Bugün iki yarısı birbirine zıt diyebileceğimiz güzel bir Türkiye Kupası maçı izledik Beşiktaş'la Trabzonspor arasında. Maçın gollü olacağını tahmin ediyordum. Kuponumu da o şekilde yaptım :) Ancak başka maçtan yattık tabii her zamanki gibi...
Maça Beşiktaş ideal kadroyla başlarken, ligi daha çok önemsediğini beyan eden Şenol Güneş ise sahaya yedek ağırlıklı bir Trabzonspor çıkardı. Sezer Badur ve Ceyhun Gülselam'dan oluşan orta saha göbeği ilk yarıda oyunu hiç tutamadı desek yeridir. Tek forvet olarak sahaya çıkan Pawel Brozek'in arkasındaki Alanzinho da uzun süre oynamadığı için maça tutuk bir başlangıç yaptı. Zaten ilk kez Trabzonspor forması giyen Pawel ve Piotr Brozek kardeşlerden de böylesi zor bir maçta çok ekstra hareketler beklemen haksızlık olacağı için ilk yarıda Trabzonspor sağ kanatta oynayan Yattara'nın eline baktı diyebiliriz. Eh, Yattara da uzun süren sakatlığın ardından daha yeni yeni takıma ısınıyor ve üstelik tek başına... Dolayısıyla o da çok etkili olamadı. Savunmada oynayan Tayfun Cora da uzun süren bir sakatlıktan çıkmıştı ve Trabzon'un sağ kanadını oluşturan Yattara-Tayfun ikilisi Beşiktaş'ın İsmail Köybaşı ve Simao Sabrosa'dan oluşan etkili sol kanadına karşı çok zor durumlarda kaldı. Ki ilk gol de sol kanattan çabuk oynanan bir topla geldi zaten. Buna rağmen Tayfun'u başarılı bulduğumu da mutlaka söylemem gerek.
Beşiktaş, ilk yarıda neredeyse hiç zorlanmadı diyebiliriz. Orta sahada Guti'nin son maçlarda iyice belirginleşen muhteşem futbolu devam ediyor. Aurelio da neredeyse hiçbir topu sektirmeyince Beşiktaş orta sahada etkisiz Sezer-Ceyhun ikilisine karşı hiç zorlanmadı ilk yarıda. Tamam, Şenol Güneş belki ligi daha çok önemsiyor. Evet, geçen sezon kupayı aldılar ve bu sezon çıtayı bir seviye yükseltip lige ağırlık veriyorlar. Bunların hepsine saygı duyuyorum ancak bu kadar teslimiyetçi bir kadroyla maça çıkmayı anlayamıyorum Ceyhun ve Sezer'in orada hiçbir şey yapamayacağı gayet belli. Trabzonspor, maça Selçuk İnan-Colman ikilisinden en az birisiyle başlamalıydı. En kötü ihtimalle Fenerbahçe maçı düşünülüyorsa da bir yarı Selçuk, bir yarı Colman oynardı. Ki ikisi de 90 dakika oynasa ne olur? O kadar dayanıklı değiller mi yani? Bence sorun yaşamazlardı. Neticede Trabzonspor bu ligin en fit takımlarından biri. O kadar çekingen davranmaya gerek yok.
Maç boyunca dikkatimi çeken bir başka şey de Trabzonspor'un daha önce de bahsettiğim sert futboluydu. Özellikle Piotr Brozek bu konuda yeni bir İsmail Güldüren tadı vermedi değil. Fazlasıyla kontrolsüz girdi toplara. Bu kontrolsüzlüğün sonucu olarak da ya çok sağlam çalımlar yedi, ya da rakibin sakatlanmasına yol açabilecek faullü müdahelelerde bulundu. Ancak top kullanma bakımından İsmail Güldüren benzetmesi çok uygun kaçmayacak. Topla arası gayet iyiydi Piotr Brozek'in. Güzel paslar çıkardı. Brozek'in haricinde Ceyhun ve tabii ki her zamanki gibi Giray'ın da sert ya da faullü oynadıklarını eklemek gerek. Özellikle Giray, birçok pozisyonda kuralları aşıyor. Mesela Beşiktaş'ın ikinci golünde de top Quaresma'ya gelmeden önce Giray'ın hava topuna çıkarken Almeida'nın omzuna açıkça bindiğini söyleyebiliriz. Zira aynı hareketi maçın sonuna doğru Bobo'ya yaptı ve hakem de faul çaldı. Biraz daha dikkatli olması lazım. Bu arada Quaresma'nın golünden bahsetmişken, vuruş tekniğinin, topun dönüşünün, kısacası her şeyinin muhteşem olduğunu söylemek gerek. Adam vasat gol atmıyor.
İkinci yarıda işler değişti. Trabzonspor golle başladı ve ardından bir de topları direkten döndü. Pawel Brozek de bu yarıda biraz daha faydalı göründü. Özellikle goldeki asisti gayet şıktı. Şenol Güneş, bu devrenin ortalarında Umut Bulut'u alarak forveti çiftlemeyi düşündü. Bir de artık çok geç olmuşken Colman'ın oyuna soktu. Muhtemelen ilk yarıda sakatlıktan dolayı Glowacki-Mustafa Yumlu değişikliğini yapmamış olsaydı Colman'ı daha erken oyuna alabilirdi. Bu durum, maça çıkarken yaptığı hatalı seçimin sonuçlarını daha da ağırlaştırmış oldu. Beşiktaş, devrenin ortalarına doğru dengeyi sağlasa da Trabzon her an golü bulabilecek bir takım görüntüsündeydi. Biraz daha soğukkanlı olabilselerdi Beşiktaş'a daha fazla sıkıntı yaratabilirlerdi.
Simao, Almeida ve Quaresma fena bir hücum hattı. Sağdan soldan tehlikeli geliyorlar. Ve en önemlisi taraflı tarafsız herkese keyif veriyorlar. Ben uzun zamandır böyle keyif veren oyucuları bir arada görmemiştim bir Türk takımında. Sonuç olarak Beşiktaş, hak ettiği bir galibiyet alırken, Trabzonspor da bence gereksiz bir şekilde kupadan elendi. Bence devam etmek için daha istekli olmaları gerekirdi. Doğru bulmuyorum bu maçtaki tavrı. Bakalım, Şenol Güneş'in bu hesabı Fenerbahçe maçında ne kadar tutacak.
2 yorum:
Maçın 48.Dakikasını izledim. ilk yarıda bjknin oynadigi futboldan gözüm korkdu.Tabiki bunda Trabzonun yedek agirlikli bir takımla mücade etmesinin etkiside vardı.Ersan herhalde sezonu kapatmis bu onlara defansda sorun çikartacakdir.
yinede BJK izlemek güzeldi.
@turkusev
İkinci yarı da tam tersiydi :) Aslında bu tarz tezatlıklar bir maç içinde olmamalı. Türk futbolundaki istikrar sorunu burada ortaya çıkıyor işte...
Yorum Gönder