Nedense ben bir türlü konsantre olamıyorum seçim atmosferine. Bana çok manasız bir çekişme gibi geliyor bu yarış. Adnan Öztürk'ün gayretine ve açıklamalarına bakıp resmen şaşırıyorum. Özhan Canaydın döneminde yaptığı çeşitli katkılarla camia içinde saygın bir isim olmasına rağmen, bu seçim dönemindeki hal ve hareketleri, Adnan Öztürk'e karşı "bende" ufak da olsa bir kızgınlık ve antipatiye yol açtı.
Aslında taraftarın gönlünden geçen aday tek. Herhalde taraftara oy kullandırılsa Adnan Polat %90 oyla tekrar göreve gelir ancak işin içine lise girince her şey değişiyor. Bir yandan mevcut yönetimin icraatlarına bakıyorum. GSMobile, GSBonus, GSBilyoner gibi markalar yaratılmış ve buralardan ciddi bir gelir kaynağı oluşturulmuş. Stat olayı büyük ölçüde kolaylanmış ve bir aksilik olmazsa 29 Ekim 2010 tarihinden açılışı yapılacak. Şirket birleşmesi çok büyük bir ölçüde tamamlanmış, gereken kaynak yaratılmış ve takımın borcunun büyük kısmı bu şekilde kapatılacak. Forma satışları uçuşa geçmiş. Riva arazisi ve Galatasaray Adası konularında çeşitli projeler var ve futbol takımı da olabilecek en iyi şekilde idare edilmeye çalışılıyor. Saymaya gerek yok aslında ancak ortada bariz bir şekilde doğru bir yönetim var. Avrupa'da birçoklarının aklına hayaline gelmeyecek oyuncular ve teknik adamlar, bugün bu yönetim sayesinde Galatasaray için ter akıtıp kafa patlatıyor. Mali olarak somut bir şeyler ortaya konmuş ve belli ki gidişat iyi olacak. Üstelik bunların hepsi 2 sene gibi kısa bir sürede başarılmış. Bunun üzerine halen daha sırf "Adnan Polat liseli değil" diye ortalık yıkılıyor, Adnan Öztürk gibi isimler de buna yem oluyor. Adnan Öztürk'ün eleştirilerine bakıyorum ve acaba başka bir kulüpten mi bahsediyoruz diyorum kendi kendime. Diğer yandan da düşünüyorum "acaba liseli başkan Özhan Canaydın döneminden sonra o zor şartlar altında elini taşın altına sokmaya cesaret edemeyenler şimdi ne oldu da böyle ateşli bir şekilde Galatasaray başkanlığına göz dikti?" O dönem riski üzerine alan, liseli olmayan Adnan Polat'tı. Başarısız da olabilirdi. Borç katlanabilir, gelir gider dengesi kurulamayabilir, stat işi halen daha o eski hantal kafanın elindeki haliyle kalabilirdi. Ama bunların hiçbiri olmadı ve Polat yönetimi bu işi gayet de güzel bir şekilde becerdi. Eh, işler iyi giderken de bir kısmın bunlardan nemalanmak istemesi kadar doğal bir şey yok tabii. Her camiada var böyle fırsatçılar.
Bugün Adnan Öztürk, kalkmış seçilirse Ali Dürüst'ü CEO yapacağını, Peter Kenyon, Thomas Kurth ve Esteve Calzada gibi isimleri yönetime getireceğini anlatıyor. Eh, bu adamlar da 3 kuruşa gelmeyecek elbet. Üstelik ne kadar kalacaklar? 3 ay? 6 ay? Hadi bir 6 da benden, 1 sene? Kim kimi kandırıyor? Ya da kandırdığını sanıyor? Bir dönem başarılar kazanmış ve bu başarıların ardından kendilerini kulübün sahibi sanan, aslında kendisinden başka hiçbir şeyi ön plana almayan Hakan Şükür-Hakan Ünsal tayfası da arkaya alınmış, Galatasaray tarihinin en başarılı başkanı olmaya aday bir görünüm sergileyen Adnan Polat yıpratılmaya çalışılıyor.
Neyseki en güzel cevap da yine aynı Adnan Polat'tan gelmiş. “alp yalman 16, faruk süren 12, mehmet cansun 6, özhan canaydın 12, ben 6 yıl yöneticilik yaptıktan sonra başkan oldum. hiç tecrübeniz yoksa burayı anlayana kadar bir döneminiz geçer. patrondan iki saat izin alıp kulübü yönetme fantazilerine girmeyin” Bu lafın ötesi var mı? Gayet açık ve net bir şekilde farkı ortaya koymuş Adnan Polat. Ayrıca Ali Dürüst de Adnan Öztürk'e herhangibir söz vermediğini, Adnan Polat'la da çalışabileceğini açıklamış durumda.
Taraftar olarak bizim fikrimiz belli. Umarız, geleneklerine bağlı Galatasaray'ın kongre üyeleri de Adnan Polat'ın sözlerindeki şeyi anlar ve ona göre hareket eder. Adnan Öztürk de daha pişmesi için zamana ihtiyacı olduğunu anlar, olgunlaşır ve gelecekte böyle şeylere hakkını vererek soyunur.
0 yorum:
Yorum Gönder