Ertuğrul Sağlam yönetimindeki Bursaspor, yakın tarihin en değişik futbolcularından birini renklerine bağladı. Bu futbolcu Ivan Ergic.
1981 yılında Yugoslavya'da (bugün Hırvatistan topraklarında yer alan) Sibenik'te dünyaya gelmiş. Savaştan ötürü önce Sırbistan daha sonra da Avustralya yolunu tutmuş. İlk profesyonel olduğu takım da Avustralya'nın "Perth Glory" takımı. Burada ilk sezonunda 32 maçta 10 gol bulup, takımını ikinciliğe taşıyınca Avrupa kendisine kucak açmış.
Bu genç yeteneği kadrosuna katan ise Juventus olmuş. Forma şansı bulamadan da Basel'e kiralanmış. Daha sonra tekrar Juventus'a dönecekken çeşitli sakatlıklar ve rahatsızlıklar yaşamış. Ta ki bu yaza kadar Basel'den başka bir kulübe gitmemiş Ergic... 4 İsviçre Ligi şampiyonluğu ve 4 İsviçre Kupası mevcut. Basel'in de takım kaptanıydı.
İşte Bursaspor'un yeni transferinin kariyeri. Peki onu farklı kılan kariyeri mi? Yazının sonrasını okuduktan sonra siz karar verirsiniz...
Ivan Ergic 2003 yılında Şampiyonlar Ligi'nde çok önemli performanslar gösterirken, Juventus'a dönüş hayallerine sakatlığı sebebiyle ara vermek durumunda kaldı. Bu sakatlık beklenenden uzun sürdü ve etkileri fazla oldu.
2004 yılında Ergic bu sefer psikolojik bir rahatsızlıkla boğuştu. Bütün yazını bir klinikte, tedavi altında geçirdi Ergic. Genel-geçer düzene ayak uyduramayanlardandı kısacası. Gördüğü tedaviye 4 ay sonunda cevap veren Ergic tekrar sahalara döndü ve Basel'in kaptanlığına kadar yükseldi. 150. maçının sonunda da şampiyonluğu elde etmesi ayrı bir sevinç kaynağı oldu. Lakin Basel'in başına Torsten Fink geldi ve Ergic'i takımdan gönderdi...
Ivan Ergic babadan sosyalist. Karl Marx sempatizanı olduğunu hiç gizlemiyor. Öyle sadece Marx'ı bilip de solcuyum diye çıkanlardan ya da yeni dünya düzeninin oluşturduğu "solcu"lardan değil.
Frankfurt Okulu'na olan merakıyla tanınıyor Ergic. Jean Paul Sartre hayranı kendisi. Adorno ve Horkheimer'i de seviyor ve takip ediyor.
Ayrıca fırsat buldukça futbolcuların ve bu sektörün içinde yer alanların çok fazla paralar kazandığını düşündüğünü belirtiyor...
Böyle bir adam geldi Bursa'ya. Maç sonu röportajlarında "Önümüzdeki maçlara bakacağız" diyen futbolculardan başka bir futbolcu. Söyledikleri kimin canını yakar? Hangi çevirmen doğru çevirir? bilinmez ama umarız Bursaspor takımına ve çevresine yeni ufuklar açabilir. Tekrar depresyona girmesi an meselesi de olsa...
Ve son söz... Ertuğrul Sağlam'ın "Fethullahçı" olduğu söylenir, durur.. Ama en iyi ihtimalle muhafazakar olduğu kesindir. Bu futbolcunun bu özelliklerini bilip de tercih etmişse, "muhafazakar demokrat"ların şahı olmuştur kendisi.. Ve evet... Karar veren "Fetocu" Ertuğrul, uymak durumunda olan "Marksist" Ergic... Değişen bir şey yok.. Biz yine de yazalım...
1981 yılında Yugoslavya'da (bugün Hırvatistan topraklarında yer alan) Sibenik'te dünyaya gelmiş. Savaştan ötürü önce Sırbistan daha sonra da Avustralya yolunu tutmuş. İlk profesyonel olduğu takım da Avustralya'nın "Perth Glory" takımı. Burada ilk sezonunda 32 maçta 10 gol bulup, takımını ikinciliğe taşıyınca Avrupa kendisine kucak açmış.
Bu genç yeteneği kadrosuna katan ise Juventus olmuş. Forma şansı bulamadan da Basel'e kiralanmış. Daha sonra tekrar Juventus'a dönecekken çeşitli sakatlıklar ve rahatsızlıklar yaşamış. Ta ki bu yaza kadar Basel'den başka bir kulübe gitmemiş Ergic... 4 İsviçre Ligi şampiyonluğu ve 4 İsviçre Kupası mevcut. Basel'in de takım kaptanıydı.
İşte Bursaspor'un yeni transferinin kariyeri. Peki onu farklı kılan kariyeri mi? Yazının sonrasını okuduktan sonra siz karar verirsiniz...
Ivan Ergic 2003 yılında Şampiyonlar Ligi'nde çok önemli performanslar gösterirken, Juventus'a dönüş hayallerine sakatlığı sebebiyle ara vermek durumunda kaldı. Bu sakatlık beklenenden uzun sürdü ve etkileri fazla oldu.
2004 yılında Ergic bu sefer psikolojik bir rahatsızlıkla boğuştu. Bütün yazını bir klinikte, tedavi altında geçirdi Ergic. Genel-geçer düzene ayak uyduramayanlardandı kısacası. Gördüğü tedaviye 4 ay sonunda cevap veren Ergic tekrar sahalara döndü ve Basel'in kaptanlığına kadar yükseldi. 150. maçının sonunda da şampiyonluğu elde etmesi ayrı bir sevinç kaynağı oldu. Lakin Basel'in başına Torsten Fink geldi ve Ergic'i takımdan gönderdi...
Ivan Ergic babadan sosyalist. Karl Marx sempatizanı olduğunu hiç gizlemiyor. Öyle sadece Marx'ı bilip de solcuyum diye çıkanlardan ya da yeni dünya düzeninin oluşturduğu "solcu"lardan değil.
Frankfurt Okulu'na olan merakıyla tanınıyor Ergic. Jean Paul Sartre hayranı kendisi. Adorno ve Horkheimer'i de seviyor ve takip ediyor.
Ayrıca fırsat buldukça futbolcuların ve bu sektörün içinde yer alanların çok fazla paralar kazandığını düşündüğünü belirtiyor...
Böyle bir adam geldi Bursa'ya. Maç sonu röportajlarında "Önümüzdeki maçlara bakacağız" diyen futbolculardan başka bir futbolcu. Söyledikleri kimin canını yakar? Hangi çevirmen doğru çevirir? bilinmez ama umarız Bursaspor takımına ve çevresine yeni ufuklar açabilir. Tekrar depresyona girmesi an meselesi de olsa...
Ve son söz... Ertuğrul Sağlam'ın "Fethullahçı" olduğu söylenir, durur.. Ama en iyi ihtimalle muhafazakar olduğu kesindir. Bu futbolcunun bu özelliklerini bilip de tercih etmişse, "muhafazakar demokrat"ların şahı olmuştur kendisi.. Ve evet... Karar veren "Fetocu" Ertuğrul, uymak durumunda olan "Marksist" Ergic... Değişen bir şey yok.. Biz yine de yazalım...
Uludağ'ın eteğinde bir cehennem şehri var
Bir şehir ki, burjuvalar, "Yeşil Bursa" diyorlar, hayda hay!
Dar sokaklarında gezer, işşizlik tırpan ile
Fabrikalar ipek boyar, genç kızların kanıyla, hayda hay!
Biz çıkarız Uludağ'a, bir kucak odun için
Onlar orda dolaşırlar, zevk için, oyun için, hayda hay!
Milyonları yaratırken, işçinin iş kuvveti
Bir avuç burjuva yutar, doğan bütün serveti, hayda hay!
Biz çalışıp kazanırken, keyfi için onların
Bugün böyle, fakat, böyle olmayacaktır yarın, hayda hay!
İşçi, saray mahlesinde, uzatarak elini
Mustafa Suphi yoldaşın dikecek heykelini, hayda hay!
"Yeşil Bursa" kurtulacak, Kızıl Bursa olursa
Olursa değil, mutlaka, Kızıl Bursa olacak! hayda hay!
0 yorum:
Yorum Gönder