Kardemir Karabükspor adına bir yeni başlangıç maçıydı. Bülent Korkmaz da bu maçı yeni bir başlangıç için fırsat olarak görmüş olacak ki, hiç alışık olmadığımız bir diziliş ve oyuncu seçimiyle çıkardı takımı sahaya. Bu değişikliklerin nasıl etki edeceği muammaydı ancak maç sonu gördük ki şimdilik olumlu bir sonuç alınmış.
Normalde 4-2-3-1 ya da 4-3-2-1 gibi bir dizilişle sahada görmeye alıştığımız takım, bugün 4-4-2'yle çıktı sahaya. Kalede Tomic'in yerine Orkun vardı. Her ne kadar maçı anlatan Lig TV spikerleri Tomic'te bir sakatlık olduğunu söylese de aslında 6 yabancı kuralı nedeniyle böyle bir seçim yapıldığını anlamak pek zor değildi. Orkun'un önündeki dörtlü savunma hattının sağında haftalardır oynamasına rağmen bir türlü Süper Lig seviyesinde top oynamayı başaramamış Erdem'in yerine Hamza Çakır, ortada uzun süren
sakatlığının ardından Armand Deumi, yanında Nikolic ve solda da Seric oynadı. Savunmanın önünde Hocine Ragued ve Erkan Taşkıran kullanıldı. Normalde sol açık ve sol bek olarak görmeye alıştığımız Erkan'dan bir merkez orta saha yaratmak Bülent Korkmaz'dan pek de beklemediğimiz, yaratıcı bir hamleydi. Erkan savunmadaki enerjisinin yanına top kullanma becerisini de ekleyince orta sahadan ileriye daha hızlı top taşıyan bir takım gördük.
Karabükspor'da bugün kanatlarda Mehmet Çakır ve Luton Shelton oynarken, ileri ikiliyi ise Mehmet Batdal ve Florin Cernat oluşturdu. Bu noktada ilk tercih Mehmet Batdal yerine İlhan Parlak olsa nasıl olurdu diyorduk ki, ikinci yarıda Mehmet Batdal'ın oynadığı özverili ve etkili futbol (her ne kadar halen daha yetersiz olsa da) bu tercihin makul olduğunu gösterdi. Cernat'ın ikinci forvet olarak kullanılması da gayet akıllıcaydı. Böylelikle rakip yarı alanda daha çok top tutmak mümkün olacaktı ancak işler biraz farklı gelişti.
Maç boyunca Bursaspor baskılı görünse de, aslında oyunu kontrol eden taraf Kardemir Karabükspor oldu. Bursapor ilk ciddi pozisyonunu Ibrahim Bangura'nın golünde buldu. Ki bu da yaklaşık 80 dakika boyunca Karabükspor'un ne kadar iyi savunma yaptığını göstergesi. Aslında sahadaki kadro çok savunmacı değildi ancak hepsi savaştı. Bu bakımdan, ilerleyen haftalarda belki de göremeyeceğimiz bir özveri izledik diyebiliriz. Bursaspor'dan bahsetmek gerekirse, maça ileride Tagoe tercihiyle başlamak, Ertuğrul Sağlam açısından riskli bir seçimdi. Aslında Tagoe fena bir oyuncu değil ve bugün her ne kadar etkisiz görünse de burada asıl sorun Sestak ve Batalla'nın üretken olamamasıydı diyebiliriz. Özellikle Batalla'nın bir türlü topa hakimiyet kuramaması, Karabükspor'un oyunu 35-40 metrede oynamasının bir sonucuydu. Takımın boyunu kısaltmak, bugün Bülent Korkmaz'ın yaptığı en olumlu hareketti aslında. Kolay bir şey değildi ancak kısa sürede bunu başardığını görüyoruz Karabükspor'un. Kaldı ki Ertuğrul Sağlam da ikinci yarıya başlarken Batalla'yı Turgay'la değiştirerek sahaya sürdü takımını.
Maçın son 15 dakikasına kadar, oyun benzer seyirde ilerledi. Karabükspor'un bulduğu ikinci gole rağmen Bursaspor beklenen reaksiyonu bir türlü gösteremedi. Bangura'nın şık kafa golü, Bursaspor için güzel bir dakikada geldi. Beraberlik için yeterli zamana sahiptiler. Aslında 1-2 pozisyon da buldular ancak gerek iyi savunma, gerekse de şans faktörü, Bursa'nın beraberlik golü yerine Karabükspor'un üçüncü golünün filelerle buluşmasını sağladı.
Bireysel performanslardan bahsedecek olursak, söze Luton Shelton'la başlamamız gerekecek. Geçtiğimiz hafta Karabükspor Futbol Şube Sorumlusu Abdullah Balaban'ın "Forvet diye aldık sol kanat çıktı" dediği Shelton, bugün sol kanatta oldukça etkili oldu. Sprinter özelliğini ilk kez kullanma fırsatı buldu. Türkiye'ye geldiği günden bu yana en etkili oyununu oynadı. Zaman zaman sol forvet olarak da oynayıp Bursa savunmasının dengesini bozdu. Attığı gol ve yaptırdığı penaltı, onun aslında neler verebileceğinin bir kanıtı gibiydi. Doğru kullanıldığı takdirde adından daha çok söz ettirecektir.
Sağ bekte görev yapan Hamza Çakır da Karabükspor adına iyi olan oyunculardan birisiydi. Karşısında ligin en üretken sol açığı Ozan İpek olmasına rağmen başarıyla mücadele etti. Ozan'a tehlike yaratma fırsatı tanımadı. Erdem'in sakarlıklarının ardından savunmaya ilaç oldu.
Hakem Özgür Yankaya, genel olarak iyi bir yönetim göstermesine rağmen maçın özellikle son yarım saatinde tüm takdir haklarını Bursaspor'dan yana kullandı. Ve hemen hemen her faule kart çıkardı. Tüm bunların üzerine maçın sonlarında Ömer Erdoğan'ın bariz elle oynamasını görmemesi ne yazık ki ilk baştaki iyi yönetimini gölgeledi.
Netice olarak, Karabükspor için çok önemli bir galibiyetti. Sahadaki azimle bunu hak ettiler. Bir şeylere yeniden başlamak için müthiş bir fırsat elde ettiler. Ki böyle bir başlangıcın da Bursaspor gibi önemli ve güçlü bir rakibe karşı alınan bir galibiyetle olması, her şeyi daha anlamlı kıldı.
Son söz Karabükspor taraftarına. Karabükspor, taraftar bakımından şanssız bir takım. Mavi Ateş dışında tezahurat yok. Rakibi baskı altına almak diye bir şey yok. Tüm tribünlerin inşaatı bitince ne olacak çok merak ediyorum. İyi bir taraftarla harika bir atmosfer yaratılabilir o statta ancak öyle olacak gibi de durmuyor. Sadece Mavi Ateş bağırıyor diyoruz. Onların amigosu da Beşiktaş taraftarı olsa gerek. Maçın ikinci yarısında Bursaspor ve Ankaragücü aleyhine saçma sapan tezahuratlar duyduk. Bursa ve Ankaragücü taraftarının 1993-94 sezonunda Karabükspor küme düşerken, tribünden Karabükspor'a verdiği destek, o dramatik Zeytinburnu maçında iki kulübün amigolarının Karabük'e kadar gelerek taraftarı coşturma çabaları aklıma geldikçe ve bugünkü görüntüleri de düşündükçe ben onlar adına utandım. Bursa ve Karabük taraftarı arasında sorun olmamalıdır. Zira bu iki kulübün mazisi izin vermez böyle bir şeye. Her iki tarafa mensup olup, durumdan haberi olmayan ayak takımına duyurulur.
1 yorum:
güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık.
Yorum Gönder