Çok güzel bir yasaymış gibi de anlatılıyor bütün basın-yayın organlarında. Sadece taraftar grupları rahatsız. Ama onlar zaten doğuştan rahatsız. Sorun yok o zaman. Kendilerine dokunacağı için delleniyorlar yoksa çıkan yasa, olayları engellemek açısından yeterli. Zaten son dönemde çıkarılan bütün yasalar çok yeterli. Yetse de evet, yetmez ama evet! Mecliste eller kalkar, referandumda oylar patlar...
Şimdi yasanın içeriğinden bahsetmeyelim. Sadece üstünden geçelim. Sokakta yapabileceğiniz bir eylemi, maç günü stad çevresinde yaparsanız ve bu eylem bir suç teşkil etmekteyse; alacağınız ceza kat kat fazla olacaktır. Çünkü siz taraftar(seyirci) değil, potansiyel suçlu ve halkı galeyana getiren illegal örgütlerin protestocularısınız. Ver paranı, al en pahalı bileti, içeriye sokamadığın alınterinle yani madeni paranla çekirdek edin ve izle maçını git arkadaş. Yorma kimseyi! Alt tarafı 22 adam 1 tane topun peşinde koşuyor. Nedir yani?
Futbol oyun mudur? Değildir şüphesiz. Bu kadar paranın döndüğü bir alanda her şey temiz kalmış olabilir mi? Kalamaz. Kulüpler, federasyon, şirketler, sponsorlar vesaire. Herkes çıkarını düşünürse ortaya tek bir güzelin çıkması, iyinin oluşması beklenemez elbette. Zaten tek çıkaramazsan böler ve yönetirsin. Mezhepten ayırırsın, milliyetten ayırırsın, sınıf farklılıklarını kullanararak ayırırsın ve onlar birbirini yerken sen kaymağını yersin. İşte bütün o büyük(!) camiaların yaptıkları bundan ibarettir. Bir yazı yazmıştım zamanında isteyen bakabilir: http://gelipartt.blogspot.com/2010/09/futbolun-boluculugu.html
Niye bunlardan bahsettiğim çok açık. Dün yaşanan olaylar,yine “istenmeyen hareketler ve taraftar şiddeti” gibi iki başlık altında 2-3 gün konuşulacak ve gerisi gelmeyecek. Çünkü bu ekonomik sistem ve yönetim biçimleriyle bu sorunun çözümü bulunmaz. Ne kadar kötü görünürse görünsün bir pazarlama biçimidir dünkü olayların üzerinden yapılabilecek her türlü muhabbet.
Olaylar neydi, ne değildi anlatmanın alemi yok. Geçen sene Diyarbakır maçı için Bursaspor taraftarlarına laf edecek olduk; özürleri kabahatlerinden büyük oldu. Ama sadece bir şeyi belirtmek istiyorum; şehirde, stadta “öteki” gördüklerini istememeyi bırak onlara tahammül edememek ve onları bu alanlara sokmamak en hafif tabiriyle “faşizan” bir yaklaşımdır. Bursaspor ile Beşiktaş arasındaki husumet ne olursa olsun, öfkeler ne denli yüksek olursa olsun...
"Eee iyi de arkadaşım yasayla, hükümetle ne alakası var? Yasa işte bundan sonra lazım!!" diyecek güzel insanlar çıkacaktır. "Yasa gereği en ağır cezayı alacak işte bu adamlar" diyerek hükümet güzellemesi yapıp, hayatlarında karşılaşmaktan korkarak yaşayacakları adamların alacağı cezayla mutluluk sarhoşu olacaklar da çıkacaktır. Bu sistem çözüm üretemez, ancak sonrası için yeni krizlerin oluşmasına ortam sağlar derken tam da bunu kastediyorum işte.
Bu son geçen yasaya göre; taraftarların takip edilmesi veya dinlenmesi yasal düzenlemelere bağlı. Yedi sene boyunca bu iki takım taraftarı deplasmanlara götürülmemiş, ilk yarıdaki maçta İnönü Stadı'nda birçok olay meydana gelmiş, yaralananlar olmuş, ameliyat olmak zorunda kalanlar olmuş vesaire... İstanbul emniyeti işin altından kalkamamış. Türkiye'nin en organize ve en kalabalık kolluk kuvvetleri durumun üstesinden gelememiş.
O zaman Bursa'ya ne yapmak düşer? Ders almak. Eksik olan ne varsa tamamlamak. Güvenliği tam olarak sağlamak. Beşiktaş'ın kaldığı oteli güvende tutmak. Beşiktaş taraftarlarını güvenle şehire daha sonra da stada sokmak ve şehirden güvenli bir ortamda çıkmalarını temin etmek. Bursasporlu taraftarlar ile Beşiktaşlı taraftarları karşı karşıya getirmemek. Peki emniyet ne yapıyor? Bursasporlu taraftarların otelin önüne kadar gitmelerine izin veriyor. Beşiktaş taraftarlarını şehire sokamayor. Ee hani yasa “önlenmesine yönelik”ti?
Vali açıklamayı patlatıyor hemen. “Çapulcular!” Kim onlar? Neden kontrol edemiyorsun? Senden daha mı güçlüler? Bursaspor başkanı diyor ki “ee 1 saat beklerdik, sonra oynardık nedir canım?” Ne güzel ya. Taraftarlar şehiri zaptetmiş. "Beşiktaş gelmesin" diyor. Emniyet de "tamam gelmesinler" diyor, "sokamayız" diyor.
Şimdi şöyle bir şey düşünüyorum. Orada biriken insanlar solcu olsa ve Nato'nun şehirlerine gelmesini engellemek isteseler nasıl bir tepkiyle karşılaşırlardı? Haa! O olmuştu ya biliyoruz onu... Peki ordaki halk kendileri için önemli bir günü, atıyorum 1 Mayıs'ı, kendi istedikleri bir yerde kutlamak isteselerdi, atıyorum Taksim Meydanı'nda neler olurdu? Bu da mı olmuştu ne? Hem de 3 sene üst üste olmuştu sanırım. Tam hatırlamıyorum ama öyle bir şeydi...
Emniyet, vali, başkanlar, medya, yazarlar, çizerler vesaire... Sistemin işlemesinden yana hareket eden tüm unsurlar! Hikaye anlatmayı bırakın. Çözülsün istemiyorsunuz ve çözmüyorsunuz. Ceza yetkinizi kullanmak için yasa çıkarıyorsunuz. Bir nevi mastürbasyon! Biz futbolu sevenlere, sadece oyunu sevenlere ise yaşam hakkı vermiyorsunuz. Elinizi cebimizden çekmiyorsunuz! Bizsiz olmaz diyorsunuz.
Olur! Umarım olur! Sizsiz olur, bizsiz olmaz!
0 yorum:
Yorum Gönder