Galatasaray bugün başkanını seçti ve Adnan Polat, iki yıl daha kulübün başkanı olmaya hak kaznadı. Ancak Adnan Öztürk de hatırı sayılır bir oy aldı ve bu oy miktarı da birçoklarını şaşırttı. Ben de ilk anda şaşıranlar arasındaydım ancak şöyle bir düşününce, bugün karşılaştığımız oy dağılımının aslında sanılan kadar vahim durumlara işaret olmadığı sonucuna vardım. Netice itibariyle bugün, merhum başkan Özhan Canaydın'ın da işaret etmesiyle Galatasaray tarihinde ilk kez, başkanlığa liseli olmayan bir adayın, yani Adnan Polat'ın seçilmesiyle açılan yeni dönemin perçinlendiği gündür.
Kulüp yönetiminin üzerindeki "liseli" gölgesi asıl bugün yıkılmıştır. Liseli olmayan başkan Adnan Polat, başarılı olduğu inkar edilemeyecek olan 2 senelik dönemi sayesinde bir alışkanlığı yıkmıştır. Tabii ki Galatasaray gibi köklü camialarda bu tarz değişimler çok kolay olmamaktadır. Özhan Canaydın'ın bu hafta içinde vefat etmesinin de yarattığı duygusal hava nedeniyle Adnan Öztürk tarafı beklenenden biraz daha fazla dirençli görünmüştür, o kadar. Yoksa iki tarafı da nesnel bir şekilde terazinin iki kefesine koyarsak, gerek bu zamana kadar yapılanlar, gerekse de seçim çalışmalarını göz önüne koyup kimin ne kadar ağır bastığını çok rahat görebiliriz. Ancak tam da burada devreye giren "liseli" dayanışması ve kulüp gelenekleri, bugün seçim sonuçlarını takip eden bizlerin bir miktar gerilmesine neden olmuştur.
Demem o ki, bugün aslında Galatasaray adına umutsuzluğa kapılmanın değil, yeniden seçilen Adnan Polat'la birlikte yeniden umutlanma günü olmalıdır. Her camiada kişisel çıkarlarını camianın çıkarlarının önüne koyan şuursuzlar olmuştur. Galatasaray'da da vardır (bu sözümle Adnan Öztürk'e oy veren eski futbolcuları ve onlarla aynı mantığı güderek oy kullananları kastediyorum) Kolay işler becerilmedi bugüne kadar ve bugün. Bundan sonra da aynı zorluklarla karşılaşılacaktır. Başkana gereken destek, bugün kongre üyeleri tarafından verilmiştir.
Zaten Haldun Üstünel'in Yiğit Şardan'ın olduğu bir yönetimi bir kenara koyup göreve Haim Fresco, Fatih Gökşen gibilerinin olduğu bir listeyi getirmek, (teşbihte hata olmaz) attan inip eşeğe binmek gibi bir şeydir ve buna da bu kongre doğal olarak razı olmamıştır.
Kulüp yönetiminin üzerindeki "liseli" gölgesi asıl bugün yıkılmıştır. Liseli olmayan başkan Adnan Polat, başarılı olduğu inkar edilemeyecek olan 2 senelik dönemi sayesinde bir alışkanlığı yıkmıştır. Tabii ki Galatasaray gibi köklü camialarda bu tarz değişimler çok kolay olmamaktadır. Özhan Canaydın'ın bu hafta içinde vefat etmesinin de yarattığı duygusal hava nedeniyle Adnan Öztürk tarafı beklenenden biraz daha fazla dirençli görünmüştür, o kadar. Yoksa iki tarafı da nesnel bir şekilde terazinin iki kefesine koyarsak, gerek bu zamana kadar yapılanlar, gerekse de seçim çalışmalarını göz önüne koyup kimin ne kadar ağır bastığını çok rahat görebiliriz. Ancak tam da burada devreye giren "liseli" dayanışması ve kulüp gelenekleri, bugün seçim sonuçlarını takip eden bizlerin bir miktar gerilmesine neden olmuştur.
Demem o ki, bugün aslında Galatasaray adına umutsuzluğa kapılmanın değil, yeniden seçilen Adnan Polat'la birlikte yeniden umutlanma günü olmalıdır. Her camiada kişisel çıkarlarını camianın çıkarlarının önüne koyan şuursuzlar olmuştur. Galatasaray'da da vardır (bu sözümle Adnan Öztürk'e oy veren eski futbolcuları ve onlarla aynı mantığı güderek oy kullananları kastediyorum) Kolay işler becerilmedi bugüne kadar ve bugün. Bundan sonra da aynı zorluklarla karşılaşılacaktır. Başkana gereken destek, bugün kongre üyeleri tarafından verilmiştir.
Zaten Haldun Üstünel'in Yiğit Şardan'ın olduğu bir yönetimi bir kenara koyup göreve Haim Fresco, Fatih Gökşen gibilerinin olduğu bir listeyi getirmek, (teşbihte hata olmaz) attan inip eşeğe binmek gibi bir şeydir ve buna da bu kongre doğal olarak razı olmamıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder