Anladım ki bu seri daha çok çok uzayacak. Elimde upuzun bir liste var ve bugün bu listeden sadece 4 isme yer vereceğim yazıda. Okuyacağınız yazıyla birlikte Fabiano Lima Rodrigues, Peter Kjaer, Bruno Quadros ve Tijani Babandiga'yı hatırlayacağız.
Fabiano Lima Rodrigues: Fenerbahçe'ye Alex de Souza'yla birlikte hasıl olan "bütün Brezilyalılar iyidir" mantığının bir ürünü olarak gelen Brezilyalı futbolcu jenerasyonunun üyelerinden birisiydi Fabiano. Aslında sarı lacivertliler santrfor olan Fabiano ile ilgileniyorlardı ve transferde yol da kat edilmişti ama birden sol bek Fabiano'da karar kılındı. Futbolcunun daha önce Perugia forması giyerek kısmen de olsa Avrupa tecrübesi edinmiş olması aslında yüreklere su serpiyordu. Yumuşak bilekleri vardı ama bu yumuşaklık onun oyun anlayışının geneline sirayet etmişti sanırım. 2004-05 sezonunu geçirdiği Türkiye'ye de alışamamış olabilir. Bir şekilde gözden düştü ve gönderildi. Kariyerinin sonraki bölümü çok da fena geçmedi hani. Önce Palmeiras, sonra Genoa, son olarak da kiralık olarka Celta Vigo formalarını giyerek bir şekilde istikrar tutturdu.
Peter Kjaer: Her şeyiyle enteresan bir transferdi Beşiktaş için. Takımın 2001-02 sezonunda kadrosunda Thomas Mhyre ve Mattias Asper'le birlikte bulunan 3 yabancı kaleciden biriydi. Geldiğinde 36 yaşındaydı ve Peter Schmeichel'ın Danimarka milli takımındaki yedeği etiketini taşıyordu. Aslında düşününce çok da kötü değil. Düşünsenize, Schmeichel olmasa bu adam oynayacak. Ancak sahaya çıktığında ortaya çıkan görüntü sadece hayal kırıklığıyla açıklanabilir herhalde. Yaşının da getirisi olarak inanılmaz iri bir fizik ve bir o kadar hantal hareketler... Çok dayanmadı doğal olarak. Özellikle Bursaspor maçında yaptığı hatalarla birlikte kendi ipini çekip gönderildi.
Bruno Quadros: Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kaldırdığı sezonun başlangıcında kadroya genç Brezilyalı yetenek olarak katılmıştı. Fatih Terim o dönem Romenlerle Brezilyalıları kaynaştırma çabasındaydı hatırlayacağımız üzere. Quadros da geleceğin büyük ön liberolarından biri diye lanse edilerek kadroya dahil edilmişti. İlk olarak Şampiyonlar Ligi'ndeki Hertha Berlin maçında forma giymiş, hatta sayılmayan bir de gol atmıştı. Tabii bu maçta sahaya kaçak girmiş taraftar şaşkınlığıyla ne yapacağını bilmeden sağa sola koşturunca gözden düştü. Sonrasında İstanbulspor'a kiralandı. Bir süre burada takıldıktan sonra da gönderildi. Neden sonra anladık ki, aslında kendisi ön libero falan da değilmiş. Gittiği takımlarda stoper oynadı adam resmen. Birkaç sene Brezilya, ardından da Japonya derken yaşını da 32'ye kadar getirmiş çaktırmadan. Halen daha Japonya'da FC Tokyo formasını giyiyor.
Tijani Babangida: Nijerya milli takımında sergilediği performansla birden futbol dünyasının tanınan oyuncuları arasına girmişti Babangida. Orta sahanın sağında hücuma dönük hareketli ve istikrarlı futbolu sayesinde Ajax forması giymeye başladı ve 7 sene de üzerinden çıkarmadı. Yaş hafiften kemale eriyordu ama yine de üst düzey bir ligde oynayacak pazara sahipti aslında. Fakat ne olduysa birden soluğu Gençlerbirliği'nde aldı. Belki de İlhan Cavcav'ın aldığı birkaç kariyerli futbolcudan biridir. Yarım sezon oynadı Ankara'da. 12 maçta 2 gol kaydetti. Ertesi sezon dönmedi Türkiye'ye. Keşke biraz daha kalsaydı dediğimiz isimlerdendir.
2 yorum:
Babangida ,yanilmiyorsam BJK tek ba$ina yenmisdi.super bir yetenekdi bunun kiymetini biz bilemedik
@ turkusev
Ayrıca Cavcav'ın para harcadığı ilk transferdir yanılmıyorsam. Bu durum Cavcav'a koymuş olacak ki adamı başarılı olmasına rağmen gönderdi :)
Yorum Gönder