
31 Mayıs 2011 Salı
Galatasaray'da Ayrılıklar

Güle Güle Paul Scholes...

30 Mayıs 2011 Pazartesi
Sampdoria, Deportivo ve Monaco / Küme Düşen Büyükler / Transfer Pazarı

Tüm Avrupa'da ligler sona erdi ve şampiyonlar kimseyi şaşırtmadı. Fransa'da Lille sürprizi dışında. En dikkat çekici olan ise küme düşen takımlardı. Bir zamanlar sadece yerel olarak değil uluslararsı anlamda da başarılar elde etmiş güzide kulüpler teker teker küme düştüler. Bu takımların küme düşmeleri, doğru yapılanma olmadığı zaman büyük takımların bile ne hale gelebileceğini gösterdi.
SAMPDORIA
Sampdoria ile başlayalım. Her şey ellerindeydi. Kendi sahalarında oynadıkları son iki maçta, küme düşmüş Brescia ve iddiası kalmayan Palermo'yu yenebilselerdi kümede kalma şansları çok yüksekti. Sampdoria bu iki maçtan sadece 1 puan alabildi. Kendi sahalarında oynadıkları son 7 maçta 6 yenilgi 1 beraberlik alabilen Sampdoria'nın küme düşmesi kaçınılmaz oldu.
Tarihinde; 1 lig şampiyonluğu(90-91 sezonu), 7 İtalya Kupası finali(4'ünde mutlu sona ulaştılar), 1 İtalya Süper Kupası, 1 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu(91-92 sezonu) ve 2 Uefa Kupası finali(1'inde kupayı almayı başardılar) olan bir takımın gözünün yaşına bakmadı hiç kimse. Sampdoria 98-99 sezonunda da küme düşmüştü. Yani efsanevi sezonlardan sadece 7 sene geçmişken. Serie A'ya yükselmek için 02-03 sezonuna kadar beklemek durumunda kaldılar. O sene Serie B'yi lider olarak tamamlayıp, Serie A'ya yükselebilmişlerdi.
Zaman kimseye acımıyor yani. Galatasaray'ın halini de böyle değerlendirebiliriz. Hala 2000 ve 2001'de elde edilen başarılarla övünmekte Galatasaray camiası. Sonuna kadar hakkıdır. Ama Galatasaraylılar dahil herkes farkında ki, o başarılardan sonra bir türlü model oluşturamayan Galatasaray'ın geçtiğimiz sezon düşme tehlikesi atlatması, eksi averajla ligi bitirmesi, mağlubiyet sayısının rekor seviyede ve galibiyet sayısından fazla olması, Avrupa'da görülmedik durumlar değil.
Gelelim batan geminin mallarına. Sampdoria, devre arasında Pazzini'yi Inter'e, Cassano'yu Milan'a vererek düşüş yaşayacağının sinyallerini vermişti. Takımda kalan oyunculardan en değerlileri arasında yer alan Reto Ziegler de Juventus'a transfer oldu. Kalan oyunculardan dikkat çekenler ise Palombo, Koman ve Tissone. Tecrübeli başka isimler de var ama yaşları itibariyle pazarlarının yüksek olacağını tahmin etmiyorum.
Palombo 29 yaşında ve çok ideal bir defansif orta saha. Her takımda oynayabilecek kapasitede. Maliyeti biraz fazla olacaktır. Milli takımın da kadrosunda yer alıyor. Serie A'dan bir takım kendisine kapılarını açacaktır diye tahmin ediyorum. Hatta Juventus için yine yerli yerinde bir transfer olur.
Koman ise geçtiğimiz gençler Dünya Kupası'nda parmak ısırtmıştı gerçekten. Çok başarılı bir sezon geçirmese de önemli yeteneklere sahip. İki kanatta da oynayabiliyor Macar oyuncu. O da ilk aşamada orta sınıf bir Serie A takımında kendisine yer bulabilir. Geleceğinin daha parlak olduğunu düşünüyorum.
Tissone ise tekniği yüksek ve oyun bilgisi üst düzeyde olan bir orta saha oyuncusu. Arjantinli'nin de Serie B'de oynamaya devam edeceğini düşünmüyorum.

DEPORTIVO LA CORUNA
Küme düşen bir büyük takım da İspanya'dan. 2000'li yılların başında oynadıkları futbol ile damga vurmuşlardı. Makaay, Mauro Silva, Donato, Djalminha, Valeron ve Molina ilk aklıma gelen isimler. İnanılmaz bir takımdı Deportivo. Top göstermiyorlardı. Valeron'un bir Galatasaray maçında %100 pas isabeti yakaladığını dahi hatırlarım. Bu takım 10 sene sonra küme düştü. Zaman acımıyor demiştik işte. 1 La Liga şampiyonluğu, 2 Kral Kupası ve 1 de Intertoto Kupası var mazisinde. Yazık oldu...
Gelelim oyunculara. Açıkçası bu seneki kadroları oldukça zayıftı ve küme düşmeleri sürpriz olmadı benim açımdan. Buradan iyi bir transfer yaparak kariyerinde atlama yaşayabilecek bir oyuncu olacak mı çok emin değilim.
İlk aday tabii ki Meksikalı Guardado. Sol kanatta daha çok hücumcu olarak oynayan bir oyuncu. Üst düzey bir ligde oynamaya devam edecektir. Sol kanadında sıkıntısı olacak Türk takımları için de ideal olabilir. Örneğin, Arda bir başka takıma gidecekse, Galatasaray'ın sol kanadı için şeker gibi bir transfer olur. Maliyetinin çok çok çok yüksek olacağını düşünmediğim için, sorunlu Engin, istikrarsız Alanzinho'dansa Guardado diyebilirim Trabzonspor'un sol kanadı için.
Pablo ve Valeron yaşlarından dolayı kalacaklardır Riazor'da. Ben ikinci bir isim göremiyorum iyi transfer yapabilecek. 30 yaşındaki Riki aslında yetenekli ama bu sezon diplerdeydi. 24 yaşındaki savunma oyuncusu Aythami, La Liga'da kendisine yer bulabilir...

AS. MONACO
Son hafta kendi sahalarında Lyon'u geçebilselerdi, kümede kalacaklardı. Dün gece Lyon 2-0 yenince Monaco'yu, kırmızı beyazlılar küme düştüler. En son onları 03-04 sezonu CL finalinden hatırlıyoruz. Giuly, Morientes, Evra, Rothen, Cisse, Nonda, Adebayor vesaire... Hemen hepsi bu finalden sonra büyük transferler yaparak takımdan ayrılmışlardı. Monaco da o günden bugüne belini doğrultamadı.
7 lig şampiyonluğu, 10 kupa finali ve 5 kupası, 2 lig kupası finali, CL finali, 92' Kupa Galipleri Kupası şampiyonluğu bulunuyor bu kulübün. Şimdi Ligue 2'de devam edecekler...
24 yaşındaki kaleci Ruffier, bu takımda kalmayacaktır. Galatasaray ile adı anılıyor. Türkiye olmasa bile Ligue 1'den bir takımla kariyerini sürdürecektir. Yetenekli bir kaleci, gelişime açık...
Devre arasında takıma katılan M. Diarra da pazarı her zaman bulunan bir oyuncu. O da kendisine Ligue 1'de bir takımda yer bulacaktır. 2-3 sene önceki maliyeti de olmayacaktır. Kim alırsa alsın iyi bir transfer olacaktır. Ya derinlik yaratır ya da tecrübesiyle önemli katkı sağlar.
Koreli Park, sezona çok iyi başlamıştı. Sonra devamı gelmedi. Ama onun da golcülük meziyetleri, kendisine bir kulüp bulma yolunda avantaj sağlayacaktır. Henüz 25 yaşında. Yatırım yapılabilir yani.
Bu takımlardan ve Galatasaray örneğinden de gördüğüm üzere, büyük kulüp olmak yetmiyor; doğru yapılanma şart. Zaman geçtikçe makas daralıyor. Dikkat etmekte fayda var...
29 Mayıs 2011 Pazar
Orduspor Süper Lig'de!

2010-2011 Sezonu Şampiyonlar Şampiyonu Barcelona!

28 Mayıs 2011 Cumartesi
FC. Barcelona Vs. Manchester United FC. / Final Akşamı!




27 Mayıs 2011 Cuma
Hücumda Çeşitliliğin Yüzü / Johan Elmander

Gurbetçi Akını / Veli Kavlak, Tanju Kayhan ve Burak Kaplan Beşiktaş'a, Yasin Pehlivan Gaziantep'e




Fc Barcelona Vs. Manchester United Fc. / Hücumcular

Geldik, kupanın nereye gideceğini tayin etmesini beklediğimiz adamlara. Barcelona için yine her şey belli. Manchester United için ise Berbatov – Hernandez tercihi soru işareti. Ben topu daha çok rakibine bırakacak olan Manchester United'ın kontra ataklarla etkili olmaya çalışacağını düşünüyorum. Böyle bir oyun yapısında Hernandez, Berbatov'a oranla daha etkili olacaktır.
İstatistiklere bakıldığında ise Manchester United'ın korner atma konusunda rakibine fark attığını görüyoruz. Etkinlikleri de o derece fazla. Barcelona'da uzun diyebileceğimiz Busquets, Pique ve Puoyl var sadece. Ferdinand, O'Shea, Carrick, Vidic ve hatta Fletcher ceza sahası içinde etkili olabilirler. Belki Ferguson bunu yeterli görmez ve Berbatov'u kullanmak ister.
Berbatov'un kullanılmasında başka türlü iki mantıktan da söz edebiliriz. Duvar olması ve indireceği toplarla Rooney ve Nani'ye pozisyon yaratması istenebilir. Yine hücumun merkezinde kaleye sırtı dönük top alması ve kanatlara dağıtması düşünülebilir. Tecrübesi de Hernandez'e oranla oldukça fazla.
Oyuncular ise Herrnandez'i övme yarışına girmişler. Giggs, Ferdinand birçok açıklama yapmış. Pele bile Messi'den daha iyi olabilir demiş onun için. Pele'nin Messi'yle ne alıp veremediği var bilemiyoruz ama Hernandez için itici güç oluyordur bu açıklamalar. Ben Ferguson'un bu moralden faydalanmak isteyeceğini düşünüyorum.
Gelelim karşılaştırmalara. Messi yine merkezde oynar, Villa sola atılır diye düşünerekten yapalım değerlendirmemizi...

PEDRO Ledesma vs. Luis NANI: Takımların sağ kanatlarında bu isimler yer alacaktır muhtemelen. Nani yerini Valencia'ya da bırakabilir tabi. Belki de solda Nani, sağda Valencia ile çıkar Ferguson. İlk gün de yazdığımız gibi Manchester'ın 11'ini tahmin edebilmek, sayısal lotoyu tutturmaktan daha zor. Tahminimiz üzerinden değerlendirelim. Pedro'da bir form düşüklüğü var. Eskisi kadar yırtıcı ve yaratıcı değil son dönemde. Yine attığı şutların, gol olma oranı çok yüksek ama oyunun genelindeki katkısı git gide azalıyor.
Nani ise çok formda olduğu bir sezonda tahlihsiz bir sakatlık yaşadı. Beklenenden daha önce sahalara geri döndü. Sezon başındaki kadar etkili olmasa da her an tehlike yaratabilecek bir yapıya sahip. Çok teknik. “Sıfıra inme” gibi bir kanat oyuncusunda mutlaka olması gereken özelliği, dünya üzerinde en çok kullanan adam. Karşısında savunması zayıf Adriano'yu veya henüz form tutmuş olduğunu beklemediğimiz Abidal'i bulacaktır. Nani bu maçta fark yaratabilir. Hızı ve tekniği ile arkadaşlarını gol pozisyonuna sokabilir. Ben bu eşleşmede form grafiklerine de bakarak Nani'yi bir adım önde görüyorum.
David VILLA vs. Wayne ROONEY: Bu iki oyuncunun karşılaştırması, oyuncu profili benzerlikleri açısından cuk otursa da, pozisyon olarak birbirlerinden biraz daha farklı bir konumda sahada yer alıyorlar. Villa, Messi'den daha çok verim alınabilmesi adına sol kanata hapsedildi adeta. Sol çizgide bekliyor. Top ayağına gelince içeri katediyor. Gol sayısı da eskisi kadar fazla değil haliyle. Genelde ikili sıkıştırmalara maruz kalıyor ve gücünü çok fazla harcamak durumunda kalıyor. Ben Villa'nın orada etkili olamayacağını düşünsem de Messi'nin geniş alanda oynayabilmesi adına Pep, onu yine orada oynatacaktır. Karşısında Rafael, Fabio gibi isimleri bulursa işine gelir. Süratini kullanamaz belki ama daha fazla açık bulacaktır. Savunmacı bir bekle oynarsa, içeri katedişleri zorlaşır, ters kanattan atılacak toplarla buluşamayabilir. Villa sonuçta. Her an, her şekilde golle buluşabilir elbette.
Rooney ise Torres'in formsuzluğu, Drogba'nın yaşlanıyor oluşu ile birlikte forvet denilince akla gelen ilk isim oluyor artık. Güçlü, hızlı. Şutları çok tehlikeli. Rahatsız edici. Her an, her şeyi yapabilecek bir başka adam. Sol kanada da gelir, orta sahaya da. Hücumu da ikiler. Çok yönlü bir forvet oyuncusu. Bence dünyadaki herkesten bir adım önde şu an...

Lionel MESSI vs. Javier Hernandez CHICHARITO: Messi, dünyanın en iyisi. Karşısına kimi koyarsak koyalım farketmez. Eşleşmelerde fark yaratacaktır. Özelliklerini saymaya gerek yok. Yine oyunun merkezinde yer alacaktır. Serbest rolü üstleniyor Barcelona'da. Merkezde duruyor ama istediği zaman istediği şeyi yapmakta özgür. Bir anda çıkar, üç kişiyi geçer ve golünü atar. Çok ekstra bir oyuncu. Manchester orta saha ve savunmasıyla ona kanalize olmayı deneyecektir. Yavaşlatabilirler belki ama durdurabilirler mi göreceğiz...
Chicharito da formu yükselenlerden. Tüm dünya onu övmekle meşgul yukarda da söylediğimiz gibi. Gol vuruşları çok temiz. Hızlı ve teknik. Zor duruma sokabilir karşısındaki defans oyuncularını. Bir anda ortaya çıkıyor ve iş bitiriyor Meksikalı. Yine de bir Alex pardon Messi değil!
Yedeklere gelecek olursak Barcelona'da göze çarpan ilk isim Afellay. İki kanatta da oynayabilir. Dünyanın her takımında ilk 11'de oynayabilecek bir yeteneğe sahipken, bu takımda yedek işte. Pedro'dan daha fazla katkı yapacağını düşünüyorum, düzenli oynadığında. Manchester'da ise akla ilk olarak Berbatov geliyor. Fark yaratacak cinsten bir alternatif gerçekten. Sağ taraf için Valencia ve Park gibi alternatifler de mevcut. Manchester kulübe anlamında çok daha zengin Barcelona'dan...
Orhan Şam Fenerbahçe'de

Beklediğimiz haberi aldık. Daha sezon ortasından belliydi bu transferin gerçekleşeceği ama sezon ortasından belli olduğu iddia edilen transferlerin hüsranla sonuçlanmasından sonra endişeyle yaklaşıyorduk. Neyse ki oldu.
Mustafa Pektemek Beşiktaş'ta

26 Mayıs 2011 Perşembe
Bundesliga, Karabükspor ve Antalyaspor Analizleri

Barcelona vs. Manchester United / Orta Sahalar

Aslına bakarsanız Manchester United ile Barcelona orta sahalarının yapıları birbirinden farklı. 4'lü orta saha ile çıkıyor sahaya genel itibariyle Manchester United. Barca'nın ise nasıl çıkacağını hepimiz biliyoruz.
Ferguson özellikle bu sene bu 4'lü orta saha üzerinde çok fazla oynadı. Kanatlarda Park, Giggs, Valencia ve Nani oynuyor. Ortada ise Carrick, Anderson, Fletcher asıl mevkiileri olarak bir adım önde olsalar da Giggs ve Park da bu bölgede kullanılan isimler. Yine bu mevkinin oyuncusu olan Scholes ise en uzak ihtimal.
Yapılar böyleyken bir kıyaslama yapmak da oldukça zorlaşıyor. Bir kanat oyuncusunu hücumun bir parçası haline getirerek, yarınki değerlendirmemize katacağız. Ben bu ismin Nani olması gerektiğini düşünüyorum. Diğer orta saha elemanlarına göre daha az savunmaya yardım eden, daha çok kaleyi düşünen bir oyuncu Nani. Onu hücumcularla birlikte değerlendiririz.
Ferguson'un Carrick ve Fletcher'ı beraber oynatarak, Barca'nın pas akışkanlığını engellemek isteyecektir. Bir final maçı olmasından ötürü de sol tarafta Giggs tercihini bekliyorum. Park da oynayabilir tabi, Alves'in çıkışlarını kontrol altına almak ve hareketliliği fazla olan bir oyuncu ile oynamak isterse Park daha sağlıklı bir tercih hatta.

Artık başlayalım...
Sergio BUSQUETS vs. Darren FLETCHER: Pozisyon olarak Carrick ile kıyaslamak gerekir Busquets'i ama oyun stilleri açısından bu iki isim birbirlerine daha çok benziyor. Xavi ile Carrick kıyaslaması da daha doğru temellere dayanacaktır. Her neyse; Busquets alt yapıdan yetişmiş bir isim. Onun için Yaya Toure'den vazgeçildi. Mascherano yedek bekliyor. Sert, hava toplarında etkili, ikili mücadelelerde diri, top tekniği ortalama, takımın oyun yapısını bozmayan bir orta saha. Önemli maçlarda yaptığı çirkefliklerle antipatik oluyor bazen. Marcelo'ya ten rengini kastederek söylediği çirkin sözler konusunda aklandığı için de bir şey diyemiyoruz. Fakat insan beklemiyor değil. Yine saçma sapan bir pozisyonda kendini yere atabilir, abartabilir ve rakip takımın emeğini çalabilir. Bu hususlar dışında çok sağlam, güven veren önemli bir kesici.
Fletcher ise tam bir orta saha oyuncusu. İki tarafa da ortalamanın üzerinde katkı verebiliyor. Görevi icabı daha çok durdurmaya yönelik oynayacaktır bu maçta. Iniesta'yı etkisiz kılmada ona büyük görevler düşüyor. Gerektiğinde çok sert de oynayabiliyor İskoçyalı. Tam bir sistem oyuncusu. Vazgeçemiyor Ferguson ondan. Türkiye'de olsa düz adam denilip bir köşeye atılırdı. Sadece görevini yerine getiriyor Fletcher ve bunu kusursuza yakın bir şekilde gerçekleştiriyor. Bu bölgede iki takımdan birini ön plana çıkarmak hata olur. İki başarılı görev adamı. Yapmaları gerekeni yapıyorlar ve macera aramıyorlar...
XAVI Hernandez vs. Michael CARRICK: Dünyanın en iyi orta saha oyuncusuna geldik. Xavi Hernandez. Biz onun 4-5 kademe altındaki Selçuk İnan için birbirimizi yiyoruz memleketimizde. Pirlo'nun da yaşlanmasıyla hemen hemen stil olarak benzersiz hale geldi Xavi. 4-5 senedir gösterdiği form da inanılmaz. Takımı zaten dünyanın en iyisi ya da en iyilerinden biri. Xavi ise hem Barca ile hem de milli takımı ile harikalar yaratıyor. Pas hatası yapmıyor neredeyse. Ters toplarla rakibi gafil avlayabilir. Asist öncesi pasların kralı. Mücadele gücü de gerektiğinde ortaya çıkıyor ama buna çok fazla ihtiyaç kalmıyor. Sürekli topla oynayan bir takımın, oyun kurucusu kendisi. Kusursuz bir orta saha oyuncusu.
Carrick ise yine Ferguson'un sistemi için çok önemli bir rol oynuyor. Defanstan topu alan ve hücumları başlatan adam. Kesici özelliği de var. Fizik itibariyle de karşılaştığı isimlere üstünlük kurabiliyor. Pas yeteneği üst düzeyde. Çok sert şutlar çekebiliyor. Yine de bu bölge için Barca'nın avantajlı olduğunu söylersek, yanlışa düşmemiş oluruz...

Andres INIESTA vs. Ryan GIGGS: Iniesta'da nedenini anlayamadığım bir form düşüklüğü var. Geçtiğimiz senelerdeki gibi değil. 2009-2010 sezonundaki Iniesta'yı mumla arıyoruz. Barca'nın bazen yaşadığı sıkıntıların en büyük nedeni de bu. 2010 Dünya Kupası'ndaki performansına ulaşamadı bir türlü. Yine de yetenekleri itibariyle benzersiz bir isim. Hücuma katkısı, deliciliği ve sürati fark yaratıyor.
Giggs ise yaşayan efsane. Ne desek boş. Tam bir profosyonel. İlerleyen yaşına rağmen verim alınabiliyor kendisinden. Gol atar, ara pası verir, isabetli ortalar yapar, takım sıkıştığında topu yönlendirir. Ete kemiğe bürünmüş bir tarih var karşımızda. Bu alanda birini ön plana çıkarmaya gönlümüz el vermez. Giggs karşısında boynumuz kıldan ince...
Yedeklere bakalım...
Mascherano ve Keita ön plana çıkıyor Barca'da. İkisi de güven veriyor. Anderson, Valencia ve Park da Manchester United'ın öne çıkan yedekleri. Her bölge için, oynayanlar kadar önemli olan alternatiflere sahipler. Kadroya girmesini beklemediğim Gibson da çok önemli bir oyuncu. Alternatifleri daha fazla yani Manchester'ın...
25 Mayıs 2011 Çarşamba
Emmanuel Emenike Fenerbahçe'de

FC. Barcelona vs Manchester United FC. / Savunmalar

Cumartesi akşamı, hepimizi bu sezon son kez ekrana kitleyecek bir futbol maçı var. Şampiyonlar Ligi finalinde iki dev karşı karşıya geliyor. Maalesef Türkiye'de yaşayan insanlar olarak, kötü bir spiker ve kötü bir yorumcuyla maçı takip etmek zorunda kalacağız fakat sahadaki oyun içimizi rahatlatacaktır diye ümit ediyorum.
Biz de bu maça sayılı günler kala; takımların bölge bölge analizini yapıp, kendimizi maça hazırlayalım. Bugün savunmaları, yarın orta sahaları, cuma da hücumcuları yazarız; maç günü de maça dair gerekli bilgileri paylaşıp analizimizi tamamlarız. Porto-Braga maçı gibi bir maç da izlersek, maç sonrasında hiçbir şey yazmayız :) Bu iki takımdan öyle bir maç beklemiyoruz elbette.
Aslına bakarsanız Barcelona'nın 11'ini yoldan çevirdiğiniz bir adama bile saydırabilirsiniz fakat Manchester United çok fazla rotasyona giden bir hocaya sahip. Sağ bekte, orta sahanın merkezinde, kanatlarda ve hücumda kim oynar kestirmek oldukça zor.
Kalecilerle başlayalım...
Victor VALDES vs. Edwin VAN DER SAR: İki takımın da kalecileri belli. Bu mevkide bir sürpriz beklemiyoruz. Valdes 2-3 senedir sürekli yükselen bir form grafiğine sahip. Katalan olması onu bu takımda tutuyordu kimilerine göre. Belki de en başlarda sürekli forma şansı bulmasının nedeni gerçekten buydu. Fakat bugün için böyle bir şey söylemek imkansız. Artık güven veriyor kalesinde Valdes. Van Der Sar ise bu sezon sonu futbolu bırakabilir. Hatta De Gea'nın imza atması an meselesi. Van Der Sar'ın kariyerini son maçı, belki de oynayacağı en önemli maç. Motivasyonu üst düzeyde olacaktır. Yaşına rağmen son 4-5 aydaki gösterdiği performans da inanılmaz. İki takımın da kalesinde üst düzey ve güvenilir isimler var. Baskı altında hata yapma riski daha fazla olan Valdes, olası Rooney, Javier Hernandez veya Park presslerinde sorun yaşayabilir sadece.

Savunmalar...
Daniel ALVES vs. John O'SHEA: Hemen belirtelim ki O'Shea ismini yazmak Sayısal Loto tahmini yapmak gibi bir şey. Rafael, Fabio, Brown, Evans gibi 4 yakın; Fletcher, Park, Smalling gibi 3 uzak ihtimal daha var o Manchester United'ta. Savunması güçlü, kademe anlayışı yerinde ve ayakta kalmayı becerebilmesi açısından O'Shea'yi yazdım. Barcelona hücumun sol tarafında Villa'yı oynatacaktır ve Villa'nın etkili olabilmesi içeri katetmesine bağlıdır. Bu yüzden görev bölgesini fazla terketmeyecek, diri kalabilecek ve ters kanattan atılan toplarda gücü ve pozisyon bilgisi ile Villa'nın önüne geçebilecek bir adam olarak benim aklıma en çok O'Shea yattı. Rafael de plase. Fakat bu eşleşmede şüphesiz ki Barca, birkaç adım önde. Kimilerine göre dünyanın en iyi sağ beki, geri kalanına göre en iyi 3 sağ bek arasında Alves. Hücumda çok etkili. Ters topların sürekli olarak atıldığı isim kendisi. Ortaları etkili. Pas akışkanlığı maksimum seviyede. Kısacası hücumcu bek özelliklerinin tamamını yansıtıyor. Kusursuza yakın bir oyuncu Brezilyalı.
Carles PUYOL vs. Rio FERDINAND: Kaptan sakatlıktan çıktıktan sonra adam gibi maç oynamadı. Riske edilmedi desek yeridir. Lig garantilenmişti. Gerek yoktu. Form durumundan çok emin değiliz ama konsantre olduğunda nasıl bir savunacı olduğunu çok iyi biliyoruz. Hırsı, mücadelesi, kusursuz markajı ve liderlik özellikleriyle inanılmaz bir defans oyuncus Puyol. Ferdinan da bir var bir yok olanlardan. Zaten bu adamın kendini takıma adadığını hiç düşünmüyorum. Kaptanlığı bile zorla veriyorlar sanki. Klasına diyebilecek hiçbir şey yok ama ruhsuz gelir bana hep. Dünyanın en iyileri demenin anlamı yok zaten CL finalindeler. Diğer takım arkadaşları gibi onlar da mevkilerinin sayılı oyuncularından. Fakat ben Puyol'un başarıyı her zaman daha çok istediğini ve sırf bu nedenle daha iyi oynayacağını düşünüyorum.

Gerard PIQUE vs. Nemanja VIDIC: Hiç uzatmadan benim yeryüzünde en çok beğendiğim iki stoper diyip geçiştirsem mi? Pique pas yapar, kesicidir, hava toplarına hakimdir, hücuma çıkınca etkili olur, toparlayıcıdır, güven verir vesaire... Vidic ise çalım yemez, kafa topu vermez, hamle yaptıysa o topa dokunur, ikili mücadele kaybetmez, riske girmez, gücü bitmez vesaire...
ADRIANO Correrira vs. Patrice EVRA: Abidal'in rahatsızlanması, Maxwell'in istenilen düzeye gelememesi Adriano'nun o bölgede oynamasını sağladı. Aslında orta sahanın kanatlarında gösterdiği performans sayesinde Barca'ya gelmişti. Mecburiyetten burada oynuyor ama form durumu gayet iyi. Brezilya milli takımına da çağrıldı. Gün geçtikçe alıştı zaten yabancı olmadığı bir bölgeye. Yine de seneye sol bekte onu görmeyeceğiz muhtemelen. Evra ise dünyadaki en iyi 2-3 sol bekten bir tanesi. Hücuma çıkar, gerektiğinde sert oynar, pas yapar, isabetli ortalar açar, çok denemese de şut attığında etkili olur. Bu bölgede Manchester United rakibinin önünde...
Yedeklere bakalım...
Barcelona'da Abidal veya Maxwell'den bir tanesi maç kadrosunda yer alacaktır. Muhtemelen Abidal olacaktır. Sol bek ve stoper olarak oynayabilir. Milito da alternatifler arasında ama Puyol sakatken Guardiola, Mascherano'yu veya Busquets'i bile stoper olarak oynattı yine de Milito'ya dönmedi. Hiçbir şartta oynayabileceğini düşünmüyorum. Başka da alternatifleri yok gibi. Manchester United'ta ise ikizler Rafael ve Fabio iki kanadı da savunabiliyorlar. Brown sağ bek ve stoper, Evans iki bek ve stoper, Smalling de stoper olarak oynayabiliyor. Tahminimce Smalling ve ikizlerden birisi 18 kişilik kadroda yer bulacaktır. İlk 11'de yazdığım O'Shea 18 kişilik maç kadrosunda yer almazsa hiç şaşırmayacağım. Alternatif açısından Manchester United rakibine oranla daha avantajlı...
Selçuk İnan Galatasaray'da

Egemen Korkmaz Beşiktaş'ta
Andrea Pirlo Juve'de
32 yaşındaki orta saha oyuncusu Milan'dan göz yaşları içerisinde ayrılmıştı geçtiğimiz hafta. Hem sakatlıklarla boğuştu sezon içinde hem de yerini Van Bommel'e kaptırdı yıldız oyuncu. Juventus ile anlaştığı haberleri geliyordu bugün de resmiyete döküldü. Pirlo Juventus'a 3 senelik imzayı attı.
Sen Yapma Bari Şenol Güneş

Şenol Güneş an itibariyle televizyonda görüntüler eşliğinde hakem eleştirisi yapmakta. Menfaat sağlamak için yapmadığını söylüyor kendisi ama seneye de bu hakemlerle bu ligde oynayacak takımı. Dinlemek bile gelmiyor insanın içinden. Bu güzel adamı böyle şeylerle uğraşırken görmek can sıkıcı sadece.
Beşiktaş'ta Çete Modası


24 Mayıs 2011 Salı
Dayan Drago Gabric!

23 Mayıs 2011 Pazartesi
Biten Sezonun Ardından / En iyi 11





22 Mayıs 2011 Pazar
18. Kez Şampiyon Fenerbahçe / Diriliş!


20 Mayıs 2011 Cuma
Şampiyonluk Bizim Değil, Sizin Umurunuzda
Evet, sebebi Jay Jay Okocha’ydı!.. Onun hayran olduğum hareketleri yüzünden benim gökkuşağı renklerim, o dönem bu tuhaf üç renk arasındaki bana göre muhteşem bir uyumdan oluşmaktaydı…
“Allah’ın Afrikalısına ne bu hayranlık?” diye sorardı büyüklerim, çocukça: “Ama onun çalımlarını başkası atamaz!” diye cevapladığımı dün gibi hatırlarım…
Endüstriyel futbolun bana attığı ilk kazık, onun yüksek bir maliyetle Fenerbahçe’den gidişiyle gerçekleşmişti…
Çok üzülmüştüm!..
Ama aradan çok zaman geçmemişti ki, kendi içimde çok önemli bir şeyi fark ettim; ona olan tüm sevgim artık Fenerbahçe hanesine yazılıydı…
Her taraftar gibi bugüne kadar bende destekledim takımımı. Bu yazıyı esas kaleme alış sebebim ise, bugün peşimi hala bırakmayan kötü hatıralar…
Denizli!.. Trabzon!..
Nasıl oldu; neye mahsuben, bugün hala bir anlam verebilmiş değilim… Ve aynı manzara yine karşımda.
Denizli ve Trabzon maçları işin serim ve düğümüydü. Fakat bu sefer çözüm tam anlamıyla bizden diyebilirim. “Niye mi?”
Çünkü haftalardır yanlış anketler yapıldı… Yurdun genelinde ‘kim şampiyon olur?’ anketi düzenleyeceklerine: “Hangi takımın taraftarı ruh sağlığı olarak daha güçlüdür?” anketi yapılmalıydı.
Çünkü Denizli ve Trabzon maçları bize hüsranı değil, kabusu değil; nasıl güçlü olunur onu öğretmiş. Bir Fenerbahçe taraftarı olarak bugün geldiğim noktada son hafta, ya yine şampiyon olamazsak…
“O zaman ben naparım!”
Ayağa kalkar Trabzonspor’u büyük büyük alkışlarım… Çünkü bir Fenerbahçelinin Avrupa kapısı bugün sahip olduğu olgunluk seviyesiyle açılmıştır…
İnsan, her yerde aynı insandır ve bir insan yaratılışında asalet olmadı mı dünyanın tacını giyse, yine çıplak kalır.
MONTAIGNE
[Posted with iBlogger from my iPhone]
Değişen Galatasaray / Fatih Terim & Johan Elmander
Hamit Altıntop Real Madrid'de / Mourinho'nun Türk Aşısı

18 Mayıs 2011 Çarşamba
Mehmet Ekici Werder Bremen'de

Nihat Kahveci ve Manuel Fernandes'e veda

