Başlığı atarken zorlandım açıkçası. Diyecek bir söz bulamıyorum. Böylesi ruhsuz, böylesi isteksiz olmamalıydı Galatasaraylı futbolcular. Mağlubiyet sonuna kadar hak edildi bu akşam Bursa'da. Hoş, Bursa deplasmanları her sezon zor geçer. Kazansan da iyi futbol oynayamazsın. Zorlaya zorlaya, kazıya kazıya maçı alman gerekir karşındaki rakip mücadeleci olduğu için. Bugünkü maçta da Bursaspor fazlasıyla mücadele ederek bunu gösterdi zaten.
Evsahibinden başlayalım yorumlamaya. Galatasaray'a genişçe değinmeye çalışacağım zaten...
Bursaspor son zamanlarda sahaya çıktığı klasik dizilişten biraz farklı bir görünüme sahipti bugün. Sakatlığını atlatan Sercan da 11'deydi ve ileride Turgay Bahadır'la beraber oynadı. Normalde Ertuğrul Sağlam 5'li bir orta saha tercih edip ileride Turgay'ı tek başına bırakıyordu. 5'liden de Batalla ve Volkan zaman zaman Turgay'ın yanına sızıp destek olmaya çalışıyorlardı. Volkan bugün de kendini unutturup birkaç kez savunma arkasına sarktı ve bunu da zaten attığı güzel golle taçlandırmış oldu. Ayrıca Ergiç'in de hakkını verelim. Oyunu tam anlamıyla domine ediyor. Olumsuz kullandığı top çok azdı bugün. Volkan'ı pozisyona sokma konusunda da çok başarılıydı.
Sercan'ın biraz daha zamana ihtiyacı var gibi. Onun yerine yine Batalla başlasa belki daha rahat olurdu Bursa açısından. Gerçi bugünde yeterince rahatlardı aslına bakarsanız. Galatasaray pek fazla huzursuz edemedi kendilerini. Savunmada da Ömer ve Zapo'yu çok fazla yıpratacak bir oyuncu yoktu sahada. Hava toplarını çok rahat topladılar. Krita bu takım için çok önemli. Düşünün, o olmazsa büyük ihtimalle Hüseyin Çimşir olacak. Bu bile tek başına çok önemli bir faktör ancak Krita'nın meziyetleri de çok önemli. Gayet sert bir oyuncu ve bu sertlik futbol kuralları içerisinde kalıyor. Ayrıca günündeyse topu da iyi kullanabilen bir oyun kurucu olabiliyor. Bugün de iyi günlerinden birindeydi diyebiliriz. Çok kritik anlarda ortaya çıktı.
Galatasaray'a gelecek olursak, bugün alınan sonucun çok sürpriz olmadığını peşinen söyleyebiliriz. Ancak eleştiriler de olacak tabii. Yine de eleştirilerden önce sarı kırmızılılar için Milan Baros'un ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu bir kez daha tekrar edelim. Herkes topu oyuna sokabilen Popescu tarzı bir defans oyuncusu, sağ bek, ön libero falan diyor belki ancak sarı kırmızılı takımın yöneticilerinin sezon başında yaptıkları en büyük hata ileride oynayacak, Baros'un alternatifi olabilecek yıpratıcı bir santrfor almamak oldu herhalde. Nonda da kadro için iyi bir alternatif ancak onun yararlı olabileceği maçlar bu tarz maçlar değil. Galatasaray'ın baskı koyduğu, rakibin kapanarak savunma yaptığı ve Nonda'nın rakip ceza sahasına tabir-i caizse çadır kurabileceği maçlarda yararlı olabilir Kongolu. Bursa gibi rakiplere karşı Baros ve muadili oyuncular yararlı olabilir. Nitekim Neeskens de sahaya çıkarken Nonda'yı yanına oturtarak çıktı. Ancak sahada en uçta kim vardı? Ne yazık ki Arda Turan. Aslında mevcut kadroya bakınca sahadaki 11 çok da yanlış isimlerden kurulu değildi. Ben de olsam buna yakın bir takım çıkarırdım herhalde. Ancak en uçta Arda'yı asla oynatmazdım. Bugünkü Galatasaray 11'inde ileride Baros'un görevini yapabilecek yegane isim Keita'dır. Sezon başından bu yana Galatasaray teknik ekibini yaptıkları tercihlerden dolayı çok fazla (belki de hiç) eleştirmemişimdir. Ancak bu Arda'dan santrfor yaratma sevdasını anlayamadım gitti. Bunun dışında zaten yapacak fazla da bir hamle yok. Orta sahada Topal-Sarp-Barış çok dirençli bir üçlü ve Bursa deplasmanı gibi göze çok hoş gelen bir futbol oynamak zorunda olmadığınız, mücadele ederek kazanabileceğiniz deplasmanlarda bu üçlünün bozulmaması gerektiğini düşünüyorum.
Tabii tek sorun diziliş değil. Ben bu akşamki başarısız görüntünün sorumluluğunun en çok futbolcularda olduğunu düşünüyorum. Sezon başındaki Galatasaray böylesi isteksiz ve uyuşuk değildi. Arda zoraki sahaya çıkmış gibi. Oysa bir süredir dinlenme fırsatı da buldu. Keita çok şey yapmak istiyor ancak onunla futbol anlamında aynı dili konuşan yok. Savunma ise rezalet. Hani futbolda bir geyik vardır ya; "Sergen-Şifo Mehmet aynı anda oynamaz" tezinden başladı, bugüne kadar geldi ve bugün de Arda-Elano ve Alex-Özer ikililerini kendisine özne olarak aldı. İşte o geyiğe ayrı bir boyut getireceğim. Ben de iddia ediyorum ki, Servet ve Gökhan Zan aynı anda oynamaz. Bunlardan birinin yanına iyi bir Emre Güngör şart. Tabii bu dediğim, bugünkü kadro yapısı düşünüldüğünde böyle. Devre arasında o uzun süredir tarif edilen "yeni Popescu" mutlaka takıma kazandırılmalı. Ayrıca Hakan Balta'nın da artık dinlenmeye ihtiyacı var. Çok kötü son zamanlarda. Caner'e daha fazla güvenmek ve süre vermek şart. Ayrıca Caner'in takıma girmesi, hücum anlamında da zenginlik demek. Böylece takım sağ kanattaki Sabri-Keita varyasyonlarının benzerini sol kanattaki Caner-Kewell ikilisiyle de yapabilir. Böylece alternatif artar.
Yine de hepsinden önce takıma heyecan aşılamak lazım. Hollanda dönüşü özel hayatındaki işleri yoluna koymuş ve kafası rahatlamış bir Rijkaard, yılların tecrübesi Neeskens ile birlikte bunu başarabilir. Yani enseyi karartmamak lazım. Ancak şu bir gerçek ki, Galatasaraylı futbolcuların kafaları rahat değil. Ve bu moralsizlikle kolay kolay maç kazanamazlar. Ne kadar kağıt üzerinde iyi olurlarsa olsun...
Evsahibinden başlayalım yorumlamaya. Galatasaray'a genişçe değinmeye çalışacağım zaten...
Bursaspor son zamanlarda sahaya çıktığı klasik dizilişten biraz farklı bir görünüme sahipti bugün. Sakatlığını atlatan Sercan da 11'deydi ve ileride Turgay Bahadır'la beraber oynadı. Normalde Ertuğrul Sağlam 5'li bir orta saha tercih edip ileride Turgay'ı tek başına bırakıyordu. 5'liden de Batalla ve Volkan zaman zaman Turgay'ın yanına sızıp destek olmaya çalışıyorlardı. Volkan bugün de kendini unutturup birkaç kez savunma arkasına sarktı ve bunu da zaten attığı güzel golle taçlandırmış oldu. Ayrıca Ergiç'in de hakkını verelim. Oyunu tam anlamıyla domine ediyor. Olumsuz kullandığı top çok azdı bugün. Volkan'ı pozisyona sokma konusunda da çok başarılıydı.
Sercan'ın biraz daha zamana ihtiyacı var gibi. Onun yerine yine Batalla başlasa belki daha rahat olurdu Bursa açısından. Gerçi bugünde yeterince rahatlardı aslına bakarsanız. Galatasaray pek fazla huzursuz edemedi kendilerini. Savunmada da Ömer ve Zapo'yu çok fazla yıpratacak bir oyuncu yoktu sahada. Hava toplarını çok rahat topladılar. Krita bu takım için çok önemli. Düşünün, o olmazsa büyük ihtimalle Hüseyin Çimşir olacak. Bu bile tek başına çok önemli bir faktör ancak Krita'nın meziyetleri de çok önemli. Gayet sert bir oyuncu ve bu sertlik futbol kuralları içerisinde kalıyor. Ayrıca günündeyse topu da iyi kullanabilen bir oyun kurucu olabiliyor. Bugün de iyi günlerinden birindeydi diyebiliriz. Çok kritik anlarda ortaya çıktı.
Galatasaray'a gelecek olursak, bugün alınan sonucun çok sürpriz olmadığını peşinen söyleyebiliriz. Ancak eleştiriler de olacak tabii. Yine de eleştirilerden önce sarı kırmızılılar için Milan Baros'un ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu bir kez daha tekrar edelim. Herkes topu oyuna sokabilen Popescu tarzı bir defans oyuncusu, sağ bek, ön libero falan diyor belki ancak sarı kırmızılı takımın yöneticilerinin sezon başında yaptıkları en büyük hata ileride oynayacak, Baros'un alternatifi olabilecek yıpratıcı bir santrfor almamak oldu herhalde. Nonda da kadro için iyi bir alternatif ancak onun yararlı olabileceği maçlar bu tarz maçlar değil. Galatasaray'ın baskı koyduğu, rakibin kapanarak savunma yaptığı ve Nonda'nın rakip ceza sahasına tabir-i caizse çadır kurabileceği maçlarda yararlı olabilir Kongolu. Bursa gibi rakiplere karşı Baros ve muadili oyuncular yararlı olabilir. Nitekim Neeskens de sahaya çıkarken Nonda'yı yanına oturtarak çıktı. Ancak sahada en uçta kim vardı? Ne yazık ki Arda Turan. Aslında mevcut kadroya bakınca sahadaki 11 çok da yanlış isimlerden kurulu değildi. Ben de olsam buna yakın bir takım çıkarırdım herhalde. Ancak en uçta Arda'yı asla oynatmazdım. Bugünkü Galatasaray 11'inde ileride Baros'un görevini yapabilecek yegane isim Keita'dır. Sezon başından bu yana Galatasaray teknik ekibini yaptıkları tercihlerden dolayı çok fazla (belki de hiç) eleştirmemişimdir. Ancak bu Arda'dan santrfor yaratma sevdasını anlayamadım gitti. Bunun dışında zaten yapacak fazla da bir hamle yok. Orta sahada Topal-Sarp-Barış çok dirençli bir üçlü ve Bursa deplasmanı gibi göze çok hoş gelen bir futbol oynamak zorunda olmadığınız, mücadele ederek kazanabileceğiniz deplasmanlarda bu üçlünün bozulmaması gerektiğini düşünüyorum.
Tabii tek sorun diziliş değil. Ben bu akşamki başarısız görüntünün sorumluluğunun en çok futbolcularda olduğunu düşünüyorum. Sezon başındaki Galatasaray böylesi isteksiz ve uyuşuk değildi. Arda zoraki sahaya çıkmış gibi. Oysa bir süredir dinlenme fırsatı da buldu. Keita çok şey yapmak istiyor ancak onunla futbol anlamında aynı dili konuşan yok. Savunma ise rezalet. Hani futbolda bir geyik vardır ya; "Sergen-Şifo Mehmet aynı anda oynamaz" tezinden başladı, bugüne kadar geldi ve bugün de Arda-Elano ve Alex-Özer ikililerini kendisine özne olarak aldı. İşte o geyiğe ayrı bir boyut getireceğim. Ben de iddia ediyorum ki, Servet ve Gökhan Zan aynı anda oynamaz. Bunlardan birinin yanına iyi bir Emre Güngör şart. Tabii bu dediğim, bugünkü kadro yapısı düşünüldüğünde böyle. Devre arasında o uzun süredir tarif edilen "yeni Popescu" mutlaka takıma kazandırılmalı. Ayrıca Hakan Balta'nın da artık dinlenmeye ihtiyacı var. Çok kötü son zamanlarda. Caner'e daha fazla güvenmek ve süre vermek şart. Ayrıca Caner'in takıma girmesi, hücum anlamında da zenginlik demek. Böylece takım sağ kanattaki Sabri-Keita varyasyonlarının benzerini sol kanattaki Caner-Kewell ikilisiyle de yapabilir. Böylece alternatif artar.
Yine de hepsinden önce takıma heyecan aşılamak lazım. Hollanda dönüşü özel hayatındaki işleri yoluna koymuş ve kafası rahatlamış bir Rijkaard, yılların tecrübesi Neeskens ile birlikte bunu başarabilir. Yani enseyi karartmamak lazım. Ancak şu bir gerçek ki, Galatasaraylı futbolcuların kafaları rahat değil. Ve bu moralsizlikle kolay kolay maç kazanamazlar. Ne kadar kağıt üzerinde iyi olurlarsa olsun...
0 yorum:
Yorum Gönder