Ronaldo, Raul, Higuain, Guti...
Tahmin: üst
Oran: 1.20
Tahmin: 7+
Oran: 15.00
Günün diğer maçlarından önerebileceklerimiz:
590- Nijmegen - Utrecht-----------------------------02ÇŞ---------------1.37
591- Newcastle United - QPR--------------------------1-----------------1.45
604- Cienciano - San Lorenzo------------------------02ÇŞ---------------1.42
607- Nautico - Sao Paolo------------------------------alt-----------------1.75
609 Uni. De Chile - Internacional----------------------01ÇŞ---------------1.22
Herkese bol şanslar...
CSKA Moskova - Beşiktaş (UEFA ŞL 2009/10 B Grubu 2. Maçı)
zaman:
10:14
Gönderen
Tansu Gürsel


Maç deplasmanda, Moskova'da oynanacak ve 21:45'te başlayan Şampiyonlar Ligi maçlarının aksine, 19:30'da başlayacak.
Evsahibi, Brezilyalı Zico'yla yollarını ayırdıktan sonra yine sıcak iklim futbolunu tercih ederek bu kez İspanyol Juande Ramos'u göreve getirdi ve son maçlarında başarılı sonuçlar aldı. En önemli silahları Wagner Love, Brezilya'ya kiralık olarak dönerek takımı büyük kan kaybına uğrattı. Böylece iki sezon önceki Jo-Love ikilisinde oluşan kabus hücum hattı başka CSKA Moskova için tarih olmuş oldu. Şimdi en önemli silahları, başta kalecileri Akınfeev, Gonzalez, Rahimic ve Guilherme...
Beşiktaş'a bakacak olursak, bu sezonki hayal kırıklığından sıyrılıp tekrar umutlanabilmeleri için bu maçın biçilmiş kaftan olduğunu görebiliriz. Hoş, Mustafa Denizli "skor önemli değil" gibisinden açıklamalar yapıyor ancak bunlar tamamen takımın üzerindeki stresi almak için verilen demeçler. Denizli bu konuda tecrübelidir ne de olsa. Bugün Beşiktaş orta sahayı Ernst-Fink ikilisi ile kapatıp önlerinde takımı çabukça hücuma çıkarabilecek olan Tello-Holosko ikilisini de bir şekilde kullanabilirse etkili olma şansı artacaktır. Bir de uzun zamandır takımdan ayrılmak isteyen ve böylesi bir Şampiyonlar Ligi maçıyla istediği vitrini yapma potansiyeli taşıyan Bobo da efektif bir şekilde kullanılmaya çalışılmalı.
Ben Mustafa Denizli olsam şöyle bir 11'le çıkardım mesela:
------------------Hakan Arıkan
Ekrem--------Sivok------Ferrari------İbrahim
--------------Ernst--------Fink
Holosko-------------Tabata--------------Tello
---------------------Bobo
29 Eylül 2009 Salı
Haftanın Ardından 09/10 - 07
zaman:
10:37
Gönderen
Tansu Gürsel

Gençlerbirliği 2 - 2 Trabzonspor
Gaziantepspor 1 - 3 Ankaragücü
İBB 1 - 0 Sivasspor
Antalyaspor 1 - 2 Fenerbahçe
Bursaspor 4 - 0 Diyarbakırspor
Denizlispor 1 - 1 Manisaspor
Galatasaray 1 - 1 Eskişehirspor
Kayserispor 0 - 0 Kasımpaşa
Haftanın şüphesiz en çok konuşulan olayı, Galatasaray'ın Eskişehirspor karşısındaki puan kaybı oldu. Sarı kırmızılılar zaten birkaç haftadır bunun sinyallerini veriyordu ancak belki de o haftalarda oynadıkları maçlara nazaran çok daha etkili ve derli toplu bir futbol oynadıkları Eskişehirspor karşısında rakibe de neredeyse hiç pozisyon vermemelerine rağmen 1-1'lik bir sonuç aldılar. Bu beraberlik, her ne kadar başarıya alışmış taraftarda bir gerginliğe yol açsa da takımın üzerindeki stresi alabilir. Ayrıca hafta içinde Strum Graz'la çok önemli bir karşılaşma var. O maçta alınacak güzel bir sonuç, rüzgarı tekrar eskisi gibi estirebilir.
Eskişehirspor'a gelecek olursak, Galatasaray maçındaki karakterli futbollarını görünce bu sezon bu başarıyı nasıl yakaladıkları konusunda az çok fikir elde edebiliyoruz. Hiçbir şekilde bağnazca savunma yapmadılar. Hücumu düşüneceğim diye de şuursuzca gelmediler Galatasaray kalesine. Her şey kararındaydı.
Öte yandan Fenerbahçe 7'de 7 yaparak serisini sürdürdü. Tıpkı Galatasaray gibi, Fenerbahçe'de son haftalara göre daha bir toparlanmış ve organiza göründü gözümüze. Buna karşın Antalyaspor karşısında bir türlü istediği skoru yakalayamamıştı. Bunda Antalyaspor'un oyununun etkisi neydi derseniz, çok bir etkisi olmadığı şeklinde bir cevap verebiliriz. Sadece dikkatimi çeken, güney ekibinin orta sahasının, alışılmış halinden daha dirençli olduğu ve kanatlarının da iyi çalıştığıydı. Ancak ne var ki, son dakikalarda ailece hücuma çıkıp Fenerbahçe'den alacağı 1 puanla yetinmeyeceğini gösteren Antalyaspor, akıl almaz bir savunma açığı verince Fenerbahçe de "genç Semih'le" galibiyet golüne ulaştı.
Diğer maçlara kısa kısa değinecek olursak da Sivasspor'un düşüşe devam ettiğini, geçen sene 34 maçta yaşadığı mağlubiyet rakamına bu sezon 7 maçta ulaştığını, Denizlispor'la Manisaspor'un 1'er puanı kardeşçe paylaştığını, aynı şekilde Kayserispor ve Kasımpaşa'nın da yenişemediğini vurgulayabiliriz.
Haftanın enteresan maçlarından biri de Ankara'da oynandı. Trabzonspor, ligin dişli ekiplerinden Gençlerbirliği ile oynadı ve sahadan 2-2 'lik beraberlikle ayrıldı. Aslında galip de gelebilirdi ancak sakatlanana kadar gayet etkili olan Gabric'in oyundan çıkması, hesapları alt üst etti. Şimdi Trabzon'da tartışılan konu Alanzinho. Hugo Broos, Brezilyalıyı Gençlerbirliği maçında ikinci yarının başında oyuna soktu ve yaklaşık 35 dakika sonra oyundan aldı. Tabii Alanzinho da bu durumdan hiç memnun kalmadı. Burada benim gördüğüm hata, Alanzinho'nun oynadığı mevkidir. Eğer yanlış algılamadıysam, Broos tarafından sol çizgiye yakın oynatılıyor. Bu ne demek hemen açıklayalım. Bu, Alanzinho'nun çizgiyle rakip bek arasına hapsolması demek. Zaten fiziği çok yeterli değilken, o bölgede sıkışıp kalması demek. Bence Alanzinho, ortaya yakınken daha etkili olabilir. Hatta sağ iç gibi oynarsa ters ayağıyla çok daha tehlikeli olma şansı var. Tabii biraz da oynayacak, ısınacak. Bunun dışında ben halen umutluyum Trabzon'dan.
Bir diğer tartışmalı maç da Bursaspor ile Diyarbakırspor arasındaydı. Aslında maçta pozisyon olarak çok tartışılacak bir şey yoktu ancak PKK muhabbeti hakikaten hiç hoş olmadı. Futbolumuzun bu tarz sabit fikirlerden arınması ve taraftarın da bazı konularda bilinçlendirilmesi lazım. Her ne kadar sonunda bir şekilde tatlıya bağlanmış bir olay olsa da, Diyarbakırspor yönetimi ağzına bir kere ligden çekilme lafını almış oldu.
Haftanın Takımı: Eskişehirspor
Haftanın Futbolcusu: Ceyhun Eriş
Haftanın Golü: Bilal Çubukçu
Haftanın Hayal Kırıklığı: Skor Medyası
Haftanın Olayı: Galatasaray'ın puan kaybı ve Bursaspor-Diyarbakırspor maçındaki olaylar
28 Eylül 2009 Pazartesi
Diyarbakır Çekilimi!
zaman:
16:26
Gönderen
Unknown

Diyarbakırspor başkanı Çetin Sümer, Bursaspor ile oynadıkları maçtan sonra ligden çekilmeyi düşünebileceklerini açıkladı.
Bursaspor taraftarlarının yaptığı, "Kahrolsun PKK" ve "PKK dışarı" tezahuratlarına sinirlenmiş başkan. Haklıdır da. Diyabakırspor'u PKK'nin futbol ayağı olarak görmek akıl dışıdır. Diyabakırsporlu futbolcuları, teknik heyeti, yöneticileri ve taraftarları PKK'li olarak lanse etmek de ayıptır, yazıktır. Tazameta ve Mendoza PKK'yi bilirler mi acaba?
Senelerdir, Diyarbakır maçlarında gördüğümüz hadiseler bunlar. Ama sanırım Çetin Sümer'in canına tak etmiş. "Bursaspor taraftarları her yerde Türk bayrağı açıyor. Ben de o bayrağın altındayım" diyor adam. "Apo'nun takımıyla, Mhp'nin takımı maç yapıyor gibi bir hava yaratılıyor ve hiçbir idareci kılını kıpırdatmıyor" diyor ki sonuna kadar haklıdır. Ve şöyle ekliyor: "Toplumsal barış adına, ülke futbolunu sıkıntıya sokmamak adına gerekirse Diyarbakırspor'u ligden çekeriz.”

Bu açıklamayı yaptıracak kadar ırkçılaşabilmiş Bursaspor taraftarlarına helal olsun. Bu kadar "yeşil"lenmeniz hoş değil.
Bursaspor'a ceza verilmesini bekliyor Diyarbakırspor. Haklı olarak. Yaralananlar falan da olmuş çıkan olaylarda. Daha önce Çanakkale Dardanelspor yine bir Diyarbakırspor maçında ceza almıştı fakat Tahkim Kurulu o cezayı kaldırmıştı. Ne de olsa kendisine taş atan Kürt çocuğunu öldüren askere ceza vermeyen bir ülke burası.

Açılın da kurtulalım artık.
Galatasaray:1 Eskişehirspor:1 / İlk Kayıp - Gerçeğe Dönüş
zaman:
09:45
Gönderen
Tansu Gürsel

Rakibe bakınca 4 adet hücum oyuncusu görüyoruz. Fakat maçtan önceki yazıda da belirttiğimiz gibi Rıza Hoca bu hücumcuların ikisini kanatlarda açık olarak kullanıyor. Burak ve Mehmet Yılmaz, sağ ve sol açıkta yer alırsa Galatasaray bu kanatlardan çok etkili hücum eder demiştik, ancak dozaj konusunda yanılmışız. Bence her şeye rağmen iyi savundu Eskişehirspor kanatlarını. Hoş, Galatasaray golü bir kanat baskınından gelse de ben başarılı buldum iki oyuncuyu da. Bu arada hazır gole değinmişken Keita hakkında da diyeceğimizi diyelim. Mükemmel bir asist yaptı dün. Hoş, topun dışarı çıkmış olma ihtimali var ancak yine de o ne çalımdır, ne depardır ve altıpas içine ne pastır... Yine maç öncesi yazımızda Nonda'nın yerine Baros'la başlamak daha iyi olur diye yazmıştık ve ben yineliyorum bu fikrimi. Nonda dün her ne kadar gol de atmış olsa, iyi de görünmüş olsa, Eskişehirspor'un ağır mı ağır defansının arasına o öldürücü koşuları yapamadı. Baros olsa çok daha farklı olurdu her şey. Nitekim Mustafa Sarp ve Keita iki sürpriz koşu sayesinde kaleciyle karşı karşıya kalmayı başardılar. Bir de orta sahada Ayhan'ı beklerken yine Sarp-Topal ikilisini bulduk karşımızda. Muhtemelen haftaiçine saklanıyor Ayhan. Elano da aynı şekilde...
Bu arada bu Eskişehirspor'un orta sahası dün gerçekten başarılıydı. Zaten takım olarak başarılılardı. Ali Sami Yen'e gelip kapanarak puan çıkarma derdindeki basit ve korkak Anadolu takımları gibi değillerdi. Akıllı savunma ve realist bir hücum anlayışıyla, nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadılar. Doğa Kaya'ya ayrı bir parantez açmak lazım. Dün de çok başarılıydı. Böyle giderse sezon sonunda bir büyüğe transfer yapabilir. Tabii Doğa'nın yükünü paylaşan Bülent Ertuğrul'u da unutmuyoruz.
Son sözüm de satırlarından kin akan dangalaklara. Fanatizme her türlü karşıyım. Herkes öncelikle kendi takımının başarısıyla ya da başarısızlığıyla ilgilenmeli. Hayatı Galatasaray'ın alacağı 1-2 kötü sonuca endeksli kuş beyinliler dün yine neşeden dört köşeydi. Tabii ki sevinsinler. Neticede rakibin puan kaybedince sevinmek kadar normal bir şey yoktur. Ancak tüm sevincini ya da kederini Galatasaray'a endeksleyerek dünkü maçın ardından işi hakaret boyutuna vardıranlara da dayanamıyorum. Umarım futbol ve futbolu seven herkes, arınır bu hastalıktan.
AC Milan vs. Arsenal FC
zaman:
00:03
Gönderen
Unknown


Milan'ın, Bari maçında sahaya çıktığı 11'de, 1980'den sonra doğmuş olan sadece 2 futbolcu var. Huntelaar ve Abate. Defansı ve defansa dönük orta sahası 30 yaş ve üzerinde. Ne tempoları ne de güçleri 4-5 sene önceki gibi değil.
Arsenal ise bu haftayı Fulham deplasmanında geçirdi. Aldığı galibiyetten söz etmeyeceğim. Takımda, 1980'den önce doğmuş olan tek futbolcu William Gallas. 90 d

4-5 sene önceki Milan kadrosu. O zamanki performanslarıyla düşünelim. Schevchenko, Pirlo, Gattuso, Kaka', Maldini, Nesta, Dida, Seedorf vesaire.
Arsene Wenger

Milan bu sene ligde 6 maça çıkmış, 3 gol atmış, 6 gol yemiş. Arsenal'in 2 mağlubiyeti var ligde, ikisi de Manchester deplasmanları.
United deplasmanında haksız bir penaltıyla ve Diaby'nin kendi kalesine attığı talihsiz bir golle yenildiği, City maçında ise Adevayor'un oyundan atılmaması üzerine ve çok gol kaçırmasına rağmen mağlubiyet aldığı unutulmamalı. Ve bu genç kadro, kimilerine göre özgüven yoksunu olması beklenen Arsenal, Şampiyonlar Ligi'nde Standart Liege ile deplasmanda oynadığı maçta 2-0 geriye düşmesine rağmen maçı 3-2'ye getirebildi.
Milan, ekonomik


Teknik sorumlu-başkan ilişkisi tipik Akdeniz ülkesi kıvamında olunca, Milan 5 sene öncekinden onlarca yıl geride. Arsenal'de ise bu işlere bakan sadece Wenger olduğu için, saha içi her daim keyif vermektedir. Milan'da Pato bir şey yapacak diye 90 dakika bekliyorken, Arsenal'de Fabregas, Arshavin, Walcott, Van Persie, Eduardo hatta oynayabilseler Nasri, Rosicky ve Vela her 90 saniyede bir şey yapabiliyorlar.
27 Eylül 2009 Pazar
Sabri Sarıoğlu ve Dilbilgisi Üzerine
zaman:
15:34
Gönderen
Tansu Gürsel

Sabri Sarıoğlu'na ait olma ihtimali olan FriendFeed sayfası
Galatasaray - Eskişehirspor (TSL 2009/10 - 7. Hafta)
zaman:
12:24
Gönderen
Tansu Gürsel


Evsahibi Galatasaray'dan başlayalım incelemeye. Sarı kırmızılıların Gökhan Zan ve Emre Güngör haricinde bir eksiği yok. Tobias Linderoth bile iyileşti ve takımla çalışmalara katılmaya başladı. Ancak tabii ki bu akşam forma bulacağını sanmıyorum. Frank Rijkaard, kendisini tam olarak hazır hale gelmeden oynatmayacaktır. Hafta içi sakat oldukları söylenen Sabri ve Emre Aşık ise iyileşmiş durumda. Rijkaard bugün orta sahada rotasyona gidip Mehmet Topal'ın yerine Ayhan'la başlayabilir. İleride de muhtemelen Nonda'yı izleyeceğiz. Ancak ben olsam Nonda ne kadar formda olursa olsun, El Saka ve Vucko gibi iki ağır stoperi bu maçta süratiyle rezil edebilecek olan Baros'la başlardım. Bugün Kewell'ı da yedeklerin arasında görebiliriz. Birkaç maçtır neredeyse 90'ar dakika sahadaydı Kewell ve artık yoruldu. Hafta içi oynanacak Strum Graz maçını da düşünecek olursak, Oz Büyücüsünü bugün yarım saat kadar oynatıp yormadan sıcak tutmak daha mantıklı gibi.
Eskişehirspor ise enteresan bir takım. 4 hücumcuyla birden oynuyorlar. Orta sahanın ortası ise Doğa'nın insanüstü gayretleriyle ayakta kalıyor. Onun ne kadar idare edebileceğini kestiremiyorum açıkçası. Galatasaray'ın boğucu temposu, tüm yükü çeken Doğa'nın son yarım saat dili dışarda oynamasına neden olabilir. Savunmaları da inanılmaz ağır. Eskişehirspor'un en büyük silahı Youla olacaktır bugün. Rıza Hoca, savunmanın arkasına atacağı kontra toplarla Youla'yı hareketlendirmek isteyecektir. Bir de asıl mevkisi santrfor olmasına rağmen Eskişehirspor'da sol açık gibi oynayan Mehmet Yılmaz'a dikkat. Mehmet, hücumda iyi işler yapabilir ancak savunmada da Sabri-Keita ikilisi karşısında, arkasındaki arkadaşını sıklıkla yalnız bırakabilir.
Muhtemel takım kadrolarına geçelim. Bence Galatasaray şu şekilde çıkar maça:
-------------------Leo Franco
Sabri------Emre A.-------Servet---------Hakan B.
---------------Mustafa-----Ayhan
Keita--------------Elano-----------------Arda
-------------------Nonda (Baros)
Eskişehirspor için bir tahmin yürütecek olursak:
-------------------------Ivesa
Koray-----El Saka--------Vucko---------Murat(Volkan)
--------------Doğa------Bülent Ertuğrul
Burak---------------------------------------Mehmet Yılmaz
----------------------------Ümit Karan
--------------------Youla
26 Eylül 2009 Cumartesi
Antalyaspor:1 Fenerbahçe:2
zaman:
22:33
Gönderen
Unknown

Maça gelirsek, Fenerbahçe'nin iyi başladığını söyleyebiliriz. Özellikle sağ kanattan etkili ataklar geliştirildi. Kazım, ne kadar önemli bir oyuncu olabileceğini yine gösterdi. Nitekim bir pozisyonda, gol bölgesinde yer aldı ve skoru 1-0'a getirdi. Alex'in akıl dolu pasını es geçmemek gerekir.

Kazım'ın sağ çaprazdan sert vuruşu ve Mehmet Topuz'un sağ ayağının dışıyla çıkardığı müthiş şutu da direkte patlayınca, ilk yarı 1-1 sona erdi. İlk yarıda gördüğümüz direnmeye çalışan fakat orta sahasında ve defansında büyük zaaflar yaşayan Antalyaspor ve geçtiğimiz haftalara göre biraz daha kıpırdanmış bir Fenerbahçe...
İkinci yarıya Daum, Santos'un yerine Uğur Boral'ı koyarak başladı. 50. dakika da Gökhan Gönül sakatlığı dolayısıyla yerini Semih'e bıraktı. Mehmet Topuz sağ beke geçince orta sahada C. Baroni ve Alex görev aldılar. Semih de Alex'in boşalttığı yere, Güiza'nın yakınlarına geçti.
70. dakikaya kadar orta sahada oyundan düşmüş bir Fenerbahçe gördük. Topla oynama işini Antalyaspor'a bırakmışlardı sarı-lacivertliler. Buna rağmen Alex'in Güiza'yı kaleciyle karşı karşıya bıraktığı pozisyonda, İspanyol oyuncu golü bulabilseydi Fenerbahçe kalan dakikaları daha rahat geçirebilirdi.
70. dakikadan sonra ise hiç bahsedilmeyeceğine emin olduğum bir performans gördüm sahada. C. Baroni hücuma katkıları, seri çalımları, tek toplarıyla oyuna zenginlik getirdi. Defanstan topu almakla yetinmedi 5 hücumcu arkadaşının yapmadığı presi yaptı rakibe. Alex ise yine işini yaptı ve yine Güiza'yı buldu ama Güiza yine kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonu değerlendiremedi. Bilica'nın bir topu direkten döndü. Kaleci Polat'ın Uğur'a yaptığı hareket daha önce görmediğim cinstendi. Tam tahlil edemiyorum bu yüzden ama sanırım penaltıydı. Polat birkaç şutta da önemli kurtarışlar yaptı.
Maçın sonlarına doğru gol bulabilecek takım Fenerbahçe gibi göüzükürken, Antalyaspor da belki de bulduğu tek net pozisyonda Volkan'a takıldı. Ve o top döndü dolaştı Fenerbahçe golü oldu. Şimdi bu enteresan golü anlatmaya kalkarsam başaramayacağım ama Antalyaspor geriyi o kadar boşaltmıştı ki Alex topu ayağından çıkarıp Güiza'ya aktardığında, Güiza Fenerbahçe yarı sahasındaydı. Antalyaspor kalecisi Polat'a en yakın 4 futbolcu da Fenerbahçe forması giyiyordu. O 4'lüden topu süren Güiza, kalecinin yakınlarına gelince topu Semih'e aktardı ve Semih "müzmin yedek etkisi"ni gerçekleştirmiş oldu.

Bu arada Kazım cezalı duruma düştü. Gençlerbirliği gibi zor bir müsabakada kendisinin takımdaki yerini almaması önemli bir kayıptır. Emre yerine döner, Topuz da Kazım'ın mevkisini doldurur diye düşünmekteyim.
Antalyaspor'da Mehmet Özdilek takımı yağlamayı bıraksın. Antalyaspor çok kötü oynuyor. Mücadele bile edemiyor. Amatörce hatalar yapıyorlar ve takım savunması denen bir şey yok. Bu gidiş iyi değil.
Yeni forma yakışmış Fenerbahçe'ye.
Malzemeci Cemil'e atılan koltuğu kınayamamıyoruz artık. Burası Türkiye deyip geçiyoruz ama önemli bir şeyi olmaması sevindirici.
Müzmin Yedek Etkisi
zaman:
15:53
Gönderen
Unknown
Oyuna sonradan girip oyunun kaderini değiştirenler, mevkisinde oynayan yıldız futbolcunun sakatlanmasını bekleyenler, teknik direktörlerin "B" planları. Yedek bırakılınca takımları adına sorun çıkartmayıp, oyuna girdiklerinde rakip takımın en büyük sorunu haline gelen futbolcular.
NTV Spor'da yayınlanan, Bağış Erten ve Banu Yelkovan'ın sunduğu, "bir anlamda" taraftarların sesine kulak veren, "Yenilsen de Yensen de" adlı programdaki anket sorusundan esinlenerek böyle bir inceleme yapmak istedim.
Önce soruyu ve şıkları paylaşalım:
Yedek deyince aklınıza kim geliyor?
- Semih
- Solskjaer
- Nonda
- Arif Erdem
- Guti
- Santillana
Anket sonuçlarında Semih Şentürk açık ara önde. Takipçisi ise yakın zamanların en iyi yedeği Solskjaer. Biraz daha yakından bakalım şimdi bu adamlara...
Ole Gunnar Solskjaer: Hemen hemen her maç oynamıştır Solskjaer ama çok azına ilk 11'de çıkmıştır. 1996-97 sezonunda geldiği United'da 2002-03 sezonu sonuna kadar bir şekilde her sezon 10 ve üzerinde gol atabilmiştir. Cole, Yorke, Van Nistelrooy gibi adamlar Ferguson'un hep öncelikli tercihi oldular ama Ferguson'un United'ı özellikle 1996-2003 arasında ne kadar kupa aldıysa, hepsinde bu adama bir şeyler borçluydu. Daha sonra sakatlık ve yaşlılık devreye girdi ama Manchester, ona olan borcunu, "Reserve" takımın başına getirerek ödedi ve ödüyor.
Semih Şentürk: Çok şey söyleyemeyiz sanırım. Semih, Fenerbahçe'ye geldiğinden beri yedek. Ama katkısı bir yedek oyuncunkinden çok çok daha fazla. Hele uğruna yedek bırakıldığı Kezman ve Güiza'ya oranla. 2007-08 sezonunun çoğunu kulübede geçirmesine rağmen 17 gol buldu ve ligin gol kralı oldu. Milli takımda yerini aldı vesaire. Ligi takip edenler, üstteki gol sevincini unutmayacaklardır. Ama kendisi sorun çıkartmadıkça, teknik direktörler onu yedek bırakacaklardır.
Shabani Nonda: Bu sezon 6'da 6 yapan Galatasray'da oyuna sonradan girerek bulduğu 5 gol yüzünden bu listede yer alıyor sanabiliriz ama işin aslı öyle değil. 1998-2000 arası Zurich ve Rennais'de iyi sezonlar geçirdi ama Monaco'da oynadığı 2002-03 sezonu dışında(ki Monaco'da 5 sezon oynamıştır) genelde yedekti Kongolu. Roma, Blackburn ve Galatasaray. Aslında, Nonda bir ara form tutar ama istikrarı yakalayamaz. Bu sezon da böyle geçebilir onun açısından ama başlangıç olarak, "yedek etkisi" yarattığını ve kendiliğinden bir "B planı" oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Arif Erdem: Genelde kazandırdığı penaltılarıyla hatırlıyoruz Arif'i. Bir de Manchester'a attığı gol var tabii. Fatih Terim'in Galatasaray'ında rotasyonun bir parçasıydı Arif. Daha çok oyuna sonrada giriyorsa da takımın bir parçasıydı. Nitekim, Uefa Kupası finalinde ilk 11'de sahaya çıkmıştı. Bir ara Sociedad'a gitti ve orada 2 maç oynayıp geri döndü. Döndüğünde ise daha çok yedek kalıyordu. İyi başladığı sezonlar oluyordu fakat sonrasını getiremiyordu. Biz onu sonradan girip çevirdiği maçlarla değil de, kendini olur olmaz yere atıp takımına penaltı kazandırırken hatırlıyoruz. Bu da başka türlü bir "B Planı" olsa gerek.
Guti Hernandez: 33 yaşındaki futbolcu hala Real Madrid'te ve hala yedek. Hücum özellikleri ağır basan bir futbolcudur kendisi. Suker, Mijatovic, Ronaldo, Morientes, Raul, Owen, Ronaldo, Zidane, Figo, Robben, Van der Vaart, Beckham, Baptista, Van Nistelrooy, Sneijder, Higuain, Benzema, C. Ronaldo... Guti'nin oynayabileceği mevkiilerde oynayabilecek isimler(Benim aklıma gelenler). Guti 10 küsür senedir hepsinin yedeği. Bu çok anormal değil. Bu sezonki performansı da Guti'nin bunu sorun etmediğinin işareti. Böyle yedek her takımın başına...
Carlos Alonso Gonzalez(Santillana): Bu adam hakkında yazabileceğim pek bir şey yok ama Bağış Erten'in seçimi kendisi olmuş. Real Mardid'te 1971-1988 yılları arasında forma giymiş, çok önemli bir golcüymüş.
Benim aklıma gelenler ise Slavatore Schillaci, Patrick Loko, David Trezeguet, Frank Lebouf, Michael Owen, Bernard Lama, Sydney Govou, Filippo Inzaghi...
Eğer daha fazla isim gelirse aklımıza, yukarıdakilerle birlikte seri haline getirebiliriz bu incelemeyi.
NTV Spor'da yayınlanan, Bağış Erten ve Banu Yelkovan'ın sunduğu, "bir anlamda" taraftarların sesine kulak veren, "Yenilsen de Yensen de" adlı programdaki anket sorusundan esinlenerek böyle bir inceleme yapmak istedim.
Önce soruyu ve şıkları paylaşalım:
Yedek deyince aklınıza kim geliyor?
- Semih
- Solskjaer
- Nonda
- Arif Erdem
- Guti
- Santillana
Anket sonuçlarında Semih Şentürk açık ara önde. Takipçisi ise yakın zamanların en iyi yedeği Solskjaer. Biraz daha yakından bakalım şimdi bu adamlara...






Carlos Alonso Gonzalez(Santillana): Bu adam hakkında yazabileceğim pek bir şey yok ama Bağış Erten'in seçimi kendisi olmuş. Real Mardid'te 1971-1988 yılları arasında forma giymiş, çok önemli bir golcüymüş.
Benim aklıma gelenler ise Slavatore Schillaci, Patrick Loko, David Trezeguet, Frank Lebouf, Michael Owen, Bernard Lama, Sydney Govou, Filippo Inzaghi...
Eğer daha fazla isim gelirse aklımıza, yukarıdakilerle birlikte seri haline getirebiliriz bu incelemeyi.
Antalyaspor - Fenerbahçe (TSL 2009/10 - 7. Hafta)
zaman:
11:50
Gönderen
Tansu Gürsel

Ligin 7. haftasında Fenerbahçe 7'de 7 yapmak için deplasmanda Antalyaspor karşısına çıkacak. Karşılaşma saat 20:00'de başlayacak ve her zaman olduğu gibi Lig TV'den yayınlanacak.
Evsahibinden başlayalım. Antalyaspor'da Djiehoua cezalı olduğu için forma giyemeyecek. Ancak bu çok önemli bir eksik değil. Onun yokluğunda ileri uçta görev alabilecek Necati, Veysel ve Balili gibi isimler var ve yeterlidir bu bölge bu maç için. Ayrıca Ömer Çatkıç, Yalçın ve Fatih Ceylan da sakat. Antalyaspor'un en büyük handikapı orta sahada olacaktır. Bu bölgede en çok iş kanatlara düşüyor. Ali Zitouni ve sol kanatta oynamasını beklediğim Gürhan, Antalyaspor adına maçın kaderini tayin edebilirler.
Fenerbahçe'ye bakacak olursak, Emre'nin cezalı Deniz Barış'ın sakat olduğunu görüyoruz. Bir de tabii son zamanların sıkıntı kaynağı Roberto Carlos ve Kazım meseleleri var. Ben ikisinin de sahada yerini alabileceğini düşünüyorum. Orta sahada Mehmet Topuz oyunu domine edebilirse zayıf Antalyaspor orta sahasını da düşündüğümüz zaman Fenerbahçe büyük avantaj elde edecektir diye düşünüyorum. Ancak yine de sarı lacivertlilerin temkinli oynaması gerekir. Puan kaybının kendileri için en olası olduğu deplasmanlardan birisi bu Antalya deplasmanı. Ayrıca rakibin ileri ucundaki Necati Ateş faktörünü de gözden kaçırmaması lazım Fenerbahçe kenar yönetiminin.
-----------------------Polat
Kerim------Sedat-------------Şenol Can--------Orhan Ak
----------------Ertuğrul------Jedinak
Zitouni------------------------------------------Gürhan
---------------Necati---------Balili
Fenerbahçe için de şöyle bir kadro tahmini yapabiliriz:
--------------------Volkan
Gökhan-----Önder--------Lugano-------------R. Carlos
-------------M. Topuz----Cristian
Kazım----------------------------------------Santos
-------------------------------Alex
--------------------Güiza
Evsahibinden başlayalım. Antalyaspor'da Djiehoua cezalı olduğu için forma giyemeyecek. Ancak bu çok önemli bir eksik değil. Onun yokluğunda ileri uçta görev alabilecek Necati, Veysel ve Balili gibi isimler var ve yeterlidir bu bölge bu maç için. Ayrıca Ömer Çatkıç, Yalçın ve Fatih Ceylan da sakat. Antalyaspor'un en büyük handikapı orta sahada olacaktır. Bu bölgede en çok iş kanatlara düşüyor. Ali Zitouni ve sol kanatta oynamasını beklediğim Gürhan, Antalyaspor adına maçın kaderini tayin edebilirler.
Fenerbahçe'ye bakacak olursak, Emre'nin cezalı Deniz Barış'ın sakat olduğunu görüyoruz. Bir de tabii son zamanların sıkıntı kaynağı Roberto Carlos ve Kazım meseleleri var. Ben ikisinin de sahada yerini alabileceğini düşünüyorum. Orta sahada Mehmet Topuz oyunu domine edebilirse zayıf Antalyaspor orta sahasını da düşündüğümüz zaman Fenerbahçe büyük avantaj elde edecektir diye düşünüyorum. Ancak yine de sarı lacivertlilerin temkinli oynaması gerekir. Puan kaybının kendileri için en olası olduğu deplasmanlardan birisi bu Antalya deplasmanı. Ayrıca rakibin ileri ucundaki Necati Ateş faktörünü de gözden kaçırmaması lazım Fenerbahçe kenar yönetiminin.
Ben bu maçta Antalyaspor'un kaybetmeyeceğini tahmin ediyorum. Tabii olayı dediğim gibi orta sahalar çözer gibi duruyor.
Olası kadroları tahmin edecek olursak, evsahibi Antalyaspor maça şu şekilde çıkacak diyebiliriz:-----------------------Polat
Kerim------Sedat-------------Şenol Can--------Orhan Ak
----------------Ertuğrul------Jedinak
Zitouni------------------------------------------Gürhan
---------------Necati---------Balili
Fenerbahçe için de şöyle bir kadro tahmini yapabiliriz:
--------------------Volkan
Gökhan-----Önder--------Lugano-------------R. Carlos
-------------M. Topuz----Cristian
Kazım----------------------------------------Santos
-------------------------------Alex
--------------------Güiza
25 Eylül 2009 Cuma
Kel Futbolcular
zaman:
11:46
Gönderen
Tansu Gürsel
Sahada iki adet tanımadığımız takımı izlerken ismi ilk aklımızda kalanlar onlar olur. Diğer meslektaşlarının yanında parıl parıl parlayan kafalarıyla epey dikkat çekici bir halleri vardır. Hele bu kellikleri doğalsa, yani sadece tepeleri açıksa iyice veteran futbolcu görünümüne bürünüverirler. Bu halleriyle de pek güven verdikleri söylenemez ancak bazısı bu önyargıları öyle bir yıkar ki. Şimdi dünyadaki belli başlı kel futbolcuları kısaca turlayalım isterseniz:







Gelelim yerlilere. Bizim de birçok kel futbolcumuz oldu ve hali hazırda var da...




Elimizden geldiğince saymaya çalıştık kel futbolcuları. Burada değinmememize rağmen aklımızdan halen silinmeyenler de var. Frank Lebeouf, Ivan De La Pena, Fabian Ernst, Altan Aksoy, Adnan Örnek ve diğerleri...
Eyvah! Hakan Şükür Şimdi De Yazmaya Başlamış :S
zaman:
11:09
Gönderen
Tansu Gürsel
Arsenal'de Bir Türk Futbolcusu
zaman:
09:46
Gönderen
Tansu Gürsel

24 Eylül 2009 Perşembe
MKE'den Dava
zaman:
21:23
Gönderen
Tansu Gürsel

Nihayet MKE de Ankaragücü ve Melih Gökçek arasında olanlara tepkisini gösterdi. Ankaragücü'nün geçtiğimiz haftalarda yaptığı, çok tartışılan ve Gökçek Jr'ın başkan seçildiği kongrenin iptali için MKE tarafından dava açılmış durumda. Gerekçe olarak da Cemal Aydın tarafından MKE kökenli üyelerin kaydının iptal edilmiş olması ve Melih Gökçek adına da 400 üyenin kaydının yapılmış olması gösterilmiş. Ayrıca MKE çalışanı 146 kişinin üyelik talebi de tüzüğe aykırı oldukları gerekçesiyle reddedilmiş. Hoş, tüzüklerinin içeriğini bilmem ama adında MKE ifadesini taşıyan bir kulübün tüzüğünde bu kuruma mensup insanların üyeliğini kısıtlayıcı ne gibi bir madde olabilir, bu kişiler uygun değilse yeni kaydedilen 400 kişi nasıl uygundur, hiç anlayamadım. Umarım iyi sonuçlar verir bu dava.
23 Eylül 2009 Çarşamba
Solcu Romario!
zaman:
22:20
Gönderen
Unknown

Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi golcülerinden olan Romario, Brezilya Sosyalist Partisi'ne üye oldu. Maradona'ya ve Castro'ya yakınlığı da biliniyordu zaten.
23 yıllık kariyerinde resmi olarak 500'den fazla golü bulunan, özel maçlarla 1000 golü bulmuş bu adam, tek amacının fakir çocuklara yardım edebilmek olduğunu söylüyor.
Daha önceleri de "İlerici Parti" üyeliği varmış kısa bir dönem. Bazı projelerine de izin verilmemiş ama yeni partisiyle bunları gerçekleştirebileceğine inanıyor. Biz de başarılar diliyoruz kendisine.
Philip Morris Kasımpaşa'da!?
zaman:
20:42
Gönderen
Tansu Gürsel

Ben de şaşırdım okuyunca ama turkspor.net adresli spor portalında okuduğum haberden yaptığım çıkarım bu yönde. Haberde ilgili kısım şu şekilde:
"Maç sonrası yaptığı Ali Güneş’in pozisyonunu görmedim açıklaması nedeniyle tepki alan teknik direktör Yılmaz Vural ise şunları söyledi:
Ali Güneş’in pozisyonunu görmediğim için görmedim dedim. Görmüş olsan gördüm derdim. Ben yalan söylemem. Yediğimiz ikinci golde Filip Moris sakalandı, Galatasaraylı futbolcular centilmence davranmadı, topu dışarı atmalıydılar, ama gol attılar."
Kaynak olarak da "radyospor" gösterilmiş. Radyospor'un internet sitesinde de aynı şekilde yazılmış. Tabii Filip Moris derken kastedilen, Kasımpaşa'nın Brezilyalı oyuncusu Andre Moritz'ten başkası değil. Ancak ben bu özensizliği, bu cahilliği kaldıramıyorum artık. Bu hatayı kim yaptıysa bıraksın artık bu işi. Yılmaz Vural da bu şekilde söylemiş olabilir. O söylediyse o da bıraksın. O söylediyse bile bu yanlışı düzeltmeyen gazeteciler de bıraksın. Filip Moris ne yahu?
"Maç sonrası yaptığı Ali Güneş’in pozisyonunu görmedim açıklaması nedeniyle tepki alan teknik direktör Yılmaz Vural ise şunları söyledi:
Ali Güneş’in pozisyonunu görmediğim için görmedim dedim. Görmüş olsan gördüm derdim. Ben yalan söylemem. Yediğimiz ikinci golde Filip Moris sakalandı, Galatasaraylı futbolcular centilmence davranmadı, topu dışarı atmalıydılar, ama gol attılar."
Kaynak olarak da "radyospor" gösterilmiş. Radyospor'un internet sitesinde de aynı şekilde yazılmış. Tabii Filip Moris derken kastedilen, Kasımpaşa'nın Brezilyalı oyuncusu Andre Moritz'ten başkası değil. Ancak ben bu özensizliği, bu cahilliği kaldıramıyorum artık. Bu hatayı kim yaptıysa bıraksın artık bu işi. Yılmaz Vural da bu şekilde söylemiş olabilir. O söylediyse o da bıraksın. O söylediyse bile bu yanlışı düzeltmeyen gazeteciler de bıraksın. Filip Moris ne yahu?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kategoriler
201 afrika uluslar kupası
2010 dünya kupası
2014 dünya kupası
a milli takım
a2 ligi
abdul kader keita
abdullah avcı
adana demirspor
adanaspor
adnan polat
adriano
ajax
akhisarspor
alanyaspor
alex de souza
alexis sanchez
ali sami yen stadı
almanya
alpaslan dikmen
altay
amerika birleşik devletleri
andre santos
andrea pirlo
ankaragücü
ankaraspor
anket
antalyaspor
arda turan
arjantin
arsenal
arsene wenger
as monaco
atınç nukan
atletico madrid
aurelien chedjou
avustralya
aydın karabulut
aykut erçetin
aykut kocaman
azerbaycan
aziz yıldırım
ballon d'or
bank asya 1. lig
barcelona
başakşehir
batuhan altıntaş
batuhan karadeniz
bayer leverkusen
bayern münih
bekir irtegün
belçika
benfica
bertul kocabaş
beşiktaş
Beşiktaş ve City
blogtivi
bogdan stancu
bolton wanderers
boluspor
borussia dortmund
bosna hersek
braga
brezilya
bucaspor
bundesliga
burkina faso
bursaspor
bülent ataman
bülent korkmaz
bülent uygun
bülent ünder
caner erkin
celal kıbrızlı
celtic
cem sultan
cesc fabregas
ceyhun eriş
ceyhun gülselam
cezayir
championship
chelsea
christoph daum
claudio bravo
claudio caniggia
claudio pizarro
claudio taffarel
copa america
corinthians
cristiano ronaldo
cska moskova
cüneyt çakır
çaykur rizespor
daniel güiza
danimarka
david villa
deniz kadah
denizlispor
deportivo la coruna
didier drogba
didier zokora
diego maradona
dirk kuijt
diyarbakırspor
doğaüstü futbol gerçekleri
dunga
dynamo dresden
egemen korkmaz
eintracht frankfurt
elano
elazığspor
elvir baliç
emiliano insua
emmanuel emenike
emre can
erdoğan arıca
eskişehirspor
euro 2012
euro 2016
fabio bilica
fanzin
faryd ali mondragon
fatih terim
fc sion
fc twente
felipe melo
fenerbahçe
fernando muslera
ferudun tankut
fifa
fildişi sahili
formalar
frank lampard
frank rijkaard
fransa
franz beckebauer
futbol sandığı
galatasaray
gana
gaziantepspor
gençlerbirliği
genoa
getafe
gheorghe hagi
giampaolo pozzo
gine
gino pozzo
glasgow rangers
gökhan inler
gökhan töre
gökhan ünal
göztepe
granada
greuther fürth
guillermo ochoa
gurbetçi futbolcular
guti
guus hiddink
güncel
güney afrika
güny kore
güvenç kurtar
haftanın ardından
hakan arıkan
hakan çalhanoğlu
hakan şükür
hakemler
hamburg
hamit altıntop
hannover 96
harry kewell
hasan kabze
hayrettin demirbaş
hertha berlin
hırvatistan
hikmet karaman
hollanda
honduras
hugo almeida
ibb
ibrahim üzülmez
ibrahima yattara
iddaa
ilkay gündoğan
inceleme
incleme
ingiltere
inter
irlanda cumhuriyeti
ispanya
istanbulspor
isveç
isviçre
italya
ivica olic
j-league
japonya
jerry akaminko
johan elmander
jose mourinho
jupp heynckes
juventus
jürgen klopp
kadir has stadı
kamerun
kardemir karabükspor
karlsruhe
karşıyaka
kasımpaşaspor
kasper hjulmand
kayserispor
keylor navas
kıymeti bilinmeyenler
kocaelispor
kolombiya
konyaspor
kosta rika
kulüpler birliği
la liga
lazio
lefter küçükandonyadis
leipzig
lens
ligue 1
lionel messi
liverpool
livorno
lokomotif moskova
lomana lualua
los galacticos
lucas neill
lugano
lyon
maç öncesi
maç yorumu
mahmut özgener
mainz
mali
mamadou niang
manchester city
manchester united
manisaspor
mario balotelli
mario götze
marius alexe
marsilya
martin palermo
mateja kezman
medhi benatia
mehmet ali aydınlar
mehmet ekici
meksika
melih gökçek
mersin idman yurdu
mert günok
mesut bakkal
mesut özil
metin diyadin
metin oktay
metin tekin
mevlüt erdinç
mhk
michael owen
michael skibbe
milan
milan baros
miroslav klose
muhammed demirci
muhammet reis
mustafa denizli
mustafa yücedağ
nadir çiftçi
napoli
necati ateş
necip uysal
newcastle united
nicolas anelka
nijerya
nostalji
notts county
nuri şahin
nürnberg
oğuz çetin
oğuz sarvan
oğuzhan özyakup
olcan adın
olympiakos
orduspor
orhan şam
osc lille
oscar cordoba
ömer toprak
panathinaikos
paok
paraguay
pep guardiola
pierre webo
portekiz
porto
portsmouth
premier league
premier lig
psg
ptt 1.lig
radamel falcao
rafael benitez
rais m'bolhi
raymond domenech
real madrid
real sociedad
rıdvan dilmen
ricardo quaresma
rigobert song
river plate
robert lewandowski
roberto carlos
robinson zapata
roma
romario
ronaldinho
ronaldo
rosenborg
sabri sarıoğlu
sakıp özberk
samet aybaba
samir handanovic
sampdoria
samsunspor
schalke 04
selçuk inan
selçuk şahin
semih şentürk
senegal
sercan sararer
serdal adalı
sergen yalçın
serie a
servet çetin
sezer öztürk
shakhtar donetsk
sırbistan
simao sabrosa
simon kuper
simon zenke
sinan bolat
sinan engin
sivasspor
slaven bilic
slovakya
slovenya
spor basını
sportivi
st etienne
stefan scepovic
stoke city
stsl
stuttgart
süleyman koç
süper final
şampiyonlar ligi
şenol güneş
şili
tayfun korkut
temur ketsbaia
tff
thierry henry
tim howard
tim krul
tolgay arslan
tolunay kafkas
tottenham hotspur
toulouse
trabzonspor
transfer
tsg 1899 hoffenheim
tsl
tugay kerimoğlu
tunus
türk telekom arena
twitter
u20
udinese
uefa
uefa avrupa ligi
ufuk ceylan
unutulmaz ikililer
uruguay
ümit karan
ümit kayıhan
ünal aysal
valencia
vfl wolfsburg
villarreal
vincent enyeama
volkan şen
watford
wayne rooney
werder bremen
wesley sneijder
yekta kurtuluş
yeni zelanda
yeşil burun adaları
yıldırım demirören
yılmaz vural
yunanistan
yunanistan süper ligi
yusuf şimşek
yücel ildiz
zenit
ziraat türkiye kupası
ziya doğan
zlatan ibrahimovic
zoran simovic
zvjezdan misimovic