Dün akşam, sezonun en coşkulu Galatasaray maçlarından birini izledik. Normaldir... Çünkü rakibin orta sahası da en az Galatasaray orta sahası kadar kötü savunma yapıyordu. Haa, tabii bir de hakkını yemeyelim: Mustafa Sarp yoktu...
Sezon başından bu yana Galatasaray maçlarının bir röntgenini çekecek olursak, varacağımız genel kanı, Galatasaray'ın orta sahayı çok zor geçtiği ve genelde geçemediği; buna karşın rakiplerin iki pasta zorlanmadan Galatasaray ceza sahasına kadar indiği olacaktır. Galatasaray orta sahasında Lorik Cana'nın oynadığı kısıtlı dönemler hariç yaşanan bu sıkıntı, dün akşam rakibin de Galatasaray'a ayak uydurması, hatta zaman zaman Galatasaray'ı bile aşması nedeniyle tersine dönüyordu az kalsın.
Özellikle ilk yarıda, Kayserispor 3-4 tane gol yiyebilirdi. Çok net pozisyonlar verdiler. Ancak Baros'un olmadığı, Kewell'ın henüz toparlanamadığı ve tüm yükün Pino'nun omuzlarında olduğu bir hücum hattının gol atamaması çok da yadırganacak bir durum değil. Kayserispor orta sahasının savunmadaki dirençsizliğini bir şekilde anlarız ancak ilk yarıda yeteri kadar hücuma çıkamamaları enteresan oldu. Neticede Hagi, orta sahayı savunmaya yakın bir yerde kuruyor ve oyunu gerekirse kendi yarı sahasında kabullenebiliyor. Dün de Ayhan'la Barış yine oldukça gerideydi. Barış'ın adı geçmişken, dün oynadığı topu çok beğendiğimi belirteyim. İlk sezonunu andırdı.
İkinci yarı oyun biraz daha dengelendi. Kayserispor da Galatasaray gibi çıkmaya başladı. Hatta bir ara orta sahan oyuncuları hiç yokmuş gibi oynandı oyun. Neill'in ve Servet'in topla 50-60 metre dripling yaptığını bile gördük birkaç kez. İşte bu boşluklardan doğan pozisyonlarda da kaleciler devreye girdi. Souleymanou ve Ufuk, harika bir maç çıkardılar. Maçın iki yıldızı kalecilerdi. Bir de Ali Turan... Geçen sezon Kayserispor'dan Galatasaray'a olaylı bir şekilde gelen Ali Turan normal olarak maç boyunca ıslıklandı. Ancak eski takımına karşı oynamasının verdiği motivasyondan mıdır yoksa ıslıklardan dolayı kamçılanmış olmasından mıdır bilmem, dün tek kelimeyle hatasız bir oyun oynadı. Sadece bir pozisyon da ofsaytı bozdu. Onun haricinde kusursuzdu. Haftaya Beşiktaş karşısında bu çizgiyi devam ettireceğinden şüpheliyiz tabii.
Kayserispor'da ise Selim Teber çok etkiliydi. Ancak Elano ile yaşadığı diyaloglardan sonra oyundan bir nebze düştü. Mehmet Eren'in de büyük bir takımda oynamayı çoktan hak ettiğini söyleyelim. Hoş, bu yeni bir şey değil ama yeri gelmişken bunu da bir köşeye not almakta fayda var. Hasan Ali Kaldırım'dan da biraz söz etmek gerek. Türk futbolunda sol bek yetişmeyen bir dönemde Kayserispor gibi bir takımda alternatifsiz olmak çok önemli bir fırsat. O da her hafta üzerine koyarak oynamaya devam ediyor ancak dün biraz çuvalladı açıkçası. Sabri'den ne zaman pres yese topu kaybetti. Böyle olmaması lazım. Eğer bu eksiklerini giderirse önümüzdeki 10 yıl boyunca kendisinden bahsederiz. Yok gidermezse, al sana Hayrettin Yerlikaya...
Elano'nun düşürüldüğü pozisyonun ve yine Elano'nun kullandığı frikikte barajdaki oyuncunun topa elle müdahelesinin es geçildiğini ve böylece Galatasaray'ın iki penaltısının güme gittiğinin de altını çizmek gerek.
Maçın kısaca özetleyecek olursak, iki tarafın da galibiyeti kaçırdığını söyleyebiliriz. Cuma günü yaptığımız iddaa tahminlerinde "alt" oynanması gerektiğini, gol atanın kazanacağının söylemiştik. Sonuçta maç "alt" bitti ancak sanki bir taraf gol atsa diğeri devamını getirecek gibi bir hal vardı. Bu bakımdan yanıldığımızı söyleyebilirim.
Sezon başından bu yana Galatasaray maçlarının bir röntgenini çekecek olursak, varacağımız genel kanı, Galatasaray'ın orta sahayı çok zor geçtiği ve genelde geçemediği; buna karşın rakiplerin iki pasta zorlanmadan Galatasaray ceza sahasına kadar indiği olacaktır. Galatasaray orta sahasında Lorik Cana'nın oynadığı kısıtlı dönemler hariç yaşanan bu sıkıntı, dün akşam rakibin de Galatasaray'a ayak uydurması, hatta zaman zaman Galatasaray'ı bile aşması nedeniyle tersine dönüyordu az kalsın.
Özellikle ilk yarıda, Kayserispor 3-4 tane gol yiyebilirdi. Çok net pozisyonlar verdiler. Ancak Baros'un olmadığı, Kewell'ın henüz toparlanamadığı ve tüm yükün Pino'nun omuzlarında olduğu bir hücum hattının gol atamaması çok da yadırganacak bir durum değil. Kayserispor orta sahasının savunmadaki dirençsizliğini bir şekilde anlarız ancak ilk yarıda yeteri kadar hücuma çıkamamaları enteresan oldu. Neticede Hagi, orta sahayı savunmaya yakın bir yerde kuruyor ve oyunu gerekirse kendi yarı sahasında kabullenebiliyor. Dün de Ayhan'la Barış yine oldukça gerideydi. Barış'ın adı geçmişken, dün oynadığı topu çok beğendiğimi belirteyim. İlk sezonunu andırdı.
İkinci yarı oyun biraz daha dengelendi. Kayserispor da Galatasaray gibi çıkmaya başladı. Hatta bir ara orta sahan oyuncuları hiç yokmuş gibi oynandı oyun. Neill'in ve Servet'in topla 50-60 metre dripling yaptığını bile gördük birkaç kez. İşte bu boşluklardan doğan pozisyonlarda da kaleciler devreye girdi. Souleymanou ve Ufuk, harika bir maç çıkardılar. Maçın iki yıldızı kalecilerdi. Bir de Ali Turan... Geçen sezon Kayserispor'dan Galatasaray'a olaylı bir şekilde gelen Ali Turan normal olarak maç boyunca ıslıklandı. Ancak eski takımına karşı oynamasının verdiği motivasyondan mıdır yoksa ıslıklardan dolayı kamçılanmış olmasından mıdır bilmem, dün tek kelimeyle hatasız bir oyun oynadı. Sadece bir pozisyon da ofsaytı bozdu. Onun haricinde kusursuzdu. Haftaya Beşiktaş karşısında bu çizgiyi devam ettireceğinden şüpheliyiz tabii.
Kayserispor'da ise Selim Teber çok etkiliydi. Ancak Elano ile yaşadığı diyaloglardan sonra oyundan bir nebze düştü. Mehmet Eren'in de büyük bir takımda oynamayı çoktan hak ettiğini söyleyelim. Hoş, bu yeni bir şey değil ama yeri gelmişken bunu da bir köşeye not almakta fayda var. Hasan Ali Kaldırım'dan da biraz söz etmek gerek. Türk futbolunda sol bek yetişmeyen bir dönemde Kayserispor gibi bir takımda alternatifsiz olmak çok önemli bir fırsat. O da her hafta üzerine koyarak oynamaya devam ediyor ancak dün biraz çuvalladı açıkçası. Sabri'den ne zaman pres yese topu kaybetti. Böyle olmaması lazım. Eğer bu eksiklerini giderirse önümüzdeki 10 yıl boyunca kendisinden bahsederiz. Yok gidermezse, al sana Hayrettin Yerlikaya...
Elano'nun düşürüldüğü pozisyonun ve yine Elano'nun kullandığı frikikte barajdaki oyuncunun topa elle müdahelesinin es geçildiğini ve böylece Galatasaray'ın iki penaltısının güme gittiğinin de altını çizmek gerek.
Maçın kısaca özetleyecek olursak, iki tarafın da galibiyeti kaçırdığını söyleyebiliriz. Cuma günü yaptığımız iddaa tahminlerinde "alt" oynanması gerektiğini, gol atanın kazanacağının söylemiştik. Sonuçta maç "alt" bitti ancak sanki bir taraf gol atsa diğeri devamını getirecek gibi bir hal vardı. Bu bakımdan yanıldığımızı söyleyebilirim.
0 yorum:
Yorum Gönder