9 Kasım 2011 Çarşamba

GSCimbom Fanzin 46. Sayı Yazısı / "Süper" Mario Jardel

Geçtiğimiz hafta, GSCimbom Fanzin'in 46. sayısı çıktı. Bu sayının en önemli özelliği, fanzinin son sayısı olması. Bundan sonra en azından uzunca bir süre yeni bir sayısı çıkmayacak GSCimbom Fanzin'in. Şartlar tekrar olgunlaşırsa tekrar çıkarılabilir, ancak hiç çıkmama ihtimali de var. Son sayı olması nedeniyle, her zamankinden daha anlamlı bir sayıyla karşı karşıyayız. Güzel konular işlenmiş ve okunmaya değer birçok yazı var. Fanzine göz atmak isteyenler, bu linkten son sayıya ulaşabilirler... 

Ben, bu sayıya Galatasaray'ın unutulmaz golcülerinden "Süper" Mario Jardel'i yazdım. Jardel'in takıma katıldığı dönem, gösterdiği performans, yaşadığı sıkıntılar, ayrılık süreci ve sonrasıyla ilgili bir derleme yapmaya çalıştım. Umarım ki okunur bir şeyler ortaya çıkmıştır.


SADECE GOL ATAN ADAM – “SÜPER” MARIO JARDEL


UEFA Kupası kazanılmış, takımda inceden bir yaprak döküntüsü başlamıştı. Teknik direktör Fatih Terim’in ardından ilk olarak, sadece bir yılın değil, komple 90’ların gol kralı Hakan Şükür sarı kırmızı renklere veda edip soluğu İtalya’da almıştı.

Fatih Terim’in dört senede oturttuğu sistem ve oyuncuların taktik disiplini kalıcı olabilir ve takımı bir süre daha idare edebilirdi belki ama Hakan Şükür’ün gidişiyle doğan boşluğu, vakit kaybetmeden doldurmak gerekiyordu. Dönemin Galatasaray yönetimi, bir
dünya yıldızı getirmenin peşindeydi. Bunda da son derece haklılardı. UEFA Kupası sadece iki ay önce kazanılmıştı ve camia, takımdan önemli isimlerin ayrılmış olmasına rağmen başarıda devamlılık bekliyordu. Başarıda devamlılığı sağlayacak o dünya yıldızı, taraftarın deyimiyle “Süper” Mario Jardel’di…

Portekiz’de müthiş işler başarıyordu Jardel. Porto formasıyla golleri hiç zorlanmadan sıralıyor, insanüstü bir istatistik tutturup; menajerlik oyunlarının gözdesi Maxim Tsigalko’nun gerçek hayattaki yansıması oluyordu bir bakıma. Brezilya’da Vasco da Gama ve Gremio formaları altında dikkat çektikten sonra, transfer olduğu Porto’da dört sezonda 125 lig maçına çıkıp 130 gol atma başarısı gösteriyordu. Hatta Brezilya Milli Takımı için de alternatifler arasına girmiş ve Seleçao’daki yerini almıştı. Kariyerinde bir çıkış sürecinde olan ve birçok futbolcu için zirve denebilecek rakamlara ulaşan Jardel’in Türkiye’ye transferi o dönemde bir rüya gibiydi. Genelde 30 yaş üstü eski yıldızları hayata döndürme merkezi gibi bir işlevi olan Türkiye ligi, o dönemde henüz 27 yaşında olan müthiş bir Brezilyalıya ev sahipliği yapacaktı. Galatasaray, o günlerde aldığı rivayet edilen bir sponsor desteği sayesinde Mario Jardel’in bonservisi için Porto’ya tam 16 milyon dolar ödedi. Jardel’in alacağı ücretlerle birlikte transferin toplam maliyeti 20 milyon doların üzerindeydi.

Jardel’in, takıma katılır katılmaz etkisini gösterdiğini söyleyebiliriz. Abartmak gibi olmasın ama daha üzerini değiştirir değiştirmez Real Madrid filelerine bıraktığı iki golle Galatasaray’a UEFA Süper Kupa sevincini yaşatıyordu. Ancak ne var ki daha o günlerde başlamıştı eleştirilmeye. Ülkemiz basınının her şeyi çok bilen futbol ulemaları Jardel’in çok koşmadığını ve asla bir Hakan Şükür olamayacağını anlatıyorlardı büyük bir bilgiçlikle… Zaten her geleni, gidenle kıyaslamak en önemli huylarımızdan biri değil midir? Jardel’den bir Hakan Şükür olmasını beklemelerinden, adamı daha önce hiç izlemedikleri besbelli ortada olan eleştirmenler, onun hemen hemen her maçta topu ağlarla buluşturmasına da saldıracak bir bahane bulmuşlardı elbet: “Gol atmaktan başka işe yaramıyor”

Bir forvet oyuncusu için yapılabilecek en komik eleştiri Jardel’e yapılıyordu. Asli görevi gol atmak olan bir oyuncu, gol atmaktan başka işe yaramamakla eleştiriliyordu. İşin enteresanı, ondan ne beklendiği de net bir şekilde açıklanmıyordu. Kalede Taffarel gayet başarılıyken, savunmada Bülent-Popescu eski çizgilerindeyken, orta sahada Hagi takımı büyük bir ahenkle yönetmeye devam ediyorken Jardel de pek tabii golünü atmaya bakacaktı.

Ligde ilk yarının sonlarına geldikçe, Jardel’in gösterdiği Tsigalko etkisi de kendisini iyiden iyiye hissettirir olmuştu. Normalde bir golcünün tüm sezonda atıp gol krallığına ulaşabileceği kadar golü, tek devrede atmıştı Süper Mario. Ancak eleştirilerin ardı arkası kesilmiyordu. Bu eleştirilere Jardel’in özel hayatındaki çalkantılar da eklenince, Türkiye’den ayrılma fikri yerleşmeye başladı kafasına. Ligin ikinci yarısı biraz daha verimsiz geçiyordu. Ne var ki Şampiyonlar Ligi’nde goller devam ediyordu. Takım çeyrek finale yükselmişti ve çeyrek final ilk maçında Ali Sami Yen’de Real Madrid’le oynayacaktı. Maçın ilk yarısı İspanyolların 2-0 üstünlüğüyle geçmiş ve umutlar yavaş yavaş solmaya başlamıştı. Ancak Galatasaray dillere destan bir ikinci yarı oynuyordu. 90 dakika bittiğinde kazanan taraf 3-2’lik skorla sarı kırmızılılar olurken, Süper Mario da attığı golle galibiyetin mimarlarından biri haline geliyordu. Oysaki maçın devre arasında Mircea Lucescu ile tartışmış ve formasını çıkarıp ikinci yarıda oynamamaya bile karar vermişti ancak Hagi ve Bülent Korkmaz’ın da çabalarıyla bu kararından geri dönmüştü. Kim bilir, belki de Lucescu’nun söyledikleri onu daha çok bileylemişti. Dile kolay, Jardel aynı sezon içerisinde Real Madrid gibi bir takıma üç gol birden atmayı başarmıştı. Tabii Jardel’in bu başarısıyla birlikte Galatasaray da Real Madrid’i aynı sezonda iki kez dize getiren takım olarak tarihe geçiyordu.

Ne olduysa ondan sonra oldu. Jardel’in huzuru iyiden iyiye kaçmıştı ve ayrılık isteğini daha somut bir şekilde dillendiriyordu. Sezon sonu geldiğinde Portekiz kulüpleriyle ciddi pazarlıklar yapılmaktaydı. Eski kulübü Porto ve Sporting Lizbon, Brezilyalının en ciddi talipleriydi. Yeni sezonun başlamasına az bir zaman kala Sporting’e 5,8 milyon dolar para ile birlikte Pavel Horvath, Mbo Mpenza ve Robert Spehar karşılığında gönderildi Jardel. Bu transferden şüphesiz ki en karlı çıkan taraf Portekiz kulübü Sporting’di. Bir önceki sezon Galatasaray formasıyla 43 maçta 34 gol atan Mario Jardel, Sporting’deki ilk sezonunu 30 maçta 42 golle tamamladı. 2001-02 sezonunun sonunda Portekiz’de yılın futbolcusu ödülünü kazandı. Bu ödüle Lisandro Lopez’in dışında sahip olabilen tek yabancı futbolcudur halen daha. 2001-02, aynı zamanda Jardel’in kariyerindeki son verimli futbol dönemiydi.

Sporting’deki ikinci sezonunda Jardel’in özel hayatı iyiden iyiye karışmaya başlamıştı. Sonun başlangıcı, 2002-03 sezonuyla birlikte Jardel’in kariyerindeki etkisini gösteriyordu. Özellikle alkol problemi onu iyiden iyiye zorluyordu. Sezonun büyük bölümünü sakat geçirdiği için istikrar sağlayamadı. Şubat 2003’te Portekiz vatandaşlığına hak kazandı ve hemen ardından Premier Lig kulübü Bolton Wanderers’e transfer oldu. Mario Jardel’in Bolton ve sonrasındaki kariyerine yokuş aşağı giden, freni patlamış bir kamyon benzetmesi yapılabilir. Ancona, Newell’s Old Boys, Alaves, Goias, Beira-Mar, Anorthosis derken 2007 yılında yolu Avustralya’ya kadar düştü ve Newcastle United Jets takımıyla sözleşme imzaladı. Avustralya’da da sürekli yedek kalan Jardel, sonrasında Brezilya’nın alt ligleri ve Avrupa’nın vasat altı takımlarında boy göstermeye devam etti. Bir ara Ankaragücü’yle sözleşme imzalamak için Türkiye’ye gelse de bu transfer son anda gerçekleşmedi. Sırasıyla Criciuma, Ferroviario, America, EC Flamengo ve Cherno More gibi takımlarda oynadıktan sonra bir gün haber bültenlerine bir pikap tepesinde Brezilya’nın amatör takımlarından Rio Negro’nun taraftarlarına tanıtılırken çekilmiş görüntüleri yansıdı. Alkol, uyuşturucu ve fazla kiloları nedeniyle heba olmuş, harcanmış bir yeteneğin görüntüleriydi bunlar belki de. İtfaiyeye ait pikapın kasasında taraftarı selamlarken gülümsüyordu belki ancak içinden geçenleri tahmin etmek hiç de zor değildi.

Derken 2011 yazında bir transfer haberi daha aldık Jardel’den. Suudi Arabistan takımlarından Al Taawon’a transfer olduğu açıklanmıştı. Kariyerindeki 19. takım olmuştu. Derdi kendisini ispat etmek miydi yoksa para kazanmak mıydı bilinmez ama o da çok uzun sürmedi ve geçtiğimiz haftalarda futbolu bıraktığını açıkladı. Müthiş bir performans, harika istatistikler, Brezilya Milli Takımı ve Avrupa futbolunda parlayan bir yıldızken bir anda serbest düşüşe geçen bir kariyerle birlikte ortadan bıçakla ikiye bölünmüş bir futbol hayatına sahip oldu Jardel. İyi günlerin geçtiği kısımda Galatasaray’ın da isminin olması sevindirici. Bundan sonraki hedefi antrenörlük yapmak. Bakalım bu hedefi ne ölçüde tutturabilecek. Futbol kariyerinin ilk yarısında gösterdiği etkiyi antrenörlük kariyerinde de göstermesi dileğiyle…



0 yorum:

Kategoriler

201 afrika uluslar kupası 2010 dünya kupası 2014 dünya kupası a milli takım a2 ligi abdul kader keita abdullah avcı adana demirspor adanaspor adnan polat adriano ajax akhisarspor alanyaspor alex de souza alexis sanchez ali sami yen stadı almanya alpaslan dikmen altay amerika birleşik devletleri andre santos andrea pirlo ankaragücü ankaraspor anket antalyaspor arda turan arjantin arsenal arsene wenger as monaco atınç nukan atletico madrid aurelien chedjou avustralya aydın karabulut aykut erçetin aykut kocaman azerbaycan aziz yıldırım ballon d'or bank asya 1. lig barcelona başakşehir batuhan altıntaş batuhan karadeniz bayer leverkusen bayern münih bekir irtegün belçika benfica bertul kocabaş beşiktaş Beşiktaş ve City blogtivi bogdan stancu bolton wanderers boluspor borussia dortmund bosna hersek braga brezilya bucaspor bundesliga burkina faso bursaspor bülent ataman bülent korkmaz bülent uygun bülent ünder caner erkin celal kıbrızlı celtic cem sultan cesc fabregas ceyhun eriş ceyhun gülselam cezayir championship chelsea christoph daum claudio bravo claudio caniggia claudio pizarro claudio taffarel copa america corinthians cristiano ronaldo cska moskova cüneyt çakır çaykur rizespor daniel güiza danimarka david villa deniz kadah denizlispor deportivo la coruna didier drogba didier zokora diego maradona dirk kuijt diyarbakırspor doğaüstü futbol gerçekleri dunga dynamo dresden egemen korkmaz eintracht frankfurt elano elazığspor elvir baliç emiliano insua emmanuel emenike emre can erdoğan arıca eskişehirspor euro 2012 euro 2016 fabio bilica fanzin faryd ali mondragon fatih terim fc sion fc twente felipe melo fenerbahçe fernando muslera ferudun tankut fifa fildişi sahili formalar frank lampard frank rijkaard fransa franz beckebauer futbol sandığı galatasaray gana gaziantepspor gençlerbirliği genoa getafe gheorghe hagi giampaolo pozzo gine gino pozzo glasgow rangers gökhan inler gökhan töre gökhan ünal göztepe granada greuther fürth guillermo ochoa gurbetçi futbolcular guti guus hiddink güncel güney afrika güny kore güvenç kurtar haftanın ardından hakan arıkan hakan çalhanoğlu hakan şükür hakemler hamburg hamit altıntop hannover 96 harry kewell hasan kabze hayrettin demirbaş hertha berlin hırvatistan hikmet karaman hollanda honduras hugo almeida ibb ibrahim üzülmez ibrahima yattara iddaa ilkay gündoğan inceleme incleme ingiltere inter irlanda cumhuriyeti ispanya istanbulspor isveç isviçre italya ivica olic j-league japonya jerry akaminko johan elmander jose mourinho jupp heynckes juventus jürgen klopp kadir has stadı kamerun kardemir karabükspor karlsruhe karşıyaka kasımpaşaspor kasper hjulmand kayserispor keylor navas kıymeti bilinmeyenler kocaelispor kolombiya konyaspor kosta rika kulüpler birliği la liga lazio lefter küçükandonyadis leipzig lens ligue 1 lionel messi liverpool livorno lokomotif moskova lomana lualua los galacticos lucas neill lugano lyon maç öncesi maç yorumu mahmut özgener mainz mali mamadou niang manchester city manchester united manisaspor mario balotelli mario götze marius alexe marsilya martin palermo mateja kezman medhi benatia mehmet ali aydınlar mehmet ekici meksika melih gökçek mersin idman yurdu mert günok mesut bakkal mesut özil metin diyadin metin oktay metin tekin mevlüt erdinç mhk michael owen michael skibbe milan milan baros miroslav klose muhammed demirci muhammet reis mustafa denizli mustafa yücedağ nadir çiftçi napoli necati ateş necip uysal newcastle united nicolas anelka nijerya nostalji notts county nuri şahin nürnberg oğuz çetin oğuz sarvan oğuzhan özyakup olcan adın olympiakos orduspor orhan şam osc lille oscar cordoba ömer toprak panathinaikos paok paraguay pep guardiola pierre webo portekiz porto portsmouth premier league premier lig psg ptt 1.lig radamel falcao rafael benitez rais m'bolhi raymond domenech real madrid real sociedad rıdvan dilmen ricardo quaresma rigobert song river plate robert lewandowski roberto carlos robinson zapata roma romario ronaldinho ronaldo rosenborg sabri sarıoğlu sakıp özberk samet aybaba samir handanovic sampdoria samsunspor schalke 04 selçuk inan selçuk şahin semih şentürk senegal sercan sararer serdal adalı sergen yalçın serie a servet çetin sezer öztürk shakhtar donetsk sırbistan simao sabrosa simon kuper simon zenke sinan bolat sinan engin sivasspor slaven bilic slovakya slovenya spor basını sportivi st etienne stefan scepovic stoke city stsl stuttgart süleyman koç süper final şampiyonlar ligi şenol güneş şili tayfun korkut temur ketsbaia tff thierry henry tim howard tim krul tolgay arslan tolunay kafkas tottenham hotspur toulouse trabzonspor transfer tsg 1899 hoffenheim tsl tugay kerimoğlu tunus türk telekom arena twitter u20 udinese uefa uefa avrupa ligi ufuk ceylan unutulmaz ikililer uruguay ümit karan ümit kayıhan ünal aysal valencia vfl wolfsburg villarreal vincent enyeama volkan şen watford wayne rooney werder bremen wesley sneijder yekta kurtuluş yeni zelanda yeşil burun adaları yıldırım demirören yılmaz vural yunanistan yunanistan süper ligi yusuf şimşek yücel ildiz zenit ziraat türkiye kupası ziya doğan zlatan ibrahimovic zoran simovic zvjezdan misimovic

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails